31 Aralık 2007 Pazartesi

KİMİN NOEL'İ ??

Evet yine kimlik kargaşası yaşanılan günlerden biri var bu akşam.
Yılbaşı.Noel.vs vs
Özenti insanlardan nefret ediyorum.
Aşağılık kompleksi,başka da birşey değil.
Bir kaç blog gezdim.Şok oldum.üzüldüm.
Görgüsüz kadınlar,bilinçsiz sıpaları.Birlikte yılbaşı ağacı süslemişler.Resimlerde yan tarafta tabii.Hani görelim,özenelim,ya da tiksinelim diye.
Arkadaşım Ömerli'de sınıf öğretmeni.Çocuklara noeli anlatmış.Şu cümlesi çok hoşuma gitti.
"Çocuklar bu bizim bayramımız değil.Nasıl ki onlar bizim ramazan bayramımızı kutlamıyorlar bizim de noeli kutlamamıza gerek yok"Tepkiler gayet güzel gelmiş çocuklardan.Arkadaşımı çok takdir ettim.
Tabii bu arada ifrat ile tefriti karıştırmamak lazım.
Nihayetinde 2007 bitiyor ve 2008 başlıyor.
Her başlangıç hayırlı olsun.
Benim kızdığım sadece kendi değerlerimizle neden yapmayışımız.En azından biz müslüman türkler de yeni bir yıla giriyoruz.Bu geceyi kendi adetimize göre dini kurallarımıza uyarak-helal dairesinde-idrak edebiliriz.
Kutlamak değil farkındalık sadece.
Ben her yıl 23:55 de kur'an okumaya başlarım. 00:00 da zaten kur'an okuyor olurdum.Ya da uyurdum çünkü hiç bir işyerim yılbaşı tatili vermediği için yatıp zıbarmak herşeyden daha hayırlı oluyordu :)
Tabi bu da fazla radikal gözükebilir.Ama niyet işte insanı kurtaran.
Bu yıl da Allah'ım bizi kendi nefsimize uymaktan koru Senin yolundan ayırma.Bu yılımızı da bereketli,hayırlı geçirmemizi nasip et.Diye dua ederek yeni yılın yeni dakikalarına vasıl olmak benim karakterime,değerlerime,kapasiteme,ruh halime daha munasip düşüyor.
Zaten her YENİLİĞE,YENİ BİR işe başlarken "Allahümme hırlii vehtarli" diye dua edilmesi tavsiye edilir.
Yani Allahım hakkımda hayırlısını ver.
Dahası 4 gündür kayınvalidemler misafirler.Onlarla 2008 yılına gireceğiz.
"En hayırlı ev içinde yaşlıların ya da yetimlerin olduğu ve onlara en iyi muamelenin yapıldığı evlerdir."diye bir hadis-i şerif var.
Haliyle bereketli bir yıl olmasını diliyorum Rabbimden...
Hayırlı,bereketli bir ÖMÜR
hayırlı bereketli bir ÖLÜM
diyerek dua edermiş erenler.
Yeni yıl sevdiklerime ve beni sevenlere afiyet getirsin.[ne kadar hümanist bir cümle oldu :))))]
Amin.

26 Aralık 2007 Çarşamba

KOŞTURMAYA DEVAM...

Bir bayramı daha yedik bitirdik.
İnşallah kesilen kurbanlar kabul olmuş,maksad hasıl olmuştur.
İş bundan sonrası aslında.
Kesilen kurbanlar Allah'a mı yakınlaştıracak yoksa cehenneme mi?
Ramazan bayramı nasıl şeker bayramına dönüşmüş ise inşallah kurban bayramı et bayramına dönüşmez.
Kesilen etler istiflenerek dondurucuya konulup uzun bir süre et ihtiyacı karşılanacak.
Eh artık sırat köprüsünden dondurucu üzerinde geçmek nasip olacak.Cehennemde de dondurucuya sarılıp yanarız belki :)
İş et yemek değil.Kurbanla -yani hediyemizle- yoksul ve yoksunlara yakınlaşmak amaç.
Ne kadarımız becerecek acaba ?
Neyse...
Bayram benim için sakin geçti.İlk gün anne babalar ziyaret edilip öteki günler inzivaya çekildik.Sıkıldık biraz.
Bilgisayar gerekliliği anlaşıldı.
Yılbaşı da yaklaşıyor.Yılbaşı benim için muhasebede hesap devri demek :) Devir işlemleri,stoklar,maksud bey,bilgisayarcımız özer ile boğuşmak demek.
2007 zor bir sene idi inşallah 2008 güzel bir sene olur.

19 Aralık 2007 Çarşamba


KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN :))
LÜTFEN KURBANLARIMIZI ADAM GİBİ KESELİM ELALEME REZİL OLMAYALIM

18 Aralık 2007 Salı

FAZIL, NEREYE BE ABİCİM :))?


Yeni gündemimiz.Mis gibi.Hayır şarkıcı türkücü de değil ki hani desem kaset çıkaracak reklam yapıyor.Evet fazıl say efendi isviçreye gitmek istiyormuş.islamcılar basmış ülkeyi :)
Git ya da gitme olaylarında aklıma hep babam ve oğlum daki final sahnesi gelir.Teyze Gülbeyaz(şerif sezer) Hüseyin bey'in üstüne oğlu salim'i yollar.Salim koşarak gelir ve yıkıp geçer babasını.Teyze der ; yaa hüseyin Efendi gidenin önünde dağ bile duramaz.

Zaten bu ülkeden giderim,kovarım vs cümlelerine oldum olası sinir olurum.
Vaktiyle Sülüman Efendi kapalıları Suudi Arabistan'a göndermişti.Kendini bilmezler dindar insanları arap yarımadasına(iran,arabistan vs),diğer kendini bilmezlerde 'öteki'leri moskovaya,isviçreye,amerikaya gönderir.
Ya sev ya terk et mantığı.Koministler moskovaya,irticacılar irana.bir zamanların en gözde sloganı imiş.Allahtan o günleri görmedik.

Sevmiyorsam terk etmek zorunda değilim.Ama burda ince bir sınır var.sevmiyorsun tamam sevmek içten gelir zorla olmaz amaa sevmeyip yıkmak,rejimi değiştirmek,bölmek,parçalara ayırmak istiyorsan o zaman yar saçların lüle lüle bölücüler size güle güle:)
Bu devlet sana insan gibi muamele yapmamışsa,hep üvey evlat muamelesi görmüşsen,yarışlarda hep bir adım arkadan gelmek zorunda kalmışsan,paran kadar itibar görmüşsen,öğretmensizlikten eğitimsiz,doktorsuzluktan canından olmuşsan belki bir nebze gitmeyi düşünebilirsin.Hoş nereye gideceksen?hadi gittin diyelim gittiğin yer ne kadar sana kucak açacak?Beğenmeyip gittiğin ülkenin yerini ne kadar ne şekilde dolduracak?
Alamancı vatandaşlarımız gibi her birsonraki nesilde yozlaşarak mı duracaksınız oralarda?
ne almansın -alnındaki türk yazısı hep okunacak- ne de türksün.dilin bozulmuş,kültürün karman çorman.Türkiyede alamancı ,almanyada barbar,pis türksündür.Herkes sana burun kıvırır.iyi ya sen ikinci vatandaşsın heryerde.araftasın arafta :(
vatansız olmak ne kadar acı ve vakarsızca.
Ya da şöyle düşünmek lazım beğenmeyen gitsin,ezilen gitsin,beğenmediğin gitsin.Eee?
Kim kaldı hani?Yada seni buralardan kovanlar kim?Buraları bıraktığın insanlar senden daha mı çok sahiplenecek sanıyorsun?
Vatanımı seviyorum kim ne derse kim ne yaparsa yapsın.her müslüman türkün kanında olması gereken bir duygu var benim damarlarımda da.Vatan sevgisi.Milliyetçilikle,faşistlikle,ırkçılıkla karıştırılmamalı.Vatanını seven ne dağa çıkar ne de isviçreye gider kardeşim.
İmam hatipli gibi ikinci vatandaş mısın,her yere rahatça giremyen başörtülü mü,işsiz güçsüz beş parasız mısın,yoksulluk ve yoksunluk gençliğini mi yedi hep,baştan savma muayene edilip,eciş büçüş okullarda üstünkörü bir eğitim mi aldın? ona rağmen gitmiyorsan sen bu vatanı seviyorsundur.
İş dikende gülü görmek.Gülde dikeni herkes görür.Gülü seviyorsan herşeyiyle seversin.
Laf lafı açtı.Bu son yazdıklarımın fazıl efendi ile alakası yok.Beyim çok pardon ama osuruk atıyor.sanki akp yeni geldi iktidara.Dümbük herif 5 yıldır bu adamlar başında.yeni mi farkettin.Sen handeyle gezerkende akp vardı.Adamın derdi zaten köşke çağrılmamakmış :) ne kadar utanç verici bir mazeret :(
Valla bu konulardan gına geldi ama şunu şuracığa yazıvereyim.Hani kapalılar arttı vs.Bunları ölçeceklerine bira içme oranı,içkiye başlama yaşı,liselerdeki küçük fahişelerin oranı,sayısı,cinsel ilişkiye başlama yaşı,türkiye de adam olanların adam olmayanlara oranı gibi anketler yapılsa ve asıl ozaman hangi tehlikelerle boğuştuğumuz anlaşılsa.
Hadi tarhan emmi,sıva kolları.Parklarda çekirdek gibi esrar koklayanları say bide.
say ki bu ayarlı basın yayın çeksin pis ellerini dinden imandan.Millet tv karşısından uyanıpda evladına baksın.Ne halde.Ne şartlarda.Hangi çukurlarda.
Allah sonumuzu hayr etsin.Bu duayı çok çok etmek lazım.

17 Aralık 2007 Pazartesi

YİNE GÜZELDİ :)



Evet bu haftasonu yine güzel ve bereketli geçti.

Sabahları normalde geç kalkardık ama bu pazar erken uyandık,kahvaltıyı yaptığımızda saat 11 buçuktu.Hafta sonu eve iki gazete alıp,benim çamurdan dönme türk kahve servisimle okuyoruz.Gözüken temizliği ! yaptıktan sonra kendimizi dışarı attık.

Evlendiğimizden beri sinemaya gitmemiştik.Şeytanın bacağını kıralım dedik.Evden capitol sinemasında kabadayı nın seanslarını öğrenip ona göre evden çıktık.

Sinema çok farklı bir dünya.param olsa bütün filmleri sinemada izlerim.Hani derlerya sinemanın büyüsü.Kesinlikle bu büyüye inanırım.Ama tabi birde parasızlık gibi bir büyü varsa üzerinizde 2 kişiye 22,50 ytl verip izlemek biraz koyuyor.Aaaa film kötüymüş diyemiyorsunuz.Gözünüzün önünden 22,50 ytl geçiyor el sallayarak :) Birde ben öğrenciyim yani yarı para.

Ama film güzeldi.Muhteşem değildi.Sarsılmadık çıkışta ama her güzel şeyi izledikten sonraki keyif vardı üzerimde.Kocam biraz eleştirdi ama düşündükçe o da beğendi.

Gelelim kabadayımıza,Ali Osman abimize.Senaryo bildik.Oyuncular tanıdık.Bizi Kenan İmirzalıoğlu bitirdi.Filmdeki adıyla Devran.Psikopat Devran:) Bir insanın psikopatlığı bu kadar mı güzel olur ya :))

Karaca'ya gelelim.Aslı Tandoğan.Dizilerde oynuyordu.Çok ama çok güzel bir kız.Valla izlerken benim bile ağzımın suyu aktı amiyane tabirle :)

Murat (ismail hacıoğlu): çocuk oynarken sanki rol yapmıyor evde sizinle konuşuyor.O kadar rahat.

şener abimize selamlar ,saygılar yorum dahi yapmıyorum.Ben bu adamı çok seviyorum :)

Tabii ki Rasim Öztekin.Bu tombalak adamı izlemek beni mutlu eder.Harbi tiyatrocu.Hemde eşcinsel rolunde.Adı da sürmeli :)

Klasik bir türk filmi.Final sahnesi güzeldi.devran döktürmüştü gene.

Kısaca İzlenir mi? izlenir abi :)

Akşam kocamla Kenan İmirzalıoğlu'na methiye düzdük.Aferin de şımarmadı da yakışıklı ağırbaşlı vs.Sanırsın kallavi sinema eleştirmeniyiz oyuncuyu övüyoruz :)

Bir daha ki ay inş eve bilgisayar alıyoruz.Ya da öteki ay.Artık kocamla oturup çaylarımızla sinema filmi izlemek istiyorum :( hoş ben filmi piç ederim yorumlarımla ama olsun ona da alıştırırız kocayı :)

14 Aralık 2007 Cuma

EVLİLİK TESTİ

Bloglar arasında gezerken bir bloga rastladım.Evli arkadaşlarıma tavsiye ederim.evlilikveiliskiler.blogspot.com.Evlilik testi var.Sıradan,abuk sabuk,saçma sapan değil.Zorlayıcı sorular var.Bizim kocayla sevdiğimiz şeylerden biridir.Evlilikle ilgili soru ve cevaplar.Vaktiyle Süleymaniye'de saatlerce oturup az soru cevaplamamışızdır.Bu blogdaki soruları her zamanki gibi wordde düzenledim ve yazdırcam.Bu akşam değil ama ertesi günün tatil olduğu o mübarek günlerden birinde çözeriz artık.
Bu akşam erkek kardeşim misafir.Eve gidip yemek yapıcam artı birde muguda(emmikızı) gördüğüm kremşanti+petibörlü tatlıyı.
Safa geldiğinde moralim düzeliyor.Mutlu oluyorum.Eğleniyorum.İnşallah bizde beyefendiyi mesut ederiz bu gece :)
Hayırlı cumalar.

13 Aralık 2007 Perşembe

YORGUNUM

Sanırım ilk defa saat 9 dan 4 e kadar durmaksızın çalıştım.Yorgun ve sinirliyim.Telefonlar kudurdu.Beni gören biryerinden evrak çıkartıyordu.En önemlisi de patronum cumartesi keseceğim faturaları bana bugün enteran bir şekilde kestirdi.
Ama yarın bende ense yapmazsam neyim :)
Kardeşimin dediği gibi vitesi boşa alıcam :))

12 Aralık 2007 Çarşamba

BOŞ VER BE YAŞI BAŞI !

Boş ver be yaşı başı !
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver ?..
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna,ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini,aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
Gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
Bırak aksın yollarına.
Yağ geç,yık geç,kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
Hem ona geçmezse kime geçer sözün ?..
Büyü büyü..
Bak ellerin ayakların kocaman,
Aklında maaşallah yerinde,
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol ,yüreğin gelir peşinden,
Boş ver yaşı başı
Aşk var mı aşk,sen ondan haber ver?

Takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün.
Atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü
Öl gitsin..
Parayı pulu savurup,
Bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır istediğin,
Savrul gitsin…
Boş ver be yaşı başı,
Kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka ?
Aklını al da öyle git,
İster bir duvara,ister bir odaya,ister kıra bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna…
Yaşa be,yaşa da öyle git,gireceksen toprağa…

Yaş 70e gelse bile,hayat daha bitmemiş,
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
YAŞADIM ULAN DİBİNE KADAR diyemiycek misin?

Can Yücel

10 Aralık 2007 Pazartesi

SÜMÜKLÜ HANIMELİ :)

Evet yine havalar soğuk ve yine grip mi nezle mi soğuk algınlığı mı neyse işte ondan oldum.
Kocadan geçti bize geldi.Toplu taşıma aracına binmiyorum,gün içerisinde konuştuğum hatta karşılaştığım insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor,dikkat ediyorum sırtımı üşütmemeye -hatta kocayıda alıştırdık onu da lahanaya çevirdim- ve en önemlisi kardeşim ben neredeyse bir aydır her akşam çay faslını bırakıp kuşburnu kaynatıp içiyorum.Niye hastalandım ben yaaa !!
Hatta öyle işin b.kunu çıkardım ki büyük kupalardan vs nerden baksan 3-4 bardak ettiği gün oldu.
Yazın su içmeyi abartırdım.Yürüken lık lık ederdi midem :) Damacana gibi :)Kışın normal olarak kuşburnu dolu damacana gibi oluyorum hatta müzekkerimle bereber oluyoruz.Hoş O öyle yararlı şeyleri pek içmez.İçemez.Eve atmak istediği kıza ilaçlı kolayı içiren Nuri Alço emmi gibi elinde kuşburnu içer gibi yapıyor ben ise lıkır lıkır gülerek içiyorum.Sonum mu :)))?
Sümüklüyüm,sümüklüsün,sümüklüü
Ne kadar da şekvacıyım.Altı üstü heryerim tıkalı :)
Pazar günü Rabia ablam,eniştem ve yavruları Maide Hüma kahvaltıya geldiler.Aslında adı kahvaltı sağolsunlar geldiklerinde saat 12 idi.Bir nevi öğlen ziyareti.
Menüm zengindi şimdi Allahın doğrusu.Tevazuya gerek yok :) Makinem olmadığı için resim koyamadım.
Hayat ne garip.İnsan doğuyor, büyüyor ve adam olup ablasını kahvaltıya çağırıyor :))
Hoş Rabia beni donunda sallar ikram konusunda ama :)
Ne yapalım onun da blogu yok.Atış bana serbest :) hah hah haaa
Maide'min ilk öğrendiği küfür;ona kızıp birşey söylediğinizde yüzünüze dimdik uzunca bakıp çeneyi yukarı kaldırarak seri bir şekilde "eşşek"diyor.Tabi ben ilk defa duyduğum için ilk anın şokunu atlattıktan sonra bastım kahkahayı.Aslında yaptığım hata ama 2 yaşına bile girmeyen bir sıpanın hele ki o sıpa sizin ilk yeğeniniz ise o kadar sevimli oluyor ki o hali.
Bu duyguyu masada olan herkes yaşadığı için embesil ebeveynler gibi küfüre gülerek cevap verdik.Hatamız var kabul ediyoruz.Aslında hoş olmayan bir yüz ifadesi takınmalıydık.Ama valla çok komikti ve ben sorumlu ana babası olmadığım için aklıma geldikçe güldüm :)
Velhasılı kelam hafta sonu güzeldi :)



7 Aralık 2007 Cuma

BUGÜN HOCALARA SALÇAYIZ :)

Cuma munasebetiyle bugün hareketli geçer bizim işyeri.Arada fırsat buldukça kaçak gibi gazetelerimi okudum.Vatanda Tuğçe Baran gene döktürmüş.Dün öğretmenlere bindirmişti.Bugünde protestolara cevap veriyor daha doğrusu çemkirenlere o da çemkiriyor.Okurken çok güldüm.Bu yazıyı okuyan beceriksiz,yeteneksiz,yetersiz,kompleksi hocaların yüz şekli geldi aklıma.Aslında en çok ona güldüm.Yazının güzel yerlerini aldım.Paylaşalım diye.Eminim okuyanlara en azından birkaç cümlesi tanıdık gelecek.

Oldum olası merak etmişimdir. Bu ülkede öğretmenler öğrencilerden neden bu kadar nefret eder? İlkokul ve lise hayatımda biz öğrencilerden tiksinmeyen, baş belası yaratıklar gözüyle bakmayan BİR tek öğretmenim vardı. Psikoloji ve sosyoloji hocası Mustafa bey. Bahçeye çıkıp çocuklarla sohbet eden, ciddiye alan, bizleri ismimizle tanıyan BİR tek oydu. Sınıfına girdiğim aşağı yukarı toplam 60 hoca içinde bir tek o. Utanç verici! Gerisi çocuklara pislik muamelesi yapan yanına yaklaşınca irkilen, çöpe atılası, sevimsiz ve de zır cahil tiplerdi. Görünen o ki değişen bir şey yok.

Bu kadar tiksiniyorsan çocuklardan ve gençlerden niye o işi yapıyorsun? Hayat boyu ne rezillik yaparsan yap atılmayacağını bildiğin için mi? Üç kuruş maaşın garanti olsun, günde dört saat çalışasın, kendini hiç geliştirmek ihtiyacı duymayasın, her tür kaprisini yapabileceğin bir kitlen olsun bir de öğretmensin diye sana saygı gösterilsin diye mi?

Bu kadar yeni mezun öğretmen adayı boş boş tayin sırası beklerken şu eskilerden esaslı bir ayıklama yapılsa (iyi bir testte yarısına yakını ruh hastası çıkabilir zira) belki de 80 yıldır ulaşmaya çalıştığımız muasır medeniyet seviyesine biraz daha yakınlaşabiliriz.

Protestolar umurumda olmayacaktır.

Arkadaş bugünde devam etti.Yine güzel yerlerini aldım aşağıya ;


Öğretmenleri eleştirmek bu ülkede tabudur. “Ay ama çok az para alıyorlar, hayat şartları çok zor, ama çocuklar da çok haşarı, ay ama bak ne büyük “sittres” altındalar, kafayı yemek üzereler, sen hiç bin tane çocukla başa çıkmak zorunda kaldın mı...” Bir kere bu çocuklar son beş yıl içinde bu kadar çoğalmadı. Öğretmenlere iyi para verilmediği de yeni bir haber değil. Son 50 yıldır bu böyle. Sistem ortada.
Yani eğitim fakültesine başlarken durum başka değildi. İşlerinin ÇOCUK ile ilgili olacağını biliyorlardı. Hiçbir şey sürpriz değil. Sen başka bir yeri tutturamayıp ancak oraya kapağı atmışsan ve de “işsiz kalma tehlikesi yok” diye memurluğa talim ediyorsan bu niye benim suçum oluyor? Niye ben senin sıkıntına ve “çocuk nefretine” anlayış göstermek ve çocuğuma eğitim, sevgi ve bilgi veremeyişini sineye çekmek durumunda oluyorum?
Artık yeter! Genelleme yapamazsın diyorlar pekala da yaparım. Ben bu ülkede okudum. Bu ülkenin devlet lisesine gittim. Bu ülkenin devlet öğretmenleri tarafından yetiştirile(me)dim. Bu ülkenin müdürleri tarafından idare edil(eme)dim. Bu ülkenin öğretmenlerinden dayak ve azar işittim. Bu ülkenin öğretmenleri tarafından baş belası sümüklü muamelesi gördüm ve bu ülkenin öğretmenlerinden hiçbir şey öğrenemedim.. Fena halde tecrübeliyim. Bütün cahil ve ruh hastaları da benim lisemde toplaşmadı ya!

BİLMİYORLAR!!!! Okuttukları dersi bilmiyorlar. Milli Eğitim’in dağıttığı ders kitabını ezberlemiş “papağanlar” ezici çoğunluk. Beni vıdıvıdıvıdı “pirotesto” eden öğretmenler! En son hangi kitabı okudunuz! En son hangi konferansa katıldınız? Kursa gittiniz?
Hayatında başka memleket, başka şehir görmemiş coğrafya öğretmenleri, hayatında en son fakültedeyken roman okumuş edebiyat öğretmenleri, Matematik Dünyası dergisini hiç duymamış matematik öğretmenleri, tek bir yeni kelime öğrenmemiş İngilizce öğretmenleri..

Ya bırakın Allah aşkına. Bana Çalıkuşu taklidi yapmayın.

En son cümlesi beni bitirdi :)))

Çok yakın olduğum evet gerçekten öyle dediğim cümleleri var.Tercüman olmuş biraz bize.Hele ki imam hatipli iseniz.Nerde sürgün işe yaramaz hoca var doldururlar okula.Hoş ben lisede hep A sınıfındaydım,seçilmiş hocalarımız vardı.Özellikle verilmişti.Allah razı olsun ama aradaki psikopatları saymazsak.

Bu kötü hoca konusunda hep Cem Yılmaz'ın bir esprisi gelir aklıma.Hani eski sınıf hocanızı görseniz bir şey konuşamazsınız.Büyük adam da olmamışsınızdır.İşin güzel tarafı artık kanaat notuda gerekmez.

-ne yapıyorsun 145 Ali der hoca

-ne yapayım hocam okuyamadık şimdi karı satıyoruz :)) der adam olamamış öğrenci

şaka bir yana hoşuma gitti bu konu.Bir gün hocalarımızı da blogumuza konuk ederiz artık.

Hayırlı cumalar.



5 Aralık 2007 Çarşamba

KIRMIZI TABANLI HAYRUNNİSA GÜL

Çirkef gazetelerimiz bu seferde takvaya soyunmuşlar.EE hayrunnisa hanımın Christian Louboutin marka kırmızı tabanlı ayakkabıları.Fiyatı 850 $ imiş en az.
Hadi yaa !!
Okurken insan kuduruyor resmen.Hele Hürriyet okur yorumları.
Çemişler ( Kulağın çınlasın Engin Ardıç)
EE bu ülkede asgari ücret kaç paraymış , bu kadının haberi varmıymış,tesettür gizlenmekmiş bu ayakkabılarla ne tesettürüymüş ve daha bir sürü dangalaklık.
En başta sanane,bizene bu biir
Kadın cumhurbaşkanı eşi.Bakkal karısı değil.Bakkala ekmek almaya değil uluslararası gezilere gidiyor.TC ni temsilen ikiii
Başkalarının dindarlığını kendi ölçülerinle kıyaslayamazsın bu üç.
Birisinin arkasından hakaret etmek ismi ve cismiyle dedikodudur.gıybettir.Kul hakkına girersin.Bunu da Allah affetmiyor ilk önce, buda dört.
En çokda dini dindarlığı salık verip ders vermeye çalışanlara bir tarafımla gülüyorum :)) Sen bakalım ne kadar dindarsın.Hani keçi koyuna gülmüş işerken g.tü gözüktü diye :) sen nekadar müslümansın?Hassasiyetin ne ölçüde?Zaten olsaydı birşeyler kul hakkına girmezdin.Zaten fitil oluyorum" bak hem kapalı hem bilmemne."olayına
E güzel kardeşim onun gücü ona yetmiş sen daha kavi müslüman ol beğenmiyorsan.Beğenmediğin ,sana bakıp örnek alsın.O da yok.Anca ders ver oturduğun yerden.Ne güzel müslümanlık!
Birde hep şu gelir aklıma.Hani son model bir araba geçerken yanımızdan hemen arabaya ve sahip olana kallavi küfür edilir.Bu bir kişilik meselesi.Aşağılık duygusu.Fakirin çene yorması.Ama o makama biz gelince eminim kınadığımız,eleştirdiğimiz insanlardan daha beter olucaz.Bunu kimse garanti edemez.
Biz milletçe iyiyi,güzeli,başarılıyı içimize sindiremeyen bir toplumuz.Hep eleştiri hep aşağılama.Yetişme kültürü desem ,bırakılan miras en alçakgönüllü imparatorluk.
Anlamadım ben bizim insanımızı.
Anlayamayacağım da....
Uzun lafın kısası.Helal olsun sana Hayrunnisa :)))


BU SABAH YAĞMUR VAR İSTANBUL'DA

Bugün erkenciyim blogumu yazmada.Yağmurlu bir İstanbul sabahında yavaş yavaş yürüyerek işime gelirken aspirin Ali Rıza servisiyle beni aldı yarı yolda.Erkenden damlamış olduk.
Dün işlerimi bitirdiğim için gazetelere bakıyorken Taha Kıvanç'ın yazısını buraya almak istedim hemen.Asıl adı Fehmi Koru.
Buaralar gene alevlendi türban konusu tevekkeli birşeyler dönecek gene.Hayırlısı.
Yazı şöyle ;

"Türkiye'de 'başörtüsü' ve 'türban' tekin olmayan sözcükler; fazla kullanmaya gelmiyor, özellikle olumsuz kullananları rahatsız eden gelişmeler yaşanabiliyor. Bunun en çarpıcı örneğini kendilerini topluma tanıtmak için yaptıkları bir 'PR' faaliyeti sırasında 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası' üyeleri yaşadı. Loca'nın o zamanki Büyük Üstadı Kaya Paşakay'ın başına gelen göz açıcı...
Hatırlamayanlar için kısa bir hatırlatma: Kaya Paşakay'ın 26 Mart 2005 tarihinde yayımlanan mülâkatında, Sabah yazarı Balçiçek Pamir'e söyledikleri bir tarafa bırakıldı ve biraz da Kulis'in zorlamasıyla, kutu içerisinde verilen "Bizde eşi başörtülü üye yoktur" sözü öne çıktı. Sonrasında, 'eski büyükelçi' olduğu sanılan Kaya Bey'in 'ikinci kâtip'likten öteye gitmediği, harcamalarının kabul edilebilir sınırlar dışına çıktığı tespit edildi. Başında olduğu locadan resmen tard edildi Kaya Paşakay...
Hiç tekin değildir 'başörtüsü' konusu, masonların bile gayretine dokunabilir...
Acaba bazı devlet büyüklerinin eşlerinin başörtülü olması, Kaya Paşakay ölçülerine göre, devlette önemli makamların artık mason olmayanlar tarafından işgal edildiği anlamına mı geliyor? Son zamanlardaki tantana bunun için mi?"


Okuduğumda vay bee dedim helal sana Fehmi :)
Bu en son cümleyi yazmak yürek ister.Gerçekten masonların elinden kurtulduğu için bu iktidar istenmiyor.Düşününce insanın tüyleri ürperiyor.Müslüman bir ülkenin masonların hegemonyasında olması gerçekten ürpertici.Ama inşallah Allah bizi bu esaretten kurtacak.Bilinçli vatandaş bilinçli müslüman olmak için dua etmek lazım.Herkes için ama...
Bu akşam Rabia ablamlara gitmeyi düşünüyoruz.Maide Hüma'mı çok özledim :((

4 Aralık 2007 Salı

BENİM HALLLERİM I

Bu sabah çantama oktay sinanoğlu'nun kitabını atmıştım.Güya bugün iş yoktu.Sabahtan beri fiş işle,fatura kes,telefonlar vs.Bitmedi işim.Daha yeni ara verdim.Daha da bir koçan yüzüme mahsun mahsun bakıyor işle beni diye ama ben hiç o tarafa bakmıyorum :) Yeter yavv.
Dün işden eve giderken menüyü düşündüm.Patates çorbası yapmıştım cmt günü.Portakal ağacından alıp tarifi.En son yumurta ve süt ılık çorba suyuyla yavaş yavaş çorbaya yedirilecekti.Tam o esnada telefon çaldı ve ne olduysa oldu hatırlamıyorum.Geldiğimde kocamı çorbayı karıştırırken buldum.
- aa yumurtayı attın mı içineee ?
- ben atmadım ki sen attın gittin ben de pişmesin diye karıştırdım.
- aa ben mi attım hiç hatırlamıyorum :)
Haliyle çorba,çorbalıktan çıkmıştı.Benim zarif kocamla 2 gün o çorbayı zorla yedik :)
Dün artık o çorbayı bir gün daha yemeğe dayanamayacağımı düşündüm ve bulgur pilavı yapmak geldi aklıma.E tabi eksantirik olacakya benim yemekler.Serde artizlik var.İçine havuç ve patates koydum(işyerindeki aşçıdan gördüm).Yalnız ben bulgurun hemen piştiğini düşünmüştüm.Değilmiş :) Aç aç pişmesini bekledik ocağın başında.Demlenmeden götürdük pilavı.Neyse bugun yine ondan yeriz.
Birgün pilav bir gün çorba menümüz şaşırtmasın.
Kocayla kilo almada yarıştığımız ve yarışmada atbaşı ilerlediğimiz için tek çeşit akşam yemeği yeme ve çayı donsuz içme kararı aldık.Ama tabi bu karar ne kadar sağlıklı görünsede akşam alacağımız kaloriyi çaktırmadan sabaha kaydırdık.:)
dün akşam sabah kahvaltısı için peynirli gözleme yaptım.Daha doğrusu yapmaya çalıştım.Kendini gözleme zanneden birşeyler var şuan evde :)
Annemden telefonla talimatları aldım ve elime yeni aldığım merdaneyle başladım işe.İçimdeki köylü kadın uyanmıştı ve bu gidişle uyumaya hiç niyeti yoktu:) merdaneyi usta bir gözlemeci gibi attırarak,unları havalı havalı serperek - tabi hayal aleminde mutfak tandır oluyor,teflon tavada odunla yanan ocak- şahaser çıkarmaya çalışıyordum.Şuan kendimi feriştah yengenin fantezilerini seslendiriken ki ruh halınde buldum :)
Neyse Kocam onları pişirdi bende o arada çalışkan köylü kadınları gibi -dedimya içimdeki köylü kadın uyumayacak- kendimi ot toplamaya pardon ütü yapmaya verdim.Tabii ki bu arada çamaşır makinasında da çamaşırlar.
Nihayet gün bittiğinde çamaşırlar asılmış,ütü yapılmış,kocaya kahvaltılık paket yapılmıştı.Tabii içimdeki köylü kadını sopayla dövmeden kovmayı becerdim ve ben tembel şeherli garı olmayı sevdiğimi anladım :(
Şaka bir yana dün bende kendime şaştım.Bu akşam yatarım bol bol ohhh kebap :)

3 Aralık 2007 Pazartesi

BEN SEVDİM BU ARALIK AYINI

Kasım ayını da yedik bitirdik.Aralıkdayız bakalım.
Ben aralık ayına güzel başladım :)
Cumartesi günü aniden gelişen güzellikler yaşadım.
Cumartesi günleri artık saat 13.00 sularında terkedicem işyerini :) Yani yarım gün oldu.
Birde işle alakalı yeni bir şeyler düşünüyordum kafamda.Müşavirimiz mutad cumartesi ziyaretlerini yaptı geçen.Vee ofisini kapatmayı,her mükellefini kendi yerinde takip etmeyi düşünüyormuş.Bu şimdilik düşünce aşamasında diyor.Ama tabii ben çok sevindim çünkü bu gelişme benim için de çok nefis olacak.
HAYIRLISI ALLAH'TAN
Aralık ayına güzel başladım inşallah yeni yılda kendi gibi yeni,hayırlı,değişik güzelliklerle başlar.
Cumartesi akşamı eski işyerlerimden bir arkadaşım gelecekti.Kendi deyimiyle iki lafın belini kıracaktık :) Ama işyerinden erken ayrılamadı ve bu yüzden iptal oldu.Ona cuma akşamından cevizli cezerye yapmıştım.Bizde karı koca yemeği yer yemez cezeryeyi kaptık doğru annemlere.Hem ablamın bana ördüğü şal nezamandır bekliyordu hemde annemleri görmüş olduk.
Pazarda sıkı bir kahvaltı yapıp,hem hava almaya hemde yeni kitap bakmaya altunizade D&R'a gittik.
Bir hayalkırıklığı idi bizim için.2 katlı bir yer beklerken ufacık tek katlı yarısını ıvız zıvırın doldurduğu bir yer.Artı en önemlisi kitaplar çok pahalı geldi.Birşey almadan çıktık.
Eve gelirkende yarım kg hamsi aldık.ben kafalarını kopardım kocamda kılçıklarını ayıkladı:) ve akşam yemeğinde balığımızı da yedik ve bir pazar gününü daha sonlandırdık.