31 Aralık 2008 Çarşamba

EY 2009 SENESİ,BERİ BAK BAKEM :))

Bu seneki son yazım olacak.
Yarın 2009 etiketi altında toplanacak bütün yazılar.
Çok enteresan yeni yıl mefhumu.
önceki gün cem yılmaz ın 2000 milenyum cd sini izlemiştim.O yüzden biraz komik geliyor bu akşam.
Bugün ile yarını birbirinden ayıran farklar yaratmak gerek bu gece.
Demin kocaya msj attım bu akşam değişik birşeyler yapalım diye.
Konuştuk ne yapalım?
Onu yapalım,cık,şunu yapalım,cık,eee o zaman evde kuruyemiş,portakal,elma :)
Ailelere gitsek yorulduğumla kalıcam.Hem bana yarın işbaşı.
Bazen çok kısır yaşadığımı hissediyorum.
Sakinlik tamam güzel de çok mu sakin geçiyor acaba günler?
Aktivite olayını zaten neredeyse bitirdik.
Evde film seanslarımızda olmasa ne olurdu bilmiyorum.
Ama istanbul da da gezmediğimiz yer kalmadı ki.
***
Ey 2009 !
Senden bir b.k istemiyorum :)
Dünya barışı desen,Gazze de ölü sayısı 400 e yaklaşıyor.
İsrail duman olmadan,dünya barışı eşşek osuruğu :(
Ülkem adına da birşey istemiyorum.
Seçtiğimiz adamlara ne yaptırıyorsun ki ne isteyeyim.
Zorla kriz çıkartmaktan başka bir nane yediğiniz yok.
***
Geçen yılbaşlarını düşünüyorum.Hatırda kalan bir yılbaşım bile yok :))
Haa hatırladığım bir yılbaşı vaaar.
Millet tv izlerken ben arka odada kurandan bir süre ezberliyordum,çünkü takdiri kaçırma ihtimalim vardı.
Ne hatıraymış bee ! :)
***
Bu arada bu yıl işyerleri eşantiyon olayını tamamen unuttular.
Yeni ajandayı zorla buldum da 2009 notlarını yazdım.
Ne takvim ne ajanda ne kalem.
Kriz desen değil,bunlar ne masraf olacak ki?
Burda ki 5.ajanda.4 ajanda eskitmişim.Hiçbirini atmam,saklarım.
Yazım bile değişmiş hep.
Notlarım daha kısa ve daha pratikler.
Neyse.
***
Bu sene daha çok çalışcam ve daha realist olcam.
Duygusallığa yer yok 2009 da.
Listemdekileri teker teker yapıcam.
Günlerimi daha dolu geçircem ve kendimden,sevdiklerimden başka da kimseyi düşünmiycem.
Kimsenin beni üzmesine izin vermiycem,en yakınlarımın bile.
Zehra yı sevindircem bu sene hep.
Ama tabii ilk önce,şu dişimdeki ameliyat iplerininden kurtulayım:))
Bak daha neler yapıcam İNŞALLAH :)))
2009 !! beri bak bakem.
Bu sene varya .......

25 Aralık 2008 Perşembe

DÜNYA KÜÇÜK VE YUVARLAK

Okuduğum belli başlı yazarlar var.
Bir gün birini okuyup öteki gün o yazıyla alakalı bir başkası yazı döşendiği vakit,hımm okumuştum bunu evet böyle diyor demenin zevki bir başka :)
Ya da kapışmayı önceden farketmek.
İnternette bilmem kim bilmem kime döşendi yazıldığı vakit dönüp yazıları okumuyorum çünkü ben zaten ertesi gün bakıyorum cevap vermiş mi diye :)
Bugün ahmet altan ı okurken,yine okuduğum neşe düzel röportajından büyükçe bir bölüm alıntılamış.
Fransız kalmadığım için sevindim ama o röportaj zaten beni o gün çok üzdüğü için,bir nevi üzerine fikir beyan edilmiş oldu.
Askeri harcamalar kısıldığı vakit daha çok yatırım yapılır o parayla.Bunun içinde düşmanın olmayacak ki savunmaya para harcamayacaksın.Düşman nasıl omaz ?
Sorunlarını çıkar meydana çözersin.Kıbrısı,egeyi,diyarbakırı çöz,o paralarla yatırım yap,istihdam artsın biz de refah içinde yaşayalım.
Yani askeriyeye alınan her tank senin benim geleceğimden alınıyor.
Misal suriye.
Bu aralar yazarlar ziyaret ettiği için merak saldım oraya.Gideriz inş birgün.
Suriye de bekaa vadisi var.Bu vadi hiç yabancı değil.Apo orada saklanırdı.Su meselesi vs.
Ama şimdi suriye ile israil arasında arabulucuyuz ya!
Diplomasi,siyaset,politika bu işte.
Şimdi suriye pkk lılara topraklarını açar mı?açmaz tabii ki.İlişkileri yok sayamaz.
Bu örneği çarp yunanistanla,erivanla,rusyayla,fransayla.
Osmanlılar gibi höt deyince milletler korkmaz ama hiç değilse sesin çıktığında yankı bulsun.
Dünya arenasında saygı duyulan,lafı dinlenen,örnek alınan bir ülke ol.
Şimdi kriz zamanı boş laf gibi geliyor bunlar.
Halbuki sorunlar bir bütün.
Çöz bunları ekonomin büyür,işsizliğin azalır.Kriz mriz vız gelir tırıs gider.
Görebilirsek şayet,ömrümüz vefa ederde.
***
Yarın dişçiye gideceğim.
Nasıl geçecek acaba?

24 Aralık 2008 Çarşamba

VALLAHİ DE ERMENİ DEĞİLİM :)

Evet Gül şecereyi yayınlattı.
Birde göstermelik bir tazminat davası.
Tamam.Yırttı :)
Canan yaratığı hala bastırıyor.
O değilde ermeni vatandaşlar ne diyor acaba?:)
Ulan ermeni olsan ne olur ki demiyorlar mı acaba.
Düşünün almanya da bir almana "sen aslında türksün,anneannenin soyunu araştırırsan teee çemizkezek köyüne gider" denmesini:)
Ozaman demezmi bizimki " ee türk olsan ne olur ki"
İşte empati böyle güzel bir şey.
Zaten sevmediğimiz biri ya ermeni,ya sabetaydır yada yahudidir :)
tamam müslümanım,şöyle vatanseverim diyen adamın birden mason olması tabi ki kızılacak bir şey.Mason ve yahudilerin akıllarındakiler belli olduğu için korkarsın.
Ama soydan kaynaklanan bir saldırı açıkcası biraz acımasız geliyor bana.
Kimse türklüğü özel çabalarla,uğraşlarla kazanmadı ki.
Bu topraklarda doğduk,soyumuz buralarda yaşadı,bu kadar.
Öteki ne kadar bilmem ne ise sende o kadar bilmem nesin.
Yani moskovadaki yaşıtımla aramdaki soy farklılığı tamamen allahın bir hikmeti.
Ben 27 yaşında bir leh,rus,arap da olabilirdim.
Türk olmam benim SEÇTİĞİM bir durum DEĞİL.
Güzellik gibi.Boy gibi
Elinde miydi güzel doğman.
Ben bu boyu kendim uzatmadım.Allah 170 cm nasip etti :)
Hakeza türk olmam da tamamen allahın bir hikmeti.
Bana göre lütüf olabilir,vatanımı sevdiğim için.
Ama hakaret edilecek bir durum değil.
Ermenilik de öyle.
Vaktinde ataların kötü işler karıştırmış olabilirler,ama bu seni bağlamaz,ONAYLAMADIĞIN SURETTE.
O yüzden zaten islam da ümmet kavramı vardır.Vatan kutsaldır tamam ama öncelik din kardeşliğidir.
Nasıl osmanlı da teba kavramı gibi.Her ırk,osmanlı topraklarında yaşıyorsa , osmanlı tebası idi.
Bitti.Nokta.
Benim dedemin tee dedesinin bilmem neyi ermeni ise ben zehralığımdan ne kaybederim?
Yarın gene bu işe gelcem,gene sabah namazını kaçırıcam gene tıka basa yiycem :))
İçten içe bu vatanı böleyim,dur komşumu keseyim,zarar vereyim bu ülkenin malına demiyorsa bu adamlar ne diye kaşıyorsun ki?
Sen çok mu matahsın.
Bu ülkenin insanı kadar, bu ülkeye zarar veren kim var?
Terbiyesiz enteller gibi soyumu küçümsemiyorum ama yüceltmiyorum da.
Olduğu gibi kabul ediyorum.
Türk-alman maçında nasıl alamancıların roportajlarında burnumun direği sızladı ise ülkelerinden kovulan bütün milletlerin dertleri benim burnumu sızlatır.Hala bosna haberlerine bakamam içim parçalanır.
Bu kadar.
Çünkü İNSANIM.
MERHAMETLİYİM.
Herkese de tavsiye ederim :)

SAYGI DUYUYORUM BAŞKA DA BİRŞEY DUYMUYORUM :)

Eveet gelelim özür meselesine :)
Elimden geldiğince okumaya çalıştım bütün yazıları.
Dün de herkül millas ı okudum.
Canan arıtman yaratığı da tüy dikince konuya.
Türkiye gene buldu bir mesele,onunla yatıp onunla kalkıyoruz.
Jenosid,büyük felaket,sözde soykırım .... kim ne derse desin.
Ben zaten bu konuya önceleri heveslik düşürmüştüm.
Lan gerçekten kestikmi ermenileri vs.
O ara 6-7 eylül olaylarını,varlık vergisini araştırdım.
Halısı kelam balık baştan kokmuş.
Olaylar ittihat-terakki zorbalıklarından biri.
Ortada koskoca cihan harbi var.Ruslarla işbirliği yapıp ihanet eden taşnak çeteleri.Türk-müslüman kıyımı,karşılığında ermeni kıyımı.
Şimdi kim kimi öldürdü iddiası tartışılıyor.
Biri demiş kavgada yumruk sayılmaz.Ermeniler diyor 1,5 milyon insanımızı öldürdünüz.
Yusuf halaçoğlu hoca ;ozaman 650 bin ermeni var türkiyede,ne 1,5 milyonu diyor.
Sonuçta tehcir edilen bir halk var.Yerinden yurdundan,malından mülkünden ayrılan.
Hatta o ermeni mallarına konan türklerin,şimdilerin ileri zenginleri olduğu söylenir.Sabancı vs.
Öldürülen diplomatlar.Taşnak partisi.
Ermenilerin, diplomat olaylarına karşı ilginç savunmaları var:"o olaylar olmasaydı dünyaya derdimizi anlatamaz,kendimizi tanıtamazdık" diyorlar.
Herkesten bir demet şeklinde oldu yazı :)
Özür dileyenlere de sadece saygı duymak zorundayız.Demokrasi istiyorsak.
Herkes fikrini özgürce anlatmalı.Kimse hainlik sıfatını haketmez kolayca.
Çok sevdiğim yazarlar da imzalamışlar.
Biraz kırıldım açıkcası.
Bizden ölen insanların hatırına insan biraz daha düşünceli olur diyorum.
Ama sonuçra tehciri kabul ediyoruz.Zorunlu göç var.
Göç var lakin güvenlikle ülkenin başka topraklarına sürülüyorlar.o zamanlar süriye de bizim toprağımız.Sadece ruslarla yakın olan bölgeler boşaltılıyor.
İaşe yardımı,konakladıkları yerlerde para vs yardımları hep hükümet kontrolünde.
Bunları yapmak suçu hafifletir mi?
Ama savaştasın.Kaybedeceğin bir savaşta ihanet görüyorsun.Açlık sefalet zaten türk köylüsünde de var.Sadece ermeni de değil.
Bu konu çok derin.Zaten bir türlü de aşılamıyor.
Bizim gibi kör milliyetçi bir toplumda halletmek imkansız.
Şahsı kanaatim şudur:)
Türk devleti geçmişte yaşanan olayları kabul edip,yaşanan acıları paylaştığını söyleyip,kastı aşan cinayetlerden ötürü özür dilesin.
Ermeni devleti de ,geçmişte yaptıkları ihanetten ötürü özür dileyip,öldürülen köylülerin,diplomatların acılarını paylaştıklarını söylesinler.
Sınır kapısı açılsın.Bir tane de ermeni belediye başkanı seçeriz olur biter :)
Özür dileyenlere karşılık isteyen istediği web sitesi hazırlar.Kimse de kimsenin sitesini çökertmez,aksine reklamını yapar.
Bu yazı hep iç seslerden oluştu gibi :)Empati yapmaya çalıştım.
Şu da var türkler ermeniler gibi dünyaya bunun reklamını,propagandasını yapmadılar.Daha vakarlı bir tutum sergilendi.İlkokullarda ermeniler düşmanımız diye,öldürülen insanlarımız vs anlatılmadı.
Millet-i sadıka diye ermenilere takılan bir isim var.Sadık olduklarını düşünüyoruz ozamanlar ki saraya kabul ediliyorlar.
Olaylar osmanlı ile alakasız.Olaylar düzensiz geçen ittihat-terakki zamanı.
Zaten tarihteki bütün karadelikler de hep ozamana denk geliyor.
Karşılıklı özür dilensin ve yılların sorunu çözülsün artık.
Her şerde bir hayır vardır bu özür vakası da kimlere neleri gösteriyor.
Turnusol kağıdı gibi oldu.

22 Aralık 2008 Pazartesi

HAVALARA TAKMAYACAKSIN

İnsan mutluysa havalar nasıl olursa olsun sizin havanız hiç bozulmuyor.
Kendinizi yalnız ve mutsuz hissetmiyorsanız ,isli puslu hava bile insana sakin,güzel geliyor.
Türkan şoray ın tarık akan la baraj diye bir filmi vardı.
Türkan sermaye :) mektup arkadaşı oluyor bir adamla.
Adamın sözleri beni çok etkilemişti.
Yaşlı bir aktör tanımıyorum.
Babama benziyordu :))
Neyse dağıtmıyayım.
Türkan genelevden mektubuna cevap yazıpta,samimi olmaya başlayınca adam çarşıda gezip içten konuşuyor.-iç sesleri çok severim-
"güneş bir başka doğarmış,hava bir başka güzelmiş,yaşamak ne kadar tatlıymış ..." gibi laflardı.
O zaman tabi kırığımız falan hiç yok,olmadıda zaten :(
Ayy demiştim içimden ne de güzel anlatıyor.
Taki kocayla bende aynı duyguları yaşayınca anlamıştım.
Karı kışı hiç sevmem.Yağmurlu havada evde uyumayı ve tıkınmayı severdim.
Ama iş kocayla pazar günleri sürtmek olunca o kar kış ,yağmur ne kadar güzel gelirdi.
İsli puslu havalarda hep aklınızda sevdiğiniz biri olduğundan hiçde karamsar olmazsınız.Onunla yaşayacağınız hayatı düşünürsünüz.
Şimdi bu havada evimizde olsak şunu bunu yapardık vs diye düşündüğünüzden o hava bile sizi mutlu eder.
İzafiyet terorisi gibi işte.
Zaman değil ne yaptığın.Hava değil o anda ne kadar mutlu olduğun.
Bugün aslında özür dileyen vatandaşlarımız ile canan arıtman yaratığını yazacaktım.Herzamanki gibi havadan girip bu konuya geçiş yapacakken laf uzadı ve bitti :)

20 Aralık 2008 Cumartesi

KAYINVALİDEMİN MENÜSÜ

Kayınvalimler misafirimiz.
Gelince sağolsun hemen işe koyulur.
Menüsü geçen yılla aynı.İlk gün tarhana çorbası,etli yaprak sarma.
Bu sene kadayıfta yapıp getirmiş.2 kazan yaptı yemeklerden.Bol bol yedik.
tarhana çorbası.Kurusu cipce benziyor.resmini çekmeyi unuttum.

Etli yaprak sarma.Oğluşunun favorisi :)

köy kadayıfı.Şerbetli şerbetli güzeldi.Yemekten sonra atıyoruz 1 porsiyon ağzımıza.
Çayla da tavuk göğsünü.Onu ben yaptım :))
***
Kayınvalidem allah razı olsun her geldiğinde benim evi adam ediyor.
Bu sene yorgan yastık olayına girdi.
Süs yorganı bozdu,4 tane yün yastık yaptı.
Silikon yastıkları boşaltıp köşemin kırlentlerine doldurdu.İçlerini mobilyacılar kırpık süngerle doldurmuşlar.
Valla ne diyeyim çok hoşuma gitti.
Eve gidince de herşey hazır.
Yani yaptığı işten eser kalmamış.
Zaten titizdir kayınvalidem.
Yani öyle iş yaparken batırmıyor.
Bana da teşekkür etmek düşüyor sadece :))
Bu sabah da kahvaltı hazırlamıştı.
Köyden bal,peynir.Yanında kaymak.yumurta da haşlanmış.
Tabi biz eşşekler uykudan uyanıpta adam gibi yiyemedik.
Atıştırıp geldim.
Bugünde annemlere gidicez ziyarete.
İnş güzel geçer.

20LİK DİŞİM

Yazdan bu tarafa 20lik dişimle uğraşıyorum.
Ara ara kendini hatırlatıyordu.
Devlet hastanesine gitmiştim.Ama kendilerinin bu işlemi yapamayacaklarını ama gelmişken dişlerimi temizleyebileceklerini söylediler :)
Yıllık iznimde ümraniyedeki çoğu hastaneye gösterdim.
Hepsi kaçarı yok bu cerrahi müdahele ile alınacak dediler.
Fiyatlar 250-400 arası.
Bende biraz düşündüm,düne kadar yani :)
Dün sabah kahvaltımı yaptıktan sonra zonklamaya başladı ve hiç gitmedi.
Taki şişene kadar.
Çok enteresan şişince o zonklama birden bıçak gibi kesildi.
Tabii hemen koştum doktora :)
Hadi dedim alalım dişi :))
Haliyle, şişirmeden gelecektin dedi doktor :)
Röntgen,antibiyotik tedavisi başladı.
Haftaya cuma saat 3 te aldırıcaz inş kendilerini.
Röntgende bir müjde daha aldım.
Soldaki de yolda.Yalnız onun gelişi kötü :(
Yan yan geliyor namussuz :)
Onu da bahara artık kısmetse.
Dün ödeme günümüz olduğu için hemen gidemedim doktora.
Banka işlemlerim vardı.
Birinin yanlış olduğunu bu sabah patrondan öğredim.
Teb e yapılan eft garanti hesap numarasıyla gitmiş :)
Dedim gene iyi kurtulmuşuz ,o ağrıyla hesapları çökertmemişim allahtan :))
Böyle işte.
Sağlık sağlık sağlık.

18 Aralık 2008 Perşembe

KRİZ VAR MI YOK MU ?

Sabah sabah tarafta neşe düzel in ekonomi profu ile yaptığı röportajı okudum.
Moralim bozuldu yav.
Kriz var,yeldire yeldire geliyor diyor adam.
Kamu (savunma) harcamalarını kıs,ekonomini büyült,işsizlik kendiliğinden çözülür diye buyurmuş.
Koskoca prof vardır bir bildiği.
Lakin ne olacak kimse kestiremiyor.
İşsizlik hep vardı.
Geçenlerde bir arkadaşımla konuştum.İş arıyordu.Kesinlikle kriz var.
İlan sayısı düştü,başvuran sayısı arttı diyor.
Kendi gözlemi böyle.
Konuşunca insan üzülüyor tabii.
Birde ben acayip kasarım bu durumlarda.
Özel sektörde çalışıyorum netekim.
Hoş bizde durum nasıl önce dimi :)
Ama bizim firma da öyle ters ki :)
Bu aralar yeni yeni duruldu.
Birde her kış zaten böyle durulurduk biz.
Yani henüz kestiremediim.
Her çek yazışımda diyorum "demek ki geleceğe güveniliyor ki bu çek yazılıyor"
Aksi zaten mümkün değil.
Allah göstermesin olası bir krizde insanlar ne olur?
Herkesin kredisi ya da kredi kartı borcu var.
İyi kötü idare ediyor.
Profa soruyor neşe düzel:kaos olur mu?
-türkiye de kaos olmaz diyor.
Hani arjantin gibi yağmalama vs.Valla ben pek emin değilim.Anasını babasını kesen adam,yaşlı teyzelere tecavüz edenler niye yağmalamasın ki!
Ahlaken çok mu muhteşem bir toplumuz ?
Tabi allah muhafaza.
Şimdi iktidar olanda zorda.
Seçimlerde bence muhalefet,iktidar olmamak için yarışacak.
Vaziyet gitgide zorlaşıyorsa - ki herkes bangır bangır bağırıyor- niye iktidar olsun ki adam ?
Dimi?
Neyse.
Her şerde bir hayır vardır.
****
Dün kayınvalidemler geldi.
Yaklaşık bir hafta misafirimizler.
Eve birileri gelince mutlu oluyorum.
Sohbeti zaten çok severim.
Akşam eve gittiğimde,evde birilerinin olması hoşuma gidiyor.
İnş güzel bir hafta geçiririz.
Krizsiz :))

17 Aralık 2008 Çarşamba

AYAĞINA SAĞLIK ZEYDİ :)

Videoyu izledikçe gülmekten yarılıyorum :)))
Al sana veda öpücüğü köpek !!
Ya tamam medeni bir hareket değil,ilkel,banel vıdı vıdı vıdı ama , çok da hoştu beeaa :))
Bush yaratığı nasıl korudu kendini !!
Öteki-ıraklı- mal gibi dikiliyordu :)))
Adam tedbirli,pratik tabii.
Anacım o ne isabet öyle ya.Tık tık gitti ayakkabılar hedefe.
Keşke denk gelseydi.2009 yılı boyunca gülecek şey bulmuş olurduk :)
Aklıma geldikçe gülüyorum yaaa :))))

15 Aralık 2008 Pazartesi

ÇOK ŞÜKÜR MESAİ BAŞLADI

Mesai başladı evet ama güzel tarafı ,herkese :)
Kös kös oturmak pcnin başında ve bilmek senden başka kimsenin oturmadığını tatil zamanı, çok sıkıcı bir duygu.
Ki ben çalışma hayatını,çalışmayı seviyorum.
Evde olmayı istiyorum bazen ama 2 günü geçen tatillerde büromu,ajandamı özlüyorum :)
Deli miyim ne fışkı :)))
Evet bugün bütün türkiye iş başında ohhh :)
Telefonu açtığımda karşımdakinin de harala gürele çalıştığını bilmek beni memnun ediyor.
Sadistlik değil vallahi.
Tatilde gazeteler de internet de ölü gibi.
Yaşayan bir ülke oluyor mesai başında.
Ya da benim tuhaflıklarım ,bilemeyeceğim.
Pazar günü kocayla 2 gazeteyi hatmettikten sonra ne yapalım diye evi fırlarken onun aklına carrefoursa ya gitmek geldi.
Yürüyüş vs.
Bende olur dedim ve camlarıma gözüm ilişti :)
Hava da o kadar güzel ki.
Dur dedim ben şu camı sileyim.
Şunu silerken,amaaan bu odayı sileyim,odayı sildikten sonra zaten kaç odam var hepsini sileyim derkeeeen camlar silinmiş oldu :))
Mutfak dolaplarım silinecekti onlara da el attım derken buzdolabı,ütü vs.
Gün bitti.
Akşam çayımızı içerken üstümden bütün yapılması gereken işlerin yükü kalkmıştı ama yine birşeyler vardı omzumda.
Aylardır elimde eskiyen kitabım.
Ona da sardırdım.
Çok az kaldı nişanyan nın kitabı.
O değil bu hafta aöf kitaplarımı alıcam ve hiç birşeye vaktim kalmayacak.
O yüzden kitabı bitirmem gerek.
Dolu dolu bir hafta sonuydu bence.
Evin kadını olarak tabii.Özgür kadın olarak değil :))
Zaten özgür kadın olarak her hafta sürtmek pek akıl karı değil çünkü o zamanda evini bok götüren özgür pasaklı karı oluyorsun :)))
Şaka bir yana dün düşündüm camı silerken.
Her hafta bir gün, akşam evi silip süpürsem,ayda bir cam silsem bir cmt öğleden sonrası valla iş kalmaz.
Plan program kardeşim başka da bir şey değil.

13 Aralık 2008 Cumartesi

DÜZENE DEVAM

Bayramda aileler ziyaret edildi.
Sohbetler yapıldı.
3.ve 4. gün evde oturuldu.
3.gün kendimi eve verdim.Koca da yoktu.
Baştan aşağıya evimi sildim süpürdüm.
Evler temizlenip düzenlendiği zaman çok güzel görünürler gözüme.
Misafirin gelmesine yakın evime şöyle bir bakarım ve gülerim :)
Ne güzel oldun sen diye :)
Psikolojik olarak da temiz olduğunu hissetmek çok ayrı bir duygu.
Oturduğun kanepenin altını görmesende nasıl olduğunu hissetmek bilinen bir duygu :)
Tül perde olayını da her akşam tek tek atıyoruz makineye.
Kayınvalidemler gelecek onlara hazırlık bir nevi.
Zaten vakitleri de gelmişti.
Çalışırken ihmal ediyorsun bazı şeyleri.
İştah olmuyor,çok güzel bir evde otursan dahi.
Aslında hergün kendini zorlamadan bir odayı ya da bir yeri temizlesen iş yükü de azalır.
Misafir geldiği gün yorgunluk yaşamazsın ve evin her an herşeye hazır olur :)
Tabi yazması kolay yapması kadınına kalmış.
***
Bayramda annemlerde kuzenlerle sohbet ettik.
İlk defa bir bayram sohbetinden bu kadar zevk aldım :)
Konu siyaset,kriz vs idi.
Ve en önemlisi iki tarafta aynı taraftan olunca allaaaaah :)
Körler sağırlar birbirini ağırlar.
Ama o kadar güzel geldiki bana.
İşte doğalgaza zam yapıldı diyorsun hepsi bir ağızdan :
- e anam kaç yıldır yapılmıyor,onlarda parayla alıyorlar.
- kömürü ihtiyacı olana verecekler tabii
v.s.
Anladım ki bu parti çok ama çok seviliyor.
İnsan olarak seviliyor tayyip.
Başka açıklamasını bulamadım.
Ve çok sevindim.
****
Koca tarafında da cümbüş vardı.
Çocuklar,misafirler.
Güzel çocuklar gördüm bu bayram.
Birden heveslendim :)
***
Güzel geçti netekim bayram.
Bundan sonraki tatilim ramazan bayramı olacak :)
Arada yıllık iznimden kalan 1 haftayı kullanırsak o da var bakalım.

6 Aralık 2008 Cumartesi

HAYIRLI BAYRAMLAR

Tatil başlıyor bugün.
Dinlenelim.
Sılay-ı rahim yapalım.
Bol bol tatlı yiyelim sonra da ağlayalım niye göbeğim büyüyor diye :)
İlk annemlerdeyiz sonra kayınvalidemler geliyor,orada.
İlk iki gün gittiğimiz yere çökücez :))
Ondan sonra kocayla evde kebaaap :)
Film kiralarız büyük ihtimal.
Çok iyi oldu bu 5 gün.
İnsan kriz lafından bunalıyor evde tv de yok kafa dinleriz biraz.
Ondan sonra koşturmacaya devam.
Bayramımız mübarek olsun.
Kutlu değil :))))

5 Aralık 2008 Cuma

İLBER HOCAYLA II.ABDÜLHAMİT





Kubbealtı akademisi kültür ve sanat vakfının düzenlediği bir programa katıldık kocayla.
Giderken trafik korkuttu bizi ama birşey yokmuş korkulacak.
Oyalana oyalana gittik sayılır bu yüzden en arkada yer bulabildik.O da kısmete.
Uzun tren gibi bir salon.Önümüze kaya kafalı adamlar oturunca boynum ve belim ağrıdı yalan değil dinlerken.
Birde sıkışıktı sandalyeler.Manto atkı vs olunca dar mekanda paslaştık biraz.
Not almaya çalıştım.Dün de onları temize geçtim.
Kocayla İlber hcanın taktiğine bayağı bir yorum yaptık.
Abdülhamit dışında herkesi ve herşeyi anlattı diyebilirim :)
Çok laf giriyor araya.
Ama tabi hepsi değerli laflar :)
Singapurdan yeni gelmiş bu yüzden laf oralara da gitti.
Birde çok bilen çok anlatıyor diyelim :)
Abdülhamit in benim için çok ayrı bir yeri var.
Kılıç yarası gibi ve isyan günlerinde aşk romanlarından kafaya takmıştım zaten araştırmayı.
Kitaplar bakıyorum objektif anlatan ama şimdilik almadım.
Neyse gelelim Ulu Hakan a :)
Şüpheci olduğunu biliyordum ve istibdat özelliğini.
Annesi 3 yaşında veremden ölünce ve bazı akrabaları,ömrü boyunca verem korkusu ile yaşayan bir insan.
Bu yüzden yemeğine,sporuna yani hayat tarzına aşırı dikkat ediyor.
Çok yalnız :(
Müşaviri bile olmamış !!
Enformasyon ağı şaşılacak derecededir diyor ilber hoca.
İstibdat şartlarında hiç de şaşırmadım ben :)
Mali bilgisi süper.İktisat ve maliye öğrenmiş özellikle.
Biz tam ilber hoca konuya girdi derken,sabrınıza teşekkür ederim deyip bitirdi :)))
****
Arada soykırım ile ilgili güzel şeylerden bahsetti.
Soykırıma inanmıyor.
Bizde ermenilerle ilgili fıkra yoktur - hakikaten yok- ve padişahı hal edip yerine vekaleten ermeni koyan adam soykırım yapmaz diyor.-ittihatçılar için-
Çok şaşırdım ,birde ; almanya yaptığı naneye ortak kitle arıyor dedi !!!
Yani sen yaptın o yaptı ben yaptık hadi üstünü kapatalım diye.
Bu tespit beni şaşırttı.
Abdülaziz,mehmet reşat değindiği sultanlardan bazıları.
Uzatmaya gerek yok güzeldi.
İstanbulda yaşamanın bir nimetini tattık o akşam :)
****
İkram vardı çayla.Havada yağmurluydu.İkram çok güzeldi ve beni şaşırttı doğrusu.
Ama yerken rahatsız oldum biraz.Hani yiyip kaçmış gibi :))
***
Resimler kötü çıktı ama hatıra niyetine koydum buraya.
İdare edicez artık :)

YİNE BELEŞÇİLİK YAPTIK :)




Cuma günü ablamdaydık.işyerinden çıkıp doğru oraya.Yemekler hazırdı sağolsun.
Çalıştığımdan dolayı herkes bana acıyor ve bizi davet edenler ekliyor : tatlıda var gelin akşama.
Tabii kesinlikle naz yapmıyorum :)
Ablam hemen kısırı hazırladı ve turşu kavurmayı yaptı biz gidince.
Kurabiye nefisti.
Zulaladım biraz.
Akşama çayın yanına don misali :)
Eline sağlık ablacım vallahi çok makbüle geçti.
Yeğen gerçi güldürmekten yedirmedi ama olsun :)

4 Aralık 2008 Perşembe

GAYET CESUR BİR YAZI

VİCDANLI OL SAYIN ORGENERALİM ....

Yüksek Askeri Şura toplantısı yapıldı. TSK’dan ihraç edilen subay astsubaylar arasında yine irtica suçu (!) nedeniyle yargısız infaz edilen personel var.

Geçtiğimiz günlerde bir şehit annesi feryat etti. “Oğluma namaz kıldığı için günde 12 saat nöbet tutturdular” diyordu. Bu güne kadar ‘Yanlışlık var’ veya ‘Yapanlar hakkında soruşturma açtık’ gibi bir açıklama bekledik.

Bırakın açıklamayı Ergenekoncuların suçlarını örtmek için kullandıkları ‘irtica’ çamurunu yargısız infazla beş masumun üzerine fırlattılar. Muhtemelen eşinin çağdaş olmayan kıyafet giymesi suçu ile.

Sayın Generalim....
Şehit olan kısa dönem askerimiz düşmanın mıydı, yoksa oh olsun mu dediniz? Annesine cevap verme tenezzülünde bulunmadınız, toplumu rahatlatacak iki söz söylemediniz? Vicdanınız sızlamadı mı?

Şehitlik dünyasal bir kavram değil, Tanrısal bir kavramdır. Öldükten sonra yok olacağını düşünen bir insana savaşma motivasyonu veremezsiniz.

Tanrısal olan herşey laikliğe aykırı ise şehitlikten söz etmekte laikliğe aykırıdır. Din işini devlet işine karıştırmaktır. Vicdanınız bu çelişkiye ne diyor Sayın Generalim? Bu inadınız ordumuzun savaş gücünü zayıflatıyor.

Tek Parti Cumhuriyeti döneminde Aşık Veysel kıyafeti nedeniyle Ankara’ya girememişti. Şimdi anneler kıyafetleri nedeniyle asker oğlunun yemin törenine giremiyor. Vicdanın hiç rahatsız olmuyor mu Sayın Generalim?

Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal bile toplumun kararlı, ısrarlı ve tutarlı talebi karşısında kıyafet açılımı yapmak zorunda kaldı. Sen sağır ve dilsiz rolüne devam mı edeceksin? Vicdanın bu sesleri duymayacak mı Sayın Generalim?

Sen 14 yaşında bir genci askeri liseye alıyorsun, 30 yıl hizmet ettiriyorsun albay yapıyorsun, sonra da ‘Affedersin senin yaşam tarzını beğenmedim sen irticacıymışsın’ diyorsun. Elini vicdanına koy, o insan uzaydan mı geldi? O değişmedi sen değiştin. Kendi kadronu oluşturmak için tasfiye yaptın. İnsaflı ol Sayın Generalim. Alemi kör herkesi sağır mı zannediyorsun.

Kendi yetiştirdiğin evladını uydurma istihbarat dosyaları ile etiketliyorsun, sahte raporlarla damgalıyorsun. YAŞ denilen Politbüro benzeri bir kurulda yargısız infaz yapıyorsun.

Kendi askeri savcılarına bile güvenmiyorsun. Hukuk denetiminden kaçırarak insanların ekmeği ile oynadığın için hiç mi vicadanın sızlamadı Sayın Orgeneralim?

Güneydoğu’da terörle savaşırken evine roket isabet etmiş bir yüzbaşını eşi kanser tedavisi görürken YAŞ kararı ile ne olduğu belirsiz bir irtica uydurması ile sokak ortasında bırakıyorsun. Hiç mi vicdan taşımıyorsun Sayın Orgeneralim?

Osmanlı Padişahlarını halkı teba yaptıkları için küçük gördün. O Padişahlar ‘Mağrur olma sultanım senden büyük Allah var’ dedirtiyorlardı. Sen irticacı diyecekler diye Allah demedin. Bunun için mi mağrur oldun ve kendini yeryüzü tanrısı yaptın. Biraz özeleştiri yap Sayın Generalim.

Hala özgürlükçü olmayan, çağdışı gerici bir laiklik anlayışını benimsiyorsan dinden arınmış bir toplum, inançtan yoksun bir hayat hayal ediyorsan ve kendine topluma çeki düzen verecek bir misyon yüklüyorsan, sana ancak modern görünümlü mürteci denilir. Aynaya bakman yeterlidir.

Bu memlekette insanlar göğsünü gere gere ben kürdüm, ben müslümanım diyeceklerdir.
İster kabul et, ister etme.

Kimsenin generallerin makamında gözü yok. Sayın Deniz Baykal halkla barışmaya çalışıyor, doğru devam ederse iktidara yürüyecek, bunu kimse engelleyemez.

Siz de halkın değerleri ile barışmalısınız. Bu toplumdini değerlerle kavgalı bir orduyu kabul etmez. Zamanı algılayın, zihinsel dönüşüm yaşayın yine general olun kimse size karışmıyor.

TSK’da sessiz çoğunluğun benim gibi düşündüğünü biliyorum. Bu nedenle siyaset meraklısı, lobilerin etkisinde kalan, dünyalarında en önemli konu askeri ihaleler olan bir kısım generali muhatap alıyorum.

Eğer bu inat devam ederse Türkiye Turuncu değil ama Turquaz bir devrime doğru gider. İnanmayan halkın arasına girsin, askerlik algısını araştırsın.
NEVZAT TARHAN

27 Kasım 2008 Perşembe

NE DÜŞÜNECEĞİMİ ŞAŞIRDIM ?


Tokat ta bir aile faciası vardı haberlerde.

Babasını-daha doğrusu canavarı- kızgın yağda haşlayıp sopayla döven en sonunda eşarpla boğan kız özlem.

Haberi bütün medya babasını öldüren kız diye verdi ilk.

Bugün detayları alıyoruz yavaştan.

Her akşam eve içkili ve kafa duman gelen bir yaratık hatta olay günü elinde sopa da varmış.

Her akşam gözler önünde dövülen bir anne.

Ve 5 kardeş.

Düşünün böyle bir evi.

Huzur mu dediniz?

Psikolojileri bozuktur o çocukların her iddiaya varım.

Zaten büyük abla yapmış yapacağını.

Valla ilk okuduğumda aferin kız sana dedim !!

Zaten aile devlet yardımı ile geçiniyormuş.

Baba zaten mahkemelik,şiddet uyguladığı için.

Sonuçta bir kayıpları yok babalık adına.

Rahatladılar bence.Kavga hır gür yok.

Özlem katil oldu ama.

Zaten aman aman da eve bakan bir yaratık değilmiş baba.

Hani maddi anlamda kayıp yok.

Ben bu davayı takip edicem.

O kızın az bir ceza alması gerekiyor.

Meşru müdafaa mı artık ne ise işte.

Kalan aileye de allah sabır versin.Rızıklarını genişletsin inşallah.

26 Kasım 2008 Çarşamba

GENE UNUTTUM NE YAZACAĞIMI

Misafirim vardı 2 gündür.
Saygıdeğer ablam :)
Evde inşaat olunca kaçtı geldi bana.
Çalıştığım için yatılı misafir olunca zorlanıyorum.
Yani gündüz yalnız kalıyorlar,kendin pişir kendin ye vs.
Ama akşam evde misafir olması güzel bir duygu:)
Cem yılmazın dvd sini izledik ilk gece.
Dün de gazete okuduk,sohbet ettik,ablam osmanlıca öğreniyor arada bize eski atasözlerinden aktarıyordu.
Velhasılı kelam gitti bugün öğlende.
Kendi kendini savuşturdu yani :)
Umarım güzel geçirmiştir o da.
***
2009 da muhasebe paket programımızı değiştireceğiz.
Ben ki alışkanlıkların kadını.
Zor olacak gibi.
5 yıla yakındır lks kullandığım için zor olacak başka program.
Ama bunun da resmi muhasebe avantajı var.
İnş hakkımda hangisi daha hayırlı ve yararlı olursa o olur.
***
Bloga girerken neler neler yazmayı düşünüyorum.
Ta ki şifremi girip başlığı atıncaya kadar.
Her şey bir anda uçuveriyor :(
Neyse başka bir zaman inş.

20 Kasım 2008 Perşembe

NEVZAT HOCA HA GAYRET

Haber7.com da nevzat tarhan ı okuyorum atlamadan.
Son yazısında milliyetçilik,ıkçılık üzerine yazdı.
Bu sitenin yorumcuları da şahane.
Hürriyet yorumcuları gibi boş beleş adam değiller.
Cümle yapısından tut derdini anlatmaya kadar, çok temiz yorumcular var.
Bazı haberlerin yorumları bile haber olur diyeyim ben.
Nevzat hoca bir test yayınlamış.
Tipik hani her şıkkın seni nereye götüreceği belli olan testlerden.
Ben başladım cevaplamaya.Hep adana gidiyor cevaplar.
Ama böyle testlerde ben genelde cevabımı şıklarda pek bulamam.
O yüzden sağlıklı bulmuyorum bu yöntemi.
Ama bir kaç soru hoşuma gitti.
Mesela:
2- Milliyetçilik damardaki kana ve soya bağlı bir duygudur.
a) Kesinlikle yanlış ve katılmıyorum, b) Olabilir , c) Kesinlikle doğru ve katılıyorum


3- Milliyetçilik toprak ve vatanla ilgili coğrafi kökenli bir duygudur.
a) Kesinlikle doğru ve katılıyorum, b)Olabilir , c) Kesinlikle yanlış soy’a yönelik bir duygudur


5)Benim ırk ve soyumdan birisi başka bir ırk ve soydan birisi ile kavga ederse haklı haksız önemsemem kendi adamımı korurum.

7) Alışveriş yaparken,saatimi tamir ettirirken kendi milliyetimden işyeri ararı
****
Bu arada 7.ci soru milliyetçilikten ziyade hemşericilik hastalığımızı da ortaya koyuyor.
27 yaşındayım.Hiç bir şey yaptırırken ,ararken yozgatlı aradığımı hatırlamıyorum.
Ama bazı light faşistler hemen hemşerisini arar,kollar.
Daha yeni, ayakkabı tamircisi yozgatlıymış,onu da koca söyledi.
Parantez arası böyle yapanlara da sinir oluyorum.
Sülümanlar ne olacak.
Sadece içki satmayan büfe ararım o kadar.
****
13) Vatan ve devletin bekası için bazı insanların feda edilebileceği ve öldürülebileceğini savunurum.

18) Devlet yöneticisi olsam kendi milliyetimden ve cemaatimden olan insana öncelik veririm. Liyakat ve ehliyet ikinci planda sadakat birinci plandadır.

Neredeyse bütün testi taşıdım :)
Sadece empati yapmak yeterli.
Ben hep bizdeki azınlıklarla yada ne bileyim kendini azınlık hisseden vatandaşlarla ilgili bir durum olduğunda almanyadaki türkleri düşünerek cevap veririm.
Ve bunun gayet sağlıklı olduğunu düşünüyorum.
Herkese tavsiye ederim.
Kürtler kürtçemi konuşmak istiyor?
Almanya da ki türklerde türkçe konuşmak istediğini düşün!
Din dersi istemiyor mu?
Almanya daki türklerin hristiyan din dersi verilmesini istemediğini düşün!
Hemen taşlar yerine oturuyor değil mi :)))?

19 Kasım 2008 Çarşamba

NE KADAR DEMOKRATIZ?

Taraf gazetesini okurken aklıma geldi.
Ne kadar demokratız acaba?
Hani özgürlükten yanayız ya.
Şimdi ben başörtüsüne özgürlük istiyorum.
Öyle ki bırak üniversiteyi kamu da bile başörtülü kadınların çalışmasını istiyorum.
Mecliste kapalı milletvekilinden tut,sivil toplum kuruluşları başkanlığı,değil first lady cumhurbaşkanının bile kapalı bir kadın olabilme ihtimalini seviyorum.
Yani her türlü şartta ve mekanda kapalı kadın çalışabilmeli,okuyabilmeli,yaşayabilmeli.
E şimdi ben bunu istiyorum kürtler de diyorki anadilimde konuşmak istiyorum.
Zaten konuşuyorsun-bağıra çağıra hemde,inadına-.
Aleviler diyor ki benim evladım din dersi almasın.
Vs vs bu örnekleri çoğaltabilirim.
Şimdi ben türbana istediğim özgürlüğün ne kadarını kürtlere isteyebilirim?
Ne kadarını alevi vatandaşların talepleri için isteyebilirim.
Hımmm.
İşte dananın kuyruğu orada kopuyor.
Ben nasıl ki ibadet özgürlüğü istiyorsam öteki de ibadet etmeme özgürlüğü istiyor.
Mesela kendimin hala eşcinseller hakkındaki tavrını bilemiyorum :)
Neden?
Çünkü; özgürlük açısından bakarsam evet insan istediği cinsiyeti özgürce yaşamalı,ötekinin güvenliğine zarar vermediği sürece.Okey.tamam.Destekliyorum.Kendime ne kadar özgürlük ,eşcinsel arkadaşa da o kadar özgürlük.
Amaaa :)
Benim dinimde eşcinsel insana bırak özgürlüğü yaşam hakkı bile tartışılır.
E şimdi ben dinim adına hareket edersem eşcinsellerle aynı toplumda yaşamak istemiyor olmam gerek.
E çağın modern tanımıyla eşit hak ve özgürlük konusunda da benim kadar kamuda memur olma,istediği yerde yaşama,gezme tozma hakkını isteyebilir.Bu da geyet doğal.
E bende haliyle arada kalıyorum :))
Al bu örneği çarp 70 milyonla :)
Yani türbana özgürlük isteyen bir insana :
"iyi de arkadaşım sen bunu istiyorsan kürt vatandaş da anadilinde eğitim istiyor.Hakkı değilmi" diyecek.
aleviler de "ben sunni değilim evladıma sunni din dersi verilmesini istemiyorum,camilere diyanet yardım ediyor benim ibadethaneme de yardım etmeli "diyecek.
Eşcinsel arkadaş da " ben istediğim cinste yaşarım,ilişkiye girerim ,sizi ilgilendirmez benim yatakodam" diyecek.
Diyecek herkes sonuçta.
Eeee ?
Bana varsa özgürlük hepsine olmalı.
Karşı tezimiz ne peki?
Kürtçeye özgürlük verirsek ne olur?
Güneydoğu elimizden gider!!!
Güneydoğu bizemi ait :)
Kim koşa koşa gidiyor allah aşkına güneydoğuya:)
Oranın vatandaşları bile koşa koşa kaçıyor ordan.
Cem evlerine devlet yardım etse incileri dökülmez sanırsam.
Kapalı olan bir devlet memuru olsa ertesi gün çarşafla mı gezmek zorunda kalırız.
HAYIR.
Yani korktuğumuz ne ?
Meclis te kürt milletvekili,
kapalı kadın milletvekili-özellikle canan arıtmanın yanında otursun :)-
pos bıyığıyla alevi milletvekili,
eşcinsel bir milletvekili-cemil ipekçi olabilir :)-
en baba solcu bir milletvekili,
ermeni bir milletvekili olsa şimdi ki meclisten daha mı kötü olacak?
Biraz daha demokrasi kimseye zarar vermez ,biraz gaz yapabilir tabi ki.
Sindirme problemleri yaşayabiliriz.
Ama nasıl imralı da ki yaratık yıllardır orada,sağ salim besleniyor ve buna gayet doğal alıştık,
demek ki asılmadığında turk insanı kahrından ölmüyor.
Bunu bir adım daha ileri götürebiliriz.
Ve ben inanıyorum bizim millet nasıl teknolojiye hasta ,onun gibi ,yeniliğe hemen adapte olabiliyoruz.
Yeter ki önümüze etraflıca problemlerin çözümü koyulsun,uymakda sorun çıkacağını hiç zannetmiyorum.
Kapalı bir memur olduğunda olay çıkmayacak.
Seda sayanın programı kürtçe yayınlandığında kürt evkadınları da telefonla arayıp hayranlığını anlatacak.
Eşcinsel bir belediye başkanına sadece yapmayı düşündüğü projeler için kulak verilecek,belediyeye soktuğu akrabaları didiklenecek.
İnanç dünyası programına alevi dedesi çıkıp kıssalar anlattığında kimse o kanalı taşlamayacak.
Sonuçta o özgürlük onu rahatlatacak,gazını alacak ve bu ülke için çalışmaya,yaşamaya devam edecek.
Geçen msn de musevi bir arkadaşımla konuştum.
Evlenecek sinagogda.
O sinagogla alakalı sıkıntılarını anlattı,evlilikle ilgili vs.
Ve ben hiç yadırgamadım çünkü oda benim gibi evlilik öncesi aynı şeyleri yaşıyordu,o da benim gibi cem yılmaz hastası,o da benim gibi kurslara para döküp meslek sahibi olmaya çalışıyor ve o da benim gibi ertesi sabah bu ülkede gözünü açacak ve bu ülke için çalışacak.
E şimdi benim bu insanla ne alıp veremediğim olabilir ki?
Vel hasılı kelam laf çok uzadı.
Ne mutlu türkiyeliyim diyene :)
Türkiye daha yaşanılır bir ülke olduğunda kürt de sevinecek,dindar da sevinecek,alevide,eşcinsel de.
ÇÜnkü rezil olduğumuzda hepimiz olacağız.
Gemide kaptan da vaaar fare de :)
Ha diyebilirler biz mürettebatız onlar yolcu.
Hadi ordan derim bende.

15 Kasım 2008 Cumartesi

SPORTWOMEN

Bugün annemlerdeki kondisyon bisikletimi almaya gidiyorum.
Geçen gün namazda aklıma geldi :)
Kullanan yok niye orda duruyor diye :)
Babama askılık olmuş vaziyette.
Zaten evdeki kondisyon aletlerinin hazin sonları :)
Ama yok bu sefer kararlıyım :) - bunu yazarken bile kendime inanmıyorum-
Günde yarım saat ata binecem evde :)
Çünkü başka şansım kalmadı.
Sabahları işe zor geliyorum birde erken kalkıp yürüyüş yapamıyorum.
Havalar soğudu.
Yazın da yapamadım çünkü tansiyon sorunum çıktı.Kesinlikle su kaybetmemem lazım.
E en uygun vakit şimdi.
Havalar nane molla.Öyle aman aman terleyeceğimi zannetmiyorum.
Su kaybı açısından olumlu.
Evde otururken ısınmış olurum.
E birde boğaza dikkat edersem neden olmasın ?
Artık iş çığırından çıktı netekim.
Masa başı iş çok kötü.
Akşamları da ali arabayla evin önüne kadar bırakıyor.
Sabahlarıda dadandım.
Dedim zehra böyle olmuyor kaldır kıçını.
Bütün gün oturarak iş yapıyorsun zaten e birde sabah akşam yürüme mesafemi de arabayla kaldırınca işler kötüleşmeye başladı.
Sonuçta bugün yürümedim az yiyeyim durumu da olmuyor :)
Sonuç;otururken nefes aldığımda -hele ki yemekten sonra-daraldığımı hissediyorum.
Kendime zaman vercem.
Ama uzun bir zaman.Zaten dolap beygiri gibi bir şeye alışınca yapmazsam ruhum huzursuz oluyor.
Psikopata bağlıyorum.
Alışkanlık edinirsem yırttım :)
3 yada 5 allah ne verdiyse.
İşte böyle.
***
Bu arada öksürüğüm hala geçmedi.
Artık yoruluyorum öksürürken.
Karın kaslarım öyle kasılıyorki sanırsın mekik çektim saatlerce.
Pazartesi doktora gidiyorum bakalım.
inş şifamı bulurum :)

13 Kasım 2008 Perşembe

HAVA SOĞUDU

Ellerim soğuk.
Zaten ellerim ve ayaklarım hiç ısınmaz bu mevsimlerde.
El ısınmayınca yavaştan insanın içi de soğumaya başlıyor ve ufaktan hep üşüyen bir şahıs olmaya başlıyorsun.
Hasta oluyorum hiç üşümeyen yaratıklara.
Atletsiz gezenlere,tek ince çorapla kışı geçirenlere.
Bir kaç gün akşam eve giderken üşüdüm ve hemen hasta oldum.
Şurup geçirmedi antibiyotik kullanıyorum.
Ama o kıskandığım yaratıklar ceryanda da kalır,terler gezer bir halt olmaz onlara.
Zaten dediğim gibi onlar insan değil yaratık :)
O kadar da dikkat ediyorum.
Harnup pekmezim kansızlık için,akşam ya da sabah süt mutlaka-ki hiç hazzetmezdim-içiyorum,meyveyi özellikle hergün yiyoruz vs.
Hani sağlıklı yaşam adına yemediğim nane yok ve ben en ufak cızırtıda başlıyorum öksürmeye,tıksırmaya.
Tamam hamdolsun daha beteri de var.
Ama ne bileyim insan en azından müzmin bir mıymıntı olmak istemiyor.
***
Bu akşam arkadaşımla buluşcam kumpircide.
Ne zamandır buluşup konuşamadık.
İkimizin de allah vergisi bir çenesi var.
Bazen ikimiz de aynı anda konuşuyoruz :)
İki lafın belini kıralıp bakalım.
Koca da yok.Fırsat bu fırsat.
Arkadaş olmazsa olmazım.
Hele birde çocukluktan bu tarafa tanışıklık varsa tamam.
Hiç kasmadan,
lafını yüz kere düşünmeden,
ay ne düşünür hakkımda diye hiç tereddüt etmediğin,
senin her evreni bilen,birlikte yaşayan insan.
Olmadan olmuyor.
Aramadığında bir yanında hep bir eksiklik.
Aramayı düşündüğün anda çalan telefonda o vardır.
Çünkü o da seninle aynı sıkıntıyı yaşamıştır.
O kadar fıtrattan bir duygu ki peygamberin bile ebubekir i vardı.

12 Kasım 2008 Çarşamba

TÜRK EVLERİ

Dün mutlu tönbekici bir yazı yazmış.
Okuyunca kendi adıma çok doğruladım.
Bizim evlerimiz hep tek tip diyor.
Alamancılar gelince onlar biraz değiştirdi ama onlarda kendi aralarında tek tip ev yarattılar diyor.
Okuyunca akraba ve arkadaş evlerini düşündüm.
salonlar,oturma odaları hatta mutfaklar hep aynıdır.
Yani oturma odası çekyat manyaklığından hala kurtulmuş değil.
Hele annemler yere göğe çekyat koymayı düşünüyorlar hala.
Hoş ihtiyaç olduğundan,millet gibi herkesin odası yok ki türkiyede.
Bütün kardeşler oturma odasında ya da salonda çekyatlarda yattığından bu çekyat takıntılığının anlamı var.
Ama salonlarda aynı.
Halılar hep eski üsül.
Benim evimde genelde krem renk halı ve oturma grupları.
Onları da gören zaten benim ileride ne tür dertlere düçar olacağımı söyleyip güldüler.
Ama biz bir paket ıslak mendil ile olayı hallettik.
Lekelendiği anda canım kocacım hemen ıslak mendili kaptığı gibi olaya müdahele ediyor.
Oturduğumuz köşem de yine krem ama örtü kullanıyorum.
Ha örtecektin niye krem aldın.
Değil işte :)
Mesela ben istediğim gibi resim tablo vs asamıyorum.
Resim ve heykel dinen caiz değil o yüzden istediğim dekoru yapamıyorum.
Yani kısıtlayan şeyler gayet doğal olaylar.
Ama gene de eve girildiğinde bu benim evim,zehra ve kocasının evi diyebiliyormuyum ?
Çok da değil.
Bir farkımız tv yok.
Kitaplığımız var.Özel yaptırdık.
Krem ağırlıkta.Yemek odasını az ve öz yaptırdık.Ayna yok.Portmanto yok.Hiçbiryere sığmayan yatak odası komidinleri yok.
Ama işte bunlar evi farklı kılıyor mu?
Hayalimdeki evi hep erteliyorum birde.
Kendi evimde tablo asıcam heryere,işte fotoğraflar koycam konsülün üzerine,namaz kılınmaz orda ama,gömme kitaplıklar,mutfakta eski usul vitrin-salona gitmiycem cam eşya için,herşey mutfakta olacak-,daha neler neler.
Ama işte bunları ne kadar hakedebilirim bilmiyorum.
Tasarım ruhu var mı yok mu bilemiyorum.
Bazen evime bakıyorum nerde ne yapsam diye.
Ama herşey o kadar yerinde ki değiştirmek saçmalık olur :)
Hediye gelen süs eşyalarını gardroba sakladım.Koycak yer yok güya :)
Belki benim tasarımım bu.
O kadar sade ki ,benim imzam bu sadelik :)
Dimi :)
Yeni evlenen insanların evine gittiğimde hepsinin aynı eşyalara ve markalara dadandığını görmekde mutlu hanımın dediğini doğruluyor.
Ama işte ne değiştirebilir bir evi.
Eşyalar,yerleşimleri,metrekare.
Paraya bakar diyorum bazen.
Alakası yok.Bir akrabam beş kuruş harcamadan evini muhteşem dekore etti.
Misal;evdeki eski misketleri cam fanusa renkli kumları doldurdu üzerine misketler en son musluktan suyu doldurdu.
Ve hani beğenmediğimiz eski yapma çiçekleride fanusun ağzına doldurdu.
Al sana tasarım.
Tuvalet kağıdına değişik bir şey ördü ve astı.
Elektrik düğmelerinin altına-kirlenen yere-duvar kağıdından çiçek desenlerini kesip yapıştırdı.
Ve daha neler neler.
Yani ben bunları düşünsem bulurmuydum diye hep kafa yorarım :)
Ev karakteristik mi?
Evimiz bizi ne kadar anlatıyor?

11 Kasım 2008 Salı

GÜNDEME DAİR

Gezme tozma resimleri vs derken gündemden uzak kaldım.
Yazmayınca şişen bir bünye olunca :)
Zaten burası benim istediğim gibi sidik yarışı yaptığım,içimdekileri resmen kustuğum,sadece bana ait olan bir günlük.
O yüzden koy g.tüne rahvan gitsin :)))
Yalnız tek hatam,blogun ismi pek açık seçik.
Şöyle ne olduğum pek belli olmasa neler yazarım neler.
Gerçi o da çok alçakca.
Yiyorsa adınla sanınla yazsana diyen bir şahsiyet olaraktan,bütün soyisimlerimle birlikte kamuoyunun karşısındayım :)
Neyse.
****
İlk gündem hüseyin üzmez yaratığı.
Allah günah yazmasın,meymenet kalmamış yüzünde.
İyi ki de gazeteci vurmuş,sanki iyi bir halt etmiş de.
Olay zaten iğrenç.Mide bulandırıcı.Koyuverilmesini zaten dillendiremiyorum.
Fecaat.
Görelim bakalım nimet çubukçuyu.
Neler yapacak.
O adamı-yaratığı-tekrar mapusa sokarsa ölene kadar akp ye oy vericem :)
Bu arada mapustan çıkışta almaya gelen gerizekalı karısına da diyecek lafım yok.
Ne sırıtıyosa öyle ebleh ebleh.
"sapık gocamı sahipleniyorum ehi eehi " der gibi.
****
Obama ya gelince.
Aferin demek lazım.
İzlediğim amerikan siyasetiyle ilgili filmlerden de anladığım kadarıyla,adamlar öyle böyle değil,acayip bir kampanya yapıyorlar.
Sonuçta malum,dünyanın başkanlığı.
Melez vs tabi orası önemli ama benim anlamadığım bizimkiler niye seviniyorsa.
Adam kıbrıs sebebiyle bize işgalci dedi.
Ermeni soykırımını tanıma sözü verdi.
K.ırak da kimbilir neler diyecek.
Yani öyle aman da aman türk dostu falan değil.
Maykarı meydana çıkacak bakalım babamın dediği :)
Sevinmeyelim,hayırlısı bakalım diyelim.
İlber ortaylı bile "sevinenlerin sevinci kursaklarında kalabilir."diyor.
Zaten neredeyse "vallahi müslüman değilim"çizgisine getirilen biri.
Hoş müslüman olsa ne olur?
Biz laik bir devletiz :)
****
Tayyip amcama sıra geldi.
Ne olduysa bu aralar gene elektrik kaçırmaya başladı :)
Güneydoğu da yerel seçimleri alayım derken genel seçimlerden olacak.
Yapı itibariyle sert bir mizac zaten.Ama siyasette olmuyor be abicim.
Zaten askere sahip çıkması vs biraz işkillendim.
Yani askerin ne yaptığı,yapacağı hep ortada.
İstediğin kadar yaran.Asker seni sevmiyor.
Asker dindarı sevmiyor,sevmedi,sevmeyecek.
Yarın ilk golü gene asker atacak sana.
Niye şeffaflık tam almış başını gidiyorken tarafını seç diyerek onlardan yana olursun.
Sabrın da bir sonu var ne demek.
Hele ki bizim gibi ateşli bir millete.
Sen osurursan milletimiz neler yapmaz.
İzliyoruz.
Temkinliyiz.
Bu arada tarafa bilgi sızdıranların abd ve israil olduğunu söyleyen bir yazı vardı sabahta.
Akp li bakan demiş nazlı ılıcak a.
Tayyip askere sahip çıkmakla aslında abd ve israile meydan okudu demeye getiriyordu yazı.
Bilmiyoruz,bilemeyeceğizde zaten.
Oyun oynanıyor bize sadece bakmak kalıyor.
Müdahil olamıyoruz hiçbirşeye.
Tek sahip olduğumuz bir kuru oy.
Onuda neredeyse gözümüze sokacaklar.
***
Akşam oldu.
Bu hafta yine tam gaz film izliyoruz.
İnanılmaz keyifli.
100 e koşuyoruz.

5 Kasım 2008 Çarşamba

ANKARA KALESİ



Ankara kalesi var ama içine girilmiyor.
Uzun merdivenlerden kan ter içinde çıktık ama en tepede giriş yoktu.Demir bir kapı ve "girilmesi yasaktır"yazıyor :)
Etrafında da gecekondu evler.
İçkili lokantalar gırla.
Çok değişik geldi bana.
Bir tarafta çok süsülü eski evler bir tarafında da gecekondu köy evi.
Karışıklık vardı kalede :)
Zaten onca merdiven çıkıpda giremeyince bende hayalkırıklığı oldu.
Birde kalede gördüğüm sanki farklı bir şehir.
Atakulede bile bakarken bir şeyler arıyorum ama bulamıyorum.
Sanırım aradığım denizdi :)

ROMA HAMAMI







Bu müze çok enteresandı.
Giriş ücreti 3 ytl.
3 kişiydik.Gişedeki memur çok komikti.
Bize bakışlarıyla hayırdır der gibiydi.
Onun resmini çekmek isterdim :)
Tek başımıza yukarıdaki eski hamamı gezdik.
Bir allahın kulu da gelip şöyledir vs anlatmadı.
Kendi çapımızda tasvir ettik,şurda soyunuluyor şurda yıkanılıyor.
Ama yinede insanın aklı almıyor.
Mesela küçük tuğlalar var nokta nokta.Ne demektir çözemedik.
Yani sırtlasan götürsen kimsenin ruhu duymaz.
Çayır içinde olduğu için sinekler de eşlik ettiler bize.
Fiyasko idi romalı kardeşlerin su dökündüğü yer :)))

HACI BAYRAM I VELİ



AGUSTOS TAPINAĞI
Türbe öyle çok da güzel ve nezih olmayan bir semtteydi.
Bentderesiydi sanırım.
Çingene mahallesi gibi.
Türbe aynı burdaki eyüp sultan misali.
Etrafında dini obje satan esnaflar.
Fonda hiç sevmediğim o çok hareketli oynak ilahiler.
Burnunuza arada gelen misk-hacıyağı kokuları.
Enteresan ,türbenin yanında,bizans döneminden kalma agustos tapınağı var.
Dimdik de ayakta.
Hava da pek güzel olmadığı için o gün bende pek de içaçıcı bir izlenim bırakmadı hacı bayramı veli.




ANKARA YA DEVAM

Ankara nın sembolü.
Bu heykel benim çok hoşuma gider.
Gözrünce hemen kaydettim zaten.
Ulus-Sıhhıye meydanı.Dolmuşların kalktığı yerlerden tıp fakülteleri görülüyor.
Binaların tepelerine yazmışlar ankara tıp vs.
Dolmuşta kalkmayı beklerken bende tercih listeme yazmıştım ankara yı,onu düşündüm.
Ve bu heykele bakınca artık aklıma yapığım tercihlerim geliyor :)

4 Kasım 2008 Salı

HAFTADA 3 GÜN BALIK

Dün eve gider gitmez akşamdan hazırladığım hamsileri tavaya yerleştirdim.
Patates,soğan,hamsiler,maydonoz,domates sosu ve limon.
Birazcık da su.
Onlar olurken salata yaptım bir kova :)
Güya koca gelmeden yetiştirecektim.
Nedense hala elim mi yavaş anlamadım yetiştiremedim.
Biracık bekledik.
Ama müthiş şiştik balıktan sonra.
Bugün kalan postayı yapıcam.
Haftada 3 gün balık yemek fevkalade faydalı imiş.
Ayıkladıktan sonra yapmak mesele değil ama ayıklamak biraz zor.
Ama gene de herşeyine değiyor.
****
Pazar günü arkadaşımdan davet msjı gelmişti.
Gün yazmayı unutmuş.Sizi davet etmek istiyorum deyince ben anladım ki kocayla beni.
Yoksa bana siz demez.
O gün aramadım işyerinden müsait olnca gündüz ararım diye.
Keşke arasaymışım.
Çünkü pazar günü buluşmuşlar.
Ve kızlardan hiçbiri de beni çaldırmadı bile.
İnsan arar hayırdır gelmiyormusun diye.
Alındım hemde çok.
Hata bende de var.Ara msjı görünce.
Olsun.
Bu ilk değil sanırım son da olmayacak.
Yaş ilerleyince zaten fazla arkadaşın olmuyor.
Olanlarıda harcayamıyorsun.
Ama kırılınca da ben pek eskiye hatır etmiyorum.
Neyse.
Olacak böyle çizikler.
Netekim insanız.

PASTIRMA YAZINI YAKALAMA

Pazar günleri dışarı çıkmıyorduk ne zamandır.
Bu sefer güneş iyice ayartınca cumartesiden kararlaştırdık pazar gezelim biraz diye.
Hoş uyanıp kahvaltı gazete faslı derken yine 3 gibi çıktık dışarı.
Dışarı diyorum çünkü program yapamadık.
Zaten ümraniyeden bir yere gidelim demek biraz eziyet.
Her zamanki yürüyüş parkurumuzu seçtik.
Beylerbeyi tünelden sonra inip üsküdara kadar yürümek sahil boyu.
Arada fethi paşaya çıkalım çıkmayalım oldu.
Neyse otobüste biraz pişman olduk çıktığımıza.
Trafik ve kalabalık bir otobüs yeter neden için.
Atınca kendimizi sahile ,yavaş yavaş yürüdük.
Kuzguncukta bir pastane var.Her zaman tepsi tepsi galete,kurabiye yaptığını görürdüm penceresinden.
Yoğunda olurdu.
Bu sefer de biz denedik almayı.
Gerçekten ucuz ve güzeldi pastaları.
Hemde fırından yeni çıkanları verdi.
Sıcacıktı pastalar.
Tıkındık yol boyu :)
Birde üsküdarda müdavimi olduğum kumpirciden kumpirleri paketleyip doğru eve.
Hamsi de aldık 1 kg.Hafta başına hazırlık.
Eve gelince hemen ben kafalarını kopardım koca da kılcıklarını ayıkladı.
Öyle oturduk kumpirlerin başına.
İyikide öyle yapmışız.Yoksa o kumpirlerden sonra imkan yok o işi yapamazdık.
Biraz mideler ferahlayınca çay eşliğinde Matt damon,angelina jolie nın oynadığı robert de nironun yönettiği "kirli sırlar" filmini izledik.
Fena değildi film.
Ama hafta sonumuz güzeldi :)

AĞIR MİSAFİR

Evlenmeden önce ablamla anlaşmıştım.
Öyle zırt pırt damlamayactım :)
Şimdi istesemde zırt pırt gidemiyorum.
Hafta sonları özellikle cumartesileri gidiyoruz.
Haftada bir gün gidince ağır misafir oluyoruz haliyle.
O yüzden mutlaka çayın yanına tatlı yapar ablam.
Kocayla tatlıcı olduğumuz için.
Bu seferde ıslak kek yapmıştı.
İçine hiç yağ koymamış.Yalnız bizim öyle bir isteğimiz yoktu ama sanırım kendisi bizdeki kilo artışına müdahale etmek istiyor kendi çapında :)
Yine de üşenmeyip uğraştığı için seviniyorum.
Yine kalabalık oldu ortam.
Yeğen gelince zaten ortalık karışıyor.
O da iyice büyüdü.
Kriz yaşlarında.
2,5 ile 3 yaş arası felaket bir durum.
Allah anasına babasına sabır versin.
Cumartesileri annemlere giderken cd aldığım dükkana da uğruyorum.
Yine 5 tane kiraladım.
Toplam kocayla izlediğimiz filmler 88 tane olmuş.
Not alıyoruz izlediğimiz filmleri.Ondan sonra da puan veriyoruz.
Kendi oscarımızı yapıyoruz yani :)
Erken kaçtık annemlerden.
Zaten en güzeli tadında bırakıp kaçmak.
Eve gelince oturduk Al Pacino ve Russel Crowe un oynadığı köstbek filmini izledik.
Sonrada bir uyuduk pir uyuduk :)

31 Ekim 2008 Cuma

ELMALI TURTA

Dün bütün akşam bununla uğraştım.
Beklediğim yerden tatlım gelmeyince inat ettim - sanki gelse yapmıycam- bende emalı turta yaptım.
Bu tatlı kocayla favorimiz.Ben teee liseden hastasıydım bunun.Ve üzerindekileri harbi fındık zannediyordum.
Ne zamanki tarifini öğrendim.Şok :))
Tarif her zamanki gibi portakal ağacından.
İlk başta üstüne rendelenen hamuru buzlukta bekletsemde rendelenmiyordu.
Bir yerde okudum,hamuru ayırdıktan sonra un ekledim rendelenecek olan kısma.
Çok rahat rendelendi.
Pişmesi,çay faslı vs. saat 9 oldu.
Olsun biz gene o saatte çayla götürdük.
Kıtır kıtır olmuş.İnce olduğu için.
Şu an evimde,fırının içinde bir tepsi tatlı olması beni inanılmaz mutlu ediyor.
Hani büyümüşüm de adam olmuşum,evimin kadını olmuşum ve tatlı yapıyorum :)))
Ne kadar enteresan.

MERCİMEK KÖFTESİ

Tatilden sonra-cumhuriyet bayramı-kocanın işyerinde yemek partisi yapıldı.Bende köfte yaptım kocamın adına :)
Yaparken ne dualar okudum :) yatsıyı kılıp başladım hususi.Hani ters gitmesin birşeyler diye :)
Sonuçta ben değildim rezil olacak, kocamdı :) Ki zaten bütün teferruat bunun üzerine kurulu.
Ben götürsem umurumda olmaz.
Yiyen yer yemeyene uğurlar olsun.
Ama işte kazın ayağı başka türlü :)
Neyse tarif haticeden.Portakal ağacindan yani.
Tarif normal ama iş mercimekleri biraz sulu iken ince bulgurla karıştırma safhasında.
Zaten bütün mesele de bu.
O "biraz sulu"olayını çözsem iş tamamdır.
Bu sefer çözmüştüm.
Ama bir dahaki sefere emin değilim :)
Bana hep biraz sulu olayı çok normal geliyor,her defasında kaşıkla yiyoruz :)
Tek tük yakaladım kıvamı.Onlar da allahtan misafir geleceği zamanlar.
Neyse.
Yiyenler beğenmiş.
Kocanın yalancısıyım :)

30 Ekim 2008 Perşembe

ANITKABİR

Anıtkabir giriş.Çiçekler çok bakımlı.Yollar.Güvenlikçiler.Hepsi iki dirhem bir çekirdekti.Arabalarınızla çıkabiliyorsunuz.Güvenlik kontrolünden sonra tabii ki.Biz yaya devam ettik mecburen :)
Şu yolun temizliğine bakın.Yürüyüş yapmaya gelenler bile vardı.Tertemiz,sakin,yeşil yol daha ne işte :)

O güzel yolun sonunda karşılaştığınız ilk bloklar.Sağ tarafta banklar var.Yol biraz yokuşça olduğundan :)



Sağlı sollu kadın ve erkek heykelleri.İsimleri de öyle.Bayağı bir azametliydiler.
kadın heykelleri.Resim çektirenler bir hayli fazla.

O ilk bloklar.Müze diye geçiyordu sanırım.Anıtkabirin maketi.Şuan şurdasınız,burdasınız vs.

Anıtkabire gitmek hep içimdeydi.Aslanlı yol dedikleri yolu çok merak ederdim.O aslanlı yolun aslanı :)
Evet o meşhur aslanlı yol.Yalnız yürürken aval aval yürümemek gerekiyor çünkü yerdeki taşların arası çok enteresan bir şekilde boşluklu.Ve o araya ayağınız sıkışıyor.Bütün kadınlar birbirlerini uyarıyordu.Benim ayağımda sporlar olmasına rağmen ben de kaptırdım ayağımı :))

Atatürkün cenazesini taşıyan araba.Oraya vakfedilmiş.Benim hiç hoşuma gitmedi.Nede olsa cenaze arabası.

Evet hep gazetelerden tvlerden gördüğüm açı.Ve artık bende görmüş oldum.Efendim Anıtkabir.

Etrafındaki koridorlardan biri.Tavanı çok güzel süslenmişti.çekmeden yapamadım.

Atatürk ün makam arabaları.Ozamana göre gayet klaslar :)


Atatürk ün gezinti teknesi.Yine vakfedilmiş ve restorasyon geçirmiş haliyle sergileniyor.

Anıtkabirin etrafındaki açık koridorlar.Çok geniş bir mekanda kurulu bence anıtkabir.Bahçesini hesaba katmıyorum.

Şansımıza nöbet değişimi denk geldi.Hem videosunu çektik hemde resimlerini.

Evet mozole.Hani hep çelenklerin konulduğu ve devlet ricalinin geri geri gittiği yer.

tavanlar çok güzel süslenmişler.Ne kadar olsa bir kabir o bakımdan bana çok soğuk geldi.

Yokuşa kendimizi bıraktık ve o günkü gezimiz tam bitti bir yere oturup çay içip soluklanma planları yaparken birden komuta sesleri rap rap askerler geliyor.Koca dedi nöbet değişimi kaçırmayalım.Bizde onlarla geri anıtkabire kadar yürüdük ve nöbet değişimini izledik.inanılmaz güzeldi.Her değişimde-çünkü 6 nokta var- ziyaretçiler alkışlıyordu.Türk insanını o karede hemen anlayabilirsiniz efendim.Ki bende o gürüh içindeydim ağzım kulaklarımda :)
****