28 Haziran 2008 Cumartesi

HAFTA SONU

İki gündür sinirli kalkıyorum.
Vücudumun beklediği bir olay var.
Gerçekleşsede kurtulsam :)
Bugün gelir gelmez biriken evraklarımı toparladım.
Gazeteleri okudum.
İşyerinde biri beni acayip sinirlendirdi.
Demagoji lafını şimdi o kadar iyi anlıyorum ki.
Demagoji yapan insanları da ,eşşek gibi dövmek istiyorum.
Çok konuşarak kendini temize çıkarma,laf kalabalığı yaparak bir şeyler dedim zannetme.
Bir de kendini gereksiz gereksiz övme.
Kırış eşeğim kırış,edeceğin beş kuruş :)
Bu lafı kim ettiyse ağzından öpeyim :)
Zaten otomatik ,çok ve gereksiz konuşan insanları dinlemiyor beynim.
Yani dinliyor gibi gözüküp dinlemiyorum.
Duyuyorum ama dinlemiyorum.
***
Yürüyüşleri bıraktık.
Dayanamadık.
Adam gibi eve gitmeyince erkenden,yürüyüp eve gelip yatmanın bir anlamını bulamadım.
Bahane mi acaba ?
Bilmiyorum.
***
Akşama anneme gideriz herhalde.
Ablamla konuşmayı çok seviyorum.
Espirilerimiz olsun,değerlerimiz olsun yakın olduğundan ve en önemlisi ablamı çok sevdiğimden onunla konuşmayı da çok seviyorum.
Uzunca bir maç kritiği yaparız ilkden.Sonra tv deki güzel şeyleri bana anlatıyor.
Kurtlar da sezon tatilinde.Olmasaydı onu anlatırdı.
Maide Hüma da gelse.
Gittikçe çirkefleşiyor yeğenim :(
Onun ayakkabılarını görünce kapının önünde çok ama çok mutlu oluyorum.
Peder de aynı hisleri taşıyormuş :)
***
Güzel,dolu dolu,sağlıklı bir hafta sonu yaşarız cümleten inşallah.

27 Haziran 2008 Cuma

VAY ANASINI...AZME BAK!!



Doktorlara kızdı; Tıp Fakültesi birincisi oldu!
"İlaç tanıtım yaptığım sırada benden düdüklü tencere bile isteyen hekimlere rastladım ve hırs yapıp doktor oldum"AA
Zonguldak'ta, kimya bölümünden mezunolmasının ardından ilaç tanıtım elemanlığı (reprezant) yapan 31yaşındaki Cem Alkan, bazı hekimlerin kendisini odalarının kapısındabekletmeleri ve farklı isteklerde bulunmalarına kızarak çalışıpkazandığı tıp fakültesini birincilikle bitirdi.
Alkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Konya Selçuk Üniversitesi kimyabölümünden 1998'de mezun olmasının ardından yaklaşık bir yıl öğretmenlikyaptığını söyledi.
Daha sonra bir ilaç firmasında çalışmaya başladığını belirten Alkan,ilaç tanıtım elemanlığı görevi süresince bazı doktorların farklıisteklerinden bunaldığını anlattı.
Her meslek grubunda olabileceği gibi tıp alanında da etik dışıdavranabilen insanlara rastlanabildiğini, bundan dolayı büyük üzüntüduyarak hekim olmaya karar verdiğini ifade eden Alkan, şöyle konuştu:
"Firmamızın ilacını reçeteye yazma karşılığında hisse isteyen, ceptelefonu ve bilgisayar talep eden doktorlar oldu. İ
laç tanıtım elemanlığım sırasında benden düdüklü tencere bile isteyen hekimlererastladığımdan buna kızdım ve hırs yapıp doktor oldum.
Üniversite mezunu bir genç olarak hekimlerle görüşmek için kapılarında saatlerce beklemek zoruma gidiyordu.
Kararımı verdim ve istifa ettim"Yeniden üniversite sınavına hazırlanarak doktor olmayı kendisine hedef seçtiğini belirten Alkan, 2002'de kazandığı Zonguldak KaraelmasÜniversitesi (ZKÜ) Tıp Fakültesinden, 24 öğrenci arasından birincilikle mezun olmayı başardı.
Alkan, "Fakülteyi birincilikle bitirmekten dolayı da çok gururluyum.
Şuanda, Tıpta Uzmanlık Sınavına hazırlanıyorum. Asla etik değerlerindentaviz vermeden görev yapacağım. Her hastayı kendi yakınım gibi görmekana prensibim olacak" diye konuştu.
***
HELAL OLSUN SANA.
ÇOK KISKANDIM SENİ :(

26 Haziran 2008 Perşembe

TARAF OLMANIN ZAMANI

Hergün paraya kıyıp TARAF GAZETESİ alıcam.
Bir şeylerin düzelmesi için bir kaşık tuz misali.
Korkak olmayan mecmuaları desteklemek lazım.
Herkes parayı kısabilir,kredi,reklam vermeyebilir.
Ama bir gazeteyi kurtarırsa okuru kurtarır.
Bugün mutat Ahmet Altan okumalarımdan sonra kesin kararımı verdim.
Her sabah Taraf olduğumu hatırlayıp gazetemi alıcam.
***
Lisedeyken muhafazakar karikatür dergisi vardı.
Ustura.
Onu da, son baskısını hiç değilse bitirelim diye,o parasızlıkta,büfelerden ustura aldığımı hatırlıyorum.
***
Karınca İbrahim (a.s.) yakılırken su taşıyormuş yangına.
Bunu gören karga gülmüş.
- o kadarcık suyla bu büyük yangın söner mi hiç ? diye
Karınca kalender :
-ZİYANI YOK.BU ATEŞ SÖNMESEDE HANGİ TARAFTAN OLDUĞUMUZ BELLİ OLSUN.

CUMHURBAŞKANIM SEN BİR DAHA MAÇLARA GİTME :(

Ah o zıplayan Gül olacaktı Güüüül.
Uğursuz karı.
Dün akşam o kadar üzüldüm ki.
Aklıma sadece Almanya'daki Türkler geldi.
Ne kadar bozuldular bu sabah o ülkede.
Patronları diyormuşki "perşembe sabahı beni tebrik edeceksin"
Gurbetçimiz yalvarıyordu " ne olur yenelim onları"
Son düdükte aklıma bu kız geldi.
Gerçekten üzüldüm.geçmiş olsun.
Hemen eski havaya.eski kavgalara döndük.
Hani derler ya futbol afyondur.
Ama ne güzeldi bu birkaç hafta.
Ülke gündemi tıkırımızda değildi.
Hayatımda herhalde sayılıdır uzatmalarda attığımız gollerdeki sevinç çığlıklarım :))
Ben çığlık atarak hiç sevinmedim ya da çığlık attıracak bir sevincim olmadı :)
Neyse.
Milletime geçmiş olsun.
Galiptir bu yolda mağlup olan diye kendimizi avutalım.
Neticede yarı finalden elendik.
Kısmet 2 yıl sonraki dünya kupasına.
Ama şu almanları yenecektik beee.
Öteki maçlarda oynamadık maçı aldık.Bu maçta kıçımızı yırttık ama alamadık:)
Olsun.
Olsun.
Bu kadar sevinçte yeter.
Biz kanaatkar milletiz netekim.

21 Haziran 2008 Cumartesi

EL TURKO :)))))))))))))))))))))

Evet yine saatlerce sıkıcı bir maç.
Sonrasında çığlıklar,zıplamalar,ağlamalar.
Yok böyle bir takım.
Yok böyle bir millet.
Bizim uğurumuz evde radyodan dinlemek.
Ben ütü yapıcam.Koca radyonun başında bana tekrar anlatacak.
Arada Terim e kızacak.
Bende hem radyoyu hem mahalleyi kolaçan edip skoru tahmin etmeye çalışıcam :)
İlk portekiz maçını annemlerde izledik ve götün götün, arkamıza bakarak evimize gelmiştik.
Çok kötüydü.
Ama isveç ve çek maçını evde radyomuzdan dinledik ,ütü yaparken ben :)
Bizim uğurumuzda bu.
Dün koca kahveye gitti.İkinci yarıda msj atıp dedim artık :eve gel de gol atalım diye :)
Almanya bekle bizi.
Ütü masamla geliyorum :)))))))))))
*****
Hırvat teknik adam Biliç diyorki :
"''Biz Türkler'den daha iyi rakipleri yendik. Maçın penaltılara kalması bizim için bir şoktu. Herşey bitmiş gibi gözüküyordu. Bütün bunlara karşın elenmeyi haketmedik''
Türkiye nin 3. kez bir maçı geriden gelerek kazandığını belirterek, ''İlginç bir biçimde kazanıyorlar. Hem kaliteleri var hem de başka birşey var. O yalnızca Türkler'de var onun ne olduğunu tarif edemiyorum, anlayamıyorum. Böyle giderlerse final oynarlar. Bu yenilgiyi unutmamız mümkün olmayacak. Yaşamımız boyunca da aklımızda kalacak''
Bu satırları okuyunca güldüm ve cevabın ne olduğu aşağıdaki fotoğraf.
DUA.
O kadar insanın duası.
Milliyet te Can Dündar diyorki :
----Türk Milli Takımı’nın beni asıl etkileyen özelliği, bizi temsil yeteneği oldu.
Bir takım, halkını bu kadar mı yansıtır?
Bir halk, takımını bu kadar mı andırır?
Hızla dayılanıp aynı hızla çakılma, yenince aslan kesilip “Mucize bizim rutin işimiz” havası basma, yenilince faturayı basına çıkarma da çok tanıdık huylar değil mi?
Ya başarıyı takım oyununda değil sahanın uğurunda arama?..
İşi son dakikaya bırakma?..
Yumurta kapıya gelmeden çalışmama?..
Yatıp yatıp son anda atağa kalkma?..
Kavgaya “anaları” karıştırma?..
En sevinçli anda bile dayanamayıp muhaliflere laf sokuşturma?..
Sevinince de yıkılınca da küfre ve silaha sarılma?..
“Yabancılar hakkımızda ne demiş”e kafayı takma?..
Tanıdık gelmiyor mu size de?..
* * *
Bunların ötesinde, bence ülkemle, takımı arasındaki asıl can alıcı benzerlik, öngörülemezlik...
Her an her şeyin mümkün olduğu bir ülkenin takımı böyle sürprizli olur ancak...
Hırvat takımının Teknik Direktörü “İşimiz zor. Çünkü Türk takımının belli bir sistemi yok” diyordu maçtan önce...
Aynen öyle...
“Sistem”le değil “istem”le oynarız biz...
Fizik kondisyondan çok, devre arası motivasyona güveniriz.
Rakibe taktik marifetiyle değil, iman kuvvetiyle yükleniriz.
Sınava, doğru dürüst hazırlayamadığımız çocuğumuzun ardından okur üfleriz.
Bu yöntemle en güçsüz takıma yenilebileceğimiz gibi, en güçlü takımı da alt edebiliriz.
Kestirilemeyiz. Sürüyerek darağacına götürdüklerimizi, bir golle yerden kaldırıp omuzlarda taşıyabiliriz.
Kederden sevince, coşkudan öfkeye anında geçebiliriz.
Kör inancımız, hızla derin bir inançsızlığa dönüşebilir.
“Dünyayı yeneriz” böbürlenmesinden bir dakika sonra “Zaten bizden bir halt olmaz”a evrilebiliriz.
Tahmin edilemeyiz.-----
****
Dün en son yatarken dua ettim.
Bizim birlik ve bereberliğimizi artıracak zaferler nasip et YA RABBİ diye.
Sevinmeye bu aralar ülke olarak ihtiyacımız var.
Yalnız bu final maçlarında Türkiye de bir kaç vatandaş kalpten ölmezse iyi.
Bu maçlara sinir sistemi dayanmıyor çünkü :)

19 Haziran 2008 Perşembe

BENİ BU HAVALAR MAHVETTİ

Havaların maşallahı var.
İlk kavurmaya başladığında yamulup acile kaldırılmıştım :)
Tansiyon çok düşmüştü.
İşin kötü tarafı ben terlediğimi farketmiyorum.
Hani öyle şarıl şarıl terleyince bilir insan.
Benimki sinci anacım.
Farketmeden su kaybediyorum.
Zaten o günden sonra da içtiğim su 3 lt nin altına düşmüyor.
Tabi en zorlandığım mevzuu abdest.
Ben imam hatipte sabah aldığım abdestle eve gelip karga tulumba akşamı da! kıldığımdan,
alışkanlık tek abdestle,işyerinde hepsini halledeyim diyorum.
Ama tabi ayaklı damacana olduğum günden bu tarafa namazlardan biri itlaf oluyor :)
Öyle ki patron bir şey anlatmaya başlayınca,benimki sıkıştırırsa müsade isteyip koşa koşa wc ye :))
Niye ???
E sen 7 yıl boyunca 12 saat tutarsan abdesti,27 yaşında çişinin aklına gelmesi yeterli :)))
Velhasılı kelam bol bol sıvı değil SU İÇİN SU.
***
Havalardan bahsedince aklıma hep sıcak ya da soğuk havaya küfür eden insanlar geliyor.
Sonuçta mevsim olaylarında sorumlu olan 4 melekten biri.Mikail (a.s.) yanlış hatırlamıyorsam.
Yani Allah ın emrini yerine getiriyor o melek.
Küfür edildiğinde ki tehlikeyi kimse aklına getirmiyor.
Azraile niçin can aldın diye küfür edilir mi?
Onun gibi bir şey.
Allah muhafaza.
Din konusunda biraz daha hassas olmak lazım.
En azından dilimize dikkat edersek yanlışlıkla küfre girmiş olmayız.
***
Bu arada dün aşçımızı acile kaldırdık.
Taşı oynamış sanırım.
Günün insana ne getireceği belli değil.
Sabah laylaylom evden çıkıp,öğlen yamulabilme ihtimali.
Acilde bir kaç kötü ve komik olaya rastgeldim.
Aklıma muzırlıkda gelmiyor değil :)
Bir taktik ve strateji daha zehra kardeşinizden :
Aman diyeyim,atlete kilota,kıla tüye,dona tumana dikkat :))))
Hakikaten acilde adamın gözünün yaşına bakmıyorlar :))))
Her daim temiz her daim titiz ve her daim hazırlıklı olmak.
Neye?
Ölüme ve soyunmaya :)))
Yaaa....



14 Haziran 2008 Cumartesi

BU SINAV HAYAT MEMAT MESELESİ :(


Yarın ÖSS var.
Bu akşam çocuklar nasıl uyuyacak acaba:(
Benim gözüme uyku girmemişti.
Hoş bizim sorular çalınmıştı ve biz bir ay sonra girmiştik....
Bugün zaman gazetesinde nazan bekiroğlu nun öss yazısı var.
Çok dokunaklı yazmış.
Kim ne derse desin.
Hayat memat sınavı bu sınav.
Çocuklara hissettirmemek lazım evet ama bu etaba başlamadan bu ona belirtilmeli.
Neden mi?
İYİ BİR OKUL İYİ BİR ÜNİVERSİTE DEMEK.
İYİ BİR ÜNİVERSİTE İYİ BİR İŞ DEMEK.
iYİ BİR İŞ YÜKSEK HAYAT STANDARTI DEMEK.
Bu tezimi 27 yaşında biri olarak iliklerime kadar hissediyorum.
İmam hatipli olanlar zaten unutamazlar bu gerçeği.
Maalesef :(
İyi bir üniversitede okumadıysanız iyi bir iş bulamazsınız.
Elit ya da kalburüstü diyelim bu tarz iş ve işyerlerinde olamazsınız ve haliyle hayat basamaklarını mücadeleyle çıkarsınız.Diğerleri gibi zıplayarak değil.
Ünlü bir üniversitede ingilizce bir eğitim de varsa oooo ballı kaymak.
Aranılan eleman,aranılan üst düzey yönetici olusunuz.
Pazar günleri gazetelerin insan kaynakları eklerini okuyorum.
Atamalar başlığı var.
ODTÜ,BOĞAZİÇİ başka üniversite yok.
Ya da dandik okul ama ingilizce eğitim.
Bitti.
Hayatı garantiledin.
O yüzden çocuklara ayak yapmayın.
"evladım önemli değil biz seni her halükarda seviyoruz"diye
İçinizden geçeni söyliyeyim" adam gibi bir yeri kazansa bari" :))
***
Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri de 1999 yazına geri gidebilmek.
Eminim hayatım daha farklı olurdu.
Daha güzel.
Daha saygın.
Daha rahat.
Daha mutlu.
Daha dolu,bereketli.
Kimse yalan söylemesin bu sınav hayatımızın sınavı.
***
Haa kazanamadın mı...
Hayat bitti mi ?
yooo.
Birinci ligden ömür boyu düşüyorsun :)
Açık öğretimmiş,yok dışardan bitirmeymiş.
Geyik.
Kimsenin açık öğretimi iplediği yok.
Kendimin bile.
Okuduğum halde.
O yüzden demir tavında dövülür.
Zamanında kırıp kıçını bir yılını adayacaksın bu sınava.
Ondan sonraki yıllar senin.
Üzgünüm.
Hayatın gerçekleri böyle.
Haa elinde olmadan mı yenildin.
O zaman Allah yardımcın olsun hayat boyu sürecek depresyonunda.
***
Üzgünüm.
bütün olanlar için....

13 Haziran 2008 Cuma

HUMEYNİ'Yİ SEVEN KAPALI KIZLAR

Fatih Altaylı yaratığının sunduğu programda dile getirmiş kızımız bu cümleyi.
Humeyni yi seviyormuş!!!
Neden ve neyini acaba merak ettim.

Başını zorla açtırmak ne kadar abes ve günah ise başını zorla kapatmakda o kadar vebaldir.
Koca koca hadisleri bilmiyor mu bu zorbalar.
"Nefret ettirmeyin sevdirin,korkutmayın müjdelejin" hadisi en başta.
Atatürk'ü de sevmiyormuş.
Dağa taşa,havaya karaya her tarafa resminin asıldığı,
7 yaşımızdan beri zorla öğretilen,ezberlettirilen,gözümüze sokulan,
Türkiye'nin kaderinde emeği geçmiş bir insanın
sevilmemesi..
Aman aman kıyamet kopmuş.
Nasıl olurmuş?
Çok basit olmuş işte.

Nedenini biraz düşünsünler bence.
Gerçi kız bayağı bir saçmalamaış ama yinede onun görüşü öyle.
Saygı duymalıyız.
Ben seviyorum herkes sevsin diye zorlamıyor.
Görüşünü açıklamış.
Ama bence hiç iyi yapmadı.
Zaten "türbanlılar iran'a"diyen zihniyetin ekmeğine yağ sürdü.
Ama en azından artık bazı tabular yıkılıyor.
İyi yada kötü hislerin,düşüncelerin dillendirilmesi güzel gelişme.
Ama ben şunu hiç anlamam.
İyi ya da kötü Türkiye tarihine emeği geçmiş bir insana hakaret edilmesi hiç de doğru bir davranış değil.
Kızıl sultan ne kadar saygısızca bir lakap ise Atatürk e de hakaret edilmesi o kadar terbiyesizlik.
Günahıyla sevabıyla artık tarihimizle yüzleşmemiz gerekiyor.

Asla hakaret etmeden gerçekleri kabul etmeliyiz.
Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz icraatlarını.
Onlar bizim insanımız.
Kendimizin bile eleştirdiğimiz kararları yok mu Allah aşkına.

İlber hoca'nın dediği gibi "enver paşa ya hakaret çok yersiz.kötü bir siyasetçi ve beceriksiz bir askerdi.kesinlikle hain değildi"diyordu bir yerde.
O zaman alınan kararlar kendi düşüncelerinize ters gelmiş olabilir ama sonuçta kocaman bir kurtuluş hikayesi var.
Bize uzak geliyor belki işgaller.
Akababa gibi şehirlerimize abanmaları.
Nihayetinde bir savaş oldu ve başta Mustafa Kemal vardı.
Kime neye kızıyoruz ki.
Şimdikilerin ne Atatürk le ne de din ile alakaları var.
O yüzden yaptıklarını Atatürk e bağlamaları çok saçma.
Dindar insanlarında Atatürk e cephe alması anlamsız.
Gıybet günahtır.
SEVMEDİĞİN İNSAN BİLE OLSA.
İstediğim şeylerden biri de osmanlı çöküş-cumhuriyet kuruluş tarihi arşivlerinin halka açılması.
Asıl ozaman görelim gümbürtüyü.
Belgeler orda dursun gitsin herkes okusun.öğrensin.
Gerekirse filmleri,sinemaları çekilsin
Ama öğrenelim arkadaş artık gerçekleri.
Padişahın ülkeyi satmadığını,
Atatürk'ün insani yanlarını,zaaflarını,milli şefin ali cengizlerini.
O zaman zaten herkes istediğini öğrenir de söyler de.
Kimsede bir şey demez.
Daha bir başörtüyü halledemediler.
Sıçıp batırdılar.
Benimki de boş heves.
Sıcak hava ondan herhalde :)

11 Haziran 2008 Çarşamba

ORDAN BURDAN

Bir haftadır AT gibi yürüyorum ama hala tonajımda bir değişiklik yok :(
Her seferinde olduğu gibi yine yanıldım.
Benim tek kurtuluşum yürüme diyordum.
Hani?
Hani?
Hoş son tansiyon vakasından sonra suya ve tuza saldırmış olduğumdan belki...
hani tuz vücutta suyu tutarya.
Hani belkim ondandır :)
Nerden baksan 3 lt EN AZ içtiğim su gün boyu.
Bunu ne zaman,hangi aralıkta boşaltıcamda tartı gerçeği sadece gerçeği gösterecek :))
Sabır sabır yaa sabır.
İyi oldu hayvan gibi yediklerime sayıyorum.
***
Sınavlar bitti ve ben hala dediklerime konsantre olamıyorum.
Yürüyüş beni bitiriyor.
Akşam 8 de yemek yiyip az dinlenip öyle veriyoruz kendimizi yürüyüşe.
Geliyoruz 9:30
Akşam namazı saat 10 gibi kılınıyor :)
Eğer banyoda varsa..
Bittim.
Yani o yapacağım hiçbirşeye vaktim ve de dermanım kalmıyor.
İşin tuhaf tarafı bu yürüyüşlere yaz boyu devam edersem ben hiç bir halt yapamıycam.
Ne anladım sınav stresimin bittiğini.
Zaten bu aralar nane ve limon kıvamındayım.
Neyse.
Her şerde vardır bir hayır.
Bakalım rüzgarlar ne yönden esecek,neleri getirip neleri götürecek.
İzle ve gör ve de dua et.

10 Haziran 2008 Salı

YASAKLAR

"Yasakların şiddeti artıkça, başörtülü kadınların ve genç kızların hem entelektüel hem de sanatsal kapasiteleri artmaya devam edecek. Bunun iki sebebi var.
Birincisi tesettürlü genç kızların "ol"ması için aileler ve sosyal yardım kuruluşları her türlü imkanı seferber etmeye çalışıyor.
İkincisi başörtülü kızlara uygulanan "devlet baskısı", genç kızları yaşıtlarına oranla hayata karşı bağışıklık sistemini güçlendiren bir "aşı" vazifesi görüyor."
Diyor Fatma Karabıyık Barbarosoğlu
Çok haklı.
İnadına meslek sahibi olanlar.
Yabancı dili halledenler.
Evliliğinde,anneliğinde,işçiliğinde,vatandaşlığında daha bir bilinçli olma hali.
Hani zaten göze batıyoruz yanlış yapmayalım baskısı.
Sabah Fatma karabıyık ı okuduktan sonra aklıma gelen ilk şey;
HER ŞERDE VARDIR BİR HAYIR oldu.

9 Haziran 2008 Pazartesi

FEDAKARLIK

Ekşi sözlükten bir kaç anlam :)

* İnsanın bir yerlerine kazık olarak geri sokulan,değerini bilenden başkasına gösterilmemesi gereken anlayışlı olma hali..

* aşkın kantarıdır.

* Karşılık beklenerek yapılmayan yok illa karşılık beklendiğinde hayal kırıklığından öte gidemeyen kendi kendine işkence yapma metodu ...:))

* bu özelliği barındıran kişi ehil ellere düşmezse çok acı çeker.

* konforunuzdan kaybettirip konumunuza kazandıran kavram.

Bunlar çok beğendiklerim.
Nerden esti şimdi bu laflar...
Annelerin kendilerinden fedakarlık edip çocukları için yaşamaları ne kadar anlamlı?
Kendi hayatının konforundan vazgeçip diğer sevdiğin insanlar için çabalama ne kadar doğru?
Ve bu insanların buna ne kadar değdikleri?
Ya da bu tırpanlanmaya dur diyemiyorsanız....
Ahirette gerçekten mükafatı var mı yoksa Allah verdiği aklın hesabını soracak mı?
Hangi çizgide bitiyor fedakarlık ?
Ya da hangi çizgide iş eşşekliğe dönüşüyor?
Merhametle alakadar bir mevzuu mu?
Yoksa acıma,acınacak hale düşersin özdeyişinin bir başlangıcı mı?
Ezildiğin bir ülkede yaşamak fedakarlık mı?
Sevdiğin insanları düşünüyorsan ve fedakarlık yapıyorsan neden o insanlar bu durumu görmüyor?
Ve görmeyenleri,insanlar neden sever?
Bu bir kısır döngü mü yoksa gerçek fedakarlık bu mu?
Bu düşünceler aklından geçiyorsa zaten fedakarlık yapmamışsın demektir.
Feda-kar mı fedakar mı olunmalı?
Ve daha bir sürü soru....



5 Haziran 2008 Perşembe

YAZIKLAR OLSUN

Anayasa mahkemesi başörtüsünü serbest bırakan anayasa değişikliğini REDDETTİ şu saat itibariyle.
İçim bir tuhaf oldu.
Baykal ve şürekası kına yaksın kıçına.
Ve diğer dinsiz imansızlar.
Allah'ın randevu gününde bunların hesabı verilecek.
YAZIKLAR OLSUN.......
YAZIKLAR OLSUN.......
YAZIKLAR OLSUN.......

Bu kadar mı devlet kademesi dinden nefret eden insanlardan oluşur ya!!!!
Hiç mi okutmadı bizim millet evladını bu yerlere gelecek şekilde!!!
Neden böyle kritik yerlerde masonlar var????
Neden müslüman olduğumuz iddiasında bulunuyoruz hala ????
Ve müslümansak hani nerede bunun göstergesi ????
Bu kadar mı angut,cahil,gerzek insan topluluğu olmuşuz ??
Muhafazakar insanlar neden pısırık? neden önemli görevlerde yoklar ve neden etkili bürokrat olmadılar ??

***
MÜSLÜMAN ;
Akıllı olur.
Etkili olur.
Güçlü olur.
Okumuş olur.
Bilgili olur.
Eğitimi TAM olur.
Bunlar olmazsa sen hala evinde otur başörtüsüyle.
Ellerinden gelse sokağa çıkarmayacaklar.
Bizde müslüman müslüman oturalım.
Gardiyanlardan kim koruyacak hesabı hangi HUKUK bizim hakkımızı verecek şimdi ?
O kademelere gelene kadar ne gerekiyorsa yapacaksın.
Taki borun ötene kadar.
Yoksa daha çok bildiriler,daha çoook anayasa reddiyeleri.
****
Orospuluk serbest üniversitelerde türban yasak :)
Esrar serbest türban yasak.
Bira serbest türban yasak.
Mini etek serbest türban yasak.
Teşhirci kaşarlara serbest kara böceklere yasak.
Pkk lıya,anarşiste,koministe serbest BİR KAPALI KIZLARA YASAK !
Her türlü erkeğe serbest BİR KAPALI KIZLARA YASAK.
İbneye serbest kapalıya yasak.
İte,uğursuza,şerefsize serbest kapalı kızlara yasak.
Yaaaa.
Biz müslüman bir ülkeyiz........
***
BEN BU KARARA BİR KAPALI OLARAK ÇOK ÜZÜLDÜM,ÇOK KIZDIM VE ÇOK ALINDIM....
Herşeyde vardır bir hayır.
Belki bu bizi daha çok hırslandıracak kimbilir....

KARİYER SAHİBİ KADINLAR !

Bugün bankadan 2 bayan geldi.
Biri şube müdürü diğeride onun yerine geçmeye kararlı bir başka iş arkadaşı.
Malum işler kötü ya - daha doğrusu işler iyi para yok - krediye boğmaya geldiler bizi.
Daha büroya gelmeden gürültüleri başladı.
Habire cepten arıyorlar 5 dk ordayız,10 dk ya ordayız.
Ya gel işte kaçmıyoruz diyemiyorum tabii :)
Neyse hannnfendiler teşrif ettiler.
Ama nasıl bir gürültü.
"Aaaa necati bey nasılsınııııııııııız?ah hah haaa:)
Ay teşekkür ederiz sağolun ah hah haaa"
Boyuna böyle :))
Fingir fingirler :)
Zaten kendini fikirleriyle ifade edemeyen,DİNLETEMEYEN kadınların bağırarak kendilerini dinlettikleri tezini savunuyorum.
Ve kimse de bu tezimi çürütemez.
Arkadaş topluluğunda bile bazıları birisi söz almış konuşurken bağırarak,lafını keserek atlıyor orta yere.
Güya lafı aldı devam ettirecek.
Bağırdığı için zaten sussun diye dinleniyor millet.
Neyse gelelim bankacı kadınlara.
Ben bu kategoriye köpek balığı kadınlar diyorum.
Teşbih tam yerinde.
Bir kere çok şıklar.
Makyaj,kıyafet ,boy pos,fön yerinde.
Hiç kısa boylu kadın bankacı görmedim.
Bağırarak konuşuyorlar.Hani özgüvenim yerinde hesabı :)
İnsanı bezdirecek kadar ısrarcılar.
"Aaaaa ne olur kredi kullanın hatırım içiiiiin"
Ne hatırı varsa.
O hatırı masraf kesmeye gelince hiç görmüyorum :)
Gözüne kestirdikleri patronu dinliyorlar sadece.
Ona prim veriyorlar.
Ortakmış başka biriymiş yok!
Ben genelde köşede direk hastalıklı huyum gözlemimi yaparken-ortamı keserken yani-sanki onlar ve patron başka bir dünyadalar.
İşleri düşerse şirket evrakları gibi "ayyy canım zahmet olacak"
Ama içinden diyorki "sen ne zamandan beri burdaydın":)
Hemencecikte samimi olurlar.Canım cicim hayatım.
Erkek bankacılar daha bir insani sanki.
Alem bu kariyer kadınları :)
****
Dün tam yolda karşıdan karşıya geçicem.
Arabanın biri sağa dönmeye çalışıyor yol boş.
Geçtik milletle birlikte.
Tam kaldırıma adım atıcam.
Zaaaart diye öfkeli bir korna.
O kadar sinir oldum ki.
Bir baktım kapalı bir kadın sürücü.
Kendini bir bok zanneden.
Hani kaçılın BEN geliyorum.
gerçi baktım tip tip,durdum arabanın önünde uzunca.
O kornayı bir yerine sokarım dercesine.
Ne oluyorsa anlamıyorum bu kadınları.
Ne acaba gözlerini bürüyen.
Üzüldüğüm insanlar çok konuştular arkasından tabii o basıp gaza gitmişti.
Nesi tatmin oldu acaba ????

3 Haziran 2008 Salı

ARTIK ÖZGÜRÜM :)


Sınavlar bitti :)
Artık rahatım.
Misafirlerimi ağırlıycam.
Evimi köşe bucak temizliycem.
Kitap okumalarıma başlıycam.
Haftasonları rahaaat rahaaat kocayla gezip tozucaam.
Akşamları film kiralayıp gevşeye gevşeye izliyceeem.
Vs vs.
İnşallah Rabbim izin verirse tabii ki:)
Hazirana sportif başladık kocayla.
Allah şevkimizi kırmasın.
Akşam yürüyüşlerine başladık.
İlk deneme sürüşü dün akşamdı.
Yemeği yedik biraz bekleyip yallah :)
Hızlı ve tempolu yürüdük aşağı mahalleye indik geri çıktık ordan yan yollar.
Vee bir baktık 15 dk olmuş :(((
Daha var 45 dk.
Aya yürüyecek halimiz yok.
Kırdık rotayı kaymakamlığa.
Orda parkur var.Aletler var vs.
Sabahları zaten yaşlı teyzeleri,kocalarının ayakkabısı ve hırkalarıyla,ellerinde su şişesi ,işe giderken görürdüm ve içten içe sevinirdim.
O gittikleri mekana dün bizde teşrif ettik.
Dön baba dön saat geçmiyor.
Bacaklar hafiften titremeye başladı :)
Rüzgar esiyor arkadan arkadan :)
Ama en nihayet 60 dk yı tamamladık ve eve.
Alelacele banyo yapıp meyvemizi tıkanıp doğru yatağa.
Tabi ayaklarımızı kaldırıp zıbardık.
Sabah korktuğumuz gibi değildik.
En azından haziran ayını değerlendirsek kaba kilomuzu! atarız :)
Koca çok şevkli ama ben ona uymuyorum.
Hızlı giden hızlı gelir :)
Ben ağırdan ağırdan hevesleniyorum.
Ama şu bir gerçek.
İnsanın yanında kocası olupta yürüyüş planlaması gerçekten çok şevklendirici.
Allah razı olsun her konuda bana destek verir zaten.Yerkende verdi onları eritirkende veriyor :)
Hoş kendiside zaten kaç aydır var olan balkonunu yeni farkedip hırslandı :)
Tv yok,dizi yok,ders yok,tahliller iyi çıktı hastalık yok.
eee zehra neye saracak :)
Tabiki kiloya :)