27 Mayıs 2008 Salı

Olmaya Devlet Cihanda / Bir Nefes Sıhhat Gibi

Yaa önce sağlık.
yazıya ara verdim bir süre.
Çünkü sıcaklar ve çıkmayan tansiyonum geçtiğimiz çarşamba,yakınımızdaki Devlet Hastanesi'ne beni mecburi ziyaret ettirdi.
Acille tanışma şerefine nail olduk.
Zaten kaç haftadır her akşam tansiyonumu ölçtürüyordum.9/6 veya 8/5.
Yukarıya çıkmadı.
Zaten acilde serumu yedikten sonra da tansiyon 9/6.
Ertesi gün devlet hastanesinden randevu aldım.
Güya en iyi doktoruna.
Kısa keseyim bir daha ayağımı basmak istemiyorum hastaneye.
Çok kötü bir muamele.
Patronumun dediği gibi devlet hastanesine sedyeyle giricen başkada girmeyeceksin :)
Bugün itibariyle eski çamlıca ömür hastanesinde muayenemi tamamladım.
Tahlillerimi.
Muayene ücretsizdi.Tahlillerden fark alınıyor.
Tahlillerim çok iyi.
Hatta doktor maşallah herşey çok normal dedi :)
Yani anlayacağınız 53 YTL sıkışmış onu çıkardık :))))
Şaka bir yana yaklaşık bir aydır harnup pekmezi içiyorduk.
Hemoglobin 15,5.
Hayatımda ben 11 den yukarı çıkamamış adamım.
İstediğim şeyi hallettim.
Peder şeker hastası.anne hipertansiyon.
Kolesterol,açlık kan şekeri,karaciğer yağlanması,kandaki demir vs bunları zaten merak ediyordum.
Öğrenmiş oldum içim rahatladı.
İyi olduğunuzu doktora tasdik ettirmek lazım.
Yoksa ufak hastalıkları içinizde çok büyütüyorsunuz.
1.evlilik yıldönümümüze sağlık taramasıyla girdik :)
Allah akıl ve beden sağlığı versin herşeyden önce .

20 Mayıs 2008 Salı

ÇİÇEKLERİM II


Buraya da yazmıştım.
Belediye fidan dağıtmıştı.
Aşçı ablamız gidip iki tane kapmıştı.
Üzerinden kış geçti.
Ve gülüm tomurcuklandı.
Bu sabah baktım kırmızı yaprakları görülüyor.
Aşçımızda aynı gülden aldı ama onunki habire boy veriyor tomurcuklanmadı bile.
Açınca koycem resmini buraya :)

Diğer çiçeğim sardunya.
Bu çiçeklerde çok azgın.
Kolay kolay ölmüyor:)
Gösterişli aynı zamanda.Boyuda uzun çiçeklerinde güzel.
Annem bana damın başında çiçek aşılıyor ayrı ayrı.Biraz kendilerine gelince eve getircem.
Sipariş çok.

19 Mayıs 2008 Pazartesi

MÜZELER HAFTASI MÜNASEBETİYLE...

Bu hafta müzeler haftası olduğundan,
kocamla gezmediğimiz tek dolmabahçe ve yıldız sarayı kalmıştı,
hadi dedik yıldız sarayına gidelim.
Dolmabahçenin kalabalık olacağını düşündük hemde ücretliydi zaten.
Ben ne kadar öğrenci olsamda kocaya kelle parası düşüyordu.
zaten kısıtlı bütçe :)
Kırdık rotayı yıldız a.
Aman da aman çok nazik karşılıyorlar bizi.
Hani demesek biz sarayı gezicez niye geldiniz der gibi bakıyordu kapıdaki güvenlik-memur karışımı insan.
Neyse beylerbeyi sarayındaki gibi rehber eşliğinde gruplar halinde değil,kendi başına yazıları okuya okuya geziyorsun.
Zaten en sinir olduğum olay.
Sarayları müze olarak değil gerçekten dayalı döşeli saray olarak gezmek istiyorum.
yazdıkları açıklamalar çok eksik.
Mesela "mermer vazo"
Ya bende anlıyorum onun mermerden mütevellit bir vazo olduğunu benim istediğim ;
kim yapmış,kimden hediye gelmiş,kimler kullanmış,nerde duruyormuş,içine ne konurmuş,özel bir hikayesi varmı vs
Maalesef çoğu müzelerimizde böyle.
İnsan bir müddet sonra sıkılmaya başlıyor.
Elmas vazoda aynı görünüyor mermer vazoda.
Amaa sonra bir memuru kıstırdık sorular sorduk.Adam baktı biz meraklıyız bizi ayrı bir muameleye tabi tuttu vee:
"durun size hamam odasını açayım,bekleyin sizi tiyatroya çıkarayım"
bir yandan kocayla ben hem şaşırdık hem de acaba bir iş mi var diye de düşünüyoruz :)
Ama Allah razı olsun memur amcamızdan kendisi bize çok güzellik yaptı.
Zaten II.Abdülhamit'e ilgim var onun kaldığı sarayı gezmek hele ki özel yerlerini benim için çok anlamlıydı.
Liseyide Mimar Sinan 'nın yaptığı bir külliyede okuduğum için eski taş eserler beni çok etkiliyor.
Taş merdivenler,avlular.
Başka bir huzur veriyor bana.
Yeni yapılan camilerde zerre hissetmediğim huzuru o eski yapılarda hissediyorum.
Allah bozmasın.
Ordan sultanahmete geçtik.
Aman Allahım.
Ana baba günü lafı az bile.
Ayasofya girişi kilitti.
Topkapıyı merak bile etmedik :) çünkü böyle olaylarda insanların ilk akın ettiği yer ayasofya ve topkapı.
Neyse güzergah yine topkapıdan aşağıya caferağa medresesi idi.
Hem yorulduk bir çay içmek hemde harika,huzurlu bahçesinde bir soluk almak için.
Detayları sonra yazıcam.
Fazla kendimizi bırakmadan eve yollandık.
Evde de yemeğimizi yaptık ve yorgunluk çayımızla "yumurta" filmini izledik.
Yumurta filmi çok sanatsaldı ve biz kendimizi fazla kasmadık anlamak için :))))
Güzel bir hafta sonu idi.
Şu sınavlarımı vereyim bir.
İpini koparan dana gibi saldırıcam her şeye ve her yere :)))

17 Mayıs 2008 Cumartesi

ÇİÇEKLERİM :)



Dışarıdan görünüm :)
Apartmanda tek benim pencerenin önünde çiçek olduğundan benim kata göre öteki katlar isimlendiriliyor :)
Çiçeklinin üstü,çiçeklinin arkası gibi :)
Her akşam eve girerken aşağıdan bir göz atarım çiçeklerime.
İnanılmaz bir duygu.
Geçen yıl çiçekli halleriyle annemden getirmiştim.
Bu sene benim evimde çiçek açtıkları için sanki yeni almış gibi heyecanlandım.
Çocuk gibi bir şey.
Eve girdiğimde üstümü çıkarmadan bazen sulamak,sularken konuşmak,sevmek çok başka bir şey.
Genelde sabah işe giderken suluyorum.Akşam suladım bir kez yoldan geçen bir teyze " komşu bana versene fidesini" dediğinden artık korkuma akşam sulamıyorum :)



16 Mayıs 2008 Cuma

HANIMELİM :)


Bu sabah bir demet hanımeli konuğum masamda :)
Yok böyle bir koku ...
Bayılıyorum bu kokuya..
Hatırlattığı güneşli çocukluk günlerim..
İş yaparken arada geliyor burnuma koku ve hemen ruh halim değişiyor.
Gülümseyiveriyorum..
Eve demet demet çiçek alanları şimdi anlıyorum.
Patronumun makinesini arakladım ve resimler çektim bol bol.Evimdeki çiçekleri çektim.
Onları da yayınlıycam ilerdeki günlerde inş :)

8 Mayıs 2008 Perşembe

BENİM POLİSİM :)


Bir Osman Sınav filmi :)
Osman amca döktürmüştü görüntü vs.
Bu adam Türkiye için hayırlı biri kim ne derde desin.
Ben hikayeyi de,görüntüyü de,müziği de beğendim.
Yabancılarla işbirliği içinde çekilmiş film.
İzlerken hep milletimizin gözünün içine sokulan "herşeyi bilen,zeki,esprili,yakışıklı,süper güçlü amerikan polisleri" geldi aklıma.
Ve dedim işte bizimkilerde böyle.
Sinema bir nevi reklam olması açısından hep amerikalılar herşeylerini yalanda olsa satmışlar.
En iyi polis teşkilatı ya da polisiye film onlarda.
EN kahraman! millet onlarda
Vs.
İzlerken Osman Sınav a içimden dua ettim resmen :)
Modern,akıllı,zeki,anlayışlı polis tiplemesi çizmişler.
Bizim özenti gençliğimiz için iyi bir adım.
Göz taramalı odalar vardı narkotikte ve daha bir sürü ince,güzel ayrıntı vardı reklam amaçlı :)
Hani orta sınıf amerikan polisiye filmleri varya onların türk versiyonu.
Sinemaya geç de olsa bizim milletin el atması fena olmayacak.
Osman Sınav bunun için belki de ilk duayen.
Hadi hayırlısı.
Bakalım bu akşam hangi film çıkacak sinema kutumuzdan :)
Evde film izleyecem diye işyerinde ittire ittire ders çalışıyorum ki film izlerken vicdan azabı çekmeyeyim :)
24 saat yetmiyor bazen.iş-yemek-film-uyku.Tekrar iş-yemek-film-uyku.....
Dikkat edilirse tek aktivite film oluyor :)
Ev işimi dediniz duyamadım ?
Vaktim yok amaaaaa :)

7 Mayıs 2008 Çarşamba

EV SİNEMASINA DEVAM

Cumartesi günü akşam ilk rezervuar köpeklerini izledik.
ayrıca yazıcam bu filmi.
Film kısa ama gün uzun ,nihayetinde ertesi gün pazar.
Yeni bir cd koyduk.Çayımız hazır.
KÖSTEBEK.
Oscar ödüllü.
Filmi izledikten sonra oscarı gerçekten hak ettiğine inandım.Harika bir film idi.
İzlerken gerçekten heyecanlandım :)
Oynayanlarda güzel rol kesmişler.Zaten Matt Damon ı Kadın Kokusu filminden biliyorum.
O filmde benim özellerim arasında.
Neyse filmin konusu şeyini şey ettiğimin şeyi gibi birşey :)))
Köstebek içinde köstebek :)
Emniyet teşkilatının resmi köstebeği (leonardo di caprio),mafya elemanının(jack nicholson) emniyet içine küçükken gönderdiği çok başarılı bir köstebeği(matt damon).en sonunda bir süpriz.asıl mafya babasınında FBI tarafından kullanılan köstebek olduğu :)) daha doğrusu ortak çalıştığı.
Ben çok beğendim filmi kesinlikle tavsiye ederim.


Gelelim ikinci filme :MUHİH

steven spilberg klasiği.sağolsun kendiside bir yahudi olduğu için bol bol filmde yahudi sempatizanlığı yapılmış.Güya sivillere ve kadınlara asla ve asla dokunulmuyor.Yahudilerin hali çok icler acısı.aman hep vatansız kalmışlar vs.Ama sonu vurucu.mossad için çalışan ajan görevini yaptıktan sonra kafayı sıyırmaya başlıyor:) veee din değiştiriyor :)
film fena sayılmazdı.izlenebilir.

6 Mayıs 2008 Salı

HATIRLA SEVGİLİ DİZİSİ

Ben dizi izlemiyorum ama hatırla sevgili dizisiyle ilgili harika bir yazı yazmış bir hanım.
Lütfen bu linke tıklayıp okuyun.
Herzaman heryerde BİLİNÇLİ OLMAK.
Okurken tüylerim ürperdi.

http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=writersnews&id=18329

1 Mayıs 2008 Perşembe

İŞÇİYİM,İŞÇİSİN,İŞÇİ

İşçi bayramı bugün.
Geçen seneki 1 mayıs geliyor aklıma.İşyerine 11 e doğru gelmiştim ve o gün sipariş almamıştık.
Heryer kilitti.
Bu aklımıza geldiği için dün koca işyerine ne zaman ve ne şekilde gideceğinin planlarını yapmıştı bol bol :)
Ama enteresan çok ama çok rahat gitmiş bugün.
Hatta diyor hergün 1 mayıs olsa :)
Gazeteden baktım resimlere.
Maksat ortalık karışsın.
1977 yılındaki vukuattan sonra nasıl bir inat insan anlamıyor.
Ölüme gidilir mi hiç ya ?
Hükümet silahlı provokasyonlar olacak diyor ,yapılmayacak diyor işçilerimiz inatla hayır gidecez,ölecez diyor.
Ben çok şaşırdım bu inada
İnatçılık neye yaradı şimdi.
Polisler takviye gelmiş diğer illerden :)İstanbulun polisi yetmemiş anlaşılan
Neyseki kazasız belasız bitmiş.
Taksimde yürümekle ;
sigortasız çalıştırılan işçiler,
haftada en fazla 45 saat çalıştırılması gerekirken köpek gibi daha fazla çalıştırılan işçiler,
maaşını binbir zahmet alan,ikramiye,prim vb diğer yardımlardan havasını alan işçiler,
şansına psikopat,kompleksli,hanzo işverenlerin kahrını çekmek zorunda kalan işçiler,
devlet hastanelerinde sanki o primler parayla değilde pulla ödeniyor gibi davranılan,burun kıvrılan işçiler,
her an kapı önüne konmakla korkutulan işçiler,
ne kadar rahatlayacaklar?
Sosyal devlet olmak için daha çok ekmek yemek lazım.
Bunları yazarken kendimi muro gibi hissettim :)
Haksız mıyım çeto :))