27 Aralık 2012 Perşembe

ALERJİ

küçükhanım alerji olmuş.
aman allahım.
cem yılmaz diyor ya hani belfıtığı türkiyede bir efsane.
Aynen öyle.
Herkesin çocuğu allerji.
Yünler kalktı,halılar çarşaflandı,kalabalığa çıkmak yok.
Koruyucu madde olan,ambalajlı herşey çıktı kızımın hayatından.
Bir istediği çubuk krakerdi ondan da mahrum oldu.
Düzenli ve devamlı şurub ve çiğneme tableti var.
6 yaşında takribi geçermiş.
Hayırlısı.
ne hastalıklar var.
Rabbim sağlığımızdan etmesin.
***
Sağlık demişken bende bronşit oldum.
Deli gibi öksürüyordum.hatta öksürük okadar kuvvetliydi ki altıma işiyordum .:)
Neyseki geçti.balgamı kaldı.
***
Kuran öğretmeye başlamıştım bir aydır.
Hastalık sekteye uğrattı.
Kör şeytan.
Evden çıkmıyorum pek.
***
Evde okumalara hız verdi.
inş tamam olur.

ÇARŞAF GİYDİM BEN

Hayatımda çok değişiklikler oldu.
Çocuk yapmaya da 10 dk da karar vermiştim.
Ama öncesi bir kaç ayımı almıştı.
En son kararlarım on dakikada sabitleniyor.
Ben çarşaf giydim 24 kasımda.yani muharremin 10u.
Aşura gününde.
Dualarla.
Zaten zihnen hazırdım,pimin çekilmesi gerekiyordu.
Keşfi açık bir hoca tarafından çarşaflı oldum.
Sanki yıllardır çarşaflıyım.
Üstümden bir yük attım resmen.
Hani yapmanız gereken birşey olur ama hiçbir engel olmaz,vicdanen de rahatsız olursunuz ya.
İşte öyle birşeydi son bir yıldır.
Nihayet sonlandı.
Ama insanımızın çarşafa bakışı beni çok üzdü.
İlk soru "aa niye,neden"
Kapanan birine neden kapandın diye sorulmaz.neden geç kaldın denir.
Çarşaf giydikten sonra birde millete neden giydiğimi anlatmaya başladım.
Birde tasarımcılar vardı.
Bol siyah pardesü siyah başörtü olmazmıydı diyen de bol.
Olmazdı.
O yüzden çarşaf var.
Tasarımla uğraşana kadar yıllar öncesinden bu tasarım yapılmış.
Artizliğin lüzumu yok.
Neyse Rabbim utandırmasın,ölene kadar da layıkıyla taşıyalım inşallah.

17 Aralık 2012 Pazartesi

GANGAM MÜZİĞİYLE KANDIRIP BLOG YAZMA

bişeyler yazayım dedim.zebani gibi dikildi başıma.
neyime blog neyime bişeyler.

5 Ekim 2012 Cuma

gerçekten doğru

Ramazan Yalanları :

-Şekerim var.

- Tansiyonum var

- Migrenim tutuyor

- Çalışmak daha büyük ibadet

- Oruç, namaz çok önemli değil. Önemli olan kalbin temizliği.

- Hak yiyen yobazlar da oruçla cennete gidecekse varsın ben gitmeyeyim.

- Benim orucumla fakirler doyacak mı?

- Kuranda görmedim ben.

- Çocuk okutuyorum, daha büyük ibadet.

Mutlu Tönbekici den alıntı yaptım.
inancı varmı yokmu anlamadığım bir kadının bu maddeleri yazması harika bir şey.
Muhafazakar biri yazsa amanın da amanın olurdu.
helal olsun,beğeniyorum bu kadını yav.

29 Eylül 2012 Cumartesi

ÖLÜM DEDİĞİN NEDİR Kİ GÜLÜM

Çarşamba günü annem hafif bir kalp spazmı geçirdi diyelim.
kahvaltıya gittiğim herhangi bir gün.
çay sofrası ortada kaldı.
ne ambulans elemanı görmüşlüğümüz var ne konuşmuşluğumuz.
hayat ne garip.
anladığım şey sadece "ölüm ne kadar yakınımızda"
ve kadar uzağa atmışız.
etrafımdaki insanların kıymetini biliyormuyum acaba.
kaybedince yazarım buraya.
ölüm çok yakın çok.
monoton bir güne uyandığını zannediyorsun ama o günde kimbilir neler yaşayacaksın.
birde şunu farkettim yaşlı ebeveynin varsa herşeye hazırlıklı olmak lazım.
romantizmi bırakıp soğukkanlılıkla düşünebilmek.
ahh allahım ahh.
ne yalan dünya.

İNSANOĞLU BAŞA BELA

Olaylı bir ay geçirdik.
Bu süreç bana o kadar önemli şeyler kazandırdı ki.
yığınla kitap okusam anlayamaz,uygulayamazdım.
Bir önceki yazımla da alakalı.
Tartışma,kavga,laf atışması -herne boyuttaysa işte- kesnlikle ağzını bozmamak,nezaketi elden bırakmamak.
nazik olmak zorunda değilsin,küfür etme de.
ben ailemde ağzı bozuk bir deli olarak,bu süreçte ben bile şaştım tavrıma.
gayet olumlu,yapıcı,ağzından bok kelimesi bile çıkmadan hemde.
O kadar da sataşmaya rağmen.
neden mi?
el ile terbiye gördüm de ondan.
annem derdi "el görmeyenle ölüm görmeyen gördüm demesin"
ne kadar doğruymuş.
bir aile kolay yapılmıyor kolay da yıkılmıyormuş tecrübelerime göre.
ve kesinlikle bekarlar hemen karı boşuyor.
neyse konumuza gelince;
gurur şeytandandır hadisiyle girizgah yapayım.
ben bu lafı nasıl yerim diye gururlanma tartışmada çok yanlış düşünceler.
çünkü sinirliyken edilen laflarla kimse yargılanmamalı.
karşı taraf ne kadar seni belaltı vursada ağzını bozmadan,masadan da kalkmadan bir sonuca varılmalı.
ve en ama en önemlisi "geri sana koz olarak kullanacakları" terbiyesiz kelimeler kullanılmamalı.
peygamberimiz "dostuna da düşmanına da bir kapı bırak" mealinde bir sözü var.
gözünü sevdiğim din.ne kadar sosyal hayata merhem.
tamam artık bitti deyip giderken bile sıçıp sıvama,geri gidilebilirde gidilmeyebilirde.
işte bunu gözönünde tutarak hep yapıcı,terbiyeli,samimi konuştum.
ve şimdi balını yiyorum.
o insanlarla yüzyüze bakıyorum gene ve benim içim çok rahat.
utanacak ne bir laf ettim,yerimi daraltacak ne bir hareket.
arkamdan da iyi konuşulmuş.
işte bu zehra dedim.
geçen ki tartışmada sırf çok bağırdığım için haklıyken bal gibi haksız duruma düşmüştüm.
ama akıllandım.
sinirliyken kimseyle konuşmuyorum,bir gün geçmesini bekliyorum.
ve gayet esprili yada doğal, kötü laf etmeden diyalogu sürdürmeye çalışıyorum.
hani dayak atmaz ama yemişten beter olursun ya,geriye döndüğünde elle tutulur ne küfür var ne hakaret.işte böyle yılanlarla mücadelede bu yöntem çok efdal.
o kadarını beceremiyorsan seni sinirlendirip küfür ettirmeye çalışıyorlarsa,o blöfü görüp yemiycen.
ağzını bozmuycan,gözlerini pörtletmiycen,ses tonunu hele kesinlikle yükseltmiycen.
sakin sakin konuşcan.bir alttan bir üstten.bir ayet iki hadis,evlat ana baba hakkı vs.
**
insan içine çıkalı konuştuğum ,bloga yazdığım meseleler bile değişti.
siyaset çok zor ama bir okadar da hayatı kolaylaştıran güzelleştiren bir kavram.
insna ilişkilerinde siyaseti elden bırakmayacaksın.
onunla işim olmaz deme,merhaba merhaba.
iyiliğini de görmesin kötülüğünü de.
yiyecek çok ekmeğim var vesselam.
ne bileyim bu insanoğlu ne başa bela yaf.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

ÜSLUB SORUNUM VAR

Allah'a havale etme işini askıya alıp her şeyin cevabını anında vermeye başlayalı saç beyazlaması ve uyumadan önceki iç hesaplaşmalar bitti. Çevremde adam kalmadı o ayrı tabi.
***
diye bir itiraf var.
son haftalarda kafa yorduğum,yorduğumuz bir mesele olduğu için tevafuk oldu diyelim.
Hocaefendinin bir sözü vardı:"insanları hatalarından dolayı ademe mahkum ederseniz,yeryüzünde kabulleneceğiniz insan kalmaz" diye.
harika ötesi bir tespit.
Ablamla da bunu konuşuyoruz.
yeni çevremde,yakın çevrem,ailemde,arkadaşlarımda hep bu mevzuya tutuluyorum.
düşünüyorum ne yapayım diye.
ben de de var sorun.
üslub sorunum var.
insanlar beni sinirlendirdiğinde,üzdüğünde,kırdığında,onları bozmadan ,itin götüne sokmadan rahat edemiyorum.daha doğrusu geçiştiremiyorum.
onları öyle kabul edemiyorum,görmemezlik yapamıyorum.
e haliyle herkes orospuluğu çok güzel yaptığından ben yapamayınca "öfke kontrolü" sağlayamıyorum.
Daha dün başıma geldi.
biliyorum gülmesi tamamen yalan,canım naber demesi zorlama,arkandan laf edecek o kadar belliki,ediyorlar da.
çünkü en yakın kızkardeşinin arkasından attı tuttu,sonra cepten arayınca canım nerdesin gel bekliyoruz.
şimdi kim inanır senin samimiyetine.
ama işte mesele onu öyle kabul mu edeyim yoksa sepetleyeyim mi.
mesafe koyayım ama nasıl.
hergün görüşebileceğin bir yakınlıkta.
ve ya ailenden de olabilir,akraba ilişkisi mesela.
düşünüyorum böyle insanlarla arkadaşlık kurmak zorundamıyım.
ihtiyacım var mı?
yol verdin mi de etrafında kimse kalmıyor,bilmiş bilmiş oturuyorsun evinde.
e iyi nerde?
herkese nasip olmaz ebubekirler.
var zannediyordum o da yalan oldu.
sonra ayet diyorki bana.zehracım:gerçek dost ve yardımcı olarak Allah yeter"
yalan dünya herkese gerektiği kadar mesafe.
ayarlayamadın mı sıkıntılar,huzursuzluklar,içi içini yemeler başlıyor.
bu konu beynimde taptaze.
bir sonuca varamadım.
yaşım biraz daha geçmeli belkide.
bünyem zorlanmadan kabul edebilecek olgunluğa gelmeli.
kalbim rahatsız olmayacak kadar mutmain olmalı ki,yalan dünyanın yalan arkadaşlığı beni ne mutlu etsin ne de mutsuz.
geldimi sevinme gitti mi üzülme " tepe noktasına daha çok var.
***
bir de aç parantez şunu diyeyim.
bir araştırma vardı;türkiye de her 3 kişiden biri psikolojik tedavi görmeliymiş.
ya kim yaptıysa bu araştırmayı işi gücü rast gitsin.
"ya o niye öyle dedi şimdi?"
" ya boşver onun psikolojik sorunları var,kocayla kötü yok kaynanası var yok bilmem ne"
herkes gerçekten ruhen hasta.
insanımızın kalitesi bozulmuş,dindar dediğin bile bir çuval bok.
ümraniye de otururken ben farketmeden inzivaya çekilmişim,mağaramdan çıktım ama hiç beğenmedim ortamları.


17 Temmuz 2012 Salı

YOĞUN

Önceden evden kızın hatırına, iki insan görsün diye zorla çıkardım.
Burda eve giremiyorum desem yeri.
Sabah ne olur ne olmaz diye hemen yemeğimi yapıp evi toparlayıp hazır kıta bekliyorum:)
Gerçi gittiğim yerler annem ablam komşular ama günde 3 posta yer değiştirince bünyem biraz afalladı.
ama her kadın gibi çabuk alıştım:)
akşamları beylerbeyi en çok.
***
blogları gezdim de içim bir tuhaf oldu.
çoluk cocuk demeden geziyor millet yaf...
parası olan bir de ingilizcesi türkiye de durmuyor zaten.
Kısmet.
Allah ım bize de yarattığın bu dünyayı gezmeyi- önce ülkemi tabii- nasip et.. amin.
hani ayet var ya" yeryüzünü dolaşın,..." diye.
İstiyorum.nasp et rabbim.
***
Bugün ablam çocuk havuzu getirdi.
üfleyerek şişirdi:)
doldurduk suyu.
bebeler önce dondu ama sonra benim kız bile başından aşağıya su döküyordu.
eğlendiler velhasıl.
kendi çocukluğumu düşünüyorum da, perişanlık ya.
anlatıp da gece gece ne canımı sıkıcam.
yanlış zamanda çocuk ve genç olmak.
evet gene kısmet deyip kısa bir terapi yapıyoruz kendimize.


KARILAR GÜNÜ


Nihayet günü atlattık.
epey sancılı oldu.
hep acaba başıma gelir mi diye korktuğum şey başıma geldi:elektrikler kesildi.
fırında patates ve mayası gelmiş hamurla kalakaldım.
ev de süpürülecek üstelik.
çok enteresan inanılmaz sakindim.
ablamı aradım,tavayı kaptı geldi.
fırındaki patatesi de teflon tencerede kızarttık.
evi de sildim.
5.kata kadar cep telefonu ışığıyla çıkmaya çalışmış gelenler.
yarı yolda elektrik gelmiş.
her eve giren "kız zehra senin hiç aklın yok" dedi:))
güzel geçti ama çok sıcaktı.
kısa ve yoğun geçiyor.
paracıkları almak en güzeliydi tabii.
ablamın yakınına geldiğime bir kere daha sevindim.

1 Temmuz 2012 Pazar

GECE MATİNESİ

uzun süreden beri ilk defa gece sinemasına geri döndük kocayla.
bölünmeden izlemek güzelmiş.
en son zırt pırt kalkıp küçükhanımı emziriyordum.
şimdi imsağı bekliyoruz.
sabah namazını kılıp uyuycaz.
küçükhanım sabah hesap kesmez inş.

21 Haziran 2012 Perşembe

NE BİLEYİM

Bu ev 35 yıllık.
5 kat merdiven çıkıyorsun,3. katta baldırların titremeye başlıyor.
Öteki  düz ayak tek merdivendi.ama ümraniyedeydi.
Burda tuvalet banyo eski,boyası eski yani saten boya değil klasik boya.
Kapılar eski banyo ve tuvalet bayağı perişan.
mutfak dolapları eski model,kelebekler var hala içinde.
yerler laminant değil kötü gri mineflo.
öteki eve göre o kadar eksiği varki.
düşündüm...
o eksikler aslında 5 yılın alıştığım lüksü.
banyo tavana kadar fayans değil,ama yıkanınca temiz duruyor mu tamam.sıcak suyu akıyor,kokmuyor,akmıyor.
mutfak fiyakalı değil.
salon vs .
kısaca fiyakası yok,kapı pencere yenilenmemiş.
amaaaa manzarası var.
sabah tuvalete giderken karşımda masmavi bir deniz upuzun serilmiş ,parlak güneş.
lüksü yok evin ama manevi lüksü çok.
3 dk da ablamda çaydayım.
anne gel dediğimde pazara uğrayıp en fazla yarım saate gelir dolana dolana.
eve giderken kardeşim uğruyor.
işim çıktı feroyu ablama bırakıp işimi hallediyorum.
canımız sıkıldı al kızı omzuna yallah beylerbeyine in.iç sigaranı salla kızı salıncakta çık evine geri,demle çayını iç.
banyo tavana kadar fayans olsa bu rahatlık olmayacaktı,kapılar amerikandı orda ama amerikalardaydım sanki.
tarihi geçmiş margarin, çikolata sosu atmak çok burkuyor insanı.
burda yetmiyor çarliston, domates.
kız bile değişti 2 haftada.dili açıldı daha mutlu daha konuşkan daha kudurgan.
canım sıkıldığında iki çift laf edeceğim insanlar 2 dk uzaklığımda ve bu insana huzur veriyor.
yeni bina ve yeni dairede bu huzur olmayınca heryer dört duvar.
mutluluğun paylaşmakta.
mutfağım eski ama misafirlerime ikramı daha bir yenilenmiş duyguyla hazırlıyorum.o eskilik gözüme görünmüyor.
mutluluğum herşeyden daha önemli.
gurbette ölen şehit hükmünde.
gurbet uzaklık demek,görüşememek,gelenin gidenin olmaması demek.
zor bir şey ki ucunda şehitlik var.
paylaşmak,birlikte yürümek,kalabalık sofralar,çocuk çığırtıları arasında çay içmek bunlar yaşadığının anlamı,yanlız olmadığının.
ömür yalnız da geçiyor sevdiklerinle beraberken de.
her anını dolu,bereketli,anlamlı,mutlu geçirmek çok önemli.
en önemli şey hatta.
fiyakalı evde oturucam diye bunlardan feragat etmenin anlamı yok.
güzellikler bile şahit istiyor.
evin güzel, gelen gören olmayınca al sok biryerine.
evin eski ama sohbetin canlıysa,yenileniyorsan her misafirin geldiğinde.
O masmavi denizin üstünden ağır ağır geçiyorsa gemiler,martılar sen risale okurken cama kadar geliyorsa,havai fişekleri ışığı kapatıp kızını kucağına alıp kocayı öperek izliyorsan.
kapı çaldığında komşun "ne yapıyorsun,gelsene çay içelim" diyorsa teklifsiz.
ablan akşama çaya gelin tatlım var diyorsa.
pazara giderken komşun fazla pazar arabasını veriiyorsa,
ne bileyim daha ne arasın insanoğlu sağlık sıhhatten başka.

NELER OLDU NELER

28 mayısta taşındık.
27 mayıs 5.evlilik yıldönümümüzdü:)
eksik gedik kalmadı pek.bugün yolluklar da gelince ev eve benzedi.
gün geçtikçe alıştım,karışmaya çalışıyorum.
en güzeli de annemlere yada ablama çaya gidişim ve gelişim yürüyerek.
Birde burda günler yoğun.
komşum var ,ablam ve arkadaşları.
pek boş durmuyorum.
Birde komşunun kızına kuran öğretiyorum.
güne hayırlı bir işle başlayınca zaten gün nasıl da bereketleniyor.
Yarın ümraniye ye kumaş almaya gidicez inş.
evde güzel güzel etekler giyicem.
***
HACAMAT OLDUM
bir hafta önce hacamat oldum.
Biraz canım yandı.
Başımdan,iki omuz arasından,sol göğsümden,karaciğerimden oldum.
dört bardak 20tl.
Yapılırken sürekli salavat getirdik.
başımda çok iltihap varmış,karaciğerim tembelmiş,göğsüm de tıkalıymış.
Cebrail (as) miraçta peygamberimize -sav- "ümmetine hacamatı tavsiye et" buyurmuş.
zaten yeniümit dergisinde bir makale vardı hacamatla ilgili.
okuyunce kendimi hastalık sahibi ama hacamat olursam sağlık bulacak biri gibi hissettim.
migren depresyon vs vs .
vücuttaki kirli kanı süzüp alıyor.
Başımdan olurken bir bölümü kazıdı ama saçları üzerine tarayınca no problem.
bir haftada çizikler iyileşiyor zaten.
ikinci seansın da olucam inş.
manevi yönü de apayrı.
bir niyetin olunca da hacamat esnasında dile getiriyorsun,biz de duamızı ettik:)
***
Feryali kelkabak yaptım:(
saçlar iyice perişenladı.yıka kuruttuktan sonra hiç yıkanmamış gibi çirkin duruyordu.
ince telli zaten.
ana saçı gitti umutluyum geleceklerden.
***

19 Mayıs 2012 Cumartesi

TAŞINIYORUZ

Deniz manzaralı,aileme yakın,beylerbeyi sahile 5 dk yürüme mesafesi,hangar gibi bir salon,5 kat merdiven çıkılan,küplüce merkezde bir ev tuttuk.
Bügun kapora verdik.
önümüzdeki pazartesi taşınıyoruz inş.
***
Yasin,tebareke ezberlendi,tecvidde sona yaklaşıldı,zaten okullarla birlikte kurs da tatil.
***
Feryal memeyi bıraktı.
bıraktırdık.
Memnunum,sırada bez var.
***
Daha da başka bir havadis yok.

23 Mart 2012 Cuma

OKULLU OLDUM

Kayınvalideler gitti.
Küçük hanım bütün maharetlerini sergiledi,göstermediği hiçbir numarası kalmadı şükür.
Tabii dedeler ilk defa gördüğü için yerlere yattılar,bizim baydığımız hallerine.
Fero görünce onları şımardıkça şımardı.
En son gün amcaya gittik son kez görsünler diye.
***
Hava ısındı,güneş göründü,sürtme sezonu açıldı.
Yarın alibeyköye ziyarete inş.
Çarşamba günü yeni bir güne girdim.
Onbeşgünde bir 50 kağıt.
Sosyetik hanımlar mevcut.
Kaynaşırız inş:)
***
Asıl havadis kuran kursuna gidiyem.
Artık II.hayatımın tuğlalarını örmeye başlamam lazım.
Sallanıp sürtmenin alemi yok.
Yaş geçiyor,zihin yoruluyor,çalışmayıda şimdilik düşünmüyorum.
O zaman doğru kursa.
Sabahları 8 de uyanıyoruz kızımla.
Kurs 5dk mesafede.
Tilavetimi güzelleştirmek,sureleri gücüm ve hafızam izin verdiği ölçüde ezberlemek,gayem.
Hocayı sevdim,dua etmiştim çok.
mesele hoca zaten.
Lafın özü ben kuran okumuyormuşum :(
Kuran okumanın özü de şuymuş "ince harf kalın harf" gerisi tecvid,mahrec.
Rabbim tamamına erdirsin inş.

25 Şubat 2012 Cumartesi

ÖĞRENİYORSUN BACIM

Ev hanımlığı hani dudak bükülen bir meslek ya.
Naaaah !!!!
Herkes ev hanımı olamazmış.
Ben kızken ne temizlik yaptım ne yemek pişirdim.
Evlendim düşe kalka yaptım çalıştığım için.
Çocuk doğdu gözümü açtırmadı ilk yıl.
Ama şimdi.
En önemlisi evde oturmak.Yani çalışmamak.
Sürekli yapa yapa pratiklik kazanıyorsun birkere.
E evde durduğun için dikkatin evde,neresi kirleniyor ne kadar süre temiz kalıyor ve nasıl kirleniyor şahit oluyorsun.
Temizleye temizleye yolunu yordamını öğreniyorsun.
En azından kaç derecede kiri çıkıyor,hangi deterjan kiri söküyor,nereye ne kullanacaksın çözüyorsun.
Bunları en ehil ağızdan dinle, fısss.
Neden?
Çünkü senin makinen senin ev ahalin farkli.
En önemlisi senin artık bir temizlik anlayışın oluşuyor.
Bir de bir musibet bin nasihat lafı gibi.
Neyse.
Lafın özü ben artık avrat oldum :)

KAYNANA GELİYOR

Daha doğrusu sezon açılıyor.
Ne sezonu?
Misafir sezonu.
Yetti kardan dolayı götümüzü eve soktuğumuz :)
Hazır geliyor yatılı misafirim.,Başladım evi baştan ayağa temizlemeye.
Camlar daha önemlisi pvcler.
Cif&domestos ikilisi harika bir karışım :)
Ordan petekler ciflendi,tüller geceden makinede bekletildi çıkarıp ütülendi.Duvarları silindi ve asıldı.
Morarmış tüllerim kendine geldi.
En büyük yükü atmış bulunmaktayım.
Bugün kalan cam ve tüller.
Kapılar silindi.
Derzler çamaşır suyuyla beyazlatıldı.2 gün çamaşırsuyu koktu ev :)
Şimdi çamaşırlar yıkanacak.
*
Kızıma nevresim takımı diktirdim.ona göre yorgan yaptırıcam.beşik elden geçecek.uyku seti yıkanacak.tertemiz nevresimler serilecek.
Hımmm,ağzımın suyu aktı lenn :)
Temizlik hastası karılara mı dönüyorum ne :)

KAR GETTİ

Milletin blogunu okumaktan kendi blogumu yazamıyorum,yok böyle birşey.
Hoş nete de girdiğim yok.
Kar kış evde cam kedisi olduk kızımla.
Akşama doğru midem bulanıyordu sokaktan:)
*
Bu aralar aile hareketli.
Küslükler,münakaşalar,boşanma denemeleri vs çok yoğundu şu biray.
hala da bitmiş değil.
Uzaktayım ama uzak kalamıyorum meselelere.
*
Haklıyken haksız duruma düşmek,benim gibi asabi fevri küfürbaz insanlar için bir alınyazısı.
Bunun bokuyla uğraştım biraz.
Kocayla işyerindeki yıllanmış kaşar ankarade yetişmiş memurelere gözümüş düşüyor,neden?
Çünkü hepsi sinirleri alınmış,konuşmayı,meramını anlatmayı son derece iyi bilen,insan ilişkilerindeki siyaseti hatmetmiş olduklarından ne eziliyorlar ne laf altında kalıyorlar nede benim gibi haklıyken haksız duruma düşüyorlar.
Ne diyeyim:" Hz Musa gibi allahım içimi ferahlat dilimdeki bağı çöz işlerimi kolaylaştır."

4 Ocak 2012 Çarşamba

KESTİK

Dün annemlerdeydim.
Babam çok aktivist biridir kendi çapında.
Tahtakalede tekinsiz bir handa kaynak ustasıyla tartışıyor.
Adam diyor "yozgatta o kadar ermeni vardı,ne yaptınız?"
Babam "kestik" deyip gülüyor.
Anlatırken hele neredeyse katıldı gülmekten.
Baba gerçekten orda da böyle güldün mü dedim üzülerek.
Bir gün dayak yiyip gelecek eve ama allah korusun.
Eylem yapan öğrencilere laf atar,kandırır,en büyük hayali röportaj vermek zaten.
O da yavaş yavaş gerçekleşiyor.
Geçen sigara yasağıyla ilgili mikrofon tutmuşlar,"laf nasıl geldi bilmiyorum tayyip cumhurbaşkanı olacak dedim" diyor.
Tabi ben yerlere yatıyorum gülmekten.
Nasıl getirdin lafı be adam oraya:)))
Akşam eve geldim Herkül millas soykırımla ilgili enteresan yazı yazmış,kestim not aldım buraya yazıcam.biraz tersten okumak lazım.
Millas zaman da yazıyor ama ben okumazdım ta ki mehmet barlas hep alıntı yapardı.dur lan okuyayım dedim ve çok şey kaçırdığımı gördüm.
Yazıda vurucu yerler şöyle efendim:

Bu konuyu tarihçilere bırakalım"sözü de anlaşılır değildir.Türkiye deki ve herhangi bir ülkede tarihçiler aralarında anlaşabiliyormu ki?Tarih,fizik gibi bir bilim değildir;kimlikler ve ideolojilerle doğrudan ilişkilidir.Bu konuda anlaşmak için,milliyetçiliği terketmek gerek.
*
Yapılmış olanlar "milli karakterimizle" ve "bizimle"ilgili değildir.gerçek veya hayalş ecdatlardan kendimizi sorumlu saymak ırkçılığa boyun eğmektir.dedenin yaptıkları için torun cezalandırılamaz.Biz bugünkü ahlakımızdan sorumluyuz.Suçlu dededen yana çıkmak aşiretlerdeki kan davalarını hatırlatıyor.
*
Özür pişmanlık içerir.Özür dileyen suçunu kabahatini kabul ediyor demektir.Başkasının yaptıklarından dolayı özür dilemek ne demek?Aidiyet ilanıdır en başta."onu yapanla ben bir bütünüz"Öyle hisseden özür dilesin.Ben dedelerimin yaptıkları için özür dileyemiyorum ama en açık bir biçimde o olayları kötülüyorum,mahkum ediyorum,insanlık suçu sayıyorum,hasıraltı etmiyorum,inkar etmiyorum,yapılanları söyleyenleri susturmaya çalışmıyorum.
***
Çok net yazmış aslında biz sivil türk vatandaşlara düşeni.
Evet ittihat terakki herkese yanlış yaptı,niye savunalım ki.
neyse benim kız uyandı.