13 Şubat 2008 Çarşamba

Dikkat! Sevgiliniz bu hafta terkedebilir!

Araştırmalar, Sevgililer Günü ertesinde ayrılıkların çoğaldığını gösteriyor.
“Aşkın kitabını yazan" İtalyanlar, aşk hayatımızdaki son durumu belgelediler geçenlerde...
Milano'daki bir sempozyumda İtalyan psikolog Elena Parchi, son üç yılın Sevgililer Günü'nde yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Parchi, 25 ila 55 yaş arasındaki 786 kadına "o günü ve sonrasını" sormuş ve çok şaşırtıcı bir sonuca varmıştı:
"Kadınlar sevgililerini en çok Sevgililer Günü'nde terkediyorlar”dı.
Sevgililerin şenliği olması beklenen gün, aşıkların kâbusuna dönüşmüştü.
Neden?
Parchi'ye göre bunun temel nedeni; hayal kırıklığı...
Yıl içinde sevgilisini fazla "alaka testi"ne sokmayan kadınlar "o gün" için büyük beklentiye giriyor. Medya ve reklam sektörü son yıllarda bu beklentiyi alabildiğine kamçılıyor. Mesaj hatları, hediye ilanları, örnek aşık haberleri gazeteleri, televizyonları süslüyor.
Kadın, "hiç olmazsa o gün" özel bir ilgi bekliyor ve bu da Sevgililer Günü'nü bir "sınav"a dönüştürüyor.
Sonuçta 14 Şubat'ı atlayan veya -daha kötüsü- sıradanlaştıran bir erkek, sınıfta kalmış oluyor.
"Aaaa... bugün müydü," "Hediye alacaktım, ama çok işim vardı," "Yemek de amma pahalıymış," "Bakalım gelecek Sevgililer Günü'nde birlikte olacak mıyız" türünden bir cümle, kadında bardağı taşırıyor.
* * *
Benzer bir teşhise, birkaç yıl önce kaçırılan bir Amerikan uçağının yolcuları üzerinde yapılan bir araştırmada ulaşılmıştı. Amerikalı bir sosyolog, hava korsanlarının yakalanmasıyla sonuçlanan eylemden sonra, kaçırılan yolcuların aile hayatlarını incelemiş ve çok şaşırtıcı bir sonuca varmıştı:
Eylem sırasında uçakta bulunan eşlerin çoğu, eylemin şokunu atlattıktan sonra ayrılmışlardı.
Amerikalı sosyolog da bu ayrılıklara aynı teşhisi koyuyordu:
"Hayal kırıklığı..."
Kriz anında maskeler düşmüş, pembe gözlükler çatlamış ve kadınlar, en zor anda, beraber oldukları erkeklerin gerçek yüzüyle tanışmışlardı:
Teslimiyetçi, zayıf, ezik ve korkaktılar.
O yüzden de korsanlardan kurtuldular, ama terkedilmekten kurtulamadılar.
* * *
İlişkilerin derinlerinde bir yerde, fay hattında bir çatlak varsa, en ufak bir sarsıntı, onu ciddi bir kırılmaya sürükleyebilir.
Bu sarsıntıyı yaratan, bir kriz anı olabileceği gibi, ilgi beklentisiyle hazırlanılmış özel bir gün de olabilir.
Krizlerde yiğitleşir kadınlar, özel günlerde ışıldar. Ve yanlarındaki adam, kendileri gibi yiğitleşmiyor, ışık saçmıyorsa o an kestirip atabilirler.
Merkez üssü yürek olan bu deprem, yaşananın aşk değil, kolayca vazgeçilebilir bir alışkanlık olduğunu hissettirirse, çoktandır göğüs kafeslerini sıkıştıranı bu dertten gözlerini kırpmadan kurtulabilirler; ...o anda... sigarayı bırakır gibi...
Dayanma eşiği en geniş ilişkiler bile kalbin bu sarsıntısına dayanamaz.
İlişkinin yaldızı dökülüp de altından sahtekârlık saçıldı mı ortalığa, derindeki yarık büyüyüp yerle bir eder birlikteliği...
Aşk "sabır"dır belki, ama asla "tahammül" değil...
CAN DÜNDAR 16.ŞUBAT.2005

Ben kocayla anlaştım.Hiçbir sevgililer gününü kutlamıyoruz.
Malum deliye hergün bayram :)))
Şayet hergün eşinizden ufak jestler,güzel sözler duyuyorsanız,sevgi anlamında bir açlık hissetmiyorsanız gerçekten özel-maddi- bir hediyeye ihtiyaç duymuyorsunuz.
Ama şunu da atlamamak lazım.Gerçekten kocanız imkanları dahilinde size dünyaları vermeye talipse onu bir günde değerlendirmiyor hatta o günü es bile geçiyorsunuz.

Hiç yorum yok: