11 Şubat 2008 Pazartesi

EY ZAMAN! BENİ BİRAZ BEKLER MİSİN?

Bugün olaylı başladı diyebilirim.
Sabah sabah oturduğum koltuk çaat diye kırıldı,ben yere eğilmiş bir vaziyetteyken.
Ucuz kurtuldu boynum.
İşyerindekilerle hafif bir sinir harbi yaşadıktan sonra nihayet normale dönebildim.
Gazetelere göz attım.pazar ekleriyle birlikte.
Aynı hamam aynı tas.
Bu ülkeyi kaosa sürükleyecek tek bir insan var o da Aydın Doğan ve medyası.
Bilemiyorum bu vebali nasıl ödeyecekler?
Artık türban ve laiklik kelimelerini okuyunca kusmak istiyorum.
Vatanda bir röportaj var.Evli,dindar,okumuş yazmış,masterlı vs bir çift diyorki "ee biz yıllardır mahalle baskısı yaşıyoruz."
Okumanızı salık veririm.
Muhabir ne kadar zorlasada cevaplar güzel.
Bu haberleri okudukça hırslanıyorum.
Diyorum bunlar adam yerine koymuyorlarya dindarları,adamın alasını olup karşılarına,hatta ve hatta başlarına idareci olmak gerekiyor.Nereye baksalar kişisel donanımı muhteşem kapalı kızlar ya da sakallı erkekler :))
Ve bu konuda gerçek bir diaspora yaşıyorum kendi içimde.
Cahil,okumamış,sosyal hayattan habersiz kapalı kadınların hepsinin ama hepsinin yeni çağ ile birlikte en iyi üniversiteleri bitirmiş,master ya da yüksek lisanslı,en az bir yabancı dile vakıf,sosyalliğin dibine vurmuş,yurtdışı görmüş daha doğrusu kendi şehrinden başka şehir ve ülkeler görmüş,analitik düşünen,tartışmayı bilen,en önemlisi de ÖZGÜVENİ YÜKSEK insanlar olmasını,bu düşüncelerle yetişmiş evlatlara sahip olmalarını çok istiyorum.
Kendimde karınca kararınca en azından tahsilimi tamamlamaya çalışıyorum zaten.Bu haberleri de okuyunca hemen iktisat kitabımı çıkarıp cayır cayır ders çalışmak istiyorum :)
Yani bana etkisi bu kadar pozitif bu türban haberlerinin :)
Biraz daha zorlarlarsa yeni bir üniversite bile deneyebilirim :)
Ama tek bildiğim ve yapmaya çalıştığım şey lisans tamamlama programını,layıkıyla, 3 yılı aşmadan tamamlamak ve hedefime doğru kesinlikle ama kesinlikle yılmadan çalışmak.
İstediğimi başardığımda,ilk başta kendimle gurur duyucam.
Mağduriyetler bazı insanlarda kamçı görevi görüyor.Sanırım bende o taifedenim.
Er ya da geç istediğimi elde edicem Allah'ın izniyle.
Ve buna bu blog okurları şahit olacak.
Liseden bir arkdaşımla kendimize 5 yıl vermiştik geçen sene.
30 yaşımızda bir çok şey hallolmuş olacak inşallah.
Bu yazıyı yazarken bile içimi bir ateş bastı :))))
Hayatı sonuna kadar da yaşamak istiyorum bu süreç devam ederken.
Hiçbirşeyi ertelememek.Evliliğimin,yaşadığım şehrin,yaşımın hakkını vermek istiyorum.
Hani mutluluk bir şey olunca ya da olmayınca yaşanılan bir şey değil.
3-5 kg verince yada alınca,ev,araba,evlat,diploma,eş sahibi,zengin olunca daha mutlu olacağına inanır insanoğlu.
Benim yaşım 26 ve bunun ne kadar yanlış olduğunu çoktaan öğrendim.
Her zaman uğraşacağın bir mesele,çözmek zorunda kalacağın bir problem,sorun yaşadığın insanlar,ödemek zorunda kalacağın borçlar olacak ve bu kanun asla değişmiyor :)
Önemli olan,asıl bunlarla uğraşırken ne kadar mutlu olabildiğin.
Evet bütün mesele bu gerçekten.
Borçlar ödenirken,ev alma hayaliyle yanıp tutuşurken ve harıl harıl çalışırken,okulunu bitirmeye uğraşırken de hayat devam ediyor ve bir daha o günlerin,dakikaların geri GELMEYECEK.
Bu yüzden arka planda hedeflerinize emin adımlarla yürürken,ön planda akıp giden hayatı ıskalamamak lazım.
ÇÜNKÜ HAYAT KİMSEYİ BEKLEMİYOR.

Hiç yorum yok: