31 Aralık 2007 Pazartesi

KİMİN NOEL'İ ??

Evet yine kimlik kargaşası yaşanılan günlerden biri var bu akşam.
Yılbaşı.Noel.vs vs
Özenti insanlardan nefret ediyorum.
Aşağılık kompleksi,başka da birşey değil.
Bir kaç blog gezdim.Şok oldum.üzüldüm.
Görgüsüz kadınlar,bilinçsiz sıpaları.Birlikte yılbaşı ağacı süslemişler.Resimlerde yan tarafta tabii.Hani görelim,özenelim,ya da tiksinelim diye.
Arkadaşım Ömerli'de sınıf öğretmeni.Çocuklara noeli anlatmış.Şu cümlesi çok hoşuma gitti.
"Çocuklar bu bizim bayramımız değil.Nasıl ki onlar bizim ramazan bayramımızı kutlamıyorlar bizim de noeli kutlamamıza gerek yok"Tepkiler gayet güzel gelmiş çocuklardan.Arkadaşımı çok takdir ettim.
Tabii bu arada ifrat ile tefriti karıştırmamak lazım.
Nihayetinde 2007 bitiyor ve 2008 başlıyor.
Her başlangıç hayırlı olsun.
Benim kızdığım sadece kendi değerlerimizle neden yapmayışımız.En azından biz müslüman türkler de yeni bir yıla giriyoruz.Bu geceyi kendi adetimize göre dini kurallarımıza uyarak-helal dairesinde-idrak edebiliriz.
Kutlamak değil farkındalık sadece.
Ben her yıl 23:55 de kur'an okumaya başlarım. 00:00 da zaten kur'an okuyor olurdum.Ya da uyurdum çünkü hiç bir işyerim yılbaşı tatili vermediği için yatıp zıbarmak herşeyden daha hayırlı oluyordu :)
Tabi bu da fazla radikal gözükebilir.Ama niyet işte insanı kurtaran.
Bu yıl da Allah'ım bizi kendi nefsimize uymaktan koru Senin yolundan ayırma.Bu yılımızı da bereketli,hayırlı geçirmemizi nasip et.Diye dua ederek yeni yılın yeni dakikalarına vasıl olmak benim karakterime,değerlerime,kapasiteme,ruh halime daha munasip düşüyor.
Zaten her YENİLİĞE,YENİ BİR işe başlarken "Allahümme hırlii vehtarli" diye dua edilmesi tavsiye edilir.
Yani Allahım hakkımda hayırlısını ver.
Dahası 4 gündür kayınvalidemler misafirler.Onlarla 2008 yılına gireceğiz.
"En hayırlı ev içinde yaşlıların ya da yetimlerin olduğu ve onlara en iyi muamelenin yapıldığı evlerdir."diye bir hadis-i şerif var.
Haliyle bereketli bir yıl olmasını diliyorum Rabbimden...
Hayırlı,bereketli bir ÖMÜR
hayırlı bereketli bir ÖLÜM
diyerek dua edermiş erenler.
Yeni yıl sevdiklerime ve beni sevenlere afiyet getirsin.[ne kadar hümanist bir cümle oldu :))))]
Amin.

26 Aralık 2007 Çarşamba

KOŞTURMAYA DEVAM...

Bir bayramı daha yedik bitirdik.
İnşallah kesilen kurbanlar kabul olmuş,maksad hasıl olmuştur.
İş bundan sonrası aslında.
Kesilen kurbanlar Allah'a mı yakınlaştıracak yoksa cehenneme mi?
Ramazan bayramı nasıl şeker bayramına dönüşmüş ise inşallah kurban bayramı et bayramına dönüşmez.
Kesilen etler istiflenerek dondurucuya konulup uzun bir süre et ihtiyacı karşılanacak.
Eh artık sırat köprüsünden dondurucu üzerinde geçmek nasip olacak.Cehennemde de dondurucuya sarılıp yanarız belki :)
İş et yemek değil.Kurbanla -yani hediyemizle- yoksul ve yoksunlara yakınlaşmak amaç.
Ne kadarımız becerecek acaba ?
Neyse...
Bayram benim için sakin geçti.İlk gün anne babalar ziyaret edilip öteki günler inzivaya çekildik.Sıkıldık biraz.
Bilgisayar gerekliliği anlaşıldı.
Yılbaşı da yaklaşıyor.Yılbaşı benim için muhasebede hesap devri demek :) Devir işlemleri,stoklar,maksud bey,bilgisayarcımız özer ile boğuşmak demek.
2007 zor bir sene idi inşallah 2008 güzel bir sene olur.

19 Aralık 2007 Çarşamba


KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN :))
LÜTFEN KURBANLARIMIZI ADAM GİBİ KESELİM ELALEME REZİL OLMAYALIM

18 Aralık 2007 Salı

FAZIL, NEREYE BE ABİCİM :))?


Yeni gündemimiz.Mis gibi.Hayır şarkıcı türkücü de değil ki hani desem kaset çıkaracak reklam yapıyor.Evet fazıl say efendi isviçreye gitmek istiyormuş.islamcılar basmış ülkeyi :)
Git ya da gitme olaylarında aklıma hep babam ve oğlum daki final sahnesi gelir.Teyze Gülbeyaz(şerif sezer) Hüseyin bey'in üstüne oğlu salim'i yollar.Salim koşarak gelir ve yıkıp geçer babasını.Teyze der ; yaa hüseyin Efendi gidenin önünde dağ bile duramaz.

Zaten bu ülkeden giderim,kovarım vs cümlelerine oldum olası sinir olurum.
Vaktiyle Sülüman Efendi kapalıları Suudi Arabistan'a göndermişti.Kendini bilmezler dindar insanları arap yarımadasına(iran,arabistan vs),diğer kendini bilmezlerde 'öteki'leri moskovaya,isviçreye,amerikaya gönderir.
Ya sev ya terk et mantığı.Koministler moskovaya,irticacılar irana.bir zamanların en gözde sloganı imiş.Allahtan o günleri görmedik.

Sevmiyorsam terk etmek zorunda değilim.Ama burda ince bir sınır var.sevmiyorsun tamam sevmek içten gelir zorla olmaz amaa sevmeyip yıkmak,rejimi değiştirmek,bölmek,parçalara ayırmak istiyorsan o zaman yar saçların lüle lüle bölücüler size güle güle:)
Bu devlet sana insan gibi muamele yapmamışsa,hep üvey evlat muamelesi görmüşsen,yarışlarda hep bir adım arkadan gelmek zorunda kalmışsan,paran kadar itibar görmüşsen,öğretmensizlikten eğitimsiz,doktorsuzluktan canından olmuşsan belki bir nebze gitmeyi düşünebilirsin.Hoş nereye gideceksen?hadi gittin diyelim gittiğin yer ne kadar sana kucak açacak?Beğenmeyip gittiğin ülkenin yerini ne kadar ne şekilde dolduracak?
Alamancı vatandaşlarımız gibi her birsonraki nesilde yozlaşarak mı duracaksınız oralarda?
ne almansın -alnındaki türk yazısı hep okunacak- ne de türksün.dilin bozulmuş,kültürün karman çorman.Türkiyede alamancı ,almanyada barbar,pis türksündür.Herkes sana burun kıvırır.iyi ya sen ikinci vatandaşsın heryerde.araftasın arafta :(
vatansız olmak ne kadar acı ve vakarsızca.
Ya da şöyle düşünmek lazım beğenmeyen gitsin,ezilen gitsin,beğenmediğin gitsin.Eee?
Kim kaldı hani?Yada seni buralardan kovanlar kim?Buraları bıraktığın insanlar senden daha mı çok sahiplenecek sanıyorsun?
Vatanımı seviyorum kim ne derse kim ne yaparsa yapsın.her müslüman türkün kanında olması gereken bir duygu var benim damarlarımda da.Vatan sevgisi.Milliyetçilikle,faşistlikle,ırkçılıkla karıştırılmamalı.Vatanını seven ne dağa çıkar ne de isviçreye gider kardeşim.
İmam hatipli gibi ikinci vatandaş mısın,her yere rahatça giremyen başörtülü mü,işsiz güçsüz beş parasız mısın,yoksulluk ve yoksunluk gençliğini mi yedi hep,baştan savma muayene edilip,eciş büçüş okullarda üstünkörü bir eğitim mi aldın? ona rağmen gitmiyorsan sen bu vatanı seviyorsundur.
İş dikende gülü görmek.Gülde dikeni herkes görür.Gülü seviyorsan herşeyiyle seversin.
Laf lafı açtı.Bu son yazdıklarımın fazıl efendi ile alakası yok.Beyim çok pardon ama osuruk atıyor.sanki akp yeni geldi iktidara.Dümbük herif 5 yıldır bu adamlar başında.yeni mi farkettin.Sen handeyle gezerkende akp vardı.Adamın derdi zaten köşke çağrılmamakmış :) ne kadar utanç verici bir mazeret :(
Valla bu konulardan gına geldi ama şunu şuracığa yazıvereyim.Hani kapalılar arttı vs.Bunları ölçeceklerine bira içme oranı,içkiye başlama yaşı,liselerdeki küçük fahişelerin oranı,sayısı,cinsel ilişkiye başlama yaşı,türkiye de adam olanların adam olmayanlara oranı gibi anketler yapılsa ve asıl ozaman hangi tehlikelerle boğuştuğumuz anlaşılsa.
Hadi tarhan emmi,sıva kolları.Parklarda çekirdek gibi esrar koklayanları say bide.
say ki bu ayarlı basın yayın çeksin pis ellerini dinden imandan.Millet tv karşısından uyanıpda evladına baksın.Ne halde.Ne şartlarda.Hangi çukurlarda.
Allah sonumuzu hayr etsin.Bu duayı çok çok etmek lazım.

17 Aralık 2007 Pazartesi

YİNE GÜZELDİ :)



Evet bu haftasonu yine güzel ve bereketli geçti.

Sabahları normalde geç kalkardık ama bu pazar erken uyandık,kahvaltıyı yaptığımızda saat 11 buçuktu.Hafta sonu eve iki gazete alıp,benim çamurdan dönme türk kahve servisimle okuyoruz.Gözüken temizliği ! yaptıktan sonra kendimizi dışarı attık.

Evlendiğimizden beri sinemaya gitmemiştik.Şeytanın bacağını kıralım dedik.Evden capitol sinemasında kabadayı nın seanslarını öğrenip ona göre evden çıktık.

Sinema çok farklı bir dünya.param olsa bütün filmleri sinemada izlerim.Hani derlerya sinemanın büyüsü.Kesinlikle bu büyüye inanırım.Ama tabi birde parasızlık gibi bir büyü varsa üzerinizde 2 kişiye 22,50 ytl verip izlemek biraz koyuyor.Aaaa film kötüymüş diyemiyorsunuz.Gözünüzün önünden 22,50 ytl geçiyor el sallayarak :) Birde ben öğrenciyim yani yarı para.

Ama film güzeldi.Muhteşem değildi.Sarsılmadık çıkışta ama her güzel şeyi izledikten sonraki keyif vardı üzerimde.Kocam biraz eleştirdi ama düşündükçe o da beğendi.

Gelelim kabadayımıza,Ali Osman abimize.Senaryo bildik.Oyuncular tanıdık.Bizi Kenan İmirzalıoğlu bitirdi.Filmdeki adıyla Devran.Psikopat Devran:) Bir insanın psikopatlığı bu kadar mı güzel olur ya :))

Karaca'ya gelelim.Aslı Tandoğan.Dizilerde oynuyordu.Çok ama çok güzel bir kız.Valla izlerken benim bile ağzımın suyu aktı amiyane tabirle :)

Murat (ismail hacıoğlu): çocuk oynarken sanki rol yapmıyor evde sizinle konuşuyor.O kadar rahat.

şener abimize selamlar ,saygılar yorum dahi yapmıyorum.Ben bu adamı çok seviyorum :)

Tabii ki Rasim Öztekin.Bu tombalak adamı izlemek beni mutlu eder.Harbi tiyatrocu.Hemde eşcinsel rolunde.Adı da sürmeli :)

Klasik bir türk filmi.Final sahnesi güzeldi.devran döktürmüştü gene.

Kısaca İzlenir mi? izlenir abi :)

Akşam kocamla Kenan İmirzalıoğlu'na methiye düzdük.Aferin de şımarmadı da yakışıklı ağırbaşlı vs.Sanırsın kallavi sinema eleştirmeniyiz oyuncuyu övüyoruz :)

Bir daha ki ay inş eve bilgisayar alıyoruz.Ya da öteki ay.Artık kocamla oturup çaylarımızla sinema filmi izlemek istiyorum :( hoş ben filmi piç ederim yorumlarımla ama olsun ona da alıştırırız kocayı :)

14 Aralık 2007 Cuma

EVLİLİK TESTİ

Bloglar arasında gezerken bir bloga rastladım.Evli arkadaşlarıma tavsiye ederim.evlilikveiliskiler.blogspot.com.Evlilik testi var.Sıradan,abuk sabuk,saçma sapan değil.Zorlayıcı sorular var.Bizim kocayla sevdiğimiz şeylerden biridir.Evlilikle ilgili soru ve cevaplar.Vaktiyle Süleymaniye'de saatlerce oturup az soru cevaplamamışızdır.Bu blogdaki soruları her zamanki gibi wordde düzenledim ve yazdırcam.Bu akşam değil ama ertesi günün tatil olduğu o mübarek günlerden birinde çözeriz artık.
Bu akşam erkek kardeşim misafir.Eve gidip yemek yapıcam artı birde muguda(emmikızı) gördüğüm kremşanti+petibörlü tatlıyı.
Safa geldiğinde moralim düzeliyor.Mutlu oluyorum.Eğleniyorum.İnşallah bizde beyefendiyi mesut ederiz bu gece :)
Hayırlı cumalar.

13 Aralık 2007 Perşembe

YORGUNUM

Sanırım ilk defa saat 9 dan 4 e kadar durmaksızın çalıştım.Yorgun ve sinirliyim.Telefonlar kudurdu.Beni gören biryerinden evrak çıkartıyordu.En önemlisi de patronum cumartesi keseceğim faturaları bana bugün enteran bir şekilde kestirdi.
Ama yarın bende ense yapmazsam neyim :)
Kardeşimin dediği gibi vitesi boşa alıcam :))

12 Aralık 2007 Çarşamba

BOŞ VER BE YAŞI BAŞI !

Boş ver be yaşı başı !
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver ?..
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna,ondan haber ver?
Koyma bir kenara yüreğini,aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
Gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
Bırak aksın yollarına.
Yağ geç,yık geç,kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
Hem ona geçmezse kime geçer sözün ?..
Büyü büyü..
Bak ellerin ayakların kocaman,
Aklında maaşallah yerinde,
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol ,yüreğin gelir peşinden,
Boş ver yaşı başı
Aşk var mı aşk,sen ondan haber ver?

Takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün.
Atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü
Öl gitsin..
Parayı pulu savurup,
Bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır istediğin,
Savrul gitsin…
Boş ver be yaşı başı,
Kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka ?
Aklını al da öyle git,
İster bir duvara,ister bir odaya,ister kıra bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna…
Yaşa be,yaşa da öyle git,gireceksen toprağa…

Yaş 70e gelse bile,hayat daha bitmemiş,
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
YAŞADIM ULAN DİBİNE KADAR diyemiycek misin?

Can Yücel

10 Aralık 2007 Pazartesi

SÜMÜKLÜ HANIMELİ :)

Evet yine havalar soğuk ve yine grip mi nezle mi soğuk algınlığı mı neyse işte ondan oldum.
Kocadan geçti bize geldi.Toplu taşıma aracına binmiyorum,gün içerisinde konuştuğum hatta karşılaştığım insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor,dikkat ediyorum sırtımı üşütmemeye -hatta kocayıda alıştırdık onu da lahanaya çevirdim- ve en önemlisi kardeşim ben neredeyse bir aydır her akşam çay faslını bırakıp kuşburnu kaynatıp içiyorum.Niye hastalandım ben yaaa !!
Hatta öyle işin b.kunu çıkardım ki büyük kupalardan vs nerden baksan 3-4 bardak ettiği gün oldu.
Yazın su içmeyi abartırdım.Yürüken lık lık ederdi midem :) Damacana gibi :)Kışın normal olarak kuşburnu dolu damacana gibi oluyorum hatta müzekkerimle bereber oluyoruz.Hoş O öyle yararlı şeyleri pek içmez.İçemez.Eve atmak istediği kıza ilaçlı kolayı içiren Nuri Alço emmi gibi elinde kuşburnu içer gibi yapıyor ben ise lıkır lıkır gülerek içiyorum.Sonum mu :)))?
Sümüklüyüm,sümüklüsün,sümüklüü
Ne kadar da şekvacıyım.Altı üstü heryerim tıkalı :)
Pazar günü Rabia ablam,eniştem ve yavruları Maide Hüma kahvaltıya geldiler.Aslında adı kahvaltı sağolsunlar geldiklerinde saat 12 idi.Bir nevi öğlen ziyareti.
Menüm zengindi şimdi Allahın doğrusu.Tevazuya gerek yok :) Makinem olmadığı için resim koyamadım.
Hayat ne garip.İnsan doğuyor, büyüyor ve adam olup ablasını kahvaltıya çağırıyor :))
Hoş Rabia beni donunda sallar ikram konusunda ama :)
Ne yapalım onun da blogu yok.Atış bana serbest :) hah hah haaa
Maide'min ilk öğrendiği küfür;ona kızıp birşey söylediğinizde yüzünüze dimdik uzunca bakıp çeneyi yukarı kaldırarak seri bir şekilde "eşşek"diyor.Tabi ben ilk defa duyduğum için ilk anın şokunu atlattıktan sonra bastım kahkahayı.Aslında yaptığım hata ama 2 yaşına bile girmeyen bir sıpanın hele ki o sıpa sizin ilk yeğeniniz ise o kadar sevimli oluyor ki o hali.
Bu duyguyu masada olan herkes yaşadığı için embesil ebeveynler gibi küfüre gülerek cevap verdik.Hatamız var kabul ediyoruz.Aslında hoş olmayan bir yüz ifadesi takınmalıydık.Ama valla çok komikti ve ben sorumlu ana babası olmadığım için aklıma geldikçe güldüm :)
Velhasılı kelam hafta sonu güzeldi :)



7 Aralık 2007 Cuma

BUGÜN HOCALARA SALÇAYIZ :)

Cuma munasebetiyle bugün hareketli geçer bizim işyeri.Arada fırsat buldukça kaçak gibi gazetelerimi okudum.Vatanda Tuğçe Baran gene döktürmüş.Dün öğretmenlere bindirmişti.Bugünde protestolara cevap veriyor daha doğrusu çemkirenlere o da çemkiriyor.Okurken çok güldüm.Bu yazıyı okuyan beceriksiz,yeteneksiz,yetersiz,kompleksi hocaların yüz şekli geldi aklıma.Aslında en çok ona güldüm.Yazının güzel yerlerini aldım.Paylaşalım diye.Eminim okuyanlara en azından birkaç cümlesi tanıdık gelecek.

Oldum olası merak etmişimdir. Bu ülkede öğretmenler öğrencilerden neden bu kadar nefret eder? İlkokul ve lise hayatımda biz öğrencilerden tiksinmeyen, baş belası yaratıklar gözüyle bakmayan BİR tek öğretmenim vardı. Psikoloji ve sosyoloji hocası Mustafa bey. Bahçeye çıkıp çocuklarla sohbet eden, ciddiye alan, bizleri ismimizle tanıyan BİR tek oydu. Sınıfına girdiğim aşağı yukarı toplam 60 hoca içinde bir tek o. Utanç verici! Gerisi çocuklara pislik muamelesi yapan yanına yaklaşınca irkilen, çöpe atılası, sevimsiz ve de zır cahil tiplerdi. Görünen o ki değişen bir şey yok.

Bu kadar tiksiniyorsan çocuklardan ve gençlerden niye o işi yapıyorsun? Hayat boyu ne rezillik yaparsan yap atılmayacağını bildiğin için mi? Üç kuruş maaşın garanti olsun, günde dört saat çalışasın, kendini hiç geliştirmek ihtiyacı duymayasın, her tür kaprisini yapabileceğin bir kitlen olsun bir de öğretmensin diye sana saygı gösterilsin diye mi?

Bu kadar yeni mezun öğretmen adayı boş boş tayin sırası beklerken şu eskilerden esaslı bir ayıklama yapılsa (iyi bir testte yarısına yakını ruh hastası çıkabilir zira) belki de 80 yıldır ulaşmaya çalıştığımız muasır medeniyet seviyesine biraz daha yakınlaşabiliriz.

Protestolar umurumda olmayacaktır.

Arkadaş bugünde devam etti.Yine güzel yerlerini aldım aşağıya ;


Öğretmenleri eleştirmek bu ülkede tabudur. “Ay ama çok az para alıyorlar, hayat şartları çok zor, ama çocuklar da çok haşarı, ay ama bak ne büyük “sittres” altındalar, kafayı yemek üzereler, sen hiç bin tane çocukla başa çıkmak zorunda kaldın mı...” Bir kere bu çocuklar son beş yıl içinde bu kadar çoğalmadı. Öğretmenlere iyi para verilmediği de yeni bir haber değil. Son 50 yıldır bu böyle. Sistem ortada.
Yani eğitim fakültesine başlarken durum başka değildi. İşlerinin ÇOCUK ile ilgili olacağını biliyorlardı. Hiçbir şey sürpriz değil. Sen başka bir yeri tutturamayıp ancak oraya kapağı atmışsan ve de “işsiz kalma tehlikesi yok” diye memurluğa talim ediyorsan bu niye benim suçum oluyor? Niye ben senin sıkıntına ve “çocuk nefretine” anlayış göstermek ve çocuğuma eğitim, sevgi ve bilgi veremeyişini sineye çekmek durumunda oluyorum?
Artık yeter! Genelleme yapamazsın diyorlar pekala da yaparım. Ben bu ülkede okudum. Bu ülkenin devlet lisesine gittim. Bu ülkenin devlet öğretmenleri tarafından yetiştirile(me)dim. Bu ülkenin müdürleri tarafından idare edil(eme)dim. Bu ülkenin öğretmenlerinden dayak ve azar işittim. Bu ülkenin öğretmenleri tarafından baş belası sümüklü muamelesi gördüm ve bu ülkenin öğretmenlerinden hiçbir şey öğrenemedim.. Fena halde tecrübeliyim. Bütün cahil ve ruh hastaları da benim lisemde toplaşmadı ya!

BİLMİYORLAR!!!! Okuttukları dersi bilmiyorlar. Milli Eğitim’in dağıttığı ders kitabını ezberlemiş “papağanlar” ezici çoğunluk. Beni vıdıvıdıvıdı “pirotesto” eden öğretmenler! En son hangi kitabı okudunuz! En son hangi konferansa katıldınız? Kursa gittiniz?
Hayatında başka memleket, başka şehir görmemiş coğrafya öğretmenleri, hayatında en son fakültedeyken roman okumuş edebiyat öğretmenleri, Matematik Dünyası dergisini hiç duymamış matematik öğretmenleri, tek bir yeni kelime öğrenmemiş İngilizce öğretmenleri..

Ya bırakın Allah aşkına. Bana Çalıkuşu taklidi yapmayın.

En son cümlesi beni bitirdi :)))

Çok yakın olduğum evet gerçekten öyle dediğim cümleleri var.Tercüman olmuş biraz bize.Hele ki imam hatipli iseniz.Nerde sürgün işe yaramaz hoca var doldururlar okula.Hoş ben lisede hep A sınıfındaydım,seçilmiş hocalarımız vardı.Özellikle verilmişti.Allah razı olsun ama aradaki psikopatları saymazsak.

Bu kötü hoca konusunda hep Cem Yılmaz'ın bir esprisi gelir aklıma.Hani eski sınıf hocanızı görseniz bir şey konuşamazsınız.Büyük adam da olmamışsınızdır.İşin güzel tarafı artık kanaat notuda gerekmez.

-ne yapıyorsun 145 Ali der hoca

-ne yapayım hocam okuyamadık şimdi karı satıyoruz :)) der adam olamamış öğrenci

şaka bir yana hoşuma gitti bu konu.Bir gün hocalarımızı da blogumuza konuk ederiz artık.

Hayırlı cumalar.



5 Aralık 2007 Çarşamba

KIRMIZI TABANLI HAYRUNNİSA GÜL

Çirkef gazetelerimiz bu seferde takvaya soyunmuşlar.EE hayrunnisa hanımın Christian Louboutin marka kırmızı tabanlı ayakkabıları.Fiyatı 850 $ imiş en az.
Hadi yaa !!
Okurken insan kuduruyor resmen.Hele Hürriyet okur yorumları.
Çemişler ( Kulağın çınlasın Engin Ardıç)
EE bu ülkede asgari ücret kaç paraymış , bu kadının haberi varmıymış,tesettür gizlenmekmiş bu ayakkabılarla ne tesettürüymüş ve daha bir sürü dangalaklık.
En başta sanane,bizene bu biir
Kadın cumhurbaşkanı eşi.Bakkal karısı değil.Bakkala ekmek almaya değil uluslararası gezilere gidiyor.TC ni temsilen ikiii
Başkalarının dindarlığını kendi ölçülerinle kıyaslayamazsın bu üç.
Birisinin arkasından hakaret etmek ismi ve cismiyle dedikodudur.gıybettir.Kul hakkına girersin.Bunu da Allah affetmiyor ilk önce, buda dört.
En çokda dini dindarlığı salık verip ders vermeye çalışanlara bir tarafımla gülüyorum :)) Sen bakalım ne kadar dindarsın.Hani keçi koyuna gülmüş işerken g.tü gözüktü diye :) sen nekadar müslümansın?Hassasiyetin ne ölçüde?Zaten olsaydı birşeyler kul hakkına girmezdin.Zaten fitil oluyorum" bak hem kapalı hem bilmemne."olayına
E güzel kardeşim onun gücü ona yetmiş sen daha kavi müslüman ol beğenmiyorsan.Beğenmediğin ,sana bakıp örnek alsın.O da yok.Anca ders ver oturduğun yerden.Ne güzel müslümanlık!
Birde hep şu gelir aklıma.Hani son model bir araba geçerken yanımızdan hemen arabaya ve sahip olana kallavi küfür edilir.Bu bir kişilik meselesi.Aşağılık duygusu.Fakirin çene yorması.Ama o makama biz gelince eminim kınadığımız,eleştirdiğimiz insanlardan daha beter olucaz.Bunu kimse garanti edemez.
Biz milletçe iyiyi,güzeli,başarılıyı içimize sindiremeyen bir toplumuz.Hep eleştiri hep aşağılama.Yetişme kültürü desem ,bırakılan miras en alçakgönüllü imparatorluk.
Anlamadım ben bizim insanımızı.
Anlayamayacağım da....
Uzun lafın kısası.Helal olsun sana Hayrunnisa :)))


BU SABAH YAĞMUR VAR İSTANBUL'DA

Bugün erkenciyim blogumu yazmada.Yağmurlu bir İstanbul sabahında yavaş yavaş yürüyerek işime gelirken aspirin Ali Rıza servisiyle beni aldı yarı yolda.Erkenden damlamış olduk.
Dün işlerimi bitirdiğim için gazetelere bakıyorken Taha Kıvanç'ın yazısını buraya almak istedim hemen.Asıl adı Fehmi Koru.
Buaralar gene alevlendi türban konusu tevekkeli birşeyler dönecek gene.Hayırlısı.
Yazı şöyle ;

"Türkiye'de 'başörtüsü' ve 'türban' tekin olmayan sözcükler; fazla kullanmaya gelmiyor, özellikle olumsuz kullananları rahatsız eden gelişmeler yaşanabiliyor. Bunun en çarpıcı örneğini kendilerini topluma tanıtmak için yaptıkları bir 'PR' faaliyeti sırasında 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası' üyeleri yaşadı. Loca'nın o zamanki Büyük Üstadı Kaya Paşakay'ın başına gelen göz açıcı...
Hatırlamayanlar için kısa bir hatırlatma: Kaya Paşakay'ın 26 Mart 2005 tarihinde yayımlanan mülâkatında, Sabah yazarı Balçiçek Pamir'e söyledikleri bir tarafa bırakıldı ve biraz da Kulis'in zorlamasıyla, kutu içerisinde verilen "Bizde eşi başörtülü üye yoktur" sözü öne çıktı. Sonrasında, 'eski büyükelçi' olduğu sanılan Kaya Bey'in 'ikinci kâtip'likten öteye gitmediği, harcamalarının kabul edilebilir sınırlar dışına çıktığı tespit edildi. Başında olduğu locadan resmen tard edildi Kaya Paşakay...
Hiç tekin değildir 'başörtüsü' konusu, masonların bile gayretine dokunabilir...
Acaba bazı devlet büyüklerinin eşlerinin başörtülü olması, Kaya Paşakay ölçülerine göre, devlette önemli makamların artık mason olmayanlar tarafından işgal edildiği anlamına mı geliyor? Son zamanlardaki tantana bunun için mi?"


Okuduğumda vay bee dedim helal sana Fehmi :)
Bu en son cümleyi yazmak yürek ister.Gerçekten masonların elinden kurtulduğu için bu iktidar istenmiyor.Düşününce insanın tüyleri ürperiyor.Müslüman bir ülkenin masonların hegemonyasında olması gerçekten ürpertici.Ama inşallah Allah bizi bu esaretten kurtacak.Bilinçli vatandaş bilinçli müslüman olmak için dua etmek lazım.Herkes için ama...
Bu akşam Rabia ablamlara gitmeyi düşünüyoruz.Maide Hüma'mı çok özledim :((

4 Aralık 2007 Salı

BENİM HALLLERİM I

Bu sabah çantama oktay sinanoğlu'nun kitabını atmıştım.Güya bugün iş yoktu.Sabahtan beri fiş işle,fatura kes,telefonlar vs.Bitmedi işim.Daha yeni ara verdim.Daha da bir koçan yüzüme mahsun mahsun bakıyor işle beni diye ama ben hiç o tarafa bakmıyorum :) Yeter yavv.
Dün işden eve giderken menüyü düşündüm.Patates çorbası yapmıştım cmt günü.Portakal ağacından alıp tarifi.En son yumurta ve süt ılık çorba suyuyla yavaş yavaş çorbaya yedirilecekti.Tam o esnada telefon çaldı ve ne olduysa oldu hatırlamıyorum.Geldiğimde kocamı çorbayı karıştırırken buldum.
- aa yumurtayı attın mı içineee ?
- ben atmadım ki sen attın gittin ben de pişmesin diye karıştırdım.
- aa ben mi attım hiç hatırlamıyorum :)
Haliyle çorba,çorbalıktan çıkmıştı.Benim zarif kocamla 2 gün o çorbayı zorla yedik :)
Dün artık o çorbayı bir gün daha yemeğe dayanamayacağımı düşündüm ve bulgur pilavı yapmak geldi aklıma.E tabi eksantirik olacakya benim yemekler.Serde artizlik var.İçine havuç ve patates koydum(işyerindeki aşçıdan gördüm).Yalnız ben bulgurun hemen piştiğini düşünmüştüm.Değilmiş :) Aç aç pişmesini bekledik ocağın başında.Demlenmeden götürdük pilavı.Neyse bugun yine ondan yeriz.
Birgün pilav bir gün çorba menümüz şaşırtmasın.
Kocayla kilo almada yarıştığımız ve yarışmada atbaşı ilerlediğimiz için tek çeşit akşam yemeği yeme ve çayı donsuz içme kararı aldık.Ama tabi bu karar ne kadar sağlıklı görünsede akşam alacağımız kaloriyi çaktırmadan sabaha kaydırdık.:)
dün akşam sabah kahvaltısı için peynirli gözleme yaptım.Daha doğrusu yapmaya çalıştım.Kendini gözleme zanneden birşeyler var şuan evde :)
Annemden telefonla talimatları aldım ve elime yeni aldığım merdaneyle başladım işe.İçimdeki köylü kadın uyanmıştı ve bu gidişle uyumaya hiç niyeti yoktu:) merdaneyi usta bir gözlemeci gibi attırarak,unları havalı havalı serperek - tabi hayal aleminde mutfak tandır oluyor,teflon tavada odunla yanan ocak- şahaser çıkarmaya çalışıyordum.Şuan kendimi feriştah yengenin fantezilerini seslendiriken ki ruh halınde buldum :)
Neyse Kocam onları pişirdi bende o arada çalışkan köylü kadınları gibi -dedimya içimdeki köylü kadın uyumayacak- kendimi ot toplamaya pardon ütü yapmaya verdim.Tabii ki bu arada çamaşır makinasında da çamaşırlar.
Nihayet gün bittiğinde çamaşırlar asılmış,ütü yapılmış,kocaya kahvaltılık paket yapılmıştı.Tabii içimdeki köylü kadını sopayla dövmeden kovmayı becerdim ve ben tembel şeherli garı olmayı sevdiğimi anladım :(
Şaka bir yana dün bende kendime şaştım.Bu akşam yatarım bol bol ohhh kebap :)

3 Aralık 2007 Pazartesi

BEN SEVDİM BU ARALIK AYINI

Kasım ayını da yedik bitirdik.Aralıkdayız bakalım.
Ben aralık ayına güzel başladım :)
Cumartesi günü aniden gelişen güzellikler yaşadım.
Cumartesi günleri artık saat 13.00 sularında terkedicem işyerini :) Yani yarım gün oldu.
Birde işle alakalı yeni bir şeyler düşünüyordum kafamda.Müşavirimiz mutad cumartesi ziyaretlerini yaptı geçen.Vee ofisini kapatmayı,her mükellefini kendi yerinde takip etmeyi düşünüyormuş.Bu şimdilik düşünce aşamasında diyor.Ama tabii ben çok sevindim çünkü bu gelişme benim için de çok nefis olacak.
HAYIRLISI ALLAH'TAN
Aralık ayına güzel başladım inşallah yeni yılda kendi gibi yeni,hayırlı,değişik güzelliklerle başlar.
Cumartesi akşamı eski işyerlerimden bir arkadaşım gelecekti.Kendi deyimiyle iki lafın belini kıracaktık :) Ama işyerinden erken ayrılamadı ve bu yüzden iptal oldu.Ona cuma akşamından cevizli cezerye yapmıştım.Bizde karı koca yemeği yer yemez cezeryeyi kaptık doğru annemlere.Hem ablamın bana ördüğü şal nezamandır bekliyordu hemde annemleri görmüş olduk.
Pazarda sıkı bir kahvaltı yapıp,hem hava almaya hemde yeni kitap bakmaya altunizade D&R'a gittik.
Bir hayalkırıklığı idi bizim için.2 katlı bir yer beklerken ufacık tek katlı yarısını ıvız zıvırın doldurduğu bir yer.Artı en önemlisi kitaplar çok pahalı geldi.Birşey almadan çıktık.
Eve gelirkende yarım kg hamsi aldık.ben kafalarını kopardım kocamda kılçıklarını ayıkladı:) ve akşam yemeğinde balığımızı da yedik ve bir pazar gününü daha sonlandırdık.

28 Kasım 2007 Çarşamba

İMAM HATİP LİSELİ TEVHİDE !!!!

Gazeteler kompozisyon birincisi olup ödülünü almaya hak kazanan lise talebesi Tevhide'yi anlatmış.
Eksik yazdım lise talebesi değil o.O bir vebalı.O bir asalak.O bir zekası,becerisi önemsenmeyen insan müsveddesi.
Evet O bir İMAM HATİP LİSELİ MAĞDURE çünkü.
TEVHİDE SENİ BURDAN ÇOK ÇOK ÖPÜYORUM.Sen birinci oldun ya, o da yeter be ablacım :)
Bu konuda okadar doluyum ki.
Ben İHL'den 1999 yılında mezun oldum.Yani ilk ÖSS'ye giren bahtsız güruh.
1999-20007.Tam 8 yıl geçmiş üzerinden.Hala daha içime sindiremiyorum İHL'lilere yapılanları.
Katsayı problemi.Başörtüsü.Üvey evlat psikolojisi.
Düşünün yarım puanın sıralamayı binlerce sıra değiştirdiği bir sınavda siz 22 puan geriden başlıyorsunuz.
Hani kıçınızı yırtın gene tercihinizin ilk sırasına giremezsiniz.
Ama diğer embesil,idealsiz,hedefsiz,geniş liseliler ise yayıla yayıla -hatta ek puanla-girerler.
Geçen pazar arkadaşlarla haliyle mevzu gene buraya geldi.Hepimiz liseden grubuz.
Bu kadar insanın- hatta hayata yeni atılacak gencin- VEBALİNi acaba kim ödeyecek.
İşin kötü tarafı hepimiz idealist insanlardık.Hani birimizde canım neresi olursa gireyim maksat kapağı atmak olsun demeyen kızlardık.
Ben 26 yaşımdayım.İnsanın hayatında kırılma noktaları vardır.Benim kırılma noktam ise üniversite eğitimime istediğim yerden,istediğim şekilde başlayamamam.Eğitime bu kadar önem vermeyen insan olsaydım belki bu kadar etkilenmezdim.
İlahi adalet.Ölmeden bekliyorum.Gözlerimle görmek istiyorum bize bunu reva görenlerin içler acısı halini.
Arkadaşımın dediği gibi.Bu işe bilerek,isteyerek imzasını atan herkese öteki tarafta Allah sorsun.Hakkımızı helal etmiyoruz.
Fatma Barbarosoğlu'nun dediği gibi.Bir 5-10 yıl sonra karşımıza iki dil bilen,mesleğini gurbette birinciliklerle elde etmiş,kazanmış,masterlı,doktoralı,kendini geliştirmiş kapalı kızlar çıkacaklar.Onlar İmam Hatip Lisesinde okuyan hakkı yenilen kızlar.
Kapasite bu işte.Nerde olsa kendini belli ediyor.Gittikleri üniversitelerde çift anadal yapanlar,birincilikler istemediğin kadar.
Evet bekleyin bakalım.Gelecek de bir gün gelecek.
Bazılarıda bunu sömürü malzemesi yapıldığını düşünüyor.Hani çalışan kazanır hesabı.Doğru liseyi zor bitirmiş imam hatip liselilerde katsayını kendilerine bahane ederler.Ya da ne bileyim gözü daha lise sırasında kocada olanda söyler bunu.Ama dediğim gibi anlamak isteyen,samimi insanlar anlıyorlar kimlerin gerçekten hakkının yenildiğini.
Besim Tibuk vaktiyle "dünyada insanlar komünist görmeye Türkiye'ye gelecekler" demişya.Ağzına sağlık adamın.
Gün içinde hatırı sayılır gazete köşe yazısı okuyorum.İnsanların artık bu mevzudan da gerçekten sıkıldığını görüyorum.Ben de sıkıldım.Türban,İmam Hatip,AKP vs.
En sonunda Zaman'daki bir yazarın dediği gibi.
Bunların derdi Din-i İslam.Yoksa türbandı yok ihl idi yok namazdı içkiydi hikaye.
Ne garibdir ki hala bu ülkeyi seviyorum.Bu ülkeye sahip çıkmaya çalışıyorum.Bu ülkede ölmek istiyorum.
Her ne kadar bu ülkeyi sahiplenmeye çalışan laikcanlar varsa da bu ülke ben ve benim gibi düşünen insanların vatanıdır.
En azından şu yaşadığımız şehre bir bakın göz ucuyla.Herşeyde,heryerde İslam'ı anlatan,ata yadigarı camiiler,çeşmeler,kabirler,türbeler aklınıza ne gelirse.
Bu miras benim gibi düşünen insanlardan mı kaldı yoksa başörtülüyü kürsüden indirilecek bir yaratık gören zihniyetten mi?
En matah cümledir.Benim anneannemde kapalıydı ama bunlar gibi değil.
İyi de senin ebenle ben aynı yaşta mıyım ki aynı şekilde giyinelim?
Yazın denize sokmazlar kapalıları,layık görmezler.Denize girmesen "aman işte bunlar böyle ne bilsin yüzmeyi,ne anlar denizden"
Girsen bu seferde girdiğin mayoyla dalga geçer ya da en komiği " sen bakma bunların kapalı olduğuna bak nasıl giriyor denize"
Hani dediğim gibi derdi başörtüsü vs değil.Derdi din ile dindar ile.
Neyse bu konular çok su götürür.Benimde zaten sinirlerim hafiften ayaklanmaya başladı.
Elbet bir gün öleceğiz ve herkes fikrinden dolayı hesaba çekilecek.Ne mutlu ki hesaba çekilirken herkes birbirini görebilecek.
İşte o zaman çok gülcez be ya :))

26 Kasım 2007 Pazartesi

ve diğerleri



Tatlılardan biri cevizli havuç tatlısı yada diğer adıyla cezerye.Havucunu rendelemek ve kavurmak zaman alıyor.En son petibör,ceviz karıştırıp şekil verip hindistan cevize buluyorsunuz.





Elmalı turtayı çok severim ama üstüne hamur rendeleme olayı beni bitiriyor.Birde o hamuru donduracaksınız tabi.Tariflerde hamurun yarısını dondurun diyor ben yarısındanda az alıp donduruyorum rasimdende anlaşılacağı gibi üstünü kapladı.Aslında kaplamaması lazım.Ara ara fındık serpmii gibi olması gerek.Benimki böyle oluyor ne yapayım :)







Patates salatasını arkadaşım Kezban gelirken getirdi.Annesi patates salatası ile ünlü :)
















Ve amerikan salata.


İkramım az ve öz oldu ama ikramları yerken ki sohbet bütün yorgunluğa değdi :)



En son, gün biterken aşkımla haftanın kritiğini yaptık ve yeni hafta için hazırlığa başlayıp bir pazar gününü daha bitirdik...

BÜTÜN KIZLAR TOPLANDIK :)

Evet ilk toplu misafirlerimi ağırladım.Güzel bir duygu :) Kendi evinde,samimi arkadaşlarınla,keyifli bir sohbet eşliğinde,severek yaptığın ikramlarla geçen bir pazar günü.Benim için bereketli bir haftasonu oldu.
Cumartesi saat 4 gibi işten eve gittim.Aşkımla yemeğimizi yedik ve işe koyulduk.Yardımları olmasa imkan yok ben işleri yetiştiremezdim.
Allah razı olsun ben gelmeden alışverişi yapmıştı zaten.Alışverişi benden daha iyi yaptığı için :( Temizlik,tatlıları hazırlama vs derken kafamı yastığa koyduğumda saat biri geçiyordu.


Pazar günü erken kalkıp kalan hazırlıkları yaptım.Ve arkadaşlarım tek tek gelmeye başladı.Toplam 1 fire 5 kişiydik.

Kızlar hepinize teşekkür ederim :)
YAPMAYA ÇALIŞTIKLARIM :)


AÇMA:Yapmak için can attığım hamur işlerindendi evlenmeden önce.Bir nevi fantezi:) Mayasını tutturmak zor diye düşünürdüm.
Neyse ki düşürebiliyorum artık.Pazar günü kocamla kahvaltımızda en çok yediğimiz hamurişi oldu.






6.Element : Milföy :)
Çalışan ya da bebekli hanımların kurtarıcı hamuru.Ve de tembel kadınların :)))
Milföyü sade bile yiyebilirim pişince.Çok severim.Ablam genelde içine sosis koyduğu için yiyemezdim milföyü.Kendimde yapmazdım üşengeçlikten.Ama şimdi doya doya yapıp yiyoruz.İkinci tuzlum peynirli milföydü.








24 Kasım 2007 Cumartesi

ÇOK İŞİM VAR ÇOK

Ben cumartesi günleri tam gün çalışıyorum.Evlendikten sonra zor oluyor gerçi.Hoş çözüm arayışları içindeyim.
Yarın ilk misafir grubumu ağırlayacağım.Liseden arkadaşlarım.Bizim grubu sadece.İki haftadır menü bulmaya çalışıyorum.Kafam hep onunla meşgul.
Bugün işlerimi hallettim.Erken eve kaçmak istiyorum bakalım becerebilecekmiyim.
Ev temizlenecek.Tatlıları yapıcam bugünden.Yarın sadece tuzlular kalsın.
Misafirlikte misafir otururken mutfakta uğraşılmasını sevmiyorum.Bu yüzden herşeyi hazırlayıp,arkadaşlarla oturup hasbihal etmek niyetindeyim.Zaten günler kısa.Saat beşte akşam oluyor.Neyse inşaallah güzel geçer.
Dün kuzenime gittik ziyarete.Güzeldi.Sonradan ablam,annem,babam geldi yanımıza.Sohbet keyifliydi.Evin yeni bebişi yemekte bizi biraz korkuttu ama maşallah uslu bir çocuk,annesini yordu biraz okadar.
Dün ayrıca düğün resimlerimizi aldık.Hoşuma gittiler :) Güzel çıkmışız.Tekrar o güne gittik kocamla.Resim böyle birşey iste.Seni o güne götürüyor.İyi ya da kötü.
Neyse.Aklım evde,menüde :)
Bereketli bir hafta sonu geçiririz inş.

23 Kasım 2007 Cuma

BİR KAÇ DİP NOT


Erkekler çok görseldir.
Bazı kadınlar sadece eşleri için yaratılan güzelliklerini acımasızca harcıyorlar.
Sadece erkeklere değil,diğer kadınlara da kötülük yapıyorlar.
Bir kadına kendisinden daha güzel bir kadının varlığını göstermek,böylece ona çirkin olduğunu hissettirmek,büyük kötülüktür.
Güzellik,estetik anlayışına göre izafidir.
Yaratıcı kaderlerini birleştireceği insanları birbirlerine güzel gösterir.
Doğal süreci bozmaya çalışanlar toplumsal cinnetin en büyük nedenini oluştururlar.
Yanılmayalım:Yabancı bir karşı cinsteki bedensel estetik,sefkatli,fedakar ve sevgi dolu kendi eşinizdeki ruhsal estetikle kıyas edilemeyecek kadar küçüktür.
Hz.Eyyub (a.s.) on yıldan uzun süren hastalığına yakalandığında eşi Rahmet'ten başka herkes onu terk etmişti.
On yılını size feda eden varken,on dakika içinde sizi terk edecek olanları nasıl arzulamaya devam edersiniz ???


Muhammed Bozdağ'ı okuyorum.Kitabı mart 2002'de almışım tekrar okuyorum.e malum aradan 5 sene geçmiş.Hatırlamak lazım.Yukarıda yazdığım cümleler kitaptan.Eşimle akşamları kitap okuyoruz sıklıkla.Tv olmadığı için sakin sakin,anlaya anlaya,koşturmadan,sindire sindire.Benim okuduğum kitapları eşim okuduğunda,karşılıklı konuyu muzakereye başladığımız anda çoğu kitapla alakalı hiçbirşey hatırlamadığımı düşündüm.Ve bu düşünceyle başladığım tekrar kitaplardan Bozdağ'ın kitabı.
Yazdığım cümleler dipnottan.Ama gönlüm elvermedi orda saklı tutmaya.Not aldım gerçi ama sanal alemime de alayım notumu diye düşündüm :)
En hoşuma giden cümle ise doğal süreci bozmaya çalışanlar toplumsal cinnetin en büyük sebebidir diyorya hakikaten kadınlar anlayışsızca,karşıdakini düşünmeden teşhirci duygularla giyinip kuşandığı,konuştuğu,hareket ettiği,yaşadığı zaman,öyle duyguları olmayan,saf,kendi dünyalarında yaşayan,güvensiz,bilgisiz hemcinslerine karşı - eşleri üzerinden - haksızlık yapıyorlar ve toplumsal cinnete ufaktan bir ateş yakıyorlar.
Bende çalışan bir bayan olduğum için bu konuda titizlenirim.
Ve tabi ki kul hakkı herşeyden önce.Allah farkında olmadan işlenen hataları bağışlasın.Amin.
Dün yazmayı unuttum.Kapımızın önünde 2 tane bayan saçsaça başbaşa kavga ettiler.İzlerken çok üzüldüm.Galiz küfürler savuruyorlardı birbirlerine.İşin kötü tarafı yanlarındaki kızlarıda kavganın içindeydi.İzlerken kadınların kendilerini neden bu kadar düşürdüklerini,rezil ettiklerini düşünerek üzüldüm.İlk defa bir kadın kavgası görmüştüm.Allah kadınları o hale düşürmekten muhafaza buyursun.
Bu akşam annemlere doğru yolcuyuz.Giderkende düğün resimlerimizi alacağız.Çok merak ediyorum resimleri :) İnş bir aksilik olmaz.
Neyse bugünlük bu kadar.İnşallah güzel bir akşam geçiririz.

22 Kasım 2007 Perşembe

GAZETE OKUMA İŞKENCEM

Bugün çok hareketli bir gündü.Daha yeni sakinledi.
Fırsat bu diyerek gazetelerimi okudum.Benim okuma sıram hep aynıdır.Hiç değişmez.Başaklıktan mıdır nedir :) sıra hep aynı.
  • İlk Zaman gazetesini okurum.Orda M.Nedim Hazar'ı kaçırmam.Nihal Bengisu Karaca (bazen çok karmaşık yazıyor) Ve tekrar başlayan İskender Pala hocamızı.
  • Sırada Yenişafak gazetesi olur mutlaka.Orda da salı ve perşembe günleri Fatma k.Barbarosoğlu yazıyor.Kaçırmam.Fehmi Koru ve takma ismiyle yazdığı Taha Kıvanç'ı sararsa okurum.Mesela bugünlerde Özdemir İnce'yle takışıyor.
  • Üçüncü gazete Akşam.Engin Ardıç bende bir fenomen.Adama kahkahalarla gülüyorum.Küfürbaz,terbiyesiz,komik ama çok akıllı biri.Oray Eğin ikinci sırada.Oray yeni yetmelerden ama çok kuvvetli bir kalemi var.Hıncal Uluç onun için züccaciye dükkanına fil gibi giriyor diyor yazıları için.Doğru bir tespit.Hergün birine bindirir Oray.Bazende büfeci islam adıyla dincilere.Biraz kenar takılıyor :) Ben konuşmasını hiç duymamıştım bir kere yarışmada duydum ve yıkıldım.Amerikan aksanlı zengin fırlatmalar gibiydi.Ama diyorumya kafası çalışıyor ve korkusuzca saldırıyor hemde isim veriyor.En sevdiğim yönü de o zaten.
  • Dördüncü sırada Sabah var.Orda da Nazlı ılıcak ile Emre Aköz.Emre Aköz'e başlayalı bir yıl olmadı.Önceden hiç bakmazdım ve çok şey kaçırmışım gerçekten.Adamın eğitimi,birikimi herşeyi gösteriyor.meseleleri çözmüş,rahat bir kafa var adamda.Gerçi Oray ona yalaka diyor ama:) Tabi ki en sona bizimcity :)
  • Beşinci sırada Hürriyet var.Çirkef Hürriyet.Bana bu gazete bu ismi çağırıştıryor.Gerek yalan haberleri (özellikle dine ve dindara saldıran),gerek çirkef yazarları bende kötü bir etki yaratıyor.Okumuş olmak,ötekiler ne zırvalamış bakalım demek için okuyorum bu gazeteyi.Bazen midem kaldırmıyor doğrusunu söylemek gerekirse :( Hele o yorum yapan okurları yokmu.Onları ayrı bir gün özel yazacağım.
  • Altıncı sırada Star var.Orda sadece Ahmet Kekeç'i okur ve çıkarım.O da genellikle Ertuğrul Özkök'e bindirir :) Kekeç'de çok bilgili biri.Akıcı bir yazı üslübü var.Kitap yazmış alıcam inş.
  • Vatan gazetesinde Tuğçe Baran'ı okurum.Çok harbi bir kadın,kafalı yani hemde sarışın :)
  • En son Radikal.Perihan Mağden ve Nuray Mert'i yazdıkları konular sararsa okurum.Geçen Oray Mağden'e b.k attı ama Mağden yemedi.Mağden ile Nuray Mert'te takıştılar bir ara.Mağden çirkefleşince Nuray Mert bıraktı.(Nuray Mert'i çok severim.Çok dobra bir kadın.Trabzonluymuş.Hiç şaşırmadım.Birkere CnnTürk'te kadın&erkek konulu bir programda Cüneyt Özdemir'e laf arasında "ez beni ez,üzerimde gez böyle bir düşünce olamaz" demişti.Cüneyt şokta,ben yerlerde :))))
  • Milliyet'i sadece başlıklarına bakıp Can Dündar var ise okuyorum.Bazen Çetin Altan sararsa.Pazarları İlber Ortaylı hocaya göz atıyorum.Oda ayrı bir yazı konusu olsun:)Mehmet Barlas hem Hürriyet hemde Milliyet'te linki var ama normalde Posta da yazıyor.Oda güzeldir.Akıllı bir liberal.Zaten lakabı liboşmuş :(
  • veee Ayça Şen.Tek kelime ile benim çatlak yazarım :) yok böyle bir kadın onu okurken protest bir hava beni etkisi altına alıyor.Cumartesileri Radikal'de yazıyor.Oğlu Memo ile olan anıları.Beni öldürüyor gülmekten :)

Evet gazete serüvenim bitiyor ama tabi bende internette sürtecek hal ve de vakit bırakmıyor.Gözlerim yaşarmaya ve başım ağrımaya başlamadan hemen kapatıp zulamda olan kek pasta kurabiye ne varsa açık çay eşliğinde yerken pencereden birbirlerini öldürmeye çalışan öğrencileri - bir ilköğretimin yanında işim- izliyorum gülerek:) Aa bu arada ben çalışıyorum :) Tabi bunları işlerimi aksatmadan yapıyorum.Gerçi bazen içimden diyorum "bi gazete okutmadınız" diye.Sonra kendime geliyorum ve eleman olduğum aklıma geliyor :)

Bugün de bitti.Kasım ayını da yiyoruz tek tek.Allah bereketli bir ömür versin.Günler herhalükarda geçiyor.Yazarken düşündüm meğer anlatacak ne çok mevzuu varmış aklımda.Kum gibi kummm :)

21 Kasım 2007 Çarşamba

ASPİRİN ALİ RIZA


Aşcımız sabah rahatsızlandığı için evine bıraktık.E tabi haliyle yemek vazifesi muhteşem Ali'ye düştü.Tek menüsü fırında tavuktur.Benimde tavukla hukukum pek iyi değil:)
Hazır çorba benden,tavuk ve pilav Ali'den.
Sağolsun aspirin gibi adam.Heryere,herşeye koşuyor ve hakkından da geliyor.Allah razı olsun.Çok severim.
İlk başladığımda bu işe,bana o göstermişti herşeyi.Ozaman anladım ben bu adamla iyi geçincem.2 yılım bitti burda.Ali olmasa belki bu kadar güzel geçmezdi.
Ali Ali diyorum ama bu benim densizliğim.Ali benden yaklaşık 8 yaş büyük.Ali abi demem lazım.Ama benim abla ve abi takılarına alerjim olduğu için ağzım bir türlü alışmadı.
Gelelim acemi blogger olayıma.
Deminden beri site clockstan saat koymaya çalışıyorum bloga.Olmadı.Benide ateş bastı.Yavaştan ağzımı bozmaya başlıyordum ki ingilizce bilmediğim için bunun normal olabileceği aklıma geldi :)
E tabi herşeyi er ya da geç halletmem bir zorunluluk bünyem için.Halledemediğim de kaşıntı basıyor,gözüm seğiriyor,ağlamak istiyorum:)
Azmettim bu site coşacak :)
ver coşkuyu ver coşkuyu :)))
Evet gidip aç karnımı doyurayım.Acıkmadım öyle çok aslında.Hoş ben ne zaman çok acıktım ki zaten :) Her zaman acıkmadan çöktüm sofraya.Neyse bu mevzuu sonraya.

20 Kasım 2007 Salı

İKİNCİ EL ERKEKLER

CAN DÜNDAR'IN MİLLİYET GAZETESİNDEKİ YAZISINI ALDIM BURAYA.BU ADAMIN KENDİSİNİ SEVMEM AMA YAZILARINA BAYILIYORUM ÖZELLİKLE İLİŞKİLERLE İLGİLİ OLANLARINA.BİRAZ UZUN AMA DEĞER :)

Pop şarkıcısı Pınar Aylin, Kelebek'te diyor ki: "İnsan ilişkileri sahte... Etrafıma bakıyorum; genç kızlardan biz yaşta kadınlara kadar herkes, gerçeğini bulamamaktan şikâyetçi... Annelerimizin zamanındaki ilişkiler mumla aranır hale geldi. Adam gibi adam istiyorum, ama zor; bunu da biliyorum. Çünkü benim dengim, 40 yaş grubudur. E o yaştaki 'adam gibi adamlar'ın çoğu evli... Bir arkadaşım 'Artık ikinci elleri bekleyeceğiz' demişti. Doğru!"* * *Ananevi erkekler, "İlle de sıfır kilometre olsun" takıntısındayken, 40 yaş grubu kadınlarda "artık" ikinci ele talep oluşması ilginç...Daha da ilginci, Pınar Aylin'in aynı röportajda, boşanmak için gün saydığını söylemesi...Yani bir "ikinci el" de kendisi çıkarmak üzere...Böyle bakınca, herkesin bir yandan kendisininkini elden çıkarmaya çalışırken, öte yandan da öbürlerininkine göz attığı, bereketli bir ikinci el araba pazarına benziyor ilişkiler...Üstelik bazıları sadece göz atmıyor, göz koyuyor da...Yakında "Arkadaş arıyorum" sitelerinde şöyle ilanlar okuyacağız:"Bayandan... az kullanılmış, yıpranmamış... takasta kullanılabilir."* * *Ne oldu da ilişkiler böyle piyasaya düştü, "sahte"leşti?Neden kadınlar "adam gibi adam" bulamamaktan dertli?Annelerimizin zamanındaki ilişkiler nereye gitti?"Artık domatesin bile hakikisi bulunmuyor" demek kolay...Ama işin daha derin boyutları var.Geçenlerde Van'da dinlediğim bir öyküyü yazmıştım:Köyün en güzel kızı, daha bahçe çitinden ötesini tanımadan çirkin bir delikanlıya kaçmış. Dağın öbür yamacındaki köye gitmişler. Orada yakışıklı oğlanlarla evli kızlar "Niye bu çirkine kaçtın" diye sorunca boyun bükmüş bizimki:"Dünyanın bu kadar büyük olduğunu bilsem, buna kaçar mıydım hiç..."* * *Çağımız kadını, dünyanın büyüklüğünü fark ediyor giderek... Bir önceki kuşağa göre, erkeklerle daha fazla karşılaşıyor."Annelerimiz gibi" evlendirildiği erkeğe mahkûm değil artık... Seçenekleri artıyor.Eskisi gibi boyun eğmiyor; itiraz ediyor; beğendiğini de beğenmediğini de söylemekten çekinmiyor. Yeni kadının meydan okuyuşu, asırlık iktidarını kaybeden erkeği ürkütüyor. Erkek, ne istediğini bilen, cesur kadın karşısında nasıl tavır alacağını bilemiyor. Sahteleşiyor.Öte yandan, iş dünyasındaki rekabete, eş dünyasındaki rekabet ekleniyor.Kentli kadın, ayakları üzerinde durabildikçe yoruluyor, bağımsızlaştıkça yalnızlaşıyor.Sonunda bazıları, Pınar Aylin'in dediği gibi, "ne kadar güçlü olsa da, erkeğin varlığını hissetmek istiyor."Hatta bazen, annesinin dönemindeki rol dağılımını özlemeye başlıyor.* * *Aylin de o rol dağılımı uğruna "mesleğinin zirvesindeyken evliliği seçmiş. Gözü başka bir şey görmemiş."Hata da burada işte...Kadının erkek için kendinden vazgeçmesi, kendisini mutsuz ettiği gibi, ona "mesleğinin zirvesindeyken" âşık olmuş erkeği de soğutuyor."Annelerimiz" için aşk, bir elmanın iki yarısı olabilmekti.Artık kimse yarım kalmak istemiyor.Gün, kendi başına tam elma olmayı başarabilenlerin, aynı dalda yan yana durabilmesinin günüdür.

19 Kasım 2007 Pazartesi

PAZAR SENDROMU

Yeni bir hafta.
Yeni bir gün.
Bende pazartesi sendromu olmaz.Bende genellikle pazar sendromu olur.
Ertesi gün iş olduğu için.Önceden de okul olduğu içindi.
En çok cumartesileri severim.Önemli olan ertesi günün tatil olması.Birde benim gibi cumartesi günleri tam gün çalışıyorsanız tatiller daha bir anlamlı oluyor.
İstanbul gene isli puslu.Yağmuru sevmem.Islaklığı,soğuğu.Sıcak odada pencereden izlemek hariç.Ben genelde pencerelerden değilde olayın içinde yaşadığım için yağmuru ve soğuğu :(
Blog yeni.Ben acemi.Bu yüzden şimdilik ne yemek ne de başka birşeyle ilgili hiçbir bilgi bulamayacaksınız :) Kendim öğreneyim bir.Yazmak kalsın şimdilik.Biraz günlük havasında olacak benim blogum.
Evet şimdi işlerimi toparlayıp gazetelerimin başına çökerim bir bardak açık çayımla.
Günlük okuduğum,takip ettiğim köşe yazarlarım var.Arada alıntı yapıp kopyalarım buraya.Onları okumadığım zaman birşeyler eksik gibi.Gerçi vaktimi alıyor ama.
Evde tv olmadığından gazete de okumayınca kendimi herşeyden soyutlanmış gibi hissediyorum.
Neyse...
Bugünlük bu kadar.Blog sahibi olmak çok güzel bir duygu :) Sayfayı açtığımda yüzüm gülüyor.Bütün dertlerimi unutuyorum.

17 Kasım 2007 Cumartesi

GİZEMLİ TAKILMAYALIM DİMİ AMA :)


Evlendiğimden beri müsait olduğum her vakitte yemek bloglarını ziyaret ederim.Beğendiğim blog sahiplerini görmek isterdim ama maalesef resimlerine ulaşamazdım.O günlerden kalma eğer bende bir gün blog oluşturursam resmimi koyarım gizemli takılmam demiştim.
Hoş blog adresimden belli.Bende herşey şeffaf :)
Gerçi çok zor oldu buraya resim koyma işi ama değdi.Bu resim; üniversiteden arkadaşlarımla Fethipaşa'bir kahvaltı sabahından.Daha ozaman evli değildim nişanlıydım.Bu kahvaltıdan çıkıp aşkımla buluşmuştum ve arkadaşlarım beni tefe koymuşlardı erken kaçtım diye:)bu resimle şimdiki halim farklı biraz.Artı 2 kg -hadi dürüst olalım 3 kg -ve değişmiş gözlüklerle yeni halim biraz farklı.Yeni bir fotograf makinem ve bilgisayarım olduğunda güncellerim artık.

BAŞLANGIÇ

Bloglar arasında gezerken artık benimde bir blogum olsun dedim-her ne kadar yemekden de ev işlerinden de anlamasamda- ve bastım linke :)
haydi BİSMİLLAH....