27 Eylül 2008 Cumartesi

HAYIRLI BAYRAMLAR

İsmi ne olursa olsun, bir kere Ramazan'ı ruhunda hissetmeyen,
yaşamında Ramazan'la ilgili en ufak bir değişim olmayan,
ibadetin ruhuna teğet bile geçmediği ruhların bayramdan bahsetme hakkının olması,
bunda kendilerini söz söyleyebilecek konumda hissetmeleri nasıl bir küstahça cürettir Allah aşkına!
Yok efendim şekermiş, likörmüş, şehirliler şeker dermiş, köylüler Ramazan filan...

Başbakan çok doğru söyledi, dinî bayramı tatil imkânı gören güruh ile ibadet sonrası başka bir coşkulu ibadet görenler arasında ciddi anlamda fark vardır.

Hem de çok ciddi...

Cennet ile cehennem kadar...

M.Nedim Hazar

26 Eylül 2008 Cuma

ANKARA YOLCUSU KALMASIN

Yarın da yarım gün işe geldikten sonra yallah.
2 hafta yokum inş.
Cumhuriyet treniyle ankara ya.
İnşallah bayramımız, tatilimiz bereketli ve çok güzel ve eğlenceli geçer.
Kadir Gecesini de bereketli geçirdikten sonra sanırım bir şey kalmıyor ramazanda.
Bir de arefe.Çok önemli günlere girmiş bulunuyoruz bakalım.

23 Eylül 2008 Salı

ÇOK ÜZÜLÜYORUM BU DURUMA :((


Arkadaşım mail atmış deniz feneri kapanıyor diye.
Resimlere bakınca çok üzüldüm.
Neden bu duruma düşüldü diye.
DENIZ FENERINE YAPILAN YARDIMLAR BICAK GIBI KESILMIS DURUMDA.




SADECE ANKARADA RAMAZAN NEDENI ILE ACILAN 40 STANTTAN GERIYE 8 TANE KALMIS....
YUZYILIN IYILIK HAREKETINI BITIRIYORLAR. ....


MUHTAC SAHIPLERININ YUZUNE BIR NEBZE DE OLSA TEBESSUM KONMASINA VESILE OLAN KOPRUYU DINAMITLEDILER. ..




FAKIRIN UMUT ISIGINI, FENERINI SONDURENLERI VE SEBEP OLANLARI RABBIM IKI DUNYADA DA KAHRETSIN... ..
















19 Eylül 2008 Cuma

BEKLE BENİ

Annem her ramazan derdi : 15 i yokuş,15 i iniş diye.
İnişe geçtik yani :)
***
Dün kayınvalideyle konuştuk.
Gezi planımızı tekrarladık yani.
Beni uçurdu bir cümlesiyle.
"Yiyip içip oturucaz rahat rahat izin bitene kadar Allah ın izniyle "dedi.
Ve ben uçtum, yokum :))
***
Dün hemen kafadan giyecekleri tasarlamaya başladım.
Koca rahat.2 pantolon,2 gömlek.
Ben...
Evde giymeye rahat kıyafet,ziyaretlerde giyeceğim şık kıyafet,ankara yı gezerken giyeceğim spor kıyafet derken haliyle uykum kaçtı :)
Gene bulamadım,gene eksiklerim var :))
***
Bin heves aldığım spor ayakkabı arkadan vuruyor.
Ayakkabıcıya ezdirdik ama gene ufaktan sızlatıyor.
Ankara gezime kadar ya ayakkabı düzelecek ya düzelecek.
Onu giyecem ben!!!
***
Kayınvalideciğim bekle beni.
Yiyip içip oturmaya,gezmeye gelmeme tam 10 gün var :)
***
Bu hafta sonu fotoğraf makinemi alıcam inş.
Bide internet.
Gözler blog görsün....

17 Eylül 2008 Çarşamba

ORTAYA KARIŞIK

Tam karşımdaki binanın sahibi müteahhid,müşterimiz.
Dün bir daire sattı.165 bin ytl.3+1.
Bugün kadınlar temizliğe geldiler.
İzlerken bende bol bol dua ettim.
Malum ramazan.
Her şey dua ile.
Yalnız kadınlar çok titiz sanırsam.
Biri camı silmekten delecek diye bayağı bir tedirgin oldum :)
***
Bu gün yine ayşe abla geldi.
Onu görünce izin günümün yaklaştığı aklıma geliyor.
İşi bitirince çene yapıyoruz,
Performansımız yettiği ölçüde.
***
Bu akşam ablama iftara davetliyiz.
Yeğen geçen beni mahvetti.
Telefonda "zehra teyze sen buraya geeeeel öhöööö" diye böğürerek ağlamaya başladı.
Aklıma geldikçe gözlerim doluyor.
Teyzelik başka canım.Ne demişler teyze ana yarısı :)))
Meğer anasıyla kavgalıymış.Anasına nazire yapıyor yani.Bak bak stratejiye.
***
Dün kütüb-ü sitte nin 2.cildine başladım.
Başlarda sıkıldım ama sonra heyecanlı! ,enteresan hadisler vardı.
Bugünde işyerine getirdim.
18 cildi ara ara okumaya kararlıyım.
***
"Her şeyin bir zekatı vardır,evin zekatı da ziyafettir."
Ne güzel bir olay.
Misafir ağırlamayı,evin bir görevi olarak hemde bereket olarak algılamak.
Misafiri sevmeyen insanlara hayret ediyorum.
Ya bu hadislerden haberleri yok ya da ahiretten nasibleri.

15 Eylül 2008 Pazartesi

RAMAZAN HERŞEYE RAĞMEN ŞENLENİYOR

Hafta sonu bu sefer gayet bereketli idi.
Turşuluk ve reçellik malzeme aldık pazardan.
Eve gelir gelmez turşuyu kurdum :)
Kornişon turşusu birazda acur.
Çok güzel bir duygu.
Hele birde tutarsa turşum,o zaman inanılmaz sevinirim.
Ertesi gün içinde çileklere şekeri döküp tencereyi kaldırdı.
Cmt günü evli ve küçük çocuğu olan arkadaşım kızları iftara davet etmişti.
Kız kıza iftar yaptık.Güzeldi.
Pazar sabahı hemen reçeli kaynattım.
Arıdan çok korkarım bir kaç tane misafir geldiler ama o kadar kaynardı ki reçel,onlar bile yaklaşamadı :)
Neyse çok kaynatmışım.
Reçel değil marmelat oldu.
Ama sonuçta onuda yiyen bir çift olduğumuz için karlı bir gündü diyebilirim :)
Kavanoza boşaltıp,öğlen namazlarını da kılıp doğru sultanahmete.
27.si düzenlenen s.ahmet kitap fuarına.
O fuarda çok anım var.
Ablamlarla giderdik.
İftariyelik hazırlar bankta açardık.
Mutlaka gülme krizi gelirdi :)
Yine aldım listemdeki kitapların bir çoğunu.
Kuran ı kerim aldım.Çok şık.Ufak boy.Çantada taşımalık.Okunaklı.
Safahat / mehmet akif ersoy.Her evde olmalı.Benim evimde yoktu.
Çile ve safahat bence her türkün evinde olmazsa olması.
Ahmet yüksel özemre / ah üsküdar ah
Koca özemrenin cenazesine de katılmıştı.Eski istanbul efendilerinden.Atom mühendisi.
Sevan nişanyan / yanlış cumhuriyet
Elif şafak / baba ve piç
Banu avar / avrasyalı olmak.
Bu sarı saçlı kadın trt 1 de sınırlar arasında diye program yapıyordu.beğeniyordum programını.
Aldığım kitaplar bunlar.
Geçen aldıklarımı bitirmek üzereyim.
Ordan kocayla ramazan klasiği üsküdara geçtik ve kanaat lokantasında iftar yaptık.
Yoğun ve bereketli bir hafta sonuydu.
Tam istediğim gibi :)

11 Eylül 2008 Perşembe

SAHTEKAR ÖZEL HASTANELER

Öğlen kocaya genel cerrahide muayene aldık hem devletten,hem üsküdar yunus emreden hem de medicana dan.
Ben vaktiyle yunus emre de cıngar çıkarmıştım.
Göz muayenesi annem için.
SSK geçerli mi, evet.
Annemi koştura koştura ,işten de izin alıp üsküdara inip hastaneye vardık.
Aaa bir de ne duyalım.
Bu saatte ssk lılara bakmıyoruz kiiiii
E tabi benim nevrim döndü,
Haliyle gözüm de.
Bağırıp çağırdım.Rezalet çıkarmıştım.
En sonunda başhekimde göz doktoruymuş o bakmıştı bize.
Ve bana tarihi bir konuşma yapmıştı.
Oluyor böyle vak'alar,arkadaş yeni.
Gelelim BU GÜNE.
Aradım medicanayı.
Üstüne basa basa diyorum ki kocam çalışan memur.
Fark 5 YTL dedi.
Önce şaşırdım çünkü çok düşük.
İki defa sordum.Çünkü medicana kazık biliyorum.
Tahlil olayımda heryerde 50 civarıyken orda 70 idi.
Neyse evetleştik.
Akşam oldu şimdi koca muayene oluyor.
Süpriiiiz.
5 ytl öğleden akşama kadar oldu 55 ytl.
Neyse adam girdi ama ben oruçlu halimle kudurdum tabii.
Yeni kapattım telefonu.
Biraz şarladım,biraz cırladım,biraz ahlak dersi kapattım.
-Bu telefonlar dinleniyormu ?
-evet hanımefendi.
-Hımm tamam ozaman.bu yaptığınız tamamen bir strateji.5 ytl deyip hastayı oraya çekmek tek derdiniz.bu yaptığınız ayıp ayıp.Koskoca hastane.
-Efendim arkadaş yeni old için.
-Hep mi bana rastlar bu yeniler.yalan söylüyorsunuz bilerek yapıyorsunuz bunu.
-Neyse duyanlara şikayetim bu telefon.
vs vs vs .
Kesinlikle eminim bunu bilerek yapıyorlar.
çünkü şimdi bizim yaptığımız gibi ve geçmiş sene annemle başımıza geldiğinde yaptığımız gibi muayene oluyorsunuz.
Çünkü konu sağlık.
Ve şerefsizler bunu biliyorlar.
Neyse mübarek gün.
Bozmayayım ağzımı.
Ama arayıp içimi döktüm ya.
Ohhh.
Soğuk su içmiş gibi oldum valla.

10 Eylül 2008 Çarşamba

MÜBAREK AY BEREKETİYLE GELDİ

Zaman bereketli olunca herşeyi sindire sindire yapıyorum.
İşlerimi bitirdim.Normalde bekleyen evrak olurdu mutlaka.Ramazan girdi gireli masam bomboş.
Geleni işleyip takıyorum dosyasına.
Gazeteleri bile okurken anlaya anlaya herkesi,hepsini okuyorum.
Ve zaman gene geçmiyor.
Haberler heyecanlı bu aralar.
Başta Ermenistan.
Taşnaklar maç sırasında "tanıma-tazminat-toprak" pankartı asmışlar bir ara.
İşte bu olmadı demiş bizim gazetecilerden biri.
Ermeni T.C. vatandaşının cevabı hoş: O da olmasa taşnaklar partiyi kapatsınlar.
3 milyon kişi yaşıyormuş ermenistanda.
Biraz da yoksullar.
Amerika da loca peşinde koşacaklarına ülkelerine faydaları dokunsaya.
Çil yavrusu gibi ülkelere dağılmışlar.
Neyse bu sefer ki devlet ricali -inanıyorum ve güveniyorum ve hatta dua ediyorum-bu işleri epeyce kotarıcak.
İsrail-suriye arasında arabulucu rolüne soyundu.
Gürcistan-rusya cıngarında hemen kafkasya platformu nu masaya koydular.
Ermenistan ile ilşkiler başlıyor.
Kıbrıs sorunu eğer rumlar da taşın altına ellerini koyarlarsa çözülecek.
Allah başımızdan eksik etmesin iyi insanları.
Hizmet insanlarını.Bu ülke buna layık çünkü.biz layığız.
***
Tayyip-aydın kapışmasına gelinceee;
Çok şaşırdım ilk başta.Kim yada hangi olay Tayyibin kuyruğuna bastı acaba ki eteğindeki taşları böyle canhıraş döküyor ?
Hemde Gül den rol çalarak.-ermenistan olayı kaynadı gitti -
Aydın doğan ın mehmet ali birand yaratığına verdiği açıklamayı üşenmedim sonuna kadar dinledim.
Arada kahkahalarla hemde :)
Yav ne yalan dünya kardeşim.
Biz kuruşlarla oynayalım elin adamı milyar dolarlar yüzünden ülke başbakanını kendine düşman etsin,kudurtsun.
Hayır şunu bilmiyorlar bir zamanların uzan'ı,karamehmet'i,dinç bilgini hani şimdi nerdeler?
Yani bugün barlasın yazdığı gibi bu ülkede istediğin kadar zengin ol,paranın da patronu ol ama senin patronun devlettir.Başbakandır,maliye bakanıdır,rtükdür yani enikonu yasalardır.
Haa deldirirsin birkaçına ama çekirge misali bak en sonda çattın çetin cevize.
Sarıgül imar işini hemencecik halledivermiş aydın abisinin.
Şaban Dişli yi manşete çekenler bunu duymadılar ama.
Fehmi koru Almanya dan şüpheleniyor.
Tansu çiller i de uyuşturucu kaçakcısı yapan bir iddianame atmıştı ortaya almanya.
O zaman 28 şubat dönemi ,çarşı karıştı vs.
Şimdi ne tansu var ortada ne uyuşturu.
Diyor Fehmi Koru.
Oruçlu olunca insan,sanki bu yaşananlar masal gibi geliyor.
Zaten şu an tek düşüncem ramazanı geçirmek başka da bir şey değil.
Ne sonrasını düşünüyorum ne de bayramını.
Hiçbir şey için ne hevesleniyorum ne ümitleniyorum ne de karamsarlaşıyorum.
Çünkü neydim ne olcağım cümlesini gün be gün yaşıyorum.
Herşey bir anda değişebiliyor.İyiye ya da kötüye.
***
Yarın aşçımız evine iftara davet etti.
Depodaki vatandaşlarla gidicez bakalım.
İnş eğlenceli geçer.
***
Neyse hal bundan ibaret.
Mübarek 11 ayları bekliyoruz ülkecek :)

9 Eylül 2008 Salı

TURŞU

Şöyle iri gövdeli temiz bir kavanozun içine salatalıklar dizip, su, limon, sarımsak, bir iki dal dereotu koyup, kavanozun ağzını bir bez parçasıyla örttükten sonra kapağını sıkıca kapatacaksınız.
Onlar yavaş yavaş sararacak.
Kehribar rengini alacak.
Sonra kapağını açacaksınız
Isırdığınızda, salatalıkların diri çıtırtısıyla birlikte harikulade tadını hissedeceksiniz.
Yağmurlar da başlamış olacak.
Akşam erken çökecek.
Minarelerin ışıkları yandığında, camdaki damlalara çarpıp onları karanlık pencerelerde inci kolyeler gibi ışıldatacak.
Derin, yumuşak bir koltuğa oturacaksın.
Heyecanlı, hareketli bir film olacak televizyonda.
Yanındaki sehpanın üstünde sigaran, küllüğün, birkaç kitap bulunacak.
Ayaklarını altında toplayıp sevdiğin kadın yanına oturacak.
Kalın çoraplar giyecek.
Kaba bir hırka belki üstünde.
Üşüyüp mırıldanarak sana sokulacak.
Hiç konuşmadan filmi seyredeceksiniz.
Film bittiğinde, sakın o bir şey söylemeden sen bir şey söyleme, belki de film hakkında hiç konuşmayacaksınız.
Öyle oturacaksınız.
Şöyle kaba yünden, zırh gibi bir yorgan almalısınız.
Yattığınızda, yatak soğuk olmalı önce.
Bir zaman kımıldamadan durmalısınız.
Yorgan sizi güvenle koruyup ısıtmalı.
İyice ısınınca, kıpırdanacaksınız.
Uyandığınızda hâlâ yağmur olacak.
Ağaçlarda hışırtılı bir rüzgâr.
Pencereyi açıp derin bir soluk alacaksın.
Soğuk yüzünüze çarpacak, telaşla içeri çekeceksin başını.
Sonra bir daha açıp pencereyi, yaramaz bir çocuk gibi kafanı gene dışarı uzatacaksın.
Yanakların biraz kızaracak.
Kalın bir kazak giyeceksin, üstüne şu damalı oduncu gömleklerinden birini.
Ayağında kalıbı çoktan bozulmuş kadife bir pantolon.
Kahvaltıdan sonra yağmurda birlikte yürüyeceksiniz.
Şemsiye almayın bence, kukuletalı yağmurluklardan giyin.
Varsa belki lastik çizmeler.
Döneceksiniz sonra.
Masana oturacaksın.
Olmayan insanları toplayacaksın etrafınıza, onlar konuşacak sen yazacaksın.
Yüksek sesli bir müzik çalacak.
Oda müziği belki...
Belki de bir konçerto...
Belki bir sonat...
Müslüman dostları kızdırmak pahasına küçük bir kadehte akik rengi konyak, o kadeh olmadan, “olmayan” insanlarla konuşmak, onları dinlemek zor çünkü.
Gırtlağın yanacak.
İçerlerden, evin derinlerinden sıcacık bir yemek kokusu.
Kapının pervazına dayanmış gülümseyen bir yüz.
Bir şey söylemeden bakacak.
Hiç sormadan yemek yiyecek misin yoksa biraz daha mı çalışacaksın onu anlayacak.
Sen çalışacaksan, o da gidip içerde kitabını okuyacak, yazacakları varsa yazacak.
Hafifçe utanacaksın.
Onca işi arasında, sana bakıp, seni beslediği için.
Garip bir hüznü de içinde barındıran, mutluluğa benzer bir minnet duyacaksın.
Sakın aklındakilerin hepsini yazma.
Hemingway’in kuralını unutma.
Masadan kalktığında mutlaka aklında yazılmaya hazır bir paragraf olsun.
Yeniden döndüğünde, seni o paragraf karşılasın.
Alsın seni, yeniden yazdıklarının arasına sokuversin usulca.
Yabancılık çekme.
İlk oturduğunda ağaçları, müziği, rüzgârı duy, penceredeki yağmuru gör.
Sonra silinsin her şey.
Sen yeniden “olmayan” bir âlemin kapısından geç.
Hava kararırken masanın üstündeki lambanın düğmesine bas, turuncu renkli bir aydınlık vursun harflere.
Gece çöktüğünde sandalyenden bitkin bir şekilde kalk.
Kalın tahta masanın üstüne dizilmiş tabaklarda akşam yemeği.
Ve sararmış, kehribar rengi turşular.
Dereotu ve sarımsak kokusu.
Boşver ölümü, boşver hayatı.
İyisin işte.
Yazılacak iki satır yazın...
Kütürtülü turşuların...
Bir de sevip güvendiğin bir kadının varsa...
Ne hayat dokunur sana, ne de ölüm.

TARAF Ahmet Altan 07.09.08
***
Tamda turşu yapmaya heveslenmişken,
Çok sevdiğim bu insanın,
çok sevdiğim hayat sahnelerini yazması,
yaz mevsiminden sıkılıp,yağmur beklerken,
Kalın hırkaları giymeye can atarken,
Sevdiğim filmi izlerkenki mutluluğumu hatırlarken,
huzuru bir bulup bir kaybettiğim şu sıralarda
bu yazı bana inanılmaz bir ganimet oldu.
Eline,yüreğine sağlık be AHMET ALTAN...

6 Eylül 2008 Cumartesi

İLK İFTAR DAVETİMİZ VE MAÇ

Bu akşam annemlere iftara davetliyiz.
4 aile olacak toplamda.
Akşama maç da var.Onu da izlemiş olucaz inş.
İnşallah yeneriz.
Ben Gül ün maça gitmesini ilk günden itibaren destekledim.
Önce diyalog sonra çözüm.
Yalnız kapılar kapalı olduğu için tee gürcistan tiflis üzerinden gidilmesi hayli komik geldi bana :)
Bugün ahmet altan bir yazı yazmış.
Ermeniler,soykırım ve maçla ilgili.
Soykırım yaptığımızı söylüyor.
Umarım ortalık karışmaz çünkü ben ahmet altan ı okuyorum.
Ve de evet seviyorum.
***
Bugün erken acıktım.
Pazar yapıcaz kocayla.
Geçen hafta domates ve fasulye stokladım kışa.
8,5 kg domatesi rendeleme faslı tam bir fecaatti :(
Ellerimi rendeledim :)
Artan 3 kavanozum var onları da bu hafta doldurucam.
Aç karna ne kadar yaparım bilemiyorum ama.

3 Eylül 2008 Çarşamba

ALLAH KOLAYLIĞINI VERİYOR

Bu saatlerde ezilmeye başlıyor midem.
5 e doğru.Allah a şükür bu sene iyi gidiyor oruç.
Dün akşam iftardan sonra birden boğazımda gıcık oldu ve bir saate kalmadan burnum boğazım hepberaber hasta oldu.
Bugün sol burnum akıyor sadece :)
Susuzluk ve açlık çok zorlamıyor elh.
Başımda ilk gün ağrıdı işe gidemedim ama o da nazar diyorum.
Akşamları biraz canım sıkılıyor.
İftardan sonra.
***
Dünyanın işini yapıyorum ama saat geçmiyor.
Bereketli günleri ve geceleri ve de saatleri bereketsiz geçirmekten korkmak gibi bir takıntım var.
Ramazanda onlardan biri.Teravih namazına başladım.
Dün ektim sadece.
Ev alma meselesini konuştuk kocayla.
Yani zehra hanım ın gündüz düşlerinden bir kare yine.
Herşeyi evimizi almaya bağladım.
Gene pişman olmasam keşke.
****
Dün düşündüm rahat geçen oruç neye yarar diye?
Açlığın eziyetini çekmedikten sonra neyi terbiye edecek oruç?
Açlık nasıl ikiye büküyor belimizi ama?
Düşünemiyorum bunun herzaman olacağını!
Hoş fakir insanların iftar saati de yok.
****
İftar davetleri vs hareketlense ramazan.
Bu akşam gitsek mi biryerlere?