31 Ekim 2008 Cuma

ELMALI TURTA

Dün bütün akşam bununla uğraştım.
Beklediğim yerden tatlım gelmeyince inat ettim - sanki gelse yapmıycam- bende emalı turta yaptım.
Bu tatlı kocayla favorimiz.Ben teee liseden hastasıydım bunun.Ve üzerindekileri harbi fındık zannediyordum.
Ne zamanki tarifini öğrendim.Şok :))
Tarif her zamanki gibi portakal ağacından.
İlk başta üstüne rendelenen hamuru buzlukta bekletsemde rendelenmiyordu.
Bir yerde okudum,hamuru ayırdıktan sonra un ekledim rendelenecek olan kısma.
Çok rahat rendelendi.
Pişmesi,çay faslı vs. saat 9 oldu.
Olsun biz gene o saatte çayla götürdük.
Kıtır kıtır olmuş.İnce olduğu için.
Şu an evimde,fırının içinde bir tepsi tatlı olması beni inanılmaz mutlu ediyor.
Hani büyümüşüm de adam olmuşum,evimin kadını olmuşum ve tatlı yapıyorum :)))
Ne kadar enteresan.

MERCİMEK KÖFTESİ

Tatilden sonra-cumhuriyet bayramı-kocanın işyerinde yemek partisi yapıldı.Bende köfte yaptım kocamın adına :)
Yaparken ne dualar okudum :) yatsıyı kılıp başladım hususi.Hani ters gitmesin birşeyler diye :)
Sonuçta ben değildim rezil olacak, kocamdı :) Ki zaten bütün teferruat bunun üzerine kurulu.
Ben götürsem umurumda olmaz.
Yiyen yer yemeyene uğurlar olsun.
Ama işte kazın ayağı başka türlü :)
Neyse tarif haticeden.Portakal ağacindan yani.
Tarif normal ama iş mercimekleri biraz sulu iken ince bulgurla karıştırma safhasında.
Zaten bütün mesele de bu.
O "biraz sulu"olayını çözsem iş tamamdır.
Bu sefer çözmüştüm.
Ama bir dahaki sefere emin değilim :)
Bana hep biraz sulu olayı çok normal geliyor,her defasında kaşıkla yiyoruz :)
Tek tük yakaladım kıvamı.Onlar da allahtan misafir geleceği zamanlar.
Neyse.
Yiyenler beğenmiş.
Kocanın yalancısıyım :)

30 Ekim 2008 Perşembe

ANITKABİR

Anıtkabir giriş.Çiçekler çok bakımlı.Yollar.Güvenlikçiler.Hepsi iki dirhem bir çekirdekti.Arabalarınızla çıkabiliyorsunuz.Güvenlik kontrolünden sonra tabii ki.Biz yaya devam ettik mecburen :)
Şu yolun temizliğine bakın.Yürüyüş yapmaya gelenler bile vardı.Tertemiz,sakin,yeşil yol daha ne işte :)

O güzel yolun sonunda karşılaştığınız ilk bloklar.Sağ tarafta banklar var.Yol biraz yokuşça olduğundan :)



Sağlı sollu kadın ve erkek heykelleri.İsimleri de öyle.Bayağı bir azametliydiler.
kadın heykelleri.Resim çektirenler bir hayli fazla.

O ilk bloklar.Müze diye geçiyordu sanırım.Anıtkabirin maketi.Şuan şurdasınız,burdasınız vs.

Anıtkabire gitmek hep içimdeydi.Aslanlı yol dedikleri yolu çok merak ederdim.O aslanlı yolun aslanı :)
Evet o meşhur aslanlı yol.Yalnız yürürken aval aval yürümemek gerekiyor çünkü yerdeki taşların arası çok enteresan bir şekilde boşluklu.Ve o araya ayağınız sıkışıyor.Bütün kadınlar birbirlerini uyarıyordu.Benim ayağımda sporlar olmasına rağmen ben de kaptırdım ayağımı :))

Atatürkün cenazesini taşıyan araba.Oraya vakfedilmiş.Benim hiç hoşuma gitmedi.Nede olsa cenaze arabası.

Evet hep gazetelerden tvlerden gördüğüm açı.Ve artık bende görmüş oldum.Efendim Anıtkabir.

Etrafındaki koridorlardan biri.Tavanı çok güzel süslenmişti.çekmeden yapamadım.

Atatürk ün makam arabaları.Ozamana göre gayet klaslar :)


Atatürk ün gezinti teknesi.Yine vakfedilmiş ve restorasyon geçirmiş haliyle sergileniyor.

Anıtkabirin etrafındaki açık koridorlar.Çok geniş bir mekanda kurulu bence anıtkabir.Bahçesini hesaba katmıyorum.

Şansımıza nöbet değişimi denk geldi.Hem videosunu çektik hemde resimlerini.

Evet mozole.Hani hep çelenklerin konulduğu ve devlet ricalinin geri geri gittiği yer.

tavanlar çok güzel süslenmişler.Ne kadar olsa bir kabir o bakımdan bana çok soğuk geldi.

Yokuşa kendimizi bıraktık ve o günkü gezimiz tam bitti bir yere oturup çay içip soluklanma planları yaparken birden komuta sesleri rap rap askerler geliyor.Koca dedi nöbet değişimi kaçırmayalım.Bizde onlarla geri anıtkabire kadar yürüdük ve nöbet değişimini izledik.inanılmaz güzeldi.Her değişimde-çünkü 6 nokta var- ziyaretçiler alkışlıyordu.Türk insanını o karede hemen anlayabilirsiniz efendim.Ki bende o gürüh içindeydim ağzım kulaklarımda :)
****

ÇANKAYA VE ATAKULE

Kuğulu parktan sonra Karum alışveriş merkezinden çankaya yokuşuna vurduk kendimizi.Yalnız resim çekmek yasak.Koca denemeye kalktı ve nerden geldiğini anlamadığımız bir düdük sesiyle durdurulduk.Tek çekebildiğimiz bu pembe köskler.Ama muhteşem korunmuş yeşillik.Ve orda Gül çifti var :))
Köşkün sonu atakuleye çıkıyor.127 m yükseklikten ankara yı temaşa ediyorsun.Asansörle çıktık ve kapı açıldığında üşüdüğümü hatırlıyorum.2,5 ytl kişi başı.Çok ama çok uygun.


atakuleden çankayanın görünümü.Yeşillikler çok güzel çorak ankara da :)


Camekanlı olması güzel.yoksa yükseklikten korkardı insan.Bence istanbuluma da böyle bir kule gerek.Zaten masrafı hemen çıkartırsın.Buradan müteahhitlere sesleniyorum.İstkule lazım aloo :)
Bak valla çıkarırsın masrafını.Ankara da bile millet yüklenmişti.Heleki istanbulda ooo.Nereye baksan manzaranın şahı.
Evet bütün müteşebbisler ,sözüm size. :)



ASKERE DE ALMA OZAMAN !


Cumhuriyet resepsiyonlarını mutlaka takip ederim son bir kaç yıldır.

Gül çiftinden sonra özellikle.

Bugün bir haber vardı.

Manisa da belediye başkanı ve kapalı eşi,valinin verdiği resepsiyona katılınca askerler hemen mekanı terk etmişler.

Haber bu.

Tabii hemen yorumları okudum ve midem bulandı.

O yorumları yazan embesillerle aynı oksijeni almak ne kadar garip.

2 yıldır gül çifti çankaya da .

Ne rejim değişti ne de başka bir bok oldu.

Maksat ortalık karışsın.Sadece bunu düşünmek yeterli bence.

Kapalı kadını görünce mekanı terk eden askerlere gelince ;

Orda duracaksın işte.Kapalı şehit analarını görünce neden terk etmiyorlar cenazeyi?

Anaları kapalı olan erkek çocuklarını neden alıyorsun askere?

O zaman rejime bir bok olmuyor mu?

Kapalı karıları ,anaları olanlardan neden vergi alıyorsun? O para -yeşil sermaye-rejimi tehdit etmiyormu peki?

Yok ya.

Ne 85 i cumhuriyet 2085.yılında da olsa bu kafayla ,bu askerle olmaz.OLMAZ!!

Düne kadar asker tarafından kürtlere yapılanlar,nerelere geldiğimizi gösteriyor işte.

Lise sırasında dağa çıkmayı planlayan kürt gençliği.

Al bakalım önünü alabiliyorsan.

Kapalı kadınlar dağa çıkmadığı için bu muameleler batmıyor göze.

Ama şimdi farklı.Kapalı kadınlar her yere girip çıkıyor işte.

Engelleyemezsin.

Yarın her panelde,sergide,alışveriş merkezlerinde,senin lüks lokantalarında,uçaklarda. vs heryerde olacaklar.

Senin sevdiğin cahil köylü kadınları köyünden çıkmıyordu o yüzden beğeniyorsun onları.

Ama devir değişti.

Artık heryerdeyiz ve olmaya devam edicez.

Allahın izniyle.

28 Ekim 2008 Salı

ŞÜKÜR YA :)

Açılmış bloglar :)
Çok sevindim yaa.
Ayda yılda bir internet macerasına daldım onuda elimden aldılar diye üzülmüştüm :(
Hamdolsun geri getirdiler ve rezil olmaktan kıl payı kurtulduk dünya aleme...
Tam da fotoğraf makinem var blogum renklendi,resimlendi derken hoop diyarbakır sulh ve ceza.
İlk okuduğumdaki şoku kelimelerle anlatamam.
Yaşayan bilir yani bütün blogcular :)
Aklıma gelen ilk şey arkadaşımın dediği "zehra bigün seni karakoldan topluycaz" lafı oldu :)
Lan dedim bana niye tebligat gelmediki madem mahkemelik oldum :)
hah hah ha.
Neyse tekrar hayırlı olsun.
Yarın devam ankara günlüğüme..

23 Ekim 2008 Perşembe

ANKARA DA İLK GÜZERGAH

Not:Bu günkü blogu tersten okuyun.Aşağıdan yukarıya.Bu bana ders olsun fotoğrafları yüklerken tersten başlıycam :)
Güzergah : kızılay-karanfil sokak/dost kitabevi-kocatepe camii-tunalı hilmi-kuğulu park

Kuğulu park yada şöyle diyeyim ankaradaki her yer bana çok temiz ve düzenli geldi.Kaldırımlar,yollar,heryer.Ankaralılar ya temizler ya da ellerindeki olan şeylerin azlığından kıymetini biliyorlar.Kocayla oturup çıkındakileri yerken yan bankta oturan süslü ev hanımlarının muhabbetine kulak misafiri olduk.Gülben ergenle seda sayanı karşılaştıryorlardı hararetli hararetli:)Kuğulu park hatırımda bu muhabbetle kalacak :) Kuğular güzel ve insandan kaçmıyorlar.
Tabi bu gezdiğimiz yerler arası bayağı bir mesafe tutuyor.Tunalı Hilmi caddesini yılmaz erdoğanın şiirlerinden çok merak ederdim.Kocayla sakin sakin yürüdük,mağazalara baktık.Bildiğin acıbadem-şişli karışımı.Mağazalar lüks.Ordan biraz soluklanmak için kuğulu parkta demirledik.





Kocatepe Camiindeki 3 ton ağırlığındaki avize.3katlıydı camii.Namazılarımızı kıldık ve birkaç resim çektik.Yalnız şunu belirteyim İstanbul dışındaki camilerde ben pek birşey hissetmiyorum.Huşu diyeyim.Burdaki camiler daha efsunlu,daha bir yürek titretiyor.Mimarından mı İstanbulun manevi havasından mı bilemiyorum.Ya da benim maneviyatımdan :))



Kızılaydan rotayı belirleyip Kocatepe ye kırdık dümeni.Kocatepe mevki aslında.Bu caminin altında kocaman AVM var.Çok enteresan geldi bana.Etrafında barların olduğu sokaklar var.Selatin camilerine benziyor Kocatepe Camii.




Kızılay meydanı kalabalık geldi bana.Gençler daha çok gözüme çarptı.Çok garip oranın gençleri yada insanları diyeyim daha normal giyim kuşam açısından.İstanbul gerçekten metropol.Ve bunu düşünüp sevindim hep,insanları dikizlerken :)


Kızılay meydanı.Çok komik,ben meydanlarda çekecek resimler bulamadım.Fotoğrafçı bakış açımız oluşmadı daha :)

İlk önce ya da hergün diyeyim Sincan dan minibüsle şehir merkezine kızılay a gittik. 45 dk sürüyor.Kızılay dan dağılıyoruz gideceğimiz yöne :)
Karanfil sokakta,Ankarada ki ünlü Dost kitabevi.Kitapların dizaynı çok hoşuma gitti.İstanbul da bu düzeni ben bulamıyorum.İstediğiniz yazarın bütün kitapları bir arada.Fiyatlarda pek fark yok.Güzel ve yalnız ülkemde kitaplar hep pahalı :(







22 Ekim 2008 Çarşamba

ANKARA YA GİDİŞ


Evet geçte olsa resimlere başlayabilirim.
Tren ile gidip otobüs ile geri döndük.
Maksat her ikisine de binmiş olmak.
Haydarpaşa dan 14.30 da kalktık.
Çıkınımız dolu.ceplerde bayram şekerleri.Gazeteler.
Cep telefonu açık olduğu için rahattı.
Mescidde öğleyi kılıp bindik peronumuza.
Çok temizdi Haydarpaşa.
Zaten binen insanları da incelediğimde çıtanın çok yükseldiğini söyleyebilirim.
Birde gayet makul fiyatlar.
İnternet bile kullanabiliyorsun.
Ben Kütahya ya trenle giderdim arada.
O gürültü dayanılacak gibi değildi.
Yeni de deprem olmuş.
Korkuyla uyandığımı hatırlıyorum.
Ablamları da getirtmiştim kütahya ya.
Onlar da trenle gelmişlerdi.
Tövbeliydiler :)
O ne gürültü diye.
Ama ilk önce o gürültüden eser yok.
Çok sakin gidiyorsunuz.
Bir de modern.Hostesleri falan var.
Kapılar düğmeye basılıp açılıyor.
Çok konforlu.
Ben önceden durakları ve saatleri not etmiştim.
Eskişehire kadar dakika şaşmadı.
Eskişehirden sonra yol çalışması olduğundan yaklaşık 1 saat rötar yaptık.
Trende beklemek biraz sıkıcı.
Nerde olduğunuz belli değil.
Gelip açıklayan yok.
Ama gene de ben çok memnun kaldım.
Tren hatıralarımdan sonra.
Gündüz seyahat fevkalade zevkli.
Zaten gelirkende gündüzü tercih ettik.
Kocayla seyahat daha bir güzel :)

16 Ekim 2008 Perşembe

BEN GELDİM :)

Şükür kavuşturana.
Bu hafta başı iznimiz bitti ve düzenimize kavuştuk.
Kocanın biraz sıkıntılı oldu.
İzin boyunca işini biriktirmişler.Ama o herşeyin üstesinden geldi.
Süpermen kocam benim :))
Ben yerime adam yetiştirip bıraktığım için geldiğimde sadece onun yaptıklarını kontrol ettim.
Her izinden sonra olduğu gibi ajandamı görüp monoton hayatıma geri döndüğüm için neşeliyim.
Birara yoğunlaştı işler ve ben içimden "evet başladım işe şükür"diye geçirdim.
Manyak mıyım neyim :)
İzin çok güzel geçti.
Resimler biriktirdim.
Haydarpaşadan başlayan ankara ile devam eden,en son eyüp te sabah namazı ve kahvaltıyla biten.
Ankara,kızılay,ulus,beypazarı,kale,çankaya,atakule,hacı bayram ı veli vs.
İstanbul da da misafirlerim oldu.
En son pazarı günü evli olan çiftlerle eyüp sultan yaptık :)
Çok dolu geçti elh.
Zaten ben bunu istiyordum.
Kocayla doyasıya gezmek,görmek,eğlenmek,tanışmak,yemek,içmek.
Dinlendim allaha şükür.
İşerimi de halettim sakinim şimdi.
Zaten bir aya kalmaz dersler de başlar.
Okullu olacağım yine :)
Yarın resimlerle tatilimi anlatmaya başlıyorum.
Gerçi okur sayım,eş dost :)
Ama ben ortaokuldan kalma günlük alışkanlığıma internetten devam ettiğim için,okunmasa da kendim için ,hayata bir not düşmek bu blog.
İlerisi için.
Çocuklarım için.
Annem ve babam da amma gezmiş haa demeleri için :)
Haydi bakalım.
Vira bismillah yeniden.