29 Ağustos 2008 Cuma

ERKEKLERİMİZ

Bir cumayı daha atlattık.
Yenişafakta Fatma barbarosoğlu nun bir yazısı vardı.Çok güzel bir mevzuya dokundurmuştu gene.
Kendini çok müslüman sayan erkeklerin evlenirken kapalı kız alma sendromu diyeyim ben buna.
Böyle denyoluklar yapan erkekler de var.
Bir de şu türleri var bunların.Yazar buna pek değinmemiş ama ben mail attım.
Muhafazakar atfettiğimiz erkeklerimizin,-yani aile olarak dindar,ablası,annesi kızkardeşi kapalı olan erkekler-evlenirken,öyle yazarın dediği gibi kapalı değil bilakis ne olursa olsun -mümkünse memesi büyük olsun-anlaşayım yeter demeleri.
Ve benim buna çıldırmam.
Erkek kardeşim ve saz takımına bir imtihan çekmiştim geçmiş gün.
Evleneceğiniz kızda ne arıyorsunuz hesabına.
Hiç birisi kapalı olsun demedi.
Ben hatırlatınca da " ya zehra abla evlenince kapanır önemli olan anlaşmamız"dediler.
Aslında mantıklı gibi gözüken bu laf gayet ahmakça.
Benim kızdığım şey ; sol görüşlü hiç bir erkeğin evlenirken bırakın kapalı kızı,kapalı biraz da dar mezhep ailenin yanından geçmezken,bizim muhafazakar ailede büyümüş eşşek heriflerimizin hiç idealist davranmamaları.
Yani demiyor herifçioğlu ;" yahu ben bile açık kız alırsam bu kapalıları papazlar mı alacak?"
burda açık kızlar şöyledir falan demiyorum.
Öncelikler mevzubahis.
Ne demek!!!Yarın evlenildiğinde bırakın evlendikten sonrayı evlenirken bile bir dünya problemi olacak.Beriki çalgılı düğün isterken ötekinin ailesi diyecek olmaz.
Seninkiler boylu poslu pardesü ile gelirken ötekinin ki giyecek ,dekolteden başı dönmüş elbise.
Mezhep farklılığı cabası.
Onun dekoltesinin sınırları ile senin babanın dekolte sınırları aynı değil.
Bir kere çok fazla ortak noktan olmadığı için ortak muhabbette olmayacak.Ve kopukluklar başlayacak.
Arada kalan da ahmak erkekler.
Ama şu var açık derken mezhebi de açık olanlar.
Yoksa sadce başı açık olanları kastetmiyorum.
Nice arkadaşım var tenini ve namusunu gayet derin koruyan.
Gerçi bu mevzuda kendimi pek anlatamamaktan da korkuyorum.
Hani ayırım yapar gibi.
Değil.
Ben öncelik konusunda erkeklerin gerçekten hassas davranmaları gerektiğine inanıyorum.
Tabi şu da var.
Kapalı isteyen ama yemediği nane kalmayan erkekleride çingenelerin donuna sokmak lazım.
Höst bre.Sen kendin adam ol da benim dinime örtüme karış demek lazım.
Neyse bu mevzu biraz kızgın ateş.
Açık arkadaşlarımda olduğundan yanlış anlaşılmamak dilerim.
***
Yarın benim doğum günüm.
27 den gün alacağım inş.
Eşşeğin yaşına gelmişiz babamın dediği.
Ne kaldı şurda 30 a.
Hayırlısı bakalım.
Önce sağlık.

27 Ağustos 2008 Çarşamba

RAMAZAN

Ramazana çok az kaldı.
Aklıma imam hatip yıllarımdaki ramazanlar geliyor.
Bizim okulun bir dünya mescidi vardı.
Büyük mescid,küçük mescid,avludaki mescid,ağaçlı mescid vs.
Hiç yer yokmuş gibi öğretmenler mescidinde kılardık gerçi.
Öğrenci gıcıklığı herhalde :)
İmam hatip olduğundan namaza gidenleri tutardık ilk yıllar.
Gidene artı gitmeyene eksi,mazaretli boş :)
Kuran hocasına verilirdi.İdealist hocalar tuttururdu.
O zamanlar kızardım "ne karışıyorlar ki"diye.
Şimdi anlıyorum.
İlk başta zorlamazsan kendini,namaz disiplini ASLA oluşmaz.
5 vakit olur yarım yamalak 3 -4 vakit.
Mescidler her daim sakin olurdu.
Boş olurdu daha doğrusu :)
5 vakit kılanlar gelirdi sadece.
Ama ramazanda!!!Tam bir ramazan müslümanlığı yaşanırdı.
Aman yarabbim ayakkabını koydunsa bul.
İtiş kakış.Rezillik diz boyuydu.
Bir gün dersimize girmeyen bir hoca bağırmıştı"Allahın sizin namazınıza ihtiyacı yok.böyle rezil olacaksanız defolun gidin "diye !!
Tabi kimse tınlamamamıştı.
İyiya bir ay zaten.
Sıkıcak bir ay kendini.Ramazan ya.
Gerçi ozamanlar kızardım ramazan müslümanlarına.
Kimi kandırıyorlar diye.
Yaş kemale erince diyorum "ne kadar ham düşünüyormuşum"
Şeytan her yerden yaklaşırmış mümine.
sağdan soldan,önden arkadan.
Sağdan mantıklı yaklaşırmış.
Bak şimdi ramazan diye kılacaksın,başka zaman kılmıyorsun,Allahımı kandırıcan,o kadar günahın var ne diye dua ediyorsun utanmadan vs.
Yani seni sağdan vuruyor.Sende kanıp zaten yapmadığın ibadetleri bari bir ay yapayım belki alışırım mantığıyla yaklaştığından,seni ondan da mahrum ediyor.
Ve koskoca ramazanı ibadetsiz geçiriyorsun.
Halbuki ramazanda zaman bereketlenir.(zaman bir türlü geçmez yani.:))
Bir sevap katlanır yüzbinler olur.
O yüzden diyorum bari ramazanda yapılsa ibadetler.
Olurya ibadetde nasip işi.Belki başlayış o başlayış olur.
Bu ramazan allah nasip ederse teravihlere gitmek istiyorum.
Kös kös oturmuycam inş.
Gidemesemde evde kılmayı düşünüyorum.
Hatim yapmayı düşünüyorum.
Onun için küçük kuran alıcam işyerinde okumaya.Cep kuranı.
Kocayla dışarda iftar yapmayı düşünüyoruz.
Fatih,sultanahmet,beyazıt gezmesi rütin.
İftar vereceğimi pek zannetmiyorum :))
Allah inşallah sağlık ve sıhhat veriri ramazanda da rahat rahat korkmadan tutarım oruçlarımı.
Demem o ki zehra hanımın gündüz düşleri hiç bitmez.
Yine sıraladım bakalım hangilerini yapmaya fırsatım,nasibim olacak.

25 Ağustos 2008 Pazartesi

HAYATIN GÜZEL KARELERİ

Bu cumartesi arkadaşım ve kocası misafirimiz oldular.
Ne zamandır misafir ağırlamamıştım.
Çok güzel bir sohbet oldu.
2 çift güzel güzel oturduk.Ne çoluk çocuk vızırtısı vardı ne kalabalık boğultusu.
Akşam serinliğinde uzun uzun masada çay sohbeti nefisti.
Bu arada hiç gitmeyen elektrik gitti.
Şok oldum.
Allahtan ablamdan aşırdığım yamuk yumuk mum vardı o bizi idare etti yarım saat boyunca.
Hiç aklına gelmez insanın.
Konu siyaset,ekonomi,deprem,çocuk,araba,krediler,ev alma,çalışma hayatı derken vaktin nasıl geçtiğini anlamadım.
En son uğurladıktan sonra kocamın dediği gibi "çok temiz bir misafirlik oldu"
Özlemişim misafir ağırlamayı :)
Evimi de derleyip toplamıştım.O kadar imrendim ki eve ,evi dağıtmak yok artık diye uzun uzun iç geçirdim :)
Pazar günü de ikramlardan epeyce arttığı için tıka bada bir kahvaltı ve gazete faslından sonra,sıcak da boğduğundan film kiralamak düştü aklıma.
Doğru küplüceye.
Ordan annemlere uzadım bir yarım saat.
6 tane film kiraladım.
Özlemişim film seanslarını.
The Godfather II ve III ü aldım.
Kanlı elmas,Alaca karanlık samurayı ( yabancı film oscarı),Başkalarının hayatı (yabancı film oscarı),kelebek ve dalgıç(yab film oscar).
Genelde ödüllü filmleri alıyorum.Daha güzel oluyorlar bence.
Eve gelince Baba serisine başladık.200 dk film.
Klasik film işte.İzletiyor kendini.
***
Dün hayatımdan gerçek anlamda mutlu oldum.Sevdiğim bir insanla hayatını paylaşmak,sevdiğin anlara ortak olması ve onunla yeni bir ortak alan oluşturmanın verdiği zevki daha bir hissettim.
Annemlerden eve gelişimde düşündüm yol boyu.
Ordaki sohbeti bırakıp,yalnız olan kocanın yanına zaman kaybetmemeye çalışarak gelmek.
Yeni hayatım benim için daha kıymetli artık.
Yeni bir hayat.Ortaklaşa kurduğunuz,ortaklaşa yaşadığınız anlar,ortaklaşa yaşadığınız heyecanlar.
Bunlar yeni hayatınızın tuğlaları oluyor.Yavaş yavaş örülüyor.
Dün ben bu duvarın varlığını hissettim ve güzelliğini.

22 Ağustos 2008 Cuma

3 KOCA YIL

Bugün tam tamına 3 yılım doluyor işyerimde.
22 ağustos 2005 yılıydı girdim.
Akşamına kardeşimi askere uğurlamıştım.
Ne kadar çabuk geçiyor zaman.
Aslında ben pek 1,5 yıldan fazla kalamam aynı işyerinde.
Burda nişanlandım,evlendim.
Evim bile işyerimle aynı semtte.
Düşünüyorum da çıkcam diye diye sürdürdüm çalışmayı.
Sebat sahibi oluyorum demek ki ufaktan.
İlk görüşmeye geldiğim gün geliyor aklıma.
Hiç beğenmemiştim.Bu ne ya dediğimi hatırlıyorum :)
Kısmet işte yiyecek rızkımız varmış.Daha ne kadar var bilinmez.
Bazen çalışırken resmen kudurduğum oluyor ama yinede akşama kocaya anlatırken gülünecek şey bulabiliyorum.
Ya da alışkanlık peyda etmiş.Gülüyorum herşeye.
Öyle bir ülfet peyda etme ki sabah odama geldiğimde sanki dün bıraktım 5 dk biryere gittim geri geldim gibi.
Kalem bile bıraktığım gibi.
Öyle olduğu için geçen koltuğumun boyunu değiştirmişler hemen şarladım küçük patrona.
"Valla ben oturmadım zehra "diyor :))
İlk işimde 8,5 ay dayandım :)
İkincisinde 1,5 yıl yaklaşık :)
Üçüncüsünde 1,5 yıl yine :)
Bunda tam 3 yıl.
O yüzden benim için çoook uzun yıl oluyor.
Geçen okumuştum 4-5 yıl bir işyerinde çalışamayana iş vermem diyordu biri.
Kendisi bilir.
Bakış açısına bağlı.
Bir yere demir atıp 15 yıl çalışanda bana göre saçma.
Değişiklik cesaret işi.Adaptasyonun gelişir.
Sudan çıkmış balığa dönmezsin.
Zaten burda bile bazen düşünüyorum yeni bir işe girsem mi diye,hemen daralıyorum.
Neden?
Çünkü alışmışsın.Şimdi yeni bir iş,işyeri,insanlar.
Bunlar korkutuyor insanı.Alışmışlığın kolaycılığı oluyor insanda.
Biraz cesaret işi ,iş değiştirmek.
Ben her yerde iş bulurum,herkesle anlaşırım diyenler bana göre daha cesur ve daha girişken ruhlu oluyorar.
Bakış açısı işte.
Tabi bu demek olmuyor sıkışınca yallah.
Uzun yıl aynı işyerinde çalışan kadınlarla konuşuyorum nasıl oluyor diye?
Biz de çok kavga ettik ama işte insan kalıyor diyor.
Yani mantıklı bir açıklama olmuyor.Tamamen kısmet.
Ama şuda var.
Geleceğin olmayan bir yerde 10 yıl çalışmanın da eşşeklikten farkı yok.
Boyun ne uzuyor ne kısalıyorsa,sen orada sadece zaman öldürüyorsundur.
Duygusal davranmamak lazım.
Yararı bittiyse,öğreneceklerini öğrendin ve daha fazlasını o işyeri vermiyorsa ufaktan yolları ayıracaksın.
Çünkü fazlası sana zarardır.
Zaman bir daha gelmiyor.Bir de kadınsan ve çalışmayı ,bir şeyler yapmayı hedefliyorsan her yıl çok önemli.
Çünkü belli bir yaştan sonra uzmanlığın konuşuyor ve o zaman sen hala ilk basamakta isen işin çok zor.
Benim hedeflediğim bir programım var.
Onlar olunca helalleşip bir basamak yukarıya.
Böyle böyle devam.
Ama şunu söyliyeyim ben çalışmayı seviyorum.
Bazen ev hanımlığına gözüm düşüyor ama onunda hevesini 2 günde alırsın.
Yaşadığımı,sosyalleştiğimi düşünüyorum.
Ve para meselesinde de, para kazanan insanın bakış açısının verdiği bir gerçeklik duygusu var.
Kocanla geleceğine dair planları birlikte yapabiliyorsun ve seninde buna katkın oluyor.
Birlikte kazanıp birlikte harcamak,biriktirmek.
Bu çok zevkli bir duygu.
Geçenlerde kuzenim gelmişti arabayla gidiyorduk eve.
Araba meselesi açılınca:"iyi hoş da arabanın kaskosu,sigortası,bakımı,otopark kavgası bunlar için arabaya değmiyor" gibisinden laf ettim.
Kuzenim güldü.Başka kadın olsa bunları düşünmez diyor.
İşte çalışmanın verdiği bir kontrol bence bu.
Ayy arabamız olsun diye kuru kuru heyecanlanmıyorum.
Önceliklerim var.Getirisini götürüsünü hesaplayabiliyorsun.
Mantıklı oluyorsun yani.
Hedefin, idealin bir programın oluyor.
Cüzdanında harçlığın ve bir şey alırken elin titremeden almanın rahatlığı oluyor.
Piyasadan,ekonomiden,politikadan haberin oluyor daha önemlisi içinde birebir yaşıyorsun.
Bunlar güzel şeyler.
Ben her kadının evlenmeden mutlaka çalışması gerektiğine inanıyorum.
Her şeyin değerini daha bir anlıyor sanki çalışan kadınlar.
Paranın,zamanın,sıhhatin,zevkin.
Başın ağrıdığında öğleye kadar uyumuyorsun.
Ağrı kesici alıyorsun ve öğleden sonra kendi kendine gidiyor ağrın.
Her hastalandığında izin almıyor hastalığını ayakta geçirebilmeyi öğreniyorsun.
Nefsini terbiye ediyorsun:ailen,arkadaşların geziyorken sen çalışmak zorunda kaldığın için her sohbetin,her ziyafetin kıymetini biliyorsun.
Vel hasılı kelam.
Sağlıklı bir 4.yıl diliyorum rabbimden kendime :))

21 Ağustos 2008 Perşembe

TEMBEL BLOGER

Bu aralar hiç yazamadım tembellikten.
Daha doğrusu birşey yapmadığım için bir şey de yazılmadı.
Blog da hayatım gibi bu aralar :)
***
Ramazanı bekliyorum korkuyla :(
Sıcaklar ve susuzluk ve de benim tansiyonum beni korkutan.
Hayırlısı bakalım.
Allah kuvvetini verir elbet.
***
Bu aralar ÖSS sonuçları açıklandıya artık ardı sıra başarı hikayeleri yayınlanıyor.
Benim hem hoşuma gittiler hemde kıskandım :)
Tek kolu olmayan,çobanlık yapan ve hacettepe tıp ı kazana çocuk.
Tek kollu çoban diye manşette.
İyi de adam çobanlığı yazları okul tatil olduğunda yapıyor.
E köylü çocuğu yüzmeye havuza gidecek hali yok.
Diyarbakır FEN lisesi mezunu.
Yani olay gayet doğal.
Tek aferin denecek olay tek kolunun olmaması.
Yalnız benim kafama takılan tek kolu yok nasıl ameliyat yapacağı ?:)
Bu arada bizim medya çok kancık.
Ben şahsen o çocuğun yerinde olayım onurum kırılır.tek kollu sıfatı çok itici.
Engelli olan ve yazları çobanlık yapan köylü çocuğu daha insaflı olabilirdi.

***
Bir diğer vaka ise çok trajik.
Kadın endüstri mühendisliği okumuş.
İş bulamayınca! üstüne işletme mastırı.
Su gibi ingilizce.Yetmemiş almanca eklemiş.
Evet sıkı durun kadın iş bulamamış ve tekrar öss ye girmiş ve tıp kazanmış
Daha rahat iş bulurum diye :))))))
Ya kadın hakikaten kafayı yemiş.Ya da dedikleri yalan.
Ben onun yaptıklarından sadece birini yapayım havada karada iş bulurum.
Çok kesin söylüyorum.
Ya çok bariz bir eksikliği var söylemediği.
Ya da çok çirkin.
Resmini inceledim çok güzel değil ama çirkin de değil.
Biraz kilolu.
Ama tıp fakültesine harcayacağı emek ve parayı estetik ve kilo vermeye yatırsa çoktaaan uzman olurdu.
Neler var Allahım deyip şükrettim halime :)
***
Memleketimden insancık manzaraları bunlar.

15 Ağustos 2008 Cuma

ÇOK HOŞUMA GİTTİ



Bu fotoğraf gerçekten çok hoşuma gitti.

Ağabey rolüne soyunmak.

Kendi kabuğuna çekilen bir ülke olmamak.

Komşularımızın ilişkilerine müdahil olmak.

Neticeden bir yangın yerine dönerse Gürcistan bizim de en kötü dumanından canımız yanacak kanaatimce.

Bu hükümet kim ne derse desin hoşuma gidiyor.

Eksileri olmuyor değil ama artıları hepsini silip götürüyor benim için.

RTE yi seviyorum ben.Emine Erdoğan'ı da.

Abdullah Gül'ü ve karısını da.

Onlar tvye çıktıkları zaman gülümsüyorum sebepsiz.

Yakın ve benden biri oldukları hissi doğuyor içime.

Soğuk ve uzak -hatta çok uzak- değiller ötekiler gibi.

****

Dün İran başkanı konuktu.

Çarşı karışmış,trafik vs.

Beni etkilemiyor çünkü yürüyerek geliyorum işe.

Ama dün ablamla telde konuştum.

Millet hemen beddua etmiş başbakana,cumhurbaşkanına,misafire.

Ya gelen önemli biri.Biraz aşırı önlem alınması gerekmiş.Gerçi o anda yolda kalan ben olduğumu düşünemiyorum :)

Bizim büyükşehir yöneticileri biraz yetersiz.En azından insanlara haber verilebilir.Şöyle şöyle olacak yarın.Önlemini al vatandaş diye.

Düşünüyorum Ahmedinejat'a birşey olsa.

Yandı gülüm keten helva.

Neden?

Çünkü biz rezil ABD ile stratejik ortağız.

E ABD ile İran arası da malum ballı börek :)

Buda çok kötüşeyler olabilir demek.

Neyse.Zaten adam İstanbullulardan özür diledi.

Niye geldi bu adam,neler kazanacak bu iki ülke.

Rezil abd hemen fitliyor enerji anlaşması yapma.

Oldu canım.Nasıl emir buyurursan.İşte bunu aklım almıyor.Yeterince güçlenmedik mi bu rezil ülkeye "sanane ya benim paramı sen mi veriyorsun"demek için?-tabii diplomasi dilinde :)-

Uzun zamandır gelmeyen diğer ülke başkanları geliyor artık ülkeye.

Çok güzel bir durum.

Mehmet Barlas yazmış bugün.

A.N.Sezer'in yedi yıllık reisi cumhurluğunda yaptığı ziyaretleri, Gül bir ayda yapmış.

Bu bile hizmet adamı olduklarını gösterir.

Ve benim çin yeterlidir.

Türkiye'ye vizyon sahibi siyasi büyükler lazım ve ben bunu Erdoğan ile Gül'de görüyorum.

Gerçektende onlar için dua ediyorum.

11 Ağustos 2008 Pazartesi

HAŞAT OLDUK HAŞAT

Evet nihayet hafta sonunu geçirdik.
İnsanın kapasitesi belli vallahi.
Bir hafta sonu 2 düğün anca kaldırabildim.
Koca için pek sorun yoktu çünkü onun topukları 10 cm değildi.Ve düğün boyunca oturdu.
Ben gelinin yanında dolaştım,fotoğrafçılarla dalaştım falan :)
Ayağımdaki bindiğim şeylerden gece inince,aman Ya Rabbi one acı idi öyle.
Zaten giderken arabada arkada 3 hanım fingirdeye fingirdeye gittik 1 saatlik yolu.
Ama gecenin sonunda arka taraftan hiç ses çıkmıyordu :))
E arkadaşda giymiş 10 cm.
Yani bizden sanatçı olmaz biz ilk ekstra da yere yığılırız :)
Süs satacam diye o eziyet inanılır gibi değil.
Bu yaz ayağımda hep bebetolar.Birden ata biner gibi binip o topuklara birde ayakta kalınca ayaklarım zonkluyordu.
Pazar günü de nikahtan sonra Fethi Paşa da düğün pikniği vardı.
Bize sandalye kalmadı ama biz arkada çimlere oturduk o da güzeldi.
Ordan en son ablamlar,yeğenim ve kapanış :))
Evlenen arkadaşlarım tuba ve hüşan'ı Rabbim bir ömür boyu mesut ve bahtiyar etsin.

9 Ağustos 2008 Cumartesi

DÜĞÜNLER

Allah mesut bahtiyar etsin hepsini.
Ama üst üste gelmesi kötü.
Bu akşam liseden yakın arkadaşımın kınası var yarın nikahı.
Bu akşam YİNE ünv den yakın arkadaşımın florya da düğünü var.
Kınadan feragat ettim.Doğal olarak.
Aslında potansiyelim var hepsine yetişebilirim ama.
Ozaman da hiç birinden bir halt anlamam.
İşten çıkıp doğru eve.
Haızrlığımı yapana kadar saat 5 olur zaten.
Sonra arkadaş kocasıyla gelip bizi alacak.
Araba büyük nimet.
Bazen düşünüyorum bir arabamız olmalı.
Sonra diyorum arada sırada ÇOK lazım oluyor diye arabaya ve dahi vergilerine para dökülmez.
Artı otopark cinneti durumu.
Neyse bu sefer atlattık yol ve araba krizini :)
İnş güzel geçer ve eğleniriz.
Düğün telaşı güzel şey ya :))
Darısı bekar olan bacılarımız başına :))

6 Ağustos 2008 Çarşamba

ROMANLAR VE BEN

"Bahtiyar olmaya alışmamış insanların,
her saadetin arkasında pusu kuran fena talihlerin bir suikastinden ürkmelerine benzeyen
sebepsiz bir korku içinde sevincini frenliyordu..."
Peyami Safa / Matmazel Noraliya'nın Koltuğu

***
Şu cümlenin güzelliğine bak.
Ben romandaki tasvir ve tahlilleri seviyorum arkadaş :)
Romanlara kim ne derse desin....

5 Ağustos 2008 Salı

SIKILDIM

Bugün acayip sıkıldım işten,işyerinden.
Sıcak da hissettirmeden yoruyor.
Bu hafta sonu 2 düğün ve kına geceleri var.
Ümraniye den florya ya düğün kıyafetleriyle nasıl gidilecek onu düşünüyorum.
Hafta sonları evde oturuyorduk bu hafta sonu ikisi üstüste geldi.
Şu yaz bir geçse.

1 Ağustos 2008 Cuma

GENE AÇILDI BOĞAZIM :(

Koca alışverişte şuan.
Onun da aklını çeldim.
Akşama kakaolu bir şeyler yapayım mı diye msj atınca.
Birden marketten arandım ceple.
"Evde var mı malzemeler?"
Arayan kocaydı ve o da- herşeyde olduğu gibi -yine bana yoldaştı :)
Şu yarım saat bi geçsin eve gidip kakaolu kek yapcaam.
Yanına da çay.
Filmler bitti.
Bu akşam kitap okuma faslına geçiyoruz.
Zaten kocaya tatil.
Güzel bir akşam bizi bekliyor.
İnşallah tabi.