31 Temmuz 2008 Perşembe

TABUTTA RÖVAŞATA

Dün akşama üzeri herkes aradı beni aç interneti,tv yi diye.
Durduk yere heyecan yaptık ülkecek :)
Ama heyecanlanacak kadar vardı.
Hemen aşağıya indim.İşyerinde tv var.
Bütün mehle toplanmış bizim işyerine :)
Sanki Haşim Kılıç ölüm haberi verecek :)
Millet pür dikkat.
Kimse kimseyi konuşturmuyor.Hani kaçarsa tarihi laflar falan.
Herkes korktu bu adamın yüzü niye asık.
Aha dedik kapattılar.
Vee son cümlede millet bastı çığlığı.
Neredeyse oynayacak millet.
Zaten babam ağlamış tv karşısında :)
O heyecana gelemez.
Gül reisi cumhur olduğunda da ağlamıştı peder.
Dün ki amca çok enteresandı."Bütün gece dua ettim gapatmayalar diye"
Güldüm dedim "bak duaların kabul olmuş amca"
Çok tuhaf bizim vatandaş.
Belki de hani hep dedikleri halkın gücü bu mu.
Neyse.
Gelelim karara.
Yüce mahkememizden 10 kişi AKp nin şeriat getireceğini umuyor.Hatta 6 sı kesinlikle umuyor.
4 kişide şeriat getirecek ama kapatacak kadar değil.
Para suyunu keselim diyor.
Biri de-ki o da haşim kılıç- hiç bir naneye gerek yok efenim bu dava baştan sakat reddedin diyor.
Ve sonuçta ipin ucundan alınan bir parti :)
Yani AKP ye para dayağı atıldı.
Yani laik mi değil mi şeriatçı mı belli değil.
Hem nalına hem mıhına alınan bir karar.
Dün kocayla dalga geçiyoruz.
Şimdi Tayyip başlayacak saldırmaya diye :)
Kİm leeen beni kapattıran haa deyip başta savcı,mahkemeden 6 kişi,aleyhte yazan yazarlar topuna girişecek diye :))))))
Ay ne komik olurdu.
Tabii ki şaka.
Böyle kötü şeyler olmaz bizim cumhuriyetimizde.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

KISA KISA

Pazar günü ablamdan getirdiğimiz makine ile köşem koltuğum ile halıyı yıkadık kocayla.
Kocayla olmasına rağmen 6-7 saatimizi aldı.
Haşat olmuştuk.
Kocanın kolu ağrıdı biraz benim de ertesi gün kol ve bacaklarım hamlamıştı.
Ama koltuk ve halılarım tertemiz oldular :)
Pzt ve salı yağan yağmurdan da nasibimizi almadık çok şükür :)
İşyerinden hemen eve gelip halımı yağmurdan kurtardım.
****
Yine hafta içi izlemek üzere 5 cd kiraladık.
Martin scorsese ye dadandık.
Adam hep mafya temalı filmler yönetiyor.
Bir de hep 3 adet cd oluyor filmin uzunluğu.
Ama izlerken anlamadığın bir yer kalmıyor.
Birde Robert De Niro ve Joe Pecsı ikilisi muhteşem oluyor filmlerinde.
Biz eğlendik kocayla.
Dün kandil munasebetiyle izlemedik.
****
Kitaplarım bitmişti.
Almak için bir hafta içi Üsküdara indik.
Kitaplar çok ama çok pahalı. kitaba 74.00 ytl baydık.
Biraz çemkirdim ama indirmediler.
Kaliteli yayınevinden aldığım için indirim yokmuş.
Bu arada kız bana ilginç bir şey anlattı.
""Sol yayınevlerinden aldığınız için kitaplar pahalı.Eğer dini yayınevlerinden alsaydınız indirim yapardık.Çünkü sol yayıncılar bir çeviriyi 1 ayda yaparken muhafazakar yayınevleri 1 günde hemde öğrencilere yaptırıyorlar""
Yaaa.
Şaştım kaldım.
Tolstoy /Anna Karanina
Agatha Christine / Cenazeden sonra
Peyami Safa / Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Kemal Tahir / Devlet Ana
Kitaplarını aldım.Kemal tahir ile tolstoy kalın tuğla misali.
Yani diyeceğim o ki çok pahalı kitaplar.
Gerçi bana koymaz.O da insanın kendine yatırımı.
Bir tunik almam lazım,paraya kıyıp da alamıyorum.
Ama gittim tek seferde 75 kağıdı verdim.Hiçde içme koymadı.
Ama dediğim gibi o paraya daha fazla kitaba sahip olmalıydım.
****
O akşam Üsküdar klasiğimiz olan Katibim de kumpir yedik.
Sahilde oturduk ve ordan eve uzadık .

24 Temmuz 2008 Perşembe

PERİHAN MAĞDEN VE EZAN

İzine ayrılmadan önce p.mağden ezanla ilgili bir yazı yazdı.
Ve tabii muhafazakar medya hemen atladı üstüne.
Ben kendisini mümkün mertebe okuduğum için o yazısını farketmiştim.
Ama islami medya gibi bir tarafımdan anlamadım.
Ki zaten kendisi de belirtti dinsiz olduğunu.
Şimdi dinsiz birinin uykusundan ezanla uyandırıldığını düşünün.
İslami medya hemen hamasete başlamış.
Yok işte bu ezan susmaz,vatan bölünmez falan :)
Ya kadın susturun demiyor ki.
Bu kadar yüksek sesle -ses bombası diyor- uykumdan uyandıramaz beni ,senin dini ritüelin demeye getirdi.
Şimdi bende namaz kılan bir müslüman olarak yazıyı dikkatle okudum.
Hatta bugün tekrardan geçtim ben mi yanlış anladım acaba diye.
Yoo
Aynen dediğim gibi.
O kadın kadar cesur değilim.
Ama o dinsizlik hakkı kadar dindarlık hakkını da savunan biri.
Yani özgürlüğü.
Nuray mert in türbanlılara bazen bu konuda taş attığı gibi.
Sadece mazlum olan siz değilsiniz.Başkaları söz konusu olduğunda -mesela kürtler- o eğitim özgürlüğünüzden eser kalmıyor der.
P.mağden de aynen öyle.
Benim dinsizlik hakkımı ezan bombası elimden alamaz diyor.
Şimdi objektif olarak düşünüyorum.
Kendi evimde ezanı dinlerken bende bazen hayıflanırım.
Neden daha güzel okumuyor müezzin.
Ya da az daha bağırırsa sesi çatlayacak vs gibi eleştirilerim oluyor.
Şİmdi ben ezan sussun demeye mi getiriryorum.
Hem ne kadar yüksek sesle okursan oku,namaz kılmayan gene kılmayacak.
Zaten ezana göre kılmıyoruz ki namazı.
Vaktine göre kılıyoruz.
Yani bir ritüel.
Ama insanı şevklendirmesi,heyecanlandırması,duygulandırması gereken bir ritüel,başkalarını hele ki dinsiz olanları rahatsız edecek seviyede olmamalı.
Aksine ezan sesiyle onlar da mest olmalı.
Yani dinin zaten amacı o.
Sevdirmek,nefret ettirmemek.
Biz ne yapıyorz hemen sırtlan gibi ezana laf etme dayılanmaları.
E haksız değil ki kadın.
Eleştiri kültürümüz olmadığı için hemen islama küfür ediyor zannediyoruz.
Türk müslümanlığı zaten estetikten,zevkten mahrum olduğu için,biraz daha medenileştikçe,dünyaya açıldıkça daha fazla eleştiri alıcaz ve yavaştan öğrenmeye başlıycaz bizde.
Medeniyeti,eleştiriyi,estetiği.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

KREDİ BELASI

Piyasalar kıpırdamıyor ya.
Sebeplerinden birini yazmış osman özsoy haber7 de.
Zaten benim de dilimdeydi hep.
Millet krediye ya da kredi kartına ödüyor paracıklarına.
Kendisine de kala kala 3/1 kalıyor :)
Faizler düştüğü için bizim millet hemen saldırdı ev kredisine.
En azı 10 yıl ya bu kredilerin.
Ve her ay en az 1000 ytl ödeyeceksin.
Bir de benim gibi kronik kredi kartıyla boğuşanlar var :)
İhtiyaç kredisi alan alana zaten.
Üçtü beşti derken maaşınızın neredeyse tamamı bankanın cebine.
E esnafta kan ağlar tabii.
Maaşı aldığında doğru bankamatiğe gidiyor vatandaş alışverişe değil.
Ha kalırsa cüzi bir miktar o zamanda en çok hitiyacı neyse onu alıyor.
Keyfe değil ihtiyaca binaen.
Bu ne demek oluyor?
Borçlar bitecek maaşlar cebe kalacak.
Bak ozaman piyasa nasıl şahlanıyor kolbaşını kıratı gibi :))

21 Temmuz 2008 Pazartesi

BEŞ ÇAYI

Güneşli ikindi vakitleri.
Püfür püfür balkonumuz.
Masamızda çaydanlık.
Babam üstüne havlu örtmüş.
Demi iyice otursun diyerekten.
Boğa burcu ve şeker hastası bir babanız varsa o çay donsuz olmaz.
Yanına salçalı biber kavurma ya da alt kattaki yufkacıdan alınıp yapılmış gözlemeler.
En kötü petibör bisküvi.
Allahım o ne güzel lezzet.
Belki de o anın verdiği zevkten yediğimiz her lokma çok tatlı.
Küçüğüm.Annemle ve babamla ablamla çay keyfine ortak oluşum belki de.
Yazları annem beni mutlaka karşı konfeksiyonlara ortacı verirdi.
Sürtmeyeyim diye bütün tatil boyunca.
Ama ne yapar eder o çay saatine müdahil olmayı bilirdim :)
O yüzden evlenirken balkonumun büyük olmasını çok istedim.
Gerçi keyfini süremiyorum o ayrı.
Biz de yazları balkon demek.Akşam çayı demek.Muhabbet demek.
Kuzenim de aşağıdan farkedince hemen gelirdi yukarı.
Zaten gelmeden hazırdı bardağı.
Alışkanlık belki.
İşyerlerinde de mutlaka kendi çapımda yaşatıyorum ikindi çay faslımı.
Zulamdan çıkan nevale.Ve bir bardak çay.
İçerken hep aklıma geliyor o küçüklüğümden kalma çay muhabbetleri.
Herkes o anda ara verirdi her işine.
Hani evde paydos vaktiydi.
Birde saat 3-4 gibi ocakta su kaynıyorsa bilirdim ki yine çay içicez ailecek.
Böyle ufak tefek hatıralar insanın aklından hiç çıkmıyor.
Petibör biskuvi benim aklıma hep babamı getirir.
İkindi çayları babamın bir fantezisi ki çalışırken bile yapardı.
İnşaata sepetle çay bardakları ve termosta çay giderdi.
Giderkende bakkaldan petibör.
O iş hep benim vazifemdi.
O zamanlar saat kavramımda yok ama o vaktin geldiğini anlar eve giderdim hemen.
Annem sepeti hazırlamış.termos hazır.
Petibörü de yolda alırdım doğru babamın inşaatına.
Ben geldiğimde paydos verilirdi.
Ben kenarda payıma düşecek petibörü beklerdim nazlı nazlı :)))
Babamlar içerken ben inşaatları gezerdim.O yüzden mahalledeki bütün evlerin planını bilirim :)
Ben oyalanırken babamlar çayı içer bitirirlerdi, ben nevaleyi toplar doğru eve.
Ertesi gün o vakit yine oyundan kalkıp koşturarak eve.
Düşünüyorumda babamda amma ehli keyif adammış.
Bizde hizmetkarları.
Gittiğim inşaatın müteahhitleri beni hep oğullarına alırlardı.
Yaa babasına çay getiren geliz kız :)
Utanırdım o lafları yiyince ama petibörü kapmadan kaçmazdım bir yere :)
Etesi gün nazlanırdım bazen anneme.O adam beni kızdırıyor diye.
Annem gülerdi ve haydiii derdi işine :)
Gidene kadar diyeceğim lafı düşünürdüm.
Ama tekrarlayınca gelin kız lafı yere bakardım hafiften gülerek.
Geldi geçti o günler.
Şİmdi ne o müteahhitler kaldı.
Ne de babamın çay keyfi.
Zaten bende uçtum o balkondan...

17 Temmuz 2008 Perşembe

ÇALIŞAN KADINLAR

İş hayatında çalışan kadınların oranı,boyuna düşüyormuş.
Nedeni muhafazakarlık falan değil.
Bal gibi yetiştirememek.
Ya kart kurt kariyer sahibi bir kadın.
Ya da bir baltaya sap olamamış bir anne.
Ya ev işlerinden anlamayan yılın elemanı.
Ya da ev işlerinde mahir,usta aşçı ama vasat eleman.
Ya süslü kokoş ,beş parasız.
Ya kocaya ilgi ya uykusuzluk seç ikisinden birini :)
Bu seçeneklerden hangisini seçersen seç bir yanın eksik kalıyor.
Çalışan özgür kadın teraneleri de yalan.(Binde bir onlar.)
Çalışan modern köleler.
İşin bir de çocuk boyutu var ki beni hayli düşündürüyor.
Biyolojik saatim kaçmadan,
e sap olacağım baltaya da bu kadar yaklaşmışken,
para da koymadık kenara masraf için,
e daha gezmedim tozmadım çocuğa mı yatırım yapıcam,
kimsesiz mi olucaz yaşlanınca,
yaşıtlarımın hepsi çocuklu,
şu ingilizceyi de bir halledeyim,
hem ben despotum çocuğa eziyet ederim,
kendi psikolojimi düzeltmeden imkan yok çocuk yapmam,
daha evleneli ne oldu,uzmanlar 5 yıl geçsin diyor,
yaşın geçecek sonra istesende allah vermez korkutmaları,
falan filan feşmekan derken yıllarınız geçiyor.
Mehveş emin nin bu yazısını okuyunca dünyadaki hemcinlerimle aynı şeyleri düşündüğümü anladım :)
Almanya da çocuk doğduğunda devlet ;ücretsiz, sana bile sormadan bakıcı gönderiyor ilk aylarda.
Hani sen bakamazsın bizim müstakbel vatandaşımıza diye.
Zaten verilen paralar,destekler cabası.
Ve daha neler neler.
E buna rağmen doğurmuyorlar ya yuh.
O imkan bizde olsun Çin i 5 e katlarız biz be.
Bu kadar soruya,yoksunluğa rağmen bizim kadınlar ha babam hamile.
Cesaret mi cahillik mi anlamadım.
Çocuk doğurduğumda gözüm arkada kalmayacak,maddi sıkıntı çekmiycem,devletin elini sırtımda hissedicem,çocuğu okula başlatana kadar kendim bakıp sonra hiç bir şey olmamış gibi işime geri dönebileceğim bir ülke arıyorum :)
Bulursam dörtlemezsem ne olayım :)
Hem tek çocuk da olmaz.Kardeşsiz olamaz.Kardeş şart.
Neyse bu günde memleketin bu sorununu hallettik bakalım :)
Bu arada RTE 3 çocuk diyorya sonuna kadar katılıyorum.
3 ya da 5 .Allah ne verdiyse :)))

16 Temmuz 2008 Çarşamba

YAĞMUR

Bu ne güzel yağmur böyle :)
Yağmur yağarken her damlaya bir melek eşlik ettiği için rahmet yağıyor derler.
Ve yağmur yağarken edilen dualar makbul olur.
Dua ettim bol bol :)

15 Temmuz 2008 Salı

TASARIM RUHU

Tasarım bloglarını "ülen nerden akıllarına gelmiş"diye diye gezdiğimi farkettim.
Niye benim aklıma gelmiyor acaba?
Tasarım yeteneğim mi yok?
Olsada kendimi öyle öve öve bitiremeyen hemcinslerimden OLMADIĞIM için,yaptığımı da beğenmem,komik bulur,ortadan kaldırırım.
Mesela en son sarımsaklarımı buzdolabına değilde dışarıya koymayı düşündüm.her dem taze oluyorlar.rendelenmesi kolay oluyor.
Ama asacak yada koyacak yer bulamadım.
Gelin arabamdan kalma tüller vardı.Elek gibi hani.
Onlara sarıp dekoratif ! bir şekilde asayım dedim.
Kendi kendime imha ettim fikrimi.
Sanki cesaretim yok.
Mesela benim evim gayet düz ve doğal döşenmiş.
Yani öyleki ekstra ne koysan sırıtır.
Yada bana öyle geliyor.
Hoş pılı pırtıyı zaten sevmem.
Süs eşyalarının çoğunu gardroba sakladım :)
Yer yok diye :))
Hani bazı evler vardır.Yürümeye korkarsın.Heryerden bir şey sarkar.Ufacık süs eşyaları vs.
Ben evimde otururken her yanı görme,rahat rahat at koşturma hevesiyle yerleştirdim.
Tek hevesim.Salon masamın olduğu yerin ve buzdolabının yerinin daha geniş olması.
Başka da bir şey beklemiyorum evimden :)
Haa birde tablo asmaya korkuyorum.Kiracı olduğum için.
Biraz para zulalayınca tablo ve saat alcam evime.
Şöyle tasarım harikası olanlardan hani :)
Becerebilirsem...

14 Temmuz 2008 Pazartesi

KIRTASİYE FETİŞİZMİ

Yani ben :)
Yani ablam :)
Yani bayağı bir yekün...
Sabah patronun aldığı kalemlerle güne başladım.Manyak gibi hepiciğini yaza yaza kontrol ettim.
Çok güzel yazıyorlar.
Kaymak gibi.
Zaten kalem manyaklığım var.
Uzman bile oldum.
Kayar gibi yazanlar favorim.
Birde tükenmez kalem bittiğinde çöpe atmak var ki o zevk tarifsiz.
Hani yaza yaza bitti kalem hesabı :)
***
Bu gün klavyem nazar değmesin kayıyor mübarek.
Elim değmeden harfler çıkıyor.
Bazen kendini daktilo zannederdi.
Vura vura yazdırırdı.
Bugün hassas günüde :)
Ben klavyeyi arada söküp kolonyalı pamukla silip tekrar takan bir şahsiyetim :)
***
Hava sıcak.
Ama benim yağlar erimiyor :(
***
Dün yani pazar günü kocayla SYRIANA yı izledik.
Aslında anladıkda tam vakıf olamadık :)
Petrol,para,araplar,hizbullah,genç kandırılan müslüman çocuklar,akıllı olduğunu zanneden amerikalı zengin kalantorlar,araya da ufacık hikaye koymuşlar.
Vel hasılı film bittiğinde neden biz zengin bir ülke değiliz diye kocaya sitem ettim.
Neden petrol aramalarını biz değilde b.k varmış gibi taaa nerelerden koşup gelen avrupa ve amerikalılar yapıyor.
Dibimizdeki ülkelerde.En acıklısı.
Bu arada film de Türkiye ve Atatürk lafları geçiyor.
***
Genç siviller, Hürriyet tren organizasyonuna sardırmışlar.
Çok güldüm.
Hürriyer - insan hakları = tren - öküz
Hürriyet ve insan hakları ilişkisini ;hitler ve yahudi sevgisi diye nitelemişler :)))
***
Yeğen maide,ben önüne geçmesem cmt günü 3. kornetini yiyecekti.
Dedeyi haraca bağlamış velet :)
Eh baba.Alacağın olsun.
Bize koklatmadın toruna yağdırıyorsun.
Torun cingöz.
Kime çekti acaba :)))
***
Yurttan ve dünyadan(zehranın güççük dünyasından yani) kısa kısa.
Esen kalın :))

11 Temmuz 2008 Cuma

TATİL KAVRAMIM

Bugün bir müşteri geldi.
Hayırdır zehra hanım bu sene tatile çıkmıyor musunuz diyerekten beni fiştekleyince.
Aldı beni bir düşünce.
Tatile en son ne zaman çıktım.Ne yaptım.Ne yapmayı planlıyordum vs.
Benim tek tatilim balayı desem herhalde yalan olmaz.
E alışmadık g.tte don durmayınca benim o tek tatilim de bana eziyet olmuştu.
Sanki dersten kaçmış tembel teneke gibiydim.
Hep içten içe suçlu,sanki hep birşeyleri kaçırdığını sanan,içi sıkıntılı biri olduğumu farkettim.
Ne kadar acı.
Tatile çıkmaktansa parasını almayı tercih ettim genelde.
İşyeri değişikliklerim bile cumartesi birinden çıkıp,pazartesi ötekine girerek olmuştur.
Hani arada aman be bir kaç gün yatayım dinleneyim yok bende.
Kaçıyorlar anasını satayım.
Dünya kaçıyor ben kovalıyorum :)
Birde tatil dönüşü psikolojisi zaten berbat.
Ben pazar akşamlarını hiç sevmem.Pazartesi sendromum olmamasına rağmen.
Bir de 15 gün yatacam sonra işe gelcem.O son geceyi düşünebiliyorum :(
Şimdi çıkmak da istiyorum aslında.
Kültür turizmi benimki.
Tarihi yerler.Otantik.Birde ormanlık olursa tamam.
Yüzme bilmiyorum ve de kapalı bir kadın olarak plaj olayı zaten ofsayt.
Geriye bunlar kalıyor.
Allahtan koca da aynı kafada.Gerçi bazen yan çiziyor ama olsun benim canım istesin zaten peşimden gelmek zorunda :)))
E elin boş g.tün yaş çıkılmaz tatile.
Yiyip içicen.Oyanıp coşucan.Bunlar beleş olmuyor maalesef.
E birde kıldı tüydü dert eden biriysen.
Dökeceksin paracıkları,atacaksın göbecikleri :))
En kötü bin gayme atacan zulaya öyle çıkacaksın.
Hani sindire sindire gezmek istiyorsan.
Yöresel kahvaltı,hediyelikler,butik konaklar vs.
Aslında bu yaz Ankara var aklımda.
Kocanın ailesi orda.Hem ankarayı hep merak ederdim.
Hemde kalacak yerim var.
Hemde kaynanayı teftişe giderdim :))))))
Hep o mu gelecek :))
Bakalım.Hayırlısı.
Aaaa en önemlisi fotoğraf makinem olmadan bir yere gitmem.
Borç harç alır giderim.
Sonrada buraya koyarım resimleri.
Ayy böyle gezdik.ayyy şöyle yedik ayy böyle bilmem ne yaptık :))
Evet cazibe hanımın gündüz düşlerinden bir kare okudunuz :)

10 Temmuz 2008 Perşembe

HELAL KAZANÇ

Bugün borç alacak günümüz.Listeleri hazırlıyorum.
Ondan sonrası koşturmaca.
Salı günü zammımız belli oldu.
Allah bereket versin.Rakamdan ziyade bereket.
Ama şunu hep farkettim.
Bazı işyerlerimde paramın bereketi vardı.
Patronlardan mı yoksa benim halet i ruhiyemden mi bilmiyorum.
Zaten belli başlı kriterler var.
Mesela patronların dedikodusunu yaparsan elemanlar arasında,o paradan umudunu kes.
Tecrübeyle sabit :))
Çünkü eleman her zaman rahatsız,gayrı memnun olur.Ve bunu iletecek deli de pek bulunmadığından işyerlerinde,hep fısır fısır laf dolaşır.E buda Allah ın hoşuna gitmez tabii.
Aldığın paranın bereketini kaçırır.
Birde işyerinin de ahlaklı olması var.
Yani ne kadar faize,krediye bulaşmış, ne kadar hak hukuk dengesi gözetiliyor, bunlarda önemli.
Ha dersin ki benim ne alakam var.
E sende eleman olarak çanak tutuyorsun farkında olmadan.
Buda kılı kırk yaran din için gayet tü kaka olaylar.
Yine bir sebepdir yani.
Şöyle bakınca herkes der helal kazanıyorum.
Hani hırsızlık,fuhuş vs kötü yollardan olmayınca bembeyaz helal süt oluyor zannediyoruz.
Halbuki işverenin yada neyse işte onun haberi ve izni olmadan yapılan,yiyilip içilen herşey haramdır.
Çünkü haberi yoktur.
Hz.Ömer in akrabasından birinin gelip konuşurken mumu söndürmesi gibi.
Diyor ki devletle alakalı bir mevzu değil,şahsi o yüzden devletin mumu yanmasın.
Rikkat.
Mesela işyerinden kendi işi için telefon kullanmayan varsa kafamı keserim.
Ama nihayetinde izinsiz İSE haramdır.
İş yerine sallanıp sürtmek de çok helal olduğunu sanmıyorum.
Nihayetinde orada iş yapmak için bulunuyoruz ve onun için para alıyoruz.
Diyeceğim ince eleyip sık dokuyunca hatalar birer birer dökülüyor.
Tabi en son giderken patrondan "hadi hakkınızı helal edin" deyip kaçtığımızda helal oluyormu bilmiyorum.
Çünkü Hocaefendi den duymuştum.
Yaptığınız şeyleri TEK TEK anlatmadıkça o insandan helallik dileyemezsin.
Mesela "ben sana şu gün şöyle şöyle demiştim ve yanımda da şunlar şunlar vardı"
yaaaa :(
Olay çok da basit değil anacım.
Allah bizi bilmeden işlediğimiz günahlardan ve de HARAMdan korusun.
Amin.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

DİNGİN BİR HAFTASONU

Cumartesi acil ablama uğradım.
İyi ki uğramışım ne zamandır ihmal etmiştim.
Yeğenimi de gördüm.Uzun uzun sarıldık.öpüştük.
Gitgide büyüdüğüne inanamıyor insan.
Hani bazen büyükler derler ya insan sinir olur.
Aaa ben bunun kundaktaki halini biliyorum ne çabuk büyüdünüz diye.
O hal üzere bakıyorum Maide me.
Bana her bir şey anlatışı daha doğrusu anlatmaya çalışması beni alıp götürüyor ilk doğduğu güne...
O gün ablamla uzun uzun konuştuk.Bir nevi terapi oldu abla kardeş için.
Ordan cd cime uzadım.
5 tane film kiraladım.
Bu hafta içi ev sineması günlerimiz yani.
Kaç pazardır ev kuşu olduk kocayla.
Hadi çıkalım deyip çıkmıyoruz.
Hem sıcaklar insanı boğuyor.Gezmek rahatlamak için olsun derken yorulup hastalanıp gelmekten korkuyorum.
Allaha şükür serin oluyor küçük evimiz :)
Güzel bir kahvaltı pazar günleri bizim özelimiz.
Yaptıktan sonra çoğunluk türk kahvemizle gaztelere gömülürüz.
Gazeteler bittikten sonra yıkanan çamaşırlar asılır vs.
Sonra film izlemeye koyuluruz.
Kaç pazardır bu böyle.
Eve alışınca insan asosyal oluyor.Çıkmak istemiyor evden.
Bu pazar filmimiz güzeldi.
İçimdeki deniz.İtalyan yapım.
2006 oscar,2004 altın küre vs ne varsa toplamış film.
Ama hakikaten haketmiş.
İzlerken ağladım çoğu yerde.
Çok duygusal.
Onurlu ölüm isteyen bir yatalak hasta.Ve mücadelesi.Adam da allahım ne güzel oynamış.
Javier bardem.
Güzel filmler beni o kadar mutlu ediyor ki.
Cumartesi de nerdesin firuze yi izledik.
Tv de yarım yamalak izlemiştim.
Evde adam akıllı izledik.Ve tek kelimeyle Haluk bilginer usta kardeşim.
Bu adam oyuncu.
Tabi hafta sonları kocayla boğazımız hiç durmaz.
Gidip gelip mutfağı yokladık.
Şeftalili irmik tatlısı yaptım.Tabi resmini koyamıyorum.
Ama az kaldı.Uzun uzun yazı okumaktansa güzel güzel resimli bir blog hazırlıycam inş.

5 Temmuz 2008 Cumartesi

MEDENİYET DERSİ VERİYORLAR

Adnan Menderes 'e yapılan rezillikler.
Evet evet tek kelime REZİLLİKLER.
Diğer tutuklu bakanlara yapılan kepazelikler.
Bunu yapanlar iyi darbeciler.CHP liler.
İnsanlıktan hiçbirzaman pay almayan.alamayan.almayacak olan 30 lu yıl fosilleri.
Yok 83 yaşındaki ilhan selçuk o yaşata sabahın köründe evinden alınırmıymış.
Yok efendim KOSKOCA PAŞALAR ,ORLAR KORLAR tutuklanırmıymış.
O yüce,ulu askerler hiç çete kurarmıymış.Aman ne kadar komikmiş.
Yaa adamlara zaten paşalar gibi davranılıyor.
İyide madem o kadar yaşlı ilhan selçuk niye o bokları karıştırıyor.
O kadar önemli generaller niye emekliliklerinin tadını çıkarmıyorda bilgisayarda darbecilik oynuyorlar.
Büyükanıt paşa ya İTİMATları yok mu?
Yoksa O da Hilmi özkök paşa gibi DİNDAR mı :))))?
Mehmet şevket eygi - ki hiç hazzetmem- çok güzel yazmış bugün.
Güzel yerlerini alıyorum.
Her ŞERde vardır bir hayır.
Bu olaylar güzel günlere vesile olacak inşaalah.
neyse yazı şöyle :
"""
Hiç boşuna, yasalar çiğneniyor, nizamlara ters işler yapılıyor demeyiniz, Yapılanlar yasalara, nizamlara tamamen uygundur.
Öylesine uygundur ki, sanıklardan biri “Ben polise konuşmam...” diyor, susma hakkını kullanıyor, onun bu hakkına riayet ediliyor.
Bu bir darbedir diyorsunuz. 27 Mayıs 1960 darbesini iyi hatırlıyorum.
Koskoca sivil bir iktidar, Cumhurbaşkanı, Başbakanı, bakanları, Meclis çoğunluğu, büyük bürokratları ile yanlarında genelkurmay başkanları ve birkaç orgeneralleri olduğu halde tutuklanmıştı.
İtilmişler, kakılmışlar, hakarete uğramışlar, bazıları dövülmüş, İçişleri Bakanı iyice hırpalandıktan sonra pencereden atılarak intihar ettirilmişti.
Bugün çok şükür öyle hukuksuzluklar, işkenceler yok. Sanıklara beyaz eldivenle muamele ediliyor.
Hukukun, kanun ve nizamların, adaletin güvencesi altındasınız.
Sivil mahkemelerde açık bir şekilde yargılanacaksınız.
Avukatlarınız olacak, Yargıtay’a müracaat hakkınız olacak.
Bütün dünya olup bitenleri dikkatle takip ediyor.
Hasretini çektiğiniz 1930’larda böyle miydi?
İstiklal Mahkemelerini hatırlıyor musunuz?
Savcıları hakimleri içinde hukukçu olmayanlar bile vardı.
Kanunlara dayanmadan muhakeme ettiler, suçlu buldular. Kararlarının temyizi memyizi falan yoktu. Bugün tebliğ ediliyor, yarın asılıyordu.
""""
Yaa dua etsinler kendi mayalarındaki insanlar tarafında tutuklanmıyorlar.
Yoksa rezilliğin biri bin paraydı.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

ERGENEKON....DARBECİLERE KON :)))

Sabah yeldire yeldire işe geldim bütün gazete ve yorumlara gömülmek için :)
Pat iş kitlediler,saat 3 e kadar bakamadım nete.
Sanane ergenekondan sen işine bak der gibiydi evren :)))
Okuduk ettik baktık değişen bir nane yok.
Herkes kendi meşrebince yorumluyor.
Ben niye her seferinde hevesleniyorsam yalnız ve güzel ülkemin aptal yazarlarından,anlamadım :)
Sanki hani biz şeffaf bir devletmişiz,yargının eli; reisi cumhurdan dağdaki oyu sevilmeyen çobana kadar uzanan,içindeki yaramaz çocukları terbiye eden,önceliğin siyasi tepişmeye değil insan hak ve hukukuna verilen bir politika güdermişiz gibi.
Yazarlarımızda sanki böyle umar gibi.
Çingene çalar kürt oynar misali.
Herkes kendi meşrebince çalıp oynamış gene.
Dün akşam kocayla radyodan haberleri dinleyince tepem attı.
Baykal ın tahrik etmesi,birandın goygoyculuğu vs.
Ben sinirlendikçe koca iyice beni sinirlendirmeye çalıştı :)))
Neye kızıyor ki muhalefet!!
Bu yakalananlar eninde sonuda yargının karşısına çıkmayacak mı?
Hangi yargının?
Senin yargının...CHP li hakim ve savcıların karşısına.
Nerden bu kanıya vardım?
Bakınız anayasa mahkemesi kararları :))
Bu arada Paksüt'ün eşi Cumhuriyet gazetesine gitmiş.
Geçmiş olsun a .
Yaaa.Tarafsız bizim yargımız.
Emine erdoğan gitsin bakayım bir sebeple zaman ya da vakit e.
Bak neler oluyor....
Kocayla haberlerden sonra dedik ki belki ipin ucu eski reisi cumhurumuza değer.
Hani kendisi aman masraf olmaısn diye köşkten dışarı çıkmayan sonra da o tasarruf ettiği parayı ADD ye bağışlayan reisimiz.
ADD nemi?
Hani canım miting organizasyoncusu.başkanı gözaltına alınan azılı dernek.
Yaa.
Bu savımızı başkalarıda dillendirmiş.
Körler sağırlar birbirini ağırlar.
Sen de burda şeffaf devlet olacağıııız ay ne güzeeeel diye ebleh ebleh sevin.

1 Temmuz 2008 Salı

ÇARŞI KARIŞTI !!!

Ergonokon da yeni tutuklamalar haberini okuyunca amanın dedim :)
Yine çarşı karıştı.
İktidar ile muktedir olanların kapışması ve en sonda apışmaları başladı.
Hayırlısı olsun vatan için ne diyelim.
Az daha bekleseydiniz ya.
Bu hafta sonu maaşımıza zam yapılacak.
Piyasalardan çok fazla etkilendiğimiz için ve de hemen etkilendiğimiz için,bu tür haberler bizim paracıklarımızı rahatsız ediyor :)
***
Bloglar arasında rutin gezinmelerimde şunu farkettim.
Blog sahibi bazı kadınlar bildiğimiz ayyaş :(
Yani içmeyi,sıçmayı öyle güzel anlatıyorlar ki sanırsın içtikleri cennetten kevser suyu.
Aslında üzülüyorum okurken.
Dua ediyorum o insan için.
Bir de beğendiğim bir blog yazarı ise.
Birden soğuyorum o blogdan.
***
Aşcımız izne ayrıldı.
Operasyon geçirecek ufaktan.
Acil şifalar diliyorum.
Çabuk gelse de düzenimiz otursa.
O gitti işyerinin suyu da gitti :(
***
Haziran da bitti.
Temmuzdayız.Yazın ortası.Kavrulucaaaaaz.Yanıcaaaz :))
Gitti ömrümüzden bir ay daha