23 Ekim 2010 Cumartesi

DİŞİ AĞRIYAN ANNE

Gene arkadaş oturmasına gidicez akşam.
Diğer arkadaş alıcak bizi arabayla.
Zaten araba olmasa gitmek zor.
Arkadaşlarının arabalı olması çok iyi oluyor.
Okurken de paralı olan arkadaşlar işe yarardı :))
Eziyetsiz gidip gelicez inş akşam çayına.
Eşli olacak,biz iyi arkadaşız ama kocalar o kadar olamıyor,bizim hatırımıza geliyorlar.
Sonuçta elektrik olmazsa sıkı fıkı arkadaşlıklar da oluşmuyor bu yaştan sonra.
Ben zorlamıyorum zaten kocayı,anlaş diye :))
Benim için çok iyi oluyor,bunu bildiği için hiç itiraz etmez.
Bebek biraz zorluyor beni.
Monotonluk daraltıyor,vakitsizlik,herşeye yetişememe.
O yüzden iki laf edebileceğim ortamlara hiç ayak sürmüyorum.
Tahmin ettiğim gibi de oluyor,eğleniyorum.
zaten başka türlü hayat renklenmiyor.
Geziceksin,göreceksin,arkadaş tolpantıları,aile ziyaretleri.bunlar seni sosyal bir varlık kılıyor.
Yanlız olmadığını hissediyorsun.
iyi kötü kızım da insan görmüş oluyor bizim dışımızda.
zaten anne ne kadar sosyal çocuk da o kadar sosyal bence.
sen yabaniysen,çocuğa hissetmeden dar bir dairde hareket etmesini istiyorsun.
insan demişken dün kardeşim geldi.
Bizimki dayısına bi güldü bir çığlıkla ağladı falan.o da alışmaya çalışıyor etrafa.
Dişim gene ağrıyor,sanırım sinir yaptı.
acısı değil ama,gene iş çıktı başıma,neden ağrıyor ki,benim küçük bebeğim var neden neden ...siniri.
Cumartesi günleri olan bir dişçi bulmam gerek.
Kimseden gelmesini istemiyorum çünkü.
ne yanlış aslında.
insan insana bu günler için lazım.ama işte körolasıca yapım böyle.
Birkaç halıyı yıkamaya verdim,evim kel fatma gibi.
halısız evi de hiç sevmem.
ütü var yapılcak,orada duruyor ve beni rahatsız ediyorlar.
dili olmasına gerke yok,cansız varlıklar bile beni rahatsız edebiliyor.
ne arızayım lan :))
neyse kısa günlerin özeti böyle.

Hiç yorum yok: