21 Haziran 2008 Cumartesi

EL TURKO :)))))))))))))))))))))

Evet yine saatlerce sıkıcı bir maç.
Sonrasında çığlıklar,zıplamalar,ağlamalar.
Yok böyle bir takım.
Yok böyle bir millet.
Bizim uğurumuz evde radyodan dinlemek.
Ben ütü yapıcam.Koca radyonun başında bana tekrar anlatacak.
Arada Terim e kızacak.
Bende hem radyoyu hem mahalleyi kolaçan edip skoru tahmin etmeye çalışıcam :)
İlk portekiz maçını annemlerde izledik ve götün götün, arkamıza bakarak evimize gelmiştik.
Çok kötüydü.
Ama isveç ve çek maçını evde radyomuzdan dinledik ,ütü yaparken ben :)
Bizim uğurumuzda bu.
Dün koca kahveye gitti.İkinci yarıda msj atıp dedim artık :eve gel de gol atalım diye :)
Almanya bekle bizi.
Ütü masamla geliyorum :)))))))))))
*****
Hırvat teknik adam Biliç diyorki :
"''Biz Türkler'den daha iyi rakipleri yendik. Maçın penaltılara kalması bizim için bir şoktu. Herşey bitmiş gibi gözüküyordu. Bütün bunlara karşın elenmeyi haketmedik''
Türkiye nin 3. kez bir maçı geriden gelerek kazandığını belirterek, ''İlginç bir biçimde kazanıyorlar. Hem kaliteleri var hem de başka birşey var. O yalnızca Türkler'de var onun ne olduğunu tarif edemiyorum, anlayamıyorum. Böyle giderlerse final oynarlar. Bu yenilgiyi unutmamız mümkün olmayacak. Yaşamımız boyunca da aklımızda kalacak''
Bu satırları okuyunca güldüm ve cevabın ne olduğu aşağıdaki fotoğraf.
DUA.
O kadar insanın duası.
Milliyet te Can Dündar diyorki :
----Türk Milli Takımı’nın beni asıl etkileyen özelliği, bizi temsil yeteneği oldu.
Bir takım, halkını bu kadar mı yansıtır?
Bir halk, takımını bu kadar mı andırır?
Hızla dayılanıp aynı hızla çakılma, yenince aslan kesilip “Mucize bizim rutin işimiz” havası basma, yenilince faturayı basına çıkarma da çok tanıdık huylar değil mi?
Ya başarıyı takım oyununda değil sahanın uğurunda arama?..
İşi son dakikaya bırakma?..
Yumurta kapıya gelmeden çalışmama?..
Yatıp yatıp son anda atağa kalkma?..
Kavgaya “anaları” karıştırma?..
En sevinçli anda bile dayanamayıp muhaliflere laf sokuşturma?..
Sevinince de yıkılınca da küfre ve silaha sarılma?..
“Yabancılar hakkımızda ne demiş”e kafayı takma?..
Tanıdık gelmiyor mu size de?..
* * *
Bunların ötesinde, bence ülkemle, takımı arasındaki asıl can alıcı benzerlik, öngörülemezlik...
Her an her şeyin mümkün olduğu bir ülkenin takımı böyle sürprizli olur ancak...
Hırvat takımının Teknik Direktörü “İşimiz zor. Çünkü Türk takımının belli bir sistemi yok” diyordu maçtan önce...
Aynen öyle...
“Sistem”le değil “istem”le oynarız biz...
Fizik kondisyondan çok, devre arası motivasyona güveniriz.
Rakibe taktik marifetiyle değil, iman kuvvetiyle yükleniriz.
Sınava, doğru dürüst hazırlayamadığımız çocuğumuzun ardından okur üfleriz.
Bu yöntemle en güçsüz takıma yenilebileceğimiz gibi, en güçlü takımı da alt edebiliriz.
Kestirilemeyiz. Sürüyerek darağacına götürdüklerimizi, bir golle yerden kaldırıp omuzlarda taşıyabiliriz.
Kederden sevince, coşkudan öfkeye anında geçebiliriz.
Kör inancımız, hızla derin bir inançsızlığa dönüşebilir.
“Dünyayı yeneriz” böbürlenmesinden bir dakika sonra “Zaten bizden bir halt olmaz”a evrilebiliriz.
Tahmin edilemeyiz.-----
****
Dün en son yatarken dua ettim.
Bizim birlik ve bereberliğimizi artıracak zaferler nasip et YA RABBİ diye.
Sevinmeye bu aralar ülke olarak ihtiyacımız var.
Yalnız bu final maçlarında Türkiye de bir kaç vatandaş kalpten ölmezse iyi.
Bu maçlara sinir sistemi dayanmıyor çünkü :)

Hiç yorum yok: