31 Aralık 2009 Perşembe

2009 MUHASEBESİ

Ne garip bir yıldı 2009.
Kriz zaten başlıbaşına bir eksi.
iş yerim kapandı.
İşten çıkmak zorunda kaldım.
Siyasi,ekonomik,sosyal olarak bence bereketsiz bir yıldı.
Ama;
Bu yılda hamile kaldım.
Sonu güzel geçiyor.
En kötü yıl böyle olsun.
Bu yılda ailem hayatta ve belimizi bükecek bir sıkıntımız olmadı hamdolsun.
Sağlık olsun da gerisi mühim değil.
Herşey insan için.
2010 daha güzel geçecek inş.
Herkes de bu ümit var.
Toplu dua hükmüne geçer de 2010 u daha bereketli yaşarız.
Ülke olarak,millet olarak,fert olarak.
***
Ümraniye de en kıytırık mağaza bile plastikten yılbaşı ağacı süslemiş.
alışveriş yaptıktan sonra gördüm.
Kendime kızdım sonra.
Uyarsaydım ya diye.
Bu ne böyle yaa?
İyice uçtunuz.
Aziz nikola bizim neyimiz oluyor ki?
Niye bu kadar özentiyiz ya Rabbim?
Bilinçli müslümanlık diliyorum Allah tan bu yılda.

30 Aralık 2009 Çarşamba

RESİM SERGİSİ,GEZMELER

Çok hareketliydi geçen günler.
Cumartesi:
Kocayla ilk defa doktora gittik.
Doktorumuz Sema hanımı ve Medipolü görmüş oldu.
Bebiş iyiymiş Maşallah.
Hareketleri hissetmemem gayet doğalmış çünkü kız çozukları geç hareketlenirmiş.
Artık yürüyüşlere başlıyormuşum.
O gazla yürüdük bizde üsküdara kadar.
Hava da inanılmaz güzel.Cıvıl cıvıl.
Muharremin en kıymetli günü.
Ertesi gün davetliyiz.Hediye baktık.
Çok yorulduk ama çok denk gelen bir hediye bulduk.
***
Pazar:
Kocanın arkadaşına kahvaltıya gittik alibeyköye.
Karısı da hamile ve enteresan bizimle arada bir hafta var.O da kız :)
Malum böyle olunca konu bebek ve alınması,yapılması gerekenler oldu.
Güzel geçti.
***
Pazartesi:
İşkura ordan göztepe sgk ya gitmek zorunda kaldım aktivasyon için.
Yavaştan devlet dairesi fobim kalkıyor.
Güzel muamele gördüm.
Hemde hemen halledildi işim.
ordan yallah annemlere.
O gün rüyamda annemle hamur işi yapmıştık.
annem bana özel gilik yapmış.
Aşuremi de kaptım eve geldim.
***
Bugün:
medipole fazla ödediğimiz parayı almaya gittim.
Ordan rıhtım sanat galerisine,kadıköye.
Çok güzel resimler vardı.
Fiyatlar 1200 ile 500 tl arası.
Evine rahatlıkla koyabileceğin natürmont,manzara ve çiçek resimleri.
İDOyu tebrik etmek lazım.
Çok sade tasarlanmış,sıcak.
***
Bir kapıyla terasa çıktım.Öğlen güneşi gidiyor.
iki yanımda vapurlar hareket etmeye hazırlanıyorlar.
Tepemde martılar çığlık çığlığa.
Karşımda devasa haydarpaşa garı.
Elimi karnıma koydum:"annecim görüyormusun,dışarısı böyle güzel,sen bu şehirde doğacaksın inş"dedim.
***
Bugün tamtamına 5 ay bitti.

23 Aralık 2009 Çarşamba

BEBEK KİTAPLARI

Beş ay bitecek hamilelikte.
Ben toplam 9 kitap alıp okudum sayılır.
Hamilelik,bebek bakımı,çocuk terbiyesi,aile vs konularında.
Evlenmeden önce de çok okumuştum.
İnanılmaz gözlem yeteneğim var.
Sonuçta hamdolsun evliliğim ortalamanın üstünde.
Artık evlilikle ilgili kitapları yeterli mi değilmi diye ayırd etmeye bile başlamıştım.
Bebek meselesinde de aynı şeyler oluyor.
Yeni bir şey yazmış mı,teknik bilgiler çok mu,teşhis ve tedavi sunuyormu,osuruktan teyyare mi,doyurucu mu,islama uygun mu,somut problemlere somut çözüm sunmuş mu vs..
Okurken şunu farkettim.
Ben zaten çocuk terbiyesini biliyormuşum.
Sadece etrafımda,terbiyesi bana ait bir yaratık yokmuş :)
Herşeyde olduğu gibi çocuk terbiyesinde DE ana tema:İLGİ VE SEVGİ.
Gerisi teknik bilgi.
***
Sefa saygılı nın çocuk psikolojisi kitabını aldım ablamdan.
şimdi o var elimde.
Akıcı,güzel.

ÖPÜCEN Mİ?

Dün ablama gittim.
Annem de ordaydı,ablamın arkadaşı da geldi ve o çok tatlı oğlu kerem de.
Yeğene giderken pastel boya ile resim defteri götürdüm.
faber castell boyalar.
Küçükken ağzımın suyu akardı o marka herşeye.
Resim yaptık çocuklarla,caylilou (kayluu)yu izledik hipnoz olmuş gibi.
Kayluu fırtınası esiyor bu arada çocuklu ailelerde.
Çok güzel bir çizgi film.zararsız ve faydalı hatta.
Giderken dedim"hadi benim de resmimi yapın"
Gözlüklü,terliksi hayvana benzer bişeyler çizmişler :)
Hatıra olarak aldım tabii.
***
Maide: ben zehra teyzemi çok seviyorum.
Kerem : giderken öpücen mi onu?
***
Çocuklara adam gibi davranırsan hemen seninle anlaşıyorlar.
ve tabii ki oyun oynamayı bilicen.
***
Akşam gelirken nevaleyi de topladım geldim.
Biraz dertliydi annem.
Yaşlanmış gibi.
Sonra düşündüm.
Sanki önceden farklıydı.
Herkes kendi kaderini yaşar.

19 Aralık 2009 Cumartesi

DOPPLER RANDEVUMUZ

Bugün doppler yani ikinci düzey USG ,ultrason randevumuz vardı.
Kocayla gittik.O ilk defa görecekti.
Doktor da Allahtan çok ilgili bir insandı.Güzel güzel gösterdi.
Hatta biz daraldık o "ille de size daha güzel bir görüntü yakalıycam"diye uğraştı.
Bizim kız bir götünü döndü,bir anap selamı verdi :)
yüzünü o kadar güzel gördüm ki.
Gözlerini,burnunu,dudaklarını.Bize ağzını açtı gösterdi.
Cinsiyet konusunda da son noktayı koyduk.Onu da detaylıca gördük valla :)
Benim gene gözler doldu hemen.
Zaten ota boka doluyor,malum hormonlar.
Kocadan pek ümidim yoktu açıkçası.
Ama sanırsın radyolog:)
Böbrekleri doktorla buldular.
Cinsiyetini öğrendiğimde yaşadığım duyguyu yaşadım.
Gerçekçilik duygusunu.
Hoş bazen diyorum "ya ben hamile miyim"
Elh şimdilik bir sorun gözükmüyor.

17 Aralık 2009 Perşembe

YOLU YARILADIK

kayınvalideler pzt akşamı gittiler.
Geride bir tepsi ev baklavası,bir tepsi börek,dolapta 6 tane hazır yufka,kurulmuş kelem turşusu,bir kaç çeşit yemek bıraktı.
Baklava durdukça güzelleşiyor ve ben yedikçe korkuyorum çünkü haftaya doktor randevum var.Malum hoşgeldinden sonra tartıya.
Bebişe örülen hırkalar,yelekler,patikler var.
Güneşli bir havada resimlerini çekicem.
***
Salı günü de hazır ev temiz,ikramlarım var kahvaltıya aarkadaş geldi.
Gelirken bebişe ayakkabı getirmiş.
Kocanın iş yerinden de haberi ilk alan bir hanım arkadaşı ufak birkaç hediye göndermişti.
Ben aile dışından gelen hediyeleri görünce ağlıyorum :)
Çok garip oluyorum,belki de hormonlardan.
Kızımın şimdiden giysileri gelmeye başladı.Ve hepsi de çok güzel.
kız çocukları süslemeye çok müsaitler.
***
Bu cmt renkli ultrason randevumuz var.Kocayla gidicez inş.
Kızın yüzünü gözünü görelim bir.
Cinsiyeti de kesinleştirmiş olalım hem.
Bu arada 20 hafta +5 günlük oldu bebişim.
***
Kapatılan DTP,şehit olan askerler,amerika ziyareti vs o konulara hiç girmiyorum.
Allah hayırlısını versin.
Ben daha apartmandaki cahil komşuları idare edemiyorum.
İktidarın basiretini artırsın Rabbim.

6 Aralık 2009 Pazar

VELETLER SIRADAN GELİYORLAR

arkadaş msj atmış.
Doğurduğunu haber veriyor.
Bu ay içinde 3.doğum yapan arkadaş.
Sanki onlar yapınca benimki yakınlaşıyor :)
Halbuki daha 5 ay var.
Yalnız kızların hepsi erken doğurdu.
8.ayın yarısından sonra tetikte olmak lazım.
Öyle kısmet bir şey ki.
Kimse müdahele edemiyor.
Ne garip.
Ne mükemmel.
Allah hepsini anasına babasına bağışlasın.
Amin.
***
Bugün evi temizledik baştan sona.
Kocadan allah razı olsun.
yarın kayınvalideler geliyorlar.
Bir hafta bizdeler.
Hadi bakalım :)

İLK KIYAFETLER

İlk hamilelik kıyafetlerimi aldık bugün.
O kadar iyi iş yapıyor ki dükkan.
Ağzımızda o saatten beri.
Çok enteresan bir şey.Almak zorundayım,sığmıyorum kıyafetlerime.
Sonra almak gibi bir lüksüm de yok.
Ve oraya geken bütün herkes bizim gibiydi.
Ve hamilelik kıyafetleri bence çok pahalı.Alt 70,üst 80tl.
çok güzel iş yapıyordu adamlar.
Neyse benim kıyafetler güzel oldu.
Yalnız insan ne garip oluyor ya.
Göbeğim çıkmış meğerse.kamufle ediyormuşum demek.
Doğuma yakın arkadaş evlencek hem onada giymiş olurum kısmet olursa.
Gerçi ikinci çocukta da bu kıyafetler lazım.
***
Geçen lcw ya girdim.Ne güzel şeyler getirmişler bu sefer.
Pislik herifler almayacağım sene,tam benim zevkime göre gelirmi kıyafetler ya.
Ama olsun koyu kahve fitilli pantolunu yıllarca aradım ve bu sene karşıma çıktı.
Onu alıp koycam valla.Sonuçta bu çocuk doğacak ve ben kendi kiloma dönücem elbette bir gün.
***
Kilo demişken Sema Hanım-doktorum- ilk gün beni kilo konusunda biraz titrettiği için,dikkatli olmaya çalışıyorum.
5 ayda 5 kilo aldım sayılır.
İnşallah doğuma kadar böyle gider.80 le doğuma gitmeyi hedefliyorum.
Allah yardımcım olur inş.
Yoksa ben biraz psikolojimi bozabilirim.

3 Aralık 2009 Perşembe

HAREKETLİ BAŞLADIK GÜNE

Bugün bereketli başladı.

Peder benim mehleye gelip kaybolmuş,onu aradım,buldum,parkta oturduk biraz,dedikodu yaptık sonra herkes yoluna.
Eve gelmedi,yorulmuş,yürüyemedi.
Hala cep telefonu kullanmamakta ısrarlı.
Mandalina almış bana,içinde kabuklar :))
***

Kızıma aldığım ilk şey :))
Millet don gömlek alır ben yün aldım.
Ne yapalım biz de böyleyiz.
Kayınvalide bana gelcek.gelince hemen vericez eline.
Şöyle güzel bir hırka örsün gitmeden.
Şeker pempe.
18+5 deyiz.
hadi bakalım az kaldı

30 Kasım 2009 Pazartesi

TATİL BATTI

Bayramın son gününü camları silerek geçirdik.
Hamdolsun kocam da koltuk başlarını sildi.
Benim gündüz kendi başıma silmemden korktuğu için hadi silelim de çıksın aradan deyip,gazıyla bitirdik camları.
Çok güzel oldu valla.
Aslan kocam sen çok yaşa :))
***
Annelik Sanatı kitabını bitirdim bitirmesine de.
Çok gol yedim desem yeridir.
Güya kendimi gaayet bilinçli bir anne olacağıma inandırmışım.
Bildiğim bütün yöntemleri adam bokladı.
Mesela velet kötü bir şey yaptığında üzülme rolü kesecektim,zarar verme ihtimali olan eşyaları kaldıranlara kızar,onlara dokunmamayı öğrenecek diye çemkirirdim.Onlarda da bir gol.
Çok egzantrik yöntemler salık vermiş.
Tabii oturup yazmıycam özeti.
İşinizin adı ne? kırıp kıçınızı okuyun :))
***
sırada 0-1 yaş bebeğin günlüğü var.
Çabuk okunuyor allahtan kitaplar.
***
Ciddi ciddi 5.aya girmiş bulunuyorum.4 ay bitti.
Günler çabuk geçiyormuş yavv :)
Annem menopoza girdiğinde arada derin derin nefes çekerdi.
Aynı onun gibi oldum :)
Nefesim yetmiyor.

26 Kasım 2009 Perşembe

DANIŞTAY BAYRAMI

Cumhuriyetimiz böylece imam hatipli çocukların büyüyüp 30 yıl sonra Türkiye ye şeriat getirme tehlikesinde kurtuldu.ağaç yaşken eğildi.cevap anahtarına uzanırken aslında cumhuriyete uzanan eller erkenden kırıldı.

taraf / yıldıray oğur.

***

ne diyeyim ömrün uzun olsun yıldıray :)

Ben yazın meslek lisesi kayıtları doldu vs haberleri görünce kocaya demiştim:"boşuna yazdırıyolar,iptal edilir"diye.

nasıl da bilmişim başlarına geleceği.

Neden?çünkü ben o eşşekten 10 yıl önce düşmüştüm.

25 Kasım 2009 Çarşamba

ÇARŞI PAZAR

Bugün çarşıya çıktım.
hamilelik bakmaya :)
Ümraniye de 2 mağaza var ve ikisi de aynı markayı aynı fiyata satıyor imiş bugün öğrenmiş oldum.
Beğendiğim bir kaç parça var.Ama pahalılar.aksilik hamileliğin sezonu yok :) bir kaç ay sonra alırım fiyatı düşer diyemiyorsunuz :)
benim göt göbek biraz pörtleyince bayramda tasarladığım giysiler sanırım olmayacak :(
Aslında evdeyim ve dışarı çıkarken,doktora giderken birde doğumuma yakın canım arkadaşımın nikahı var.
Yani çalışmıyorum artık,öyle çeşit çeşit almama gerek yok.
İki parça birşey alsam beni çıkarır doğuma.
***
Bugün kitaplar da aldım bebiş için.
Şimdiden 4 kitabım var.
Kocaya hediyemiz: imdat baba oluyorum/
Bebeğin günlüğü 0-1 yaş / Dr.Osman Abalı
Annelik sanatı / Adem Güneş
Elimdekini bitireyim bunlara başlamak için sabırsızlanıyorum.
Bu aralar favorim adem güneş.gazetede çok güzel yazıları oldu.Çok beğendim ve farklı tekniği var.
Hala kızıma giysi almadım.Hayırdır bakalım.
***
Aslıberry nin bloguna sardırdım bu ara.Kadın inanılmaz ilgileniyor oğluyla.
Oğlu da Yaman.İdare edemem anne diye videosu ünlenen çocuk.
Çok zeki maşallah.
Kocayla iki gündür Yaman nın hikayelerini okuyoruz.
bakalım bizimki neler yaşatacak bize:)
Hayırlısı.
***
Yarın arefe.
Çok mühim bir gün.
dua tesbih kuran saldırmam lazım.
Duaların kabul olduğu günlerden biridir arefe.
1000 tane ihlas okunması çok makbul imiş.
Bakalım horul horul uyumazsam inşaallah.

20 Kasım 2009 Cuma

BİR KIZIMIZ OLACAK :))


Bugünün bir yerlere not etmem gerekiyordu.

Blogumdan iyi adresmi var :)

Evet,ben de anne oluyorum inş.

Mayıs başı gibi bekliyoruz kendisini.

Bugün aradım milleti.

Ablam ultrasona güvenmiyor,kendisi erkek sevdiği için :)

Küçük ablam çok sevindi,sanki hissettim diyor.

Sabah erkek kardeşim "kızın mı olcak lan yoksa" diyerek reyini belli etmişti.

Kocayla ben hayırlısı diyoruz hep.

Sağlıklı sıhhatli hayırlı evlatlar diliyorum.

Kızımın emsal arkadaşı bol olacak inş.

Haberler bu kadar.

Bundan ala haber mi var :))

Evet kızım bekliyorum seni.

Feryal Hanne.

Bizim kızımız.

17 Kasım 2009 Salı

BAKMAYIN SİZ HAVALARA

Hep derdim ben kışı sevmiyorum.
Islak ve soğuk günler.
Ama sonra açıklama yapardım;evde olsam ben de severim şekerim.Sıcak evde elinde sıcak çay ve yeni pişmiş kek yada kurabiye.bu şekilde camdan kışı izlemeyi kim sevmez.
Nihayet şimdi o moddayım.
Hayatımda ilk defa -aklım başındayken tabii- evde bir sonbahar kış geçiriyorum.
Gerçekten de sıcak odadan dışarıya bakmak güzelmiş.
O kadar da kötü değil canım kararmış solmuş havalar :)
Ben hep derim.Sen mutluysan havalar ne olursa olsun fark etmiyor.
Parlayan güneşin yeri ayrı.
zaten mevsimlere Allah ın emri ile büyük meleklerden hz.mikail nezaret ettiği için,hava şöyle böyle demek biraz riskli.O havanın öyle olmasını Bir i istiyor.
Aman dikkat.havalardan şikayetçi olurken kafir olmayalım :))
***
Yine filmlere sardık demiştim.
crash/çarpışma filmini izledik.güzeldi.
Ben dün erken uyandım ve kutup ekspresi isimli animasyonu izledim çocuk gibi :)
Dar alanda kısa paslaşmalar,the İmam,ihtiras rüzgarları son izlediğimiz filmler.
Kaç haftadır film arıyorum netten.Nihayet buldum ona yakın film.Bu sefer de netten bulamıyoruz.Ama güzel filmler bulmuşum.Onları izlesek yeter bu ay.
***
Kitaplarım da iyi gidiyor.
şimdi Cemil Meriç / bu ülke kitabına başlıycam.
Cemil meriç okumakla ilgili bir yazı vardı gazetede.kitaplarının okunma sırasını yazıyorlar.herkes hemfikir.
Cemil meriç e Bu ülke ile başlamak gerekiyormuş.Ben de onu almıştım bekliyordu kütüphanemde.
hadi bismillah bakalım.

14 Kasım 2009 Cumartesi

YİNE AYLARDAN KASIM

Kendi bloğumdan kendim sıkıldım.
Yeni bir yazı yazayım da yeni aya atlasın blog.
Cihangir II yi yazıcam ama resim yüklemek vs inanılmaz sıkıcı geliyor bu aralar.
***
Film izlemeye çalışıyoruz.ama düzgün bir film bulamıyoruz maalesef.
Ya çoğunu izlemiş oluyoruz yada esaslı bir sinema filmi bulamıyoruz.
Şimdi vizyondakilerin cdlerini bekliyoruz bakalım.
***
Günlerim gayet sıradan geçiyor.
Biraz kendimi evradü ezkara verdim :)
Kitablarda sıradan bitiyorlar çok şükür.
***
Geçen gün arkadaşları davet ettim.
çoluk çocuk güzel geçti.
Rahat insanlarla yapılan ziyaretler de rahat geçiyor.
Telaşsız,sıkıntısız,dertsiz,ayıpsız.
çağırmam gereken bütün eş dost herkesi ağırlamayı düşünüyorum inş.
Allah sağlık verirse.
Hem sohbet muhabbet seven bir insan olarak hem de evimin zekatını vermek açısından özlediğim insanları görüp hayatımın aslında ne kadar zengin olduğunu farketmek istiyorum misafir ağırlayarak.
***
Gripsiz günler efenim.
Zaten ben yaklaşık 3 haftadır evdeyim,burnumu bile dışarı çıkarmıyorum mecbur kalmadıkça.

29 Ekim 2009 Perşembe

ŞİŞMANLIK,GRİP AŞISI

"Şişman kadınlar kendilerine güzelim demesinler" demiş ebru şallı :)
Hayatım boyunca 1.70 boy 70 kg civarı seyreden bir hanım olarak ne diyeyim.
haklı valla :))
Öyle kendimi güzel hissediyorum vs hikaye.
Tamam kafayı yemediğin sürece, kilo takıntılı olmak iyi değildir.
Lakin giydiğinin de bir yakışması var birde pörtlemesi var heryerinin :)
Ben hep diyorum.
38 bedenle zaten işim olmaz,olamaz ama 44 beden de olmamak lazım MÜMKÜNSE.
Olay bu kadar basit.
Aslında en önemi mesele MUTLU KADIN olmak.Ozaman erkek de beğenir,mutlu olduğun için pozitif enerji saçarsın ve arkadaşların da sever seni,kendini güzel hissedersin vs.
Ama giydiğine sığmazsan tabi canın sıkılır ve kendini mutsuz hissedersin.
Kendini mutsuz hisseden kadın kadar felaket bir şey yoktur.
Bu cinsin yanında hiç bir canlı barınamaz.
İtidal işte.
40 ile 42 bedenler dahil bu aralarda seyredip de hala nemrutsan o zaman keramet kiloda değildir.
En yakın terapiste gidilir.
***
Geçen ablam aradı.
"domuz gribi aşısının içinde,domuzun bilmem neresinden bir şey alınıp bize enjekte edilecekmiş"
Çıldırmamak elde değil.
Her yerimiz domuz olmuş,at eşek eti yiyoruz farkına varmadan,e dedim bir o eksikti o da olsun.
Dedim bu iktidara da güvenemezsem ben öleyim.
Hem sağlık da herşey mübahtır.Erkek kadın doğumcu bile :)
Zaruret içindeyiz.
bizim millet el yıkamak nedir bilmez,hapşırırken bırak ağzını eliyle kapatmayı şimdi kolumuzla kapatacakmışız onu da bilmez,yüzüne yüzüne höykürür.
Okumuş etmiş kesim bile elini yıkamıyor.elimizle yemiyormuşuz yemeği.
İçimden "höst ayı "demek geliyor.
O yüzden allah muhafaza bir virus yakınımıza gelirse korunmak mümkün değil.
o bakımdan aşı olmak tedbirdir,ve tedbir sünnettir.
***
Ben kapalı ve kalabalık alanlara girmiyorum.Minibüste mendille tutucam heryeri mecbur kalırsam.
Antibakteriyel jel kullancaz bakalım dışarıda.
****
Birde sanki insanlığa çok faydalı bir milletiz de anasını satayım.
Kırılalım milletçek ne diyeyim.
ölmüş adamın cüzdanını çalan,8o yaşındaki teyzeye tecavüz eden,kafa kesen milletimiz grip olsa ne yazar korunsa ne yazar.
Keşke bütün ipi kopuklar grip olup ölse :)

23 Ekim 2009 Cuma

ROTAMIZ: CİHANGİR I

Cihangir gezimize Meclis i Mebusan caddesinden (Fındıklı yokuşu) başladık.
Solumuzda zor farkedilen bir türbe.
Camekanlı,sıradan,sanki bir esnafa ait dükkan havasında bir türbe.
Kore savaşında kerameti görülen bir zat.
Fatiha hediye edip sola Cihangir e saptık.
Gizli hazine : Cihangir camii.
Kocanın bu konuda bilgisine hayranım.Evlerin arasından yürüyüruz ama nereye çıkacak acaba yolumuz derken,bu şirin osmanlı camiine çıktığımda,her ecdad camiinde hissettiğim şey oldu.
Hüzün,sevinç,gurur,şefkat karışık bir duyguyla ziyaretine başladık.
Camiilerimizin bu özelliğine hayranım.
Hayat ve ölüm yanyana.
Tam bir islam terbiyesi.
Camii hazireleri beni hep etkiler.
Yambur yumbur mezar taşları.
Şimdi yağma edilen deniz manzaraları mevtalara hediye.
Ne kadar gözü doymuşluk.
Caminin etrafı gayet temiz,düzenli.
Kapısı biraz bakımsız ama o bile eskiye ait,saklı bir değer olduğunu söylüyor ve o görüntü bile bana hoş geldi.
İçine geçmeden önce hayranlıktan ne yapacağımı şaşırdığım manzarası.
Üsküdarda en sevdiğim Ayazma camii ile karşılıklı hasbihal ediyorlar sanki.
Ve o şirin banka oturup kocayla herhalde evlilik hayatım boyunca hatırlayacağım güzel karelerden birini yaşıyorduk.
karşımızda Hep oturmak istediğimiz üsküdar ve arkamızda ecdad yadigarı camiimiz,istanbul ve en sevdiğim rengi ile deniz.
Dedimya bu kareyi ben unutmam :)
camii bahçesinin gördüğü yerler.Harem kadıköy
Bir diğer baktığı mekan sarayburnu.
E tabii saklı köşe olurda öylece dururmu?
Hemen villayı kondurmuş adamın biri.Manzara daha güzelmiş yoksa.
Üsküdar sahil ve arkalarda çamlıca.
Benim yaşadığım yerlere bakan bu manzaralar.
Sanki yaşadığım zamana bu camii şahitmiş gibi :)

Ve istanbula ait en güzel ama en alışılmış kare.
kız kulesine bakan bir camii.

Camiinin içi bana ayasofyayı anımsattı.
Hatlar bile neredeyse aynı.
4 halifenin ismi,peygamberimiz ve allahu tealanın ismi celili.
Aydınlık bir camii.
Müslüman olduğum için sanırım,camiiler bana inanılmaz huzur veriyor.
Denizin parlak ışığı,manzarası,cemaatsizlikten tertemiz kalmış bir camii :(
Çıkışında bile arkada hep görmek istediğimiz manzara.
Sokaklar birden denize açılıyor.
ne güzel semt.
camii cemaati 2 kişi.Müezzin ve bir hacı amca.
Cihangir sakini sanatçı ve diplomat olduğu için,camii ne kadar hoş olsada gelen giden yok maalesef.
***
İstanbul da sevdiğim camiiler listesinde ön sıralara kuruldu cihangir camii.
Kanuninin Hürrem sultandan olan 22 yaşında vefat eden oğlu Cihangir adına Yaptırılan camii.
Cihangir adı bana çok sevimli geldi.
Oğlum olursa aklımda olsun :)

KAHVALTI& BEBİŞ GÖRME

Bu mükellef sofra arkadaşımıza ait.
kocalarla birlikte hem kahvaltı hem yeni doğan kızını görmeye gittik.
Kadınlar açısından zevkliydi.
o kadar ki herkes birbirinin lafını kesiyordu :)
Anlatacak ne çok şeyimiz oluyor kadınlar olarak.
Biraz kahvaltı uzun sürdü:)
Akşam yedi gibi evdeydik.
Güzel bir gündü vesselam.

9 Ekim 2009 Cuma

MODERN MAHYALAR

Siz caminizin tepesine “Ordumuza şükran borçluyuz” mahyası astıranlara sormayacak mısınız? Cuma’ya gidiyor diye subayları atan orduya mı şükran borçlusunuz?
Kutlu Doğum Haftası fazla şatafatlı kutlandı diye geceyarısı e-muhtıra veren orduya mı şükran borçlusunuz?
Cuma’ya giden memurları fişleyen, oruç tutan Genelkurmay Başkanı’nı evinden sefertası taşımak zorunda bırakan orduya mı şükran borçlusunuz?
Hakkâri Çukurca’da altı askeri şehit eden asker mayınları ile ilgili hâlâ açıklama yapmayan orduya mı şükran borçlusunuz?
Yoksa üç karakolun arasında küçük Ceylan’ı havan topuyla vurup, sonra da “kim yaptı bilmiyoruz” diye açıklama yapmakla yetinen orduya mı şükran borçlusunuz?
Belki de şükranlarınızı bildirmek için başörtülü eşinizle karargâha gittiğinizde sizi içeri bile almayacak orduya şükran borçlusunuzdur?
Yıldıray Oğur /Taraf
*
İşte budur askere yaranmaya çalışan işgüzar memura verilecek laflar.
Tamamına katılıyorm.
Şükran falan borçlu değilim.Herkes işini yapıyor.
****
Yazacak çok yazı ekleyecek çok resim var.
Ama vaktim ve iştahım yok.
Geçen çarşamba kubbealtı vakfına gittik.Çarşamba sohbetleri başlamış.İlk konuk mustafa armağan/Abdülhamitin dünyası.
Çok güzel bir hatıra var onu yazıcam inş.

2 Ekim 2009 Cuma

KEÇECİZADE FUAT PAŞA

Sultanahmet Kadırga da keçecizadenin türbesi,camii ve imamın kaldığı ev.
camii ve türbeden daha çok bakmış imam evine.
O yüzden ilk resim onun:)
Camiinin minberinde bu işaret bana çok enteresan geldi.
Sanki lion yıldızı tövbe tövbe :)

Gelelim türbeye.
Ben hayatımda bu kadar şık işlenmiş bir türbe görmedim.
Oymalar harikaydı.Biraz kararmışlar ama olsun.Paşa koskoca sadrazam.Döktürmüşler türbesine valla.

İçini tam alamadık ama bana göre gayet düzensizdi.O camiiye,bahçeye,türbeye yakışan başka türlü olmalıydı.
İmama teessüflerimizi bildiriyoruz.Osmanlı sadrazamı (İstanbul 1815 - Nice 1869). Şair Keçecizâde İzzet Molla'nın oğlu. Tıbbiye'yi bitirdi (1835) Sultan Abdülaziz devrinin ünlü simalarının başında hiç şüphesiz ki Keçecizade Fuat Paşa geliyordu. İki kez sadrazamlık ve beş kez de Hariciye nazırlığı görevine getirilen bu devlet adamı nükteleriyle ünlüydü.
***
Padişah Sultan Aziz'in Paris gezisi sırasında Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Dışişleri Bakanı Fuat Paşa'ya isteklerini sıralar...Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan'a verilmeli, Kudüs'teki kutsal yerlerin Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlarda olmalı...Osmanlı devletinin bunlara kolay kolay razı olmayacağını bilen İmparator, aba altından sopa gösterir:"Bu sorunlar sizin için bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atınız... Devletinizin ne kadar zayıfladığı bütün dünyada biliniyor."
Fuat Paşa, gülerek karşılık verir:"Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, dışarıdan sizlerin, içeriden bizlerin, devamlı tahribine direnebilmiş! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, bu devleti yıkamadık!"

29 Eylül 2009 Salı

KURU GÜRÜLTÜ

Bir menü böyle mahvedilebilir.
inanılmaz güzel pişirilmiş,helmeli helmeli..,özlü,suyu az.
meşhur Çömlek te kuru fasulye yemek ne zamandır aklımızdaydı.
koca izinde,hadi dedik başlayalım listemizdekileri yapmaya.
Yürüyerek çamlıca ya çıktık.
Oturduk terasına Çömlek in.
Kurular geldi,ben tek kaşık ağzıma götürürken o muhteşem! kokuyu tanıdım.
Kuyruk yağı :((
Azdı gerçi ama,nimet nasıl birşeyse yer lokmayı yuttuğumda burnumdan kokusu geliyor.
Nihayet bitirdik tabağı.
Sonuç;bir daha gitmemek.
giderken dilek kutusuna yazdık gerçi.
O fasulyeyi kuyruk yağsız yapsalarmış ben her hafta giderdim..
Cidden :))
***
Koca izinde demiştim.
dün Fatih gezimizi yaptık.Ondan önce Üsküdar.
resimleri hazır.Koyacak zaman bulamıyorum.

23 Eylül 2009 Çarşamba

ŞOKTAYIM

http://www.yuksekovahaber.com/video/hakkaride-cenaze-toreni-215.htm

Taraf gazetesinde yıldıray oğur u okuyorum mutlaka.
Nerden bulduysa bu videoyu vermiş ve sonrasında güzel bir yazı yazmış.
Hala etkisinden kurtulamadım.
İnanılmaz üzüldüm.
Ben pkkya bu kadar halk desteği olduğunu düşünmüyordum.
Şoktayım,dumur oldum.
Hatta ağlamak istiyorum.
Aynı biz nasıl şehit cenazesinde büyük devlet ricalini topluyor,bayrağa sarılı güllerle uğurluyor ve "şehitler ölmez" diyorsak aynısı ama aynısını onlar da yapmışlar.
Şehit namirin diyorlar.yani şehitler ölmez.
Kadın çoluk çocuk ve inanılmaz kalabalık.
Hakkari şehidine sahip çık diye bağırıyorlar.
***
Ne oldu da bu insanlar bu kadar nefret ettiler bu ülkeden de teröristi şehidimiz diye kucaklıyor?
Ne oldu ya?
Onlara yapılan eziyetlere tamam ama tek onlara yapılmadı ki bunlar.
Bu kin ne böyle.
Oraya çalışmaya okumaya askerlik yapmaya gidenlere şimdi acımaya başladım.
Bu kin hiç iyi bir şey değil.
O kalabalık benim aklımdan çıkmaz şimdi.
***
Açılıma çomak sokmak isteyenleri rabbim ıslah etsin ne diyeyim.
Çözüm kesinlikle uzlaşmada,açılımda,anlaşmada,barış da.
Yoksa çok kötü şeyler olur allah korusun.

8 Eylül 2009 Salı

NİMET

"Her konuşmanın bitiminde Dr.Ahmet Davutoğlu ülkesinin bu başarıları demokrasiyi yerleştirdiği,iradesini bağımsız kıldığı ve acık stratejik vizyona sahip olduğu için elde etmesiyle övünüyor.
Bu sözleri duyduğum zaman beni bir hüzün aldı.Çünkü Türklerin pratiğe geçirdiği siyaset,bizde halen özlem duyduğumuz bir umut ve ulaşılması uzak bir hayal"
Fehmi Hüveydi / Katar gazetesi El Şark
***
Yaa :)
Artık özenilen beğenilen bir diplomasiye sahip,arabulucu,biz bilmesek ve inanmasak da saygın bir dışişleri politikamız var.
Ve bunun için bence Allah a şükretmemiz lazım.
Gazetede yayınlanan yabancı ülke yorumlarını hiç kaçırmam ve her okuduğumda inanılmaz gurur duyarım.
Abdullah Gül ve sonrasında Davutoğlu bu ülke için çok ama çok büyük nimetler.
Allah uzun ömür versin ve basiretlerini kuvvetlendirsin.
***
Saçma sapan duygularla bu iktidarın diplomasisini eleştiriyorlar ya fitil oluyorum.
Kardeşim biraz okuyun ya.
Yurt dışında nasıl gıpta ediyorlar bu hükümete.
Sen hala ufak hesapların peşindesin.
Küçük insan olmayalım.
Ülkemiz artık büyük ülke olma yolunda.
*
Resimde davutoğlu ve karısı.Sare hanım.Kadın doğum doktoru.Başbakanın kızlarını o doğurtmuş :)

7 Eylül 2009 Pazartesi

GENE GEZMEYE BAŞLADIK.

Sultanahmet te fuara girmeden gezdiğimiz iki camii var.
Keçecizade Fuat Paşa türbesi ve camii.
Birde Sokullu Şehit Mehmet Paşa camii.Mimar sinan ustanın.Hacerül esved taşının olduğu camii.
Resimleriyle diğer yazıya inş.

SULTANAHMET KİTAP FUARI

Mutat ramazan gezilerimdendir sultanahmet fuarı.
Evlenmeden önce de mutlaka uğrardım.
Bu yıl kalabalık değildi şansımıza.Hangi yıl hatırlamıyorum ama kapılarda sıkışmıştık :(
Fuarlar önceden çok uygun olurdu.Şimdilerde hiç farkı yok kitapevlerinden.
Hatta biraz çingenelik yapsan kitabevinden daha uygun düşürebilirsin.
Neyse gene düştü elime bir kaç tane körpe :)
Böyle çok uyguna alınca da kendimi yağmacı gibi hissediyorum :))
Mesela Sözler i 10 liraya aldım.hala onun sevinci var içimde.
Evimde inş kendi başıma ihtisasa başlıycam.
Sözleri anlayarak okuyan imanını kurtarmış sayılır.
Eve dönüşte yeni vapur denk geldi.
Çok güzel yapmışlar şimdi yukarda Allah var :)
Giriş sanki otel lobisi.Gerçi bizim millete fazla bile.
Vapur yanaşmadan atlama hanzoluğu da tarihe karışmış.
Ona da bir güzel çözüm bulunmuş.
Girdiğinizde burnunuza taze mobilya kokusu geliyor.
Yeni olan herşey güzel işte.
Modern ve aydınlık.Darısı diğer kamu mallarına diyelim.

31 Ağustos 2009 Pazartesi

ORUÇLUYA SAYGI MI DEDİN?

Eve geliyorum iftardan yaklaşık 3 saat önce.
Dolapta soda&vişne suyu duruyor bumbuz.
şekerpare, kabında öylece bekliyor.
Çekmecede sigara paketi melül melül duruyor.
Ama işte elini uzatmıyorsun.
Orç allah a aittir.
Tek nedeni bu bence.
***
Kurs oruçluyken zorluyor.hareket etmeden dinlersem hocayı ,gözlerim kapanıyor :)
Biraz terbiyesiz insanlar var.
Oruç tutmayan müslüman insanlar!!!!!!!!
LÜTFEN oruç tutan bir insanın yanında yiyip içmeyin.
oruç tutan bir tiryakinin karşısında demlenmeyin.
Susuzluktan yanıp kavrulan insanın karşısında kola,çay,soğuk su içmeyin.
Bu yaptığınız NEZAKETE aykırı,laikliğe değil.
Ben çok etkileniyorum bu sene.
İnadına yiyip içen bok boğazları söylemiyorum bile.
Hani"bakıııın ben tutmuyorum oruç,ahanda korkmadan yiyip içiyorum gözününüz önünde,hemde ne kadar rahatım" der gibi.
Bu sene yaza da denk geldiya artık oruç tutanı mumla arar olduk.
****
Yaklaşık yarım saat sonra,inş buz gibi sodayı vişne suyuyla karıştırıp içicem.
Boğazımdan geçerken ki o yakıcı tatı tarif edemem.
Az kaldı az.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

ÇİLEHANE

Merkez efendinin 40 gün halvete girdiği çilehane resimdeki.
Merdivenlerle inip orta büyüklükte bir odaya çıkıyorsun.
Zaten mesele o merdivenleri inmek.
Ben inerken çok etkilendim.
Kabir gibi işte.
Kabir...Allahım sen yardım et bize o günde.
***
Sahura kalkamamışız bu gece.Geç yatmıştık.
Geçen ramazanda dahil bu sene korkmuyorum allahın izniyle oruçtan.
Akıl karı değil nitekim.
Biyolojiyle de açıklanamayacak kadar zor bir iş.
Susuz yaz günü hemde oruç tutmak.
Lafın özü; allah ın işi bu oruç.Yoksa tutmaya imkan yok.
***
Kursta 2 hafta bitti elh.
Zamanın geçmesi artı bilmediğim şeyleri öğremek ve tekrar.Bu kadar artı yeter bence.
***

Açlıktan kıvranan bir öğrencinin hala ihtiyaçlarını almadıysalar eğer.
Sosyal güvencesi olmayan bir garip, pencereye dikmiş yol gözlüyorsa eğer.
Çürük domatesleri pazar yerlerinden toplayıp yemek yapıyorsa bir düşkün.
Dişsiz ağzında kuru lokmasını döndüremiyorsa bir ihtiyar.
Varlıklılar, Ramazan'ın yakalarına yapışmayacağından hiç emin olmasınlar.

Mine Alpay Gün/milligazete
***
Bir çocuk demiş ki öğretmenine;ben oruç tutmuycam.Niye diye sormuş öğretmen.Çünkü annemle babam çok sinirli oluyorlar oruçluyken.
Oruç yemek ve içmekten,sigaradan mahrum kalmak değil.
Kul hakkına girip,milleti rezil ediyorsan mübarek günde yaptığın iş oruç değil boşuna aç kalmaktır.
***

10 Ağustos 2009 Pazartesi

PANAROMA MÜZESİ

Girişte fetihle ve fatih sultan ile ilgili yazılar karşılıyor sizi.Çok şık yapılmış,çalışanlar da öyle.
Kibar kibar insan gibi geziyorsunuz,sindire sindire.
Maketten de anlaşılacağı gibi ortadan ziyaretçiler çıkıyor.Kafanızı kaldırdığınızda gökyüzü etrafınızda fatih ve askerleri ile göz göze geliyorsunuz.Hasan Vatandaş isimli birinin fikriymiş.
Allah ondan razı olsun.

Topkapı sarayından sonra en çok ziyaret edilen müze konumuna gelmiş panaroma müzesi.
Geçen cmt günü kocayla hadi bismillah deyip başladık gene istanbul gezilerimize.
İşte panaroma müzesi.
Resimler üç boyutlu.İnanılmaz güzel bir atmosfer olmuş.atlılar üzerinize geliyorlar sanki.Kullanılan topların maketleri de önünüzde yatıyorlar,kılıçlar,miğferler vs.


fetihlerde mehteranın olduğunu biliyordum.zaten resimleri izlerken fonda top sesleri ve mehteranın hücum marşı çalıyor :)

O kadar tarih okuduk ama hayalimizde bir fetih resmi oluşmuyor.Şimdi özellikle konstantinin fethi denilince aklıma öbek öbek olmuş hazır askerler,tepede mehteran,sancak altınca fatih ve ulemalar,askerlerin surların önüne toprak yığmaları çıkabilmek için,kızgın yağ dökülen delikler vs.İzlerken "hamdolsun" dedim hep içimden.Nelere sahipiz aslında.

Müzenin bahçesi de göz alabildiğine yeşillik.
Enteran olan -gerçi özellikle yapılmış-o fetih anını hayalinizde canladırıp müzeden çıktığınızda karşınıza surların çıkması.
İşte tarih işte fetih,övün der gibi :)
velhasılı kelam aklı eren veletleri toplayıp götüreceksin.İnanılmaz tesirli olur.
Zaten babalar vardı çocuklarına "bak oğlum bak bak nasıl alındı bu istanbul baaaaak" diyordu :)
Ben çok takdir ettim kültür aş yi bu çalışmasından dolayı.
Biraz da buruk bir tad oldu niye şimdiye kadar düşünülmedi diye.
Türk ün aklı sonradan gelirmiş diyelim.
Bilinçlenelim de ne zaman olursa olsun.
Sıradaki durağımız merkez efendi,sonraki yazıya.

7 Ağustos 2009 Cuma

TERELELLİNİN GÜNLÜĞÜ


Pzt kurs başlıyor.8:40 ile 3:40 arası.45 dk yol sürüyor.

Bu bahaneyle uyku sorunu da çözülmüş oluyorum hatta çok da iyi olacak 7 buçuklarda kalmak çalışırken bile kalkmamıştım o saatte.

Şimdi sosyal bir ortamı da canım hiç istemiyor aslında.

Tek tesellim unuttuğum şeyleri tekrar etmek hemde ehil hocalardan.

Ettekrarü vel ihsan velev kane 180.

Ramazan hep kursta geçecek orası da iyi.Zaman bereketli malum o ayda,evde birtürlü geçmezdi.

**

Bu aralar terellelliyim.

Kervan yolda düzülürmüş.

Bir başlayalım bakalım kurstu ramazandı bayramdı vs düzenime döneyim.

Hayırlısı allahtan.

***

Dün sokaktaki veletler sinirlerimi bozdular.

Top oynuyorlar ama gürültü öyle böyle değil.

Okuduğum gazeteyi anlamadım.

çıktım cama bir şarladım ama ben bile korktum kendimden.

üç defa böyle sürdü en nihayetinde bir kaç apartman ilerletebildim.

Bir daha evimi en yüksek katlardan bulucam.

Komşu çocuğunu kesen kadınları anladım valla.

Cinnet inanılmaz yakın bir şey.

O çocuklar elimin altında olsalardı hepsinin kafasını kesmek içten bile değil.

Tamam huysuz ihtiyarlara benzemek istemem ama sokakta oynamak başka sokak piçi olmak başka.

Bunlar sokak piçi.Sana ordan laf vermeleri ,ağız öykünmeleri ,yalan söylemeleri.

Hilkat garibeleri diyorum ben onlara .o yaşlarında ergenlikte ilk burunlarının büyümesi artı herkese herşeye laf verebilmeyi meziyet zannetmeleri ve sinir harbinden inanılmaz zevk almaları.

***

Neyse gene oldu saat 3.

Ne yaptım ben bugün:HİÇ.

Birde beni huzursuz eden bu.Geç kalkıp biirşey yapamamak.

İştah da önemli bir şey.

4 Ağustos 2009 Salı

CÜBBELİ

Dün ablamı aradım öylesine.
Başladı anlatmaya cübbeliyi.
Teke tek özel e konukmuş.Biz haluk dursun ve ilber ortaylı hocaları canlı izlemiştik netten gece yarılarına kadar.
Millet kırılmış izlemekten,çok teveccüh olmuş.
Lan merak ettim.Kocaya buldurduk videoları.
Tamı tamına 14 bölüm 28 dakikadan.
İzlerken bazen çok güldük,inanılmaz esprili bir hoca.
Gerçi ben fatih altaylı dan nefret ediyorum,dalga geçmesinden kutsal şeylerle.
Ama cübbeliyi izlerken "Allah münafık eliyle dine yardım eder" sözü çınladı kulaklarımda.
Hey gidi günler hey...
Kapalılara "erbakanın fahişeleri" diyen adam programında cübbeliyi bangır bangır konuşturuyordu.
Allah ne kadar büyük.
Bundan bir 10 yıl önce deseler bu durumu gülerdik.
Yalnız hocayı dinlerken neredeyse ağlıycam.Çok etkilendim ama dediklerinden ziyade onu dinleyen insanlara ilaç olan meselere değindikçe boyuna allah razı olsun hoca dedim hep.
İmanın temel meselelerini gayet net ve tavizsiz anlatması yeter de artar.
Eminim dinleyen insanlarda etki bırakmıştır.
Çok büyük sevap kazanıldı bence.
Hocanın da maşallahı vardı hani.
Tak tak her şeye ayet ya da hadis hemde arapçasıyla.
İmrendim bir ara.
Ülkem için gayet güzel,faydalı ve hayırlı bir adım oldu.
Helal olsun...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

KİTAPLAR,ALIŞVERİŞ FALAN

KATRE İ MATEM (matem damlası) iskender pala nın kitabı yeni bitti.
L&M gibi sırlı kitap.Aslında lale devrinde yazılan bir kitabın tercümesi.Orjinalini bir müzayedede hoca satın alıyor ve tercümesini yapıyor.
Güzel,renkli,heyecanlı bir roman.
"Yek cinayet şaşt u şeş sual" asıl adıymış romanın.Bir cinayet ve 66 soru.
Lale hakkında muhteşem edebi yazılar da var içinde.
Koca kütüphanemize iyi bir yıldönümü hediyesi almış :)
***
Kemal tahir in esir şehir üçlemesinin ilk cildini bitirmiştim bundan önce.
Heyecanla diğerlerini okumam gerekiyor.Esir şehrin insanları / esir şehrin mahkumları / yol ayrımı.
Eldeki kitaplar bitsin ilk bunları almayı düşünüyorum inş.
***
Yaz sezonu bitiyor ümraniye de.
İndirimler çoştu.
ama markalar hala 30 ve 20 lerde.Bekliyorum sizi :)
Yeni bir pardesü aldım.
Artık nefsime söz geçirip giymem gerekiyor.
Annemin dediği "yeter kıçım açık gezdiği" :)))
***
Yarın kısmetse ilk işsizlik maaşımı alıcam.
10 ağustos ta kursum başlıyor.gitmek mecburi.
Yalnız kurs 45 dk lık mesafede.Hiçbir şeyi değil onu düşünüyorum.
Hayırlısı Allahtan.
Bu maaş işi,kurs vs hiç aklımızda yoktu.
Güzel günler yaşarız inş kursta.
***
Ev hayatına alıştım.
Sıkılmıyorum bile.
İnsan evinde neden sıkılsın zaten :)
Uyku düzenim hallolsa daha bir zevkli olacak ama.
Elhamdülillah ala külli hal :))

2 Ağustos 2009 Pazar

KÜRT AÇILIMI

Bu açılım, aynı zamanda "Teşvikiye Camii'ne gelmeyen şehit cenazelerinin mümkünse hiçbir cami avlusuna gelmemesi açılımı" dır...
"Bitsin bu savaş, bu karmaşa" açılımıdır.
NİHAL BENGİSU KARACA/ haberturk

28 Temmuz 2009 Salı

GALATA KULESİ

Evet nihayet başladım gezdiğimiz yerleri yazmaya.
Bu arada ben ev hanımı oldum ya acayip üşengeç oldm.Hiçbirşey yetişmiyor:)
Valla çalışırken söylediklerimi hatırlamıyorum bile.
Cmt sabahı hiç niyetim yoktu gitmeye.
Sabahları kalk rezervasyon için uyan vs birde eğer gitmezsem havam geri geldiğinde köpek gibi pişman olmaktan korktum.
Kocayla birbirimizi gazlayarak gittik kulenin oraya çıktık yokuştan.
ben oralara hiç gitmemiştim.
çok beğendim sokaklarını.
kocanın sözü var ayrıca gideceğiz efendim.
Çünkü grupla acele oluyor.

Hocanın yanına yaklaşan yaşadı.
Birde mübarek hocanın sesi çok alçak.Bağırmıyor da.Ben dedim içimden "hah dakika bir gol bir" derkeeen kalemim yazmamaya başladı elime bir baktım kalem akmış....Çıldırmanın sırası değil etraf kalabalık.Hoca bir yandan başladı kanuni zamanında tevkif evi III.murat zamanında gözlem evi vs.Koca allahtan hemen koştu gitti etraftan kalem buldu.O arada yanımdaki hanımdan kalem istedim.Var dedi baktı bende defter var "ee ama bende not alcam" diyerekten deminden beri hocanın yüzüne bakan kadın birden aşka geldi not tutmaya başlayacak.İçimden geçti valla "nerene yazıcan kalemle"diye :) maksat kalemi vermemek.alıp kaçacak halim yok.Sırf kalem aşırmak için ümraniyeden galataya gelmiş olamam dimi :)

Neyse fazla çıldırmadan tekrar ayarıma döndüm.Başladım yazmaya.Bilinen şeyleri söyledi hoca ilkin.Cenevizliler yaptırmıştır,fatih fetihten bir gün sonra kaleyi elden teslim almış...Biz gitmeden biraz bişeyler okumuştuk hani sınava çekerse hoca morarmayalım :) Toplamda 30 kişi saat dörtte kulenin orda toplaştık.Her yaştan her cinsten insan vardı :)

İstikametimiz şöyleydi :
Galata kulesi
Galata köprüsü (valide sultan köprüsü imiş gerçek adı.gitmeye gerek görmedik)
Galata Mevlevihanesi

Sent Antuan katolik Klisesi

Galatasarayı Lisesi

Gül baba Türbesi

Kadiri Dergahı (kocam sayesinde çıktık oraya övünmek gibi olmasın:) programda yoktu...)

Kılıç Ali paşa camii ve yanındaki III.Ahmet çeşmesi.

En son büyükşehir de çalışan bir hanım çay ısmarladı gruba.belediyenin bir yerinde.Nargile vs vardı biz ordan üsküdar a kumpir yemeğe kaçtık.Yorulmuştuk ama değdi.

Bugünlük bu kadar.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

BUGÜN GALATA'DAYIZ

gerçi ben gece yazıyorum artık.
Malum kaç haftadır ecinnili gibi gece ayaktayım.
Bugün 4 gibi galata da buluşup gezicez dursun gürlek ile birlikte.
Kültür aş nin organizasyonu yine.
İnş bereketli geçer.
Süleymaniye,eyüp,üsküdar gezileri vardı biz galatayı seçtik.
Oraya hiç gitmedik kocayla.
Diğerlerini zaten iyi gezmiştik.
Dedik bari anlatan biriyle olsun güzel olsun.
hadi hayırlısı.
****
Bugün işkurdan davet mektubu geldi.
Daha ilk maaşı almadan beni "grafik tasarımcılığı" kursuna çağırıyorlar.
Ya benim anlamadığım;benim mesleğim belli eğitimim belli beni o kursa çağırıp masraf edeceğine işi belli olmayan lise mezunu birini çağır ki o hem meslek öğrensin hemde masraf etme.
Şimdi bu ne oluyor anlamadım.
Gidince lisanı münasiple anlatmayı düşünüyorum "babacım ben ne yapayım grafiği tasarıyı benim meslek belli,beni bulaştırmayın" diyeceğim ama.
Kursa gitmezsen maaş gidiyormuş:(
Off off.
bize kısmet değil devlet parası galiba.
Neyse hemen karar vermeyelim.
****
Bugün çok kapı gezdim :)
Kaç yıldır telefonda görüştüğüm bir bankacı hanım vardı.Samimi idik.
yolum ordan geçiyordu bana geldi bir cesaret "dur dedim şunu bir göreyim"
Telefon insanları ne kadar yanıltıyor ya.
İkimizde kendimizi çok daha başka tahayyül ediyormuşuz.
Ve işin en komiği ikimizde karşıdakinin daha esmer tahmin etmişiz.
Hanım çok samimi davrandı yolculadı beni kapıya kadar,öpüştük falan.
Benim bazen olan tutukluğum başgösterdi maalesef.
Mal gibi durdum biraz :))
Şaşırdım ne yapayım beklemiyordum bu kadarını.
Nyse bugün bereketli geçti vesselam.
***
Büyük ablam Yalova da bir haftadır.
Bir tarafım eksik sanki.

İSTANBUL BOŞALMIŞ

Geçen pazar ablamla eniştem fethipaşa ya çağırdılar bizi.
Aslında telefon gelmese gidecek gün değildi ama iyi ki de gitmişiz.
Değişiklik her zaman güzel oluyor.
istanbul boşalmış,normalde orada boş masa bulmak imkansızdır.
Gelenler de hoşuma gidiyor,orta kesim.Eli yüzü düzgün insanlar.
Yeğeni parka taşıdık boyuna.
Bir çocuğun scoteerı-nasıl yazılıyorsa işte- başımıza bela oldu.
çocuk çingene biraz vermiyor.bizimkilerin de gözü düştü birkere.Çocuğu babası götürünce bir yere gariplerime verdi ailesi oyuncağı.
Resimdeki erkek çocuk inanılmaz sevimli bir velet.
Zaten ben tombulca ve gülerken gözleri gülen sıpalara-erkek- hastayım.
Hemen resimledim.Ailesi bir şey demedi allahtan.
Oynarken bir gözleri girişte,oyuncağın sahibi gelirse diye erketedeler :)
Çocukluk ne tuhaf ...

GİDENLERİN ARDINDAN

Amcamları benden sonra ablam davet etti.
menüsü kalabalıktı şimdi allahın doğrusu.
Çorba,zeytinyağlı bakla,taze fasulye,semizotu salatası,patates püre ile birlikte tavuk ve pilav.
üstüne muhallebili pasta gibi birşey vardı o da çok güzeldi.
Çoluk çocuk kalabalık biraz curcuna oldu tabii.
iyi kötü muhabbet edebildik ordan burdan.
Bir kaç gün sonra da gittiler.
Yalnız yengem her geldiğinde köyden biri vefat eder ve hep erken gitmek zorunda kalmıştır.
Geçen geldiğinde babaannem vefat etmişti.
Şimdi de hayatta olan en büyük amcam vefat etti.
Zaten kanserdi.
Ben pek üzülmedim çünkü pek tanımazdım.
Hayatımda üç defa gördüğüm bir amca.
Kalanlara sağlık afiyet ne diyeyim.

19 Temmuz 2009 Pazar

MİRAÇ

BU GECE DE İNŞ BİZLERİN MİRACI OLUR.
DEĞERLENDİREN KULLARDAN OLURUZ DİLERİM.

17 Temmuz 2009 Cuma

AYŞE ARMAN DENSİZİ

Nihal topa gene sert girmiş.
Bitiyorum ben bu kadına.
Hastayım sana nihaaaal :)
Okurken resmen içimin yağları eriyor.
Bu kadar mı denk gelir düşünceler ve bu kadar mı güzel laf sokulup laf giydirilir.
Cesur ve kültürlü ve de tabii ki kapalı.
Evet NİHAL BENGİSU KARACA ayşe arman tesettür şaklabanlığında yazı dizisini bir güzel özetlemiş.
Buyrun burdan okuyun:
****
KAMUSAL ALANA DA BEKLERİZ AYŞE HANIM

NİHAT Odabaşı'dan almış talkını... Odabaşı demiş ki, soyunmak bir şey mi, sen asıl örtün de gör memleketteki zulmü. Ayşe Arman'ın aklına yatmış, hatta bir ampul yanmış kafasının üstünde... Evet, evet, bunu yapmalıyım olmuş... "O herkesin diline düşmüş, milleti de birbirine düşürmüş 'bez parçasını' kafama bağlayıp, şehr-i İstanbul'da bir o semte, bir bu semte gidecektim" diyor...

Yazı boyunca başörtülü halini defaatle sıkıldım, büzüldüm, ışığım söndü, ay çok yorucu gibi ifadelerle tarif ediyor. Bunlar Ayşe Arman'dan bekleyebileceğimiz şeyler. Ayşe, her fırsatta bakılmaktan ne kadar mutlu olduğunu söyleyen bir kadın. Giyimiyle, dekoltesiyle, saçıyla başıyla, neşesiyle yarattığı bir ambians üzerinden güzel olabilen bir kadının tesettüre girmesi bu ambiansı doğal olarak bozar, o kadının bu duruma sinir olması da doğaldır. Bu işe ne kadar bozulduğunu açık açık söylemesi, Ayşe'nin açık sözlülüğüne ve sevimliliğine puan bile kazandırabilir. Pekâlâ, "Aaa bana hâlâ bakıyorlar, demek ki hâlâ güzelim, demek ki başörtüsünün hiçbir etkisi yok, demek ki kadınlar kendisini kandırıyor, çözdüm ben bu işi, yaşasın!" da yapabilirdi, bu da beklenirdi.Fakat açık sözlülüğün de bir sınırı var, kaldı ki bu açık sözlülük dediğimiz şey kötü niyeti de örtebilecek genişlikte bir yorgan değil, Ayşe öyle sanıyor, ama değil.

Tesettürlü olma durumunu kâh "zavallı gibi görünmekle" kâh "komiklik ve saçmalıkla" ilintilendirmenin açık sözlülük ile ilgisi yok, sorumsuzlukla ilgisi var. Ben de kalkıp "Kırk yaşına basmadan çıplak fotoğraf çektirmeliyim" türü bir dürtüyü "zavallıca" ve saçma bulabilirim, buluyorum da nitekim, ama bunu bu şekilde ifade etmekten çekinmiş, nezaketsizlik olacağını düşünmüştüm şimdiye kadar. Ahan da şimdi ifade ettim. İyi mi oldu?

EMPATİ KURMAK DEĞİL, KÖPRÜLERİ YIKMAK
Arman'ın yazı dizisi "mahalle baskısının ölçümü" gibi güya sosyolojik bir sondaj yapılıyormuş havalarına büründürülmüş ki, bu tutum "Ayşecik tesettürde" macerasının tadını feci şekilde kaçırıyor. "Nişantaşılılardan bir tepki bekliyoruz, 'Hooop!' filan desinler ya da kötü bakışlar fırlatsınlar... Hiçbir şey olmuyor... Bir bakış fırlatıp hayatlarına devam ediyorlar. Laf yok, hakaret yok. Mahalle baskısı yok" gibi genellemelere varıyor.

Adeta bu ülkede başörtülüler hiçbir sıkıntı yaşamıyor, bir elleri yağda bir elleri balda demeye getiriyor. Hemcinslerini yalan söylemekle itham etmiş oluyor.İşin kötüsü, daha baştan bozuk bir niyetle çıkıyor yola. Başörtüsünü "milleti birbirine düşürmüş" bir bez parçası olarak nitelendiriyor ve öyle düşüyor yola.

Bir milletin % 99'u Müslüman ise, bu millet nasıl olur da başörtüsü yüzünden birbirine düşer oysa? Anketlerin ortaya koyduğu şekilde bu milletin kadınları % 60'ı aşan oranlarda başını örtüyorsa, başörtüsü bu millet nezdinde bir konu demektir sosyolojik açıdan. Üzerinde böylesine büyük mutabakat olan bir konuda millet birbirine düşmez zaten.

Sorun milleti temsil etmekle görevli birimlerin, kurumların ve onların yandaşlarının milletle cedelleşmesindeki ısrardan doğmaktadır.Milletin başörtüsünün serbest olmasıyla ilgili bir derdi yok. YÖK'ün ve "laiklik" ilkesinin en katı yorumunu benimsemiş sivil / askeri bürokrasinin ve sırtını onlara dayamış bir azınlığın derdi bu. Kamusal alanı her tür etnik renkten, her tür dinsel edimden arınmış renksiz, kokusuz bir yer olarak tasavvur edenlerin başörtüsüyle bir derdi var. Onların yüksek sınıflara mensup yandaşlarının böyle bir derdi var.

"Yurdumuzu Batılılara kötü gösteriyorlar" derdi. Ya da, "Aman türbanlı komşu istemem yanımda yöremde" gibi dertler.Ama Ayşe'nin beklentisi herhalde arkasına bürokrasinin gücünü de almış olan bu varsıl, Batıcı, imtiyazlı mahallelerin başörtülülere sokağı da yasaklaması yönündevmiş ki o kılıkta Nişantaşı sokaklarında dolaşabiliyor olmasını bile yadırgamış hatun kişi. Pes...

Pahalı içeceklerin servis edildiği, para kazanmak için açılmış "ticari işletmelere" girip kovulmayı beklemiş. Pes... İzninle, müsaadenle, elini vicdanına koymuş halinle, o kadar da olmasın be Ayşe... Çıtayı amma yukarı koymuşsun. Öyle ki garsonların sempatik davranmasını bile bu ülkede başörtülülere bir baskı uygulanmadığının delili yapıp çıkmışsın. Pes...

Yüz binlerce kadının binlerce gündür yaşadıkları sıkıntıyı tek bir güne sığdırıp böyle genellemelere varmak, kimse kusura bakmasın şaklabanlıktan başka bir şey değil.
Ayşe eğer sahiden empati kurmakla filan ilgileniyorsa, Reina önlerinde pazarlık yapmak gibi beyhude işlerle uğraşmayı bırakmalı, gerekirse birkaç ayı bu işe ayırmalı ve olayı yerinde tespit etmek üzere "kamusal alan"a sızmalı...Sıkıyorsa bir üniversiteye girmeye çalışmalıydı Ayşe Arman, sıkıyorsa, bir iş başvurusunda bulunmalıydı.
Üniversitelerin sosyal tesislerinde bir kola içmeye kalkışmalıydı, orduevlerine girmeyi denemeliydi. Bir yemin törenine girmeye yeltenmeli, bir mezuniyet törenine katılmalıydı:Dahası, madem bu iş bu kadar sıkıntılı, kadınlar hangi inançla, hangi bilgiyle bu sıkıntıyı göze alıyorlar diyerek o anlayışın içinde derinleşmeyi denemeliydi.

"Erkekler örttürüyor işte" deyip çıkmak kolay bir yol, ama bunun adına "empati kurmak" denmez, buna kolaya kaçan işgüzarlık denir. Gazetecilik refleksini tatmin etme adına lafügüzaf üretmek denir. İncittiğin binlerce kadın da cabası.
HABERTURK

16 Temmuz 2009 Perşembe

AMCAM NAMI DİĞER HİTLER

Amcam ve yengem istanbuldalar.
Salı günü ben ağırladım evimde.
Yoruldum.
Yoğun geçti.
Bir daha misafir gittiğim evin hanımını yalayıp yutucam :)
çok yoruluyor insan.Ne kadar evde olsam da o gün,o sabah yapılacak şeyler olduğundan insan yetişemiyor.
E ben gedikli bir ev hanımı da olmadığımdan.
Amcama hep aklımdaki soruları sormak isterdim...
Kısmet o güneymiş.
Babam keyfi yerindeyken eskilerden,köyden,biraderlerinden bahseder ve inanılmaz güleriz.
Babam çok esprili bir insan,bu yönünü çok seviyorum.
Hikayeleri kısa öz ve komik :)
Amcama babamı sordum.başkalarının gözüyle- özellikle yakın kardeşinin-nasıl bir insan?
Çok enteresan,pek bir şey söyleyemedi amcam.
Sonra kendi de şaşırdı.Hiç ayrı kalınmadı nasıl biri diye hiç düşünmemişim demek ki dedi.
Tabii beni tatmin etmedi.
Çünkü babamın çok enteresan bir karakteri var.
İnsanı sinir de eder mutlu da.
**
Eskilerden insanların birden hayatınıza girmesi ne güzel.
O günleri düşünüyorsunuz ve hafızanız size pislik yapmadan hep iyi şeyleri hatırlatıyor ve mutlu oluyorsunuz.
Biraz da ayrılığın neden bu kadar hüzünlü olduğunu.
Eskilere daldı herkes,en çok da amcam.
Yemek masasından kalkarken amcam biraz duygulandı: sizi kızlarımdan ayırd etmiyorum çok hislendim dedi.
Tabi annem ve yengem ağlamaya hazır yaşlarında olduklarından hemen gözleri kızardı.
Güzeldi bee :))
***
kocam rahatsız,havalar çarptı herhalde.
Bir evde kadınların hasta olması en normal olan.
Erkekler hasta olunca evin havası çok değişiyor.
Ben huzursuz oluyorum,ayda yılda bir hasta olduklarından insanı saran bir gerçek hastalık duygusu oluyor,ama kadınların öyle değil hani osuruktan hasta oluyoruz,uyuyunca geçen tarzda ama hergün :)
Çok uzun bir cümle oldu ne yazdığımı anlamadım :)
****
Hala sabah namazında uyuyup öğlen birde kalkıyorum.
Ve inanılmaz bereketsiz geçiyor günlerim.
Düzenim bozulunca zor düzeliyor.
***
Fotoğraf makinem ablamda kaldı.
Resimleri sonra yükliycem.

10 Temmuz 2009 Cuma

SABAH NAMAZINA NASIL KALKILIR?


Geçen almıştım kitabı,iki gecede bitirdim.
Çok güzeldi.
Bildiğin gerçekler ama ne kadar lakayt kaldığını gözler önüne seriyor.
Dün gittim 5 tane daha aldım.
Etrafımdakilere okutucam,gerekirse cebren ve hile ile.
İlk önce namaz neden önemli,sabah namazının kıymeti,namaz kılmayan insanların bahaneleri ve çürütme yolları.
Sabah namazına nasıl kalkılır?
Kurarsın cebini kalkarsın dimi?:)
İşte öyle kolay olsaydı herkes şuan yarı evliya idi :)
okuduktan sonra elh hep kalktım namaza.
Hatta geceleri uyku tutmuyor,dün tam uyuycam ezan okunmaya başladı,kılıp yattım.Şuan tam 4 saatlik uykuyla duruyorum.
İnş bu gece uyku problemim bitecek.
Evet imandan sonra ilk sorulacak amel; namaz.
neden önemsemiyoruza biraz parmak basmış.
Okuyunca "ooo bu kadar dikkat etsem zaten kılarım"diyorsunuz ve inanılmaz gerçek geliyor karşınıza."ee kıl ozaman,hatırladın işte önemini"
Misal: kalktınız ve gusül almanız gerekti ve saadece yarım saatiniz var ne yaparsınız?
Ben ve diğerleri normalde ne yapar ?
kazaya bırakır.
ama işte adam diyorki savaşta,komada,baygınlık halinde değilsen bütün mazaretler dama.
Kalkıp abdest almanın binbir türlü çaresini anlatıyor.
Ama satır arasında diyorki "hiç bir bahane namazı kazaya bırakmaya yeterli değil,kaldır kıçını ve kıl namazını"
Bu kadar.Kitabın yaptığı en güzel şey bu.
Seni uyandırıyor ve namaza daha dikkat etmen gerektiğini,kazaya kesinlikle bırakmamak ve bunun için bahanede üretmemen gerektiğini adam tane tane yazmış.
Hemde çok ince bir kitap.
Kitap okuma özürlüler için de kaçacak bir bahane yok.
Namaz platformu oluşturulmuş.
Ben beğendim ellerine sağlık cemil abinin.
Şimdi her hevesli kılınışta ona da sevap var.
Oooh ahiretide kaptı ne güzel :)
***
bazı başlıklar yazayım kitaptan ve bitireyim:
"kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır"hadis-i şerif

bir müslümanın en büyük alameti namaz kılmasıdır.

dünyaya çalışıp rızık kazanmak için geldiğini sananlara ;rızık veren Allahtır.onun verdiği rızkı elde etmek için verdiğiniz uğraşı,namaza bahane göstermeyin.

Şeytan,allah ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin.(lokman süresi:33) allah affetsin diyerek namazı terk edenlere.

veee en son :NAMAZ GÖNÜL İŞİDİR.